Sıkışmış
sıkıştırılmış baskı altında tutulmuş Anadolu köylüsünü ABD iyi değerlendirdi
kendi menfaatlerine hizmet edecek hedefe doğru bu ülkede kurmak istediği yeni
düzen adına. Gülen, AKP yani Erdoğan, devamında Kurtulmuş İslamiyet bazlı
zaafları ince ayarlardan geçirirken ihtiyaç duyulan fevkalade kullanışlı
taşeron liderlerdir hedefe doğru atılan adımlarda.
Kurtulmuş
daha layt yapıda. Biraz ondan biraz bundan.
ANAP Özal
üslubuna daha yakın.
Tam bir
kokteyl aslında bugüne kadar görmediğimiz türden.
Azıcık
Erdoğan,
Azıcık Özal,
Azıcık
Gülen,
Bolcana ABD,
Çok az da
Ecevit. Bir çimdik Derviş.
Al sana yeni
başbakan.
Numan
Kurtulmuş.
Erdoğan’ın
İmam Hatipten okul arkadaşı, Kadir Topbaş gibi, İstanbul cepte yani,
Amerika’da
lisans üstü eğitim, doktora, öğrenim görevlisi. Şart ABD den bir tur geçmek.
Erdoğan istisna, onunla tabanı avuçladılar.
Elitimsi
tabakadan geliyor, Tayyip gibi orta tabakadan değil. Özal modelinin başka
versiyonu.
Dede Latin
harfleri ile basılmış ilk Türkçe ilmihal kitabını basan kişi, babaysa Kurtuluş
Savaşında binbaşı.
İdeal.
Ne ararsan
var. Ortaya karışık.
Ecevit kısmıysa
zamanında cemaat okullarına destek
tarafında. Referans vermişti, zararsızdır diye. Solun en büyük kazıklarından
biridir kendi yontup kendini oturttuğu üstüne.
Geriye dönüşü
yok artık bu yolun.
Hangi yolun?
Ilımlı İslam
Cumhuriyeti modelinin.
Kabul et,
etme.
Beğen
beğenme.
MHP de
aslında tabanında destek veriyor bu gidişata, pek de sevimli bakmadılar zaten
laik yapıya. Yeter ki milliyetçiliklerine dokunmasın gidişat.
Ha, bu yolda
beşinci vites iki yüz kilometre ile yol alamazlar o kesin.
Neden?
E biz de
varız.
Kimiz biz?
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin Atatürk devrim ve inkılaplarına inanmış vatandaşları.
Laik cepheyi
temsil ediyoruz.
Kalabalık
mıyız?
Yok.
Azınlıkta
sayılmayız amma. Amma bir halta yaramayız sonuca dönük o yüzden sayı azmış
çokmuş pek de ırgalamaz gidişatı, yavaşlatır, törpüler azıcık o kadar.
Bu iş
referandumlara kadar gider, eğer ki ömrümüz otuz kırk yıl daha varsa,
Veririz
oyumuzu yaşıyorsak.
Ne için?
Özerk yapı.
O bölge bu bölge, bilemem kaç bölge.
Kanton mu
olur, eyalet mi onu da bilemem,
Amma,
İllaki yeni
bir yapıya doğru gider bu devlet.İllaki.
Demokratlar
bu sene ki başkanlık seçimini kaybederlerse ABD de,
Cumhuriyetçiler
kapsa da seçimleri, ortak menfaatler nedeniyle uluslar arası ülke
stratejilerinde yapıyı çatırdatmak istemezler temelden,
Üslubu
değiştirirler o kadar,
Sonuç
değişmez amma.
ABD ılımlı İslam Cumhuriyeti modelinde ısrarını
sürdürür bu topraklar üstünde.
1950 den
beri,
Hatta
Atatürk’ün ölümüyle birlikte,
Ektikleri
tohumlar önce filiz vermişti,
Sonra fidan
oldular,
Sonra ağaç,
Şimdi sıra
geldi,
Ormanın
yapılanmasını tamamlamaya. Çok renkli orman yapısı. Ki, ne zaman hangi
tarafından yakalamak istersen illaki taraftarın olsun içeride. Bazen pasif
bazen aktif amma amaca hizmet eden. Duruma göre yapılanması.
Amerikan
modeli gibi. Kozmopolit bir yapı, bölünmüş farklılaştırılmış topluluklardan
oluşan,
Amma fark,
İslam
modeli.
Ve de,
Milletsiz
devlet modeli.
Vatandaşlık sistemi
yani. Atatürk o yüzden millet dedi iki lafın başında. Sağlamı o çünkü. Amma
olmadı.
Özgürmüş
gibi sanki amma kısıtlı. O yüzden dedi Atatürk ‘Bağımsızlık kayıtsız şartsız
milletindir’ diye. Millet bağımsızlık millet bağımsızlık. Hep bu iki kelime
üstünden girdi lafa.
Nerede dedi?
Dünyanın en
stratejik köprüsünün üstünde.
Doğu batı
kültürlerinin,
Hıristiyan
İslam Musevi dinlerinin,
Demokrasi
ile diktatörlüğün,
Avrupalı ile
Arapların,
Madde ile
maneviyatın,
En önemlisi,
Enerjinin,
Kilit
noktası. Dünyada tek ve en değerli köprü olan,
Anadolu
topraklarının üstünde.
Yedirmezler
adama amma. Daha doğrusu adam olsan adam gibi, yedirtmezsin de, olamadık adam
gibi adam.
Bu kadar
basit.
Gülen’in
okullarının ilk mezunları başladılar bile hem ülkede hem de dünya genelinde ki
diğer ülkelerde önemli pozisyonlara doğru yükselmeye. Nerede yaşar Gülen? Nerede
koruma altında Gülen? ABD de. Bu kadar basit.
Otuz kırk
sene sonra, belki daha kısa bir süre içinde,
Bu ülkede ve
de diğer ülkelerde acaba Gülen okulu mezunu kaç,
Cumhurbaşkanı,
Başbakan, Bakan, Milletvekili, Genelkurmay Başkanı, General, Din lideri, Ceo,
Genel Müdür, İstihbarat Başkanı falan olacak acaba?
Bilemeyiz,
Amma,
Tahminde
bulunmakta mümkün.
Matematik
karşılığı olmasa da bu tahminin,
‘Epey’ dir.
Ehh, bursların bedelleri geri alınacak illaki, illaki.
Ki,
Otuz kırk
sene sonra bu ülkede Atatürk’çü de kalmaz. Son Atatürkçüler ya öldü, ya ölmek
üzere, ya da yolu yarıladılar.
Ki,
Kalsa da,
Sembolik fanatikler
kıvamında olacaktır sayıları,
Ehh,
Bizim
tayfanın vatan elden gidiyor diye sokaklara döküldüğü de yok ki yeni taraftarlar
toplansınlar heyecanlanıp bilinçlenip, ya iş güç, ya çocukların o bu şu
sınavları, ya aşk, ya para pul, ya diziler, ya tatiller falan,
Ya kış
kıyamet,
Ya çöl
sıcakları,
Bir türlü
kısmet olamıyor,
Protestolar,
Facebook da
paylaşım duyuru seviyesinde kalıveriyor. Arada bir de bayrak şov.
Onu da
ipleyen yok zaten,
Hatta
bırakıyorlar özellikle ki muhalif gurubu, sivrileri rahat fişlesinler,
Ve de enerji
boşalımı olsun,
Sonuca
ulaşma ihtimali olmayan,
Gerisi,
ABD nin çok
çok iyi bildiği,
‘Haydi gel
yeni bir devlet yapısı oluşturup keyfimize bakalım’ oyunu.
Demokrasi savaşını
halk olarak vermemiş toplumların makus kaderi.
Enjekte
demokrasi ile bu kadar,
Buraya
kadar.
Bağımsızlık
savaşı başka bir şey,
Bağımsızlığını
demokratik laik cumhuriyet yapısına dönüştürme savaşı başka.
Kurtuluş savaşını
cümbür cemaat verdik çünkü amaç ve menfaatte ortak payda vardı,
Laik
cumhuriyet demokratik yapı savaşınıysa,
Atatürk
verdi tek başına. Cümbür ve cemaatin pek de arzulamadığıydı bu savaş. Sessizce
beklediler, ölsün diye Atatürk bir gün.
Erkenden de
ölüp gidince o büyük devrimci,
Ki,
Fazla erken
gelir bana hep çocukluğumdan itibaren ölümü,
İnsanın
içinden bir saç teli alıp tahlil ettirmek bile geliyor açıkçası, hani beni Türk
doktorlarına emanet edin deyince, hani yani,
Amma,
Ne mümkün,
fantezi benimkisi,
Erkenden de
ölüp gidince,
Ortalık tam,
ABD nin çok
sevdiği hale geliverdi,
Taa 1940
lardan beri.
Ben bilmem
kimler bakar bu işlere ABD içinde,
Amma,
Ben kimlerin
baktığını bilmesem de ABD içinde, kimlerin hangi yöne doğru baktıklarına,
İyi bakarım
bak amma.
Hep beraber
bakıyoruz zaten. Aşırı aptal olmak lazım gidişatı görememek için. Çok aşırı.
ABD o
kıtadan bakıyor,
Bizlerse
Anadolu’dan.
Onlar
senaryoyu yazanlar o kıtada,
Deneyimleri
oldukça fazla çok sayıda farklı ülkelerde ki uygulamalarıyla tarihleri boyu,
Bizlerse iyi
senaryo okuyucularıyız, sonu başta hemen tahmin eden,
Anadolulu, Orta
Doğulu ve Balkanlılar olarak.
Numan
Kurtulmuş,
Kurtaracak,
Yeniden
yapılanmasını,
ABD nin.
İnönü gibi.
Bakınız Atatürk ölür ölmez alınan ilk kararlara.
Menderes
gibi. İstediğinize bakınız.
Demirel
gibi. İstediğinize bakınız.
Ecevit gibi.
İstediğinize bakınız. Derviş en bilineni.
Erbakan
gibi. Tohum üreticisi.
Türkeş gibi.
İhtilal meraklısı.
Özal gibi.
İstediğinize bakınız.
Yılmaz gibi.
İstediğinize bakınız.
Çiller gibi.
İstediğinize bakınız.
Baykal gibi.
İstediğinize bakınız.
Erdoğan
gibi. İstediğinize bakınız.
Kurtulmuş
gibi. Hep beraber bakarız.
Yirmi senede
iki ihtilal gibi.
Gibi gibi,
Gidecek,
Ta ki,
Gibilere
ihtiyaç kalmayana kadar bir gün. Gibilikten fırtmaya çalışanların kulakları
çekilecek hemen, hemen ‘gibi’ olacaklar onlarda yeniden.
Yedirmezler
şekerim,
Anadolu’yu,
Bizlere.
Horozlanan
horozunda kesi verirler başını,
Erken öttü
diye.
Tavuklar
lazım onlara.
Ötmeyen.
Yeme doğru gıdaklayan.
Tavuksa,
Çok
Anadolu’da.
Ötmeyen.
Yiyip içip o
horozmuş bu horozmuş umursamadan eğilip kalkan,
Ha bire,
Yumurtlayan.
Hoş geldiniz
Kurtulmuş Bey,
Başbakanlığa.Hayırlı
uğurlu olsun vatana ve millete diyemeyeceğim, vatandaşlara daha doğru artık.
Kurtarınız bizi. Hazır siz Kurtulmuşken.
Erdoğan ya
cumhurbaşkanı ya başkan. Ne güzel, özleriz sonra hep olsun hep. Yakışır.
Gül,
Danışman,
Demirel
gibi. Ağır ağbi.
Kılıçdaroğlu
şiir yazıyor mu bilmiyorum, olabilir, duygusal bir insan. Yazsın isterim,
gemiler diye başlamasın amma bu sefer şiir. Ezberledik.
Gerisi,
Sayma zaten. Bugün varlar yarın yoklar.
ABD
başkanlık seçimi öncesi son ayarları geçiyor inceden,
Tavuk
cennetinde,
Kümese.
Patrona
şükür yumurtalardan hala nasibimizi alıyoruz,
Bize de,
Sahanda
yumurta halis tereyağında,
Türk usulü,
Bana bana,
Ekmeği,
Lokmaların
yutarken de,
‘Ne olacak
bu memleketin hali’ muhabbeti.
De,
Sori canlar,
Hangi
memleketin hali?
İt is tu
leyt değil mi,
Acaba,
Anacım?
Sonrasında da
tam bir Törkiş klasiği,
Ohh,
Vata piti
vata piti…Halanın pipisi…
Yerler bizim
gibi,
Atatürkçüleri.
Yediler de zaten.
Hava sıcak,
Doğru denize
havuza,
Hadi.
Kantri
rooodss teyk mi hooom…
Lay lay lom…
Hepi havır
da,
Devam
muhabbete seks on dı biiçlerimizi yudumlarken.
Not: En çok
sevdiğim paylaşımı buldum Feys de.
‘Korkma diye
başlıyor İstiklal Marşı’ diye gaz vereni en sevdiğim.
Korkma
diyor,
E peki
korkmuyorsan çık sokağa, dökül ortalığa, örgütlen, parti falan ol, dernek kur,
faaliyete geç sabah akşam dur durak bilmeden çalış ülken için madem…
Yok,
‘Korkma’.
Tamam,
Ben korkmam,
anladım,
Sen,
Kork.
Anladım kendine diyon, korkmayayım leyn ben diye yatağın altında…
Ha bir de
uyanın, hey millet uyumalar var.
Şekerler
şeker…
Velkam,
Mistır,
Kurtulmuş…
Son Not:
Atatürk’ün isminin patenti ve kullanım hakkı kişi ve kurumların mülkiyetine
geçmesin diye 2011 Aralık ayında verdiğimiz mücadeleye destek almak adına ‘Laik
Cumhuriyeti’ ısrarla savunan, sizlerin de sabah akşam yazılarını gururla
paylaştığınız en çok bilinen yirmi den fazla köşe yazarına şahsen duyurdum
çalışmalarımızı. Sonuç? Bir tek Reha Muhtar yazdı kendi köşesinde. Sayıları
yirminin üstünde Atatürk’çü o çok meşhur gazeteci köşe yazarları (a aa o
yazmıştır kesin dediğiniz o şahsiyet bile vardı aralarında yazmayan), hatta hatta Cumhuriyet Gazetesi bile? Tek bir satır
yok. Ne o gün be bugün.
Yaa…
İşte böyle
de böyle…
O susanna
dont yu cıray for mi…? Emrin olur…
Lay lay lom…
Sondan
sonraki son not: Nereden buluyorlar bu isimleri, Tayyip, Numan. Doğar doğmaz daha
belli zahir…
Tayyip: İyi.
Güzel. Hoş. Çok temiz. Bakınız TDK Büyük Sözlük.
Gidiyor,
Numan: Kan.
Gelincik. Bakınız TDK Büyük Sözlük.
Geliyor.
Yandık ki ne
yandık…
Dı end…
(Fonda 10.
Yıl marşını hançeresini paralayarak söyler insanlar hep beraber)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder