16 Temmuz 2012 Pazartesi

Sıkışmış sıkıştırılmış baskı altında tutulmuş Anadolu köylüsünü ABD iyi değerlendirdi kendi menfaatlerine hizmet edecek hedefe doğru bu ülkede kurmak istediği yeni düzen adına. Gülen, AKP yani Erdoğan, devamında Kurtulmuş İslamiyet bazlı zaafları ince ayarlardan geçirirken ihtiyaç duyulan fevkalade kullanışlı taşeron liderlerdir hedefe doğru atılan adımlarda.

Kurtulmuş daha layt yapıda. Biraz  ondan biraz  bundan.
ANAP Özal üslubuna daha yakın.

Tam bir kokteyl aslında bugüne kadar görmediğimiz türden.
Azıcık Erdoğan,

Azıcık Özal,
Azıcık Gülen,

Bolcana ABD,
Çok az da Ecevit. Bir çimdik Derviş.

Al sana yeni başbakan.
Numan Kurtulmuş.

Erdoğan’ın İmam Hatipten okul arkadaşı, Kadir Topbaş gibi, İstanbul cepte yani,
Amerika’da lisans üstü eğitim, doktora, öğrenim görevlisi. Şart ABD den bir tur geçmek. Erdoğan istisna, onunla tabanı avuçladılar.

Elitimsi tabakadan geliyor, Tayyip gibi orta tabakadan değil. Özal modelinin başka versiyonu.
Dede Latin harfleri ile basılmış ilk Türkçe ilmihal kitabını basan kişi, babaysa Kurtuluş Savaşında binbaşı.

İdeal.
Ne ararsan var. Ortaya karışık.

Ecevit kısmıysa zamanında  cemaat okullarına destek tarafında. Referans vermişti, zararsızdır diye. Solun en büyük kazıklarından biridir kendi yontup kendini oturttuğu üstüne.
Geriye dönüşü yok artık bu yolun.

Hangi yolun?
Ilımlı İslam Cumhuriyeti modelinin.

Kabul et, etme.
Beğen beğenme.

MHP de aslında tabanında destek veriyor bu gidişata, pek de sevimli bakmadılar zaten laik yapıya. Yeter ki milliyetçiliklerine dokunmasın gidişat.
Ha, bu yolda beşinci vites iki yüz kilometre ile yol alamazlar o kesin.

Neden?
E biz de varız.

Kimiz biz?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Atatürk devrim ve inkılaplarına inanmış vatandaşları.

Laik cepheyi temsil ediyoruz.
Kalabalık mıyız?

Yok.
Azınlıkta sayılmayız amma. Amma bir halta yaramayız sonuca dönük o yüzden sayı azmış çokmuş pek de ırgalamaz gidişatı, yavaşlatır, törpüler azıcık o kadar.

Bu iş referandumlara kadar gider, eğer ki ömrümüz otuz kırk yıl daha varsa,
Veririz oyumuzu yaşıyorsak.

Ne için?
Özerk yapı. O bölge bu bölge, bilemem kaç bölge.

Kanton mu olur, eyalet mi onu da bilemem,
Amma,

İllaki yeni bir yapıya doğru gider bu devlet.İllaki.
Demokratlar bu sene ki başkanlık seçimini kaybederlerse ABD de,

Cumhuriyetçiler kapsa da seçimleri, ortak menfaatler nedeniyle uluslar arası ülke stratejilerinde yapıyı çatırdatmak istemezler temelden,
Üslubu değiştirirler o kadar,

Sonuç değişmez amma.
ABD  ılımlı İslam Cumhuriyeti modelinde ısrarını sürdürür bu topraklar üstünde.

1950 den beri,
Hatta Atatürk’ün ölümüyle birlikte,

Ektikleri tohumlar önce filiz vermişti,
Sonra fidan oldular,

Sonra ağaç,
Şimdi sıra geldi,

Ormanın yapılanmasını tamamlamaya. Çok renkli orman yapısı. Ki, ne zaman hangi tarafından yakalamak istersen illaki taraftarın olsun içeride. Bazen pasif bazen aktif amma amaca hizmet eden. Duruma göre yapılanması.
Amerikan modeli gibi. Kozmopolit bir yapı, bölünmüş farklılaştırılmış topluluklardan oluşan,

Amma fark,
İslam modeli.

Ve de,
Milletsiz devlet modeli.

Vatandaşlık sistemi yani. Atatürk o yüzden millet dedi iki lafın başında. Sağlamı o çünkü. Amma olmadı.
Özgürmüş gibi sanki amma kısıtlı. O yüzden dedi Atatürk ‘Bağımsızlık kayıtsız şartsız milletindir’ diye. Millet bağımsızlık millet bağımsızlık. Hep bu iki kelime üstünden girdi lafa.

Nerede dedi?
Dünyanın en stratejik köprüsünün üstünde.

Doğu batı kültürlerinin,
Hıristiyan İslam Musevi dinlerinin,

Demokrasi ile diktatörlüğün,
Avrupalı ile Arapların,

Madde ile maneviyatın,
En önemlisi,

Enerjinin,
Kilit noktası. Dünyada tek ve en değerli köprü olan,

Anadolu topraklarının üstünde.
Yedirmezler adama amma. Daha doğrusu adam olsan adam gibi, yedirtmezsin de, olamadık adam gibi adam.

Bu kadar basit.
Gülen’in okullarının ilk mezunları başladılar bile hem ülkede hem de dünya genelinde ki diğer ülkelerde önemli pozisyonlara doğru yükselmeye. Nerede yaşar Gülen? Nerede koruma altında Gülen? ABD de. Bu kadar basit.

Otuz kırk sene sonra, belki daha kısa bir süre içinde,
Bu ülkede ve de diğer ülkelerde acaba Gülen okulu mezunu kaç,

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Milletvekili, Genelkurmay Başkanı, General, Din lideri, Ceo, Genel Müdür, İstihbarat Başkanı falan olacak acaba?
Bilemeyiz,

Amma,
Tahminde bulunmakta mümkün.

Matematik karşılığı olmasa da bu tahminin,
‘Epey’ dir. Ehh, bursların bedelleri geri alınacak illaki, illaki.

Ki,
Otuz kırk sene sonra bu ülkede Atatürk’çü de kalmaz. Son Atatürkçüler ya öldü, ya ölmek üzere, ya da yolu yarıladılar.

Ki,
Kalsa da,

Sembolik fanatikler kıvamında olacaktır sayıları,
Ehh,

Bizim tayfanın vatan elden gidiyor diye sokaklara döküldüğü de yok ki yeni taraftarlar toplansınlar heyecanlanıp bilinçlenip, ya iş güç, ya çocukların o bu şu sınavları, ya aşk, ya para pul, ya diziler, ya tatiller falan,
Ya kış kıyamet,

Ya çöl sıcakları,
Bir türlü kısmet olamıyor,

Protestolar,
Facebook da paylaşım duyuru seviyesinde kalıveriyor. Arada bir de bayrak şov.

Onu da ipleyen yok zaten,
Hatta bırakıyorlar özellikle ki muhalif gurubu, sivrileri rahat fişlesinler,

Ve de enerji boşalımı olsun,
Sonuca ulaşma ihtimali olmayan,

Gerisi,
ABD nin çok çok iyi bildiği,

‘Haydi gel yeni bir devlet yapısı oluşturup keyfimize bakalım’ oyunu.
Demokrasi savaşını halk olarak vermemiş toplumların makus kaderi.

Enjekte demokrasi ile bu kadar,
Buraya kadar.

Bağımsızlık savaşı başka bir şey,
Bağımsızlığını demokratik laik cumhuriyet yapısına dönüştürme savaşı başka.

Kurtuluş savaşını cümbür cemaat verdik çünkü amaç ve menfaatte ortak payda vardı,
Laik cumhuriyet demokratik yapı savaşınıysa,

Atatürk verdi tek başına. Cümbür ve cemaatin pek de arzulamadığıydı bu savaş. Sessizce beklediler, ölsün diye Atatürk bir gün.
Erkenden de ölüp gidince o büyük devrimci,

Ki,
Fazla erken gelir bana hep çocukluğumdan itibaren ölümü,

İnsanın içinden bir saç teli alıp tahlil ettirmek bile geliyor açıkçası, hani beni Türk doktorlarına emanet edin deyince, hani yani,
Amma,

Ne mümkün, fantezi benimkisi,
Erkenden de ölüp gidince,

Ortalık tam,
ABD nin çok sevdiği hale geliverdi,

Taa 1940 lardan beri.
Ben bilmem kimler bakar bu işlere ABD içinde,

Amma,
Ben kimlerin baktığını bilmesem de ABD içinde, kimlerin hangi yöne doğru baktıklarına,

İyi bakarım bak amma.
Hep beraber bakıyoruz zaten. Aşırı aptal olmak lazım gidişatı görememek için. Çok aşırı.

ABD o kıtadan bakıyor,
Bizlerse Anadolu’dan.

Onlar senaryoyu yazanlar o kıtada,
Deneyimleri oldukça fazla çok sayıda farklı ülkelerde ki uygulamalarıyla tarihleri boyu,

Bizlerse iyi senaryo okuyucularıyız, sonu başta hemen tahmin eden,
Anadolulu, Orta Doğulu ve Balkanlılar olarak.

Numan Kurtulmuş,
Kurtaracak,

Yeniden yapılanmasını,
ABD nin.

İnönü gibi. Bakınız Atatürk ölür ölmez alınan ilk kararlara.
Menderes gibi. İstediğinize bakınız.

Demirel gibi. İstediğinize bakınız.
Ecevit gibi. İstediğinize bakınız. Derviş en bilineni.

Erbakan gibi. Tohum üreticisi.
Türkeş gibi. İhtilal meraklısı.

Özal gibi. İstediğinize bakınız.
Yılmaz gibi. İstediğinize bakınız.

Çiller gibi. İstediğinize bakınız.
Baykal gibi. İstediğinize bakınız.

Erdoğan gibi. İstediğinize bakınız.
Kurtulmuş gibi. Hep beraber bakarız.

Yirmi senede iki ihtilal gibi.
Gibi gibi,

Gidecek,
Ta ki,

Gibilere ihtiyaç kalmayana kadar bir gün. Gibilikten fırtmaya çalışanların kulakları çekilecek hemen, hemen ‘gibi’ olacaklar onlarda yeniden.
Yedirmezler şekerim,

Anadolu’yu,
Bizlere.

Horozlanan horozunda kesi verirler başını,
Erken öttü diye.

Tavuklar lazım onlara.
Ötmeyen. Yeme doğru gıdaklayan.

Tavuksa,
Çok Anadolu’da.

Ötmeyen.
Yiyip içip o horozmuş bu horozmuş umursamadan eğilip kalkan,

Ha bire,
Yumurtlayan.

Hoş geldiniz Kurtulmuş Bey,
Başbakanlığa.Hayırlı uğurlu olsun vatana ve millete diyemeyeceğim, vatandaşlara daha doğru artık. Kurtarınız bizi. Hazır siz Kurtulmuşken.

Erdoğan ya cumhurbaşkanı ya başkan. Ne güzel, özleriz sonra hep olsun hep. Yakışır.
Gül,

Danışman,
Demirel gibi. Ağır ağbi.

Kılıçdaroğlu şiir yazıyor mu bilmiyorum, olabilir, duygusal bir insan. Yazsın isterim, gemiler diye başlamasın amma bu sefer şiir. Ezberledik.
Gerisi,

Sayma zaten. Bugün varlar yarın yoklar.     
ABD başkanlık seçimi öncesi son ayarları geçiyor inceden,

Tavuk cennetinde,
Kümese.

Patrona şükür yumurtalardan hala nasibimizi alıyoruz,
Bize de,

Sahanda yumurta halis tereyağında,
Türk usulü,

Bana bana,
Ekmeği,

Lokmaların yutarken de,
‘Ne olacak bu memleketin hali’ muhabbeti.

De,
Sori canlar,

Hangi memleketin hali?
İt is tu leyt değil mi,

Acaba,
Anacım?

Sonrasında da tam bir Törkiş klasiği,
Ohh,

Vata piti vata piti…Halanın pipisi…
Yerler bizim gibi,

Atatürkçüleri.
Yediler de zaten.

Hava sıcak,
Doğru denize havuza,

Hadi.
Kantri rooodss teyk mi hooom…

Lay lay lom…
Hepi havır da,

Devam muhabbete seks on dı biiçlerimizi yudumlarken.
Not: En çok sevdiğim paylaşımı buldum Feys de.

‘Korkma diye başlıyor İstiklal Marşı’ diye gaz vereni en sevdiğim.
Korkma diyor,

E peki korkmuyorsan çık sokağa, dökül ortalığa, örgütlen, parti falan ol, dernek kur, faaliyete geç sabah akşam dur durak bilmeden çalış ülken için madem…
Yok,

‘Korkma’.
Tamam,

Ben korkmam, anladım,
Sen,

Kork. Anladım kendine diyon, korkmayayım leyn ben diye yatağın altında…
Ha bir de uyanın, hey millet uyumalar var.

Şekerler şeker…
Velkam,

Mistır,
Kurtulmuş…

Son Not: Atatürk’ün isminin patenti ve kullanım hakkı kişi ve kurumların mülkiyetine geçmesin diye 2011 Aralık ayında verdiğimiz mücadeleye destek almak adına ‘Laik Cumhuriyeti’ ısrarla savunan, sizlerin de sabah akşam yazılarını gururla paylaştığınız en çok bilinen yirmi den fazla köşe yazarına şahsen duyurdum çalışmalarımızı. Sonuç? Bir tek Reha Muhtar yazdı kendi köşesinde. Sayıları yirminin üstünde Atatürk’çü o çok meşhur gazeteci köşe yazarları (a aa o yazmıştır kesin dediğiniz o şahsiyet bile vardı aralarında yazmayan), hatta  hatta Cumhuriyet Gazetesi bile? Tek bir satır yok. Ne o gün be bugün.
Yaa…

İşte böyle de böyle…
O susanna dont yu cıray for mi…? Emrin olur…

Lay lay lom…
Sondan sonraki son not: Nereden buluyorlar bu isimleri, Tayyip, Numan. Doğar doğmaz daha belli zahir…

Tayyip: İyi. Güzel. Hoş. Çok temiz. Bakınız TDK Büyük Sözlük.
Gidiyor,

Numan: Kan. Gelincik. Bakınız TDK Büyük Sözlük.
Geliyor.

Yandık ki ne yandık…
Dı end…

(Fonda 10. Yıl marşını hançeresini paralayarak söyler insanlar hep beraber)

Hiç yorum yok: