22 Haziran 2012 Cuma

Şehitler bal gibi ölür. Ölüyor mu ölmüyor mu onların analarına, babalarına, kardeşlerine, karılarına, çocuklarına, sevgililerine sor bakalım, ölüyor muymuş ölmüyor muymuş. Vatan da bölünmezmiş. Yapma yaa…Hala gerçekten inanıyor musunuz Atatürk öldüğünden beri Amerika’nın ve Batının bu topraklar üstünde oynadığı oyunların piyonları olmadığımıza?

İnanıyorsanız,
İnananların adlarını bile bilmek istemiyorum,

Aptallarla işim olmaz benim.
Bu işin en önemli kırılma noktası,

Köy Enstitülerinin,
Kapatılmasıdır.

Perde o zaman açıldı.
Bu ülkenin kaderini çizenlerin,

Senaryoyu yazanların,
Sahneye çıktıkları andır köy enstitülerinin kapatıldığı an.

Sonrası,
Birinci perde birinci sahneden,

Başladık seyretmeye oyunu.
Hem de çok ölümcül bir oyunu.

Hep bu ülkenin insanlarının,
Yine bu ülkenin insanlarını,

Öldürdüğü,
Katlettiği,

Çok ölümcül bir oyunu. Kimse başka milletten gelip bizi öldürmedi bu oyunda. İyi tarif etmemiz lazım aptallığımızın sınırsızlığını.Onlar zamanında bizim adımıza tarif etmişler çünkü.
Başbakanı, bakanı, gazetecisi, sanatçısı, aydını, köylüsü, kentlisi, fakiri, zengini, okumuşu, cahili,

Hep biz öldürüyoruz. Kendimiz. Kendi insanımızı.
Kendimize kıyıyoruz Atatürk’ten beri,

Kendi insanımıza.
Bu dünyada bir ülke daha yoktur,

Bunca yıl bıkıp usanmadan kendi vatandaşının bir birlerini kıymasına bu denli uzun yıllar boyu defalarca defalarca,
İzin veren.

Herkes piyon. Sen ben o, herkes.
Tamamımız.

Ne oluyor ne bitiyorsa,
Hepsi,

Amerika’nın Batının kontrolünde,
Denetiminde.

Ordu, hükümet, din, sağ, sol, etnik köken,
Ne var ne yoksa bu gezegende,

İnsanları birbirlerine,
Düşman eden,

Tüm taşları sürüyorlar masaya.
Her dönem,

Farklı.
Amma fark etmeyen tek şey,

Bu ülkenin insanlarının bu oyunun bir parçası olduklarına isyan etmeden,
Öldürmeleri,

Yine kendi ülkelerinin insanlarını.
Bu ülke bölünür mü?

Her nasıl istemiş ve istiyorsa Amerika ve Batı,
Harfiyen,

Her şey,
Gerçekleşecektir.

Tek tek. Onlar biliyorlar bizim akıbetimizi, biz bilmiyoruz bizim akıbetimizi.
İnsanoğlu bir gün yorulur,

Pes eder.
Birinci kuşak etmese, ikinci kuşak yorulur.

İkinci kuşak yorulmasa,
Üçüncü kuşak yorulur ve pes eder ve de lanet olsun der, atar geriye adımını. Kıçını kurtarmak için.

Güneydoğu probleminin başladığı gün,
Anne karnında olanlar,

Anne karnına hala düşmemiş olanlar,
Ölüyorlar şimdilerde.

Bacakları kolları kopuyor.
Yetmişlerde de aynı senaryo vardı.

Altmışlarda da.
Öldürenin konumu değişiyor bir tek,

Bir de öldürülenin kimliği.
Amma öldürüyoruz ha bire.

Öldüremediklerimizin de kolunu bacağını gözünü koparıyoruz.
Koparamadık mı, öldüremedik mi,

Hapse atıyoruz.
İzole ediyoruz.

Korkutuyoruz.
Üç beş sıkı gerçek vatansever insan evladı hariç,

Herkes,
Amerika’nın Batının adamı,

Amerika’nın Batının emir kulları.
Bunu hala görmeyecek, göremeyecek, görmek istemeyecek kadar aptallarla dolu olduğu için bu topraklar,

Hala havanda su dövüyor,
Korkak,

Aydın, yarı aydın, okumuş kendini bu ülkenin vatandaşı sayan sanan insanlar.
Kıçlarını serip,

Evlerinde ki kanepelerine,
Yaz baba yaz feysbuk ta falan.

Ne olacak bu memleketin hali sohbetleri yap kafelerde restoranlarda falan,
Ayağını uzatıp evlerde falan.

Ha bire Atatürk yaz oraya buraya falan.
Okkala kendini.

Okşa da.
Boşalana kadar.

Boşalınca gevşe biraz, sakinlik dönemi,
Azınca kızgınlığın tutunca tekrar,

Tekrar yaz baba yaz, konuş baba konuş.
Okşa baba okşa,

Boşalana kadar.
Sıkı mı eve barka paraya pula rahata,

Sırtını dönüp,
Bedelleri hesap etmeden,

Dökülmek var mı,
Sokaklara?

Dövüle ezile tartaklana hapislerde yata yata,
Ölümü göze alıp,

Kolunu bacağını gözünü kaptırmacasına,
Dalıp taa en derinlere,

Bak kardeşim,
Biz bu ülkenin vatandaşıyız,

Hadi sıkıysa öldür yetmiş milyonu şimdi,
Diye ağaya kalkıp,

Söküp atıp cerahati,
Damarlarımızda ki asil sandığımız kandan?

Sıkı mı?
Sıkıyor mu?

Sıkmıyorsa,
Bırakın şovu yahu.

Rwanda’da 1.000.000 (bir milyon) Rwandalı insanı,
Öldürdü yine Rwandalı insanlar,

100 (yüz) günde.
Katliama bak sen.

Ya Arjantin ya Şili ya İspanya ya İrlanda ya İngiltere ya Almanya ya Bosna ya Cezayir ya Kore ya Vietnam…
Say say bitmez.

Her ülke yaşadı bu problemi. Bir kez amma. Hadi bilemedin iki.
Sonra,

O ülkenin insanları aptal olmadıklarından,
Oturdular,

Konuştular,
Anlaştılar,

Barışta karar kıldılar. Ulusal ve uluslar arası stratejilerini belirlediler hiçbir siyasi gücün değiştirmeyeceği, değiştirmeye niyetlenmeyeceği, siyaset üstü ulusal menfaatler adına.
Rwanda’nın Anayasası şimdi insan haklarında örnek anayasa dünya üstünde.

Neden?
Onlar aptal değiller de,

Ondan.
Bu ülke,

Amerika’nın Batının,
Atatürk’ün ölümünden itibaren,

İstediği gibi cirit attığı,
Tek ülkedir.

Dilediği gibi.
Neden bu ülke?

Çünkü doğu ile batının,
İslamiyetle Hıristiyanlığın Museviliğin,

Zenginle fakirin,
Maddiyatla maneviyatın,

Arasında ki tek köprü bu gezegende,
Türkiye.

Ve de bu köprüyü de,
Her şeyini bu topraklar için feda etmeyi göze almış,

Canını umursamamış,
Tüm bedelleri ödemeye hazır,

Devrimci,
Devrim adamı,

Atatürk,
Ve arkadaşları kurmuş.

Canlarına okumuşlar tüm milletlerin.
O kısacık ömründe,

O yüzden kurulabilmiş,
Bu köprünün üstünde bu devleti Atatürk. Hem de bağımsız. Hem de cumhuriyet. Hem de laik. Bak sen. Akla gel sen. Cesaret gel sen. Esas, yüreğin kararlılığına gel sen.

O ölünce,
Hemen dinamitleri dizmeye başlamışlar köprünün ayaklarına, taşıyıcılarına.

O varken sıkı mı? O dinamitleri kıçlarına sokardı onların tek tek.
Ya şimdi?

Yardım ediyoruz o dinamitlerin köprünün her bir yerine yerleştirilmesine.
Yetmiyor,

Pimleri çekiyoruz tek tek.
Bırakın şovları.

Bırakın bu ayakları.
Bırakın apta saptal protestolarınızı. İşe yaramaz, boşuna.

Sadede gelin sadede.
Sıkıyor mu,

Mastürbasyon yapma yerine,
Hep beraber her şeyimizi feda ederek,

Bu ülkenin,
Atatürk gibi yeniden kurucusu olmak mesela?

Kıç çok önemli bir uzvumuzdur eğer ki konu yürekse, yürekten geliyorsa.
Geçin aynanın karşısına,

İndirin donunuzu,
Eğilin bir güzel öne doğru,

Bakın bakalım yiyor mu yemiyor mu?
Kıçınız.

Yiyorsa,
Örgütlenelim,

Mesela dolalım doluşalım,
Milyonlarca insan,

Arabalarla, otobüslerle, kamyonlarla, 81 ilden,
Ülkemizin Güney Doğusunda ki dağlara ovalara yayılalım,

En uç noktalara kadar,
Hadi diyelim,

Bizi de öldürün.
Ne bir silah elimizde ne bir sopa bile.

Çıplak. İnsan gibi. Bu ülkenin bir insanı gibi.
Bizimde kopar bakalım kolumuzu bacağımız gözümüzü diyelim.

Sen öldür, sen öldürdükçe biz çoğalacağız ey Amerika ey Batı,
Ey kapitalist fonlar, ey para, ey açgözlüler, ey vatan, ey insanlık hainleri,

Diyelim.
Atatürk böyle yapmıştı, bizde şimdi aynısınız yapıyoruz diyelim.

Bu ülke Kurtuluş Savaşını asıl şimdi sonlandıracak diyelim.
Bu da sizlere kapak olsun, biz böyleyiz geç uyanırız,

Amma uyandık mı da,
Tam uyanırız diyelim.

Sıkı mı,
Ölümü,

Organlarınızın kopmasını göze alıp,
Ölümün üstüne üstüne gitmek,

Gerçek özgürlük ve gerçek barış adına? Laf ebeliğiyle coşturduğun vatanseverliğine uygun mu bakalım?
Mesela bırakın otuz kırk bini, birkaç yüz bin kişi ölsek diyorum topluca. Milyonda uyar.

Birkaç milyonumuzda kolsuz bacaksız gözsüz kalsak diyorum.
Bir daha bu ülkede kimse,

Kimseyi öldürmeyi bırak, ters bakmayı bile akıl edemesin diye.
Bir daha hiçbir millet bu topraklar üstünde oyun oynamaya cesaret edemesin diye. Bir daha hiçbir siyasi kendi menfaatleri uğruna vatanı insanları katletmeye cesaret edemesin diye.

Var mısınız kökten çözmeye?
Ben varım.

En önden gideceğim. Söz.
İlk ben öleceğim.İlk benim kolum bacağım kopacak. Söz.

Sıkıyor mu,
Vatana sahip çıkmak?

Akılıca bir ölüm olur hepimiz için.
Aptal gibi,

Aptal yerine konarak,
Yaşayacağımıza. Yaşayacağıma.

İndirin donunuzu,
Bakın kıçınıza bakalım bir, yiyor mu. Benim ki yiyor, ya sizlerin ki?

Atatürk öldüğünden beri,
Önümüze gelen kıçı,

Yalayacağımıza,
Yalamaya da devam etmek yerine…

Bırakın şehitler ölmezi.
Ölüyor insanlar,

Ölüyor bu memleketin vatandaşları,
Atatürk öldüğünden beri.

Bırakın şovu.
İstedikleri bu zaten. Şovlarla tatmin olmamızı istiyorlar, boşalsın enerjiler diye. Piyonluğunuza devam ediyorsunuz. İşte bu kadardır bu millet diyorlar. Aptallık seviyesi ile ilgili testten başarıyla geçiyorsunuz manasız sonuca ulaşma ihtimali olmayana protestolarınızla.

Raporlarına yazıyor Amerika ve Batı;
Türklerin protesto seviyesi karşılığı akıl etme gücü feysbuk kadardır diye. Ne kadar çok paylaşırlarsa o kadar memleketi kurtardıklarını düşünecek kadar akılsızdır Türk Milleti diye yazıyorlar o raporlara. Sizin yemeyen kıçlarınıza bakıp, kıçlarıyla gülüyorlar bizlere.

Kesin şovları, sessizliğe bürünün önce, harekete geçmeden evvel.
Yerin üstü gözükür,

Altıysa hep meçhuldür.
Sadede gelin diyorum,

Sadede…
Ağlaşarak çözülmez,

Ağlaşmayın boş yere…
Çok mu ütopik eylem planım?

Öyle diyorsan,
‘Tipik’,

Sin,
Sen,
O zaman.

O yüzden bunlar oluyor,
‘Kendi’

Memleketinde,
Zaten.

‘Seni gidi tipik seni’…

Osmanlıdan beri…

Hiç yorum yok: