6 Ağustos 2012 Pazartesi

MARS NİRE ŞMDİNLİ NİRE

Eruh Şemdinli Karakolları ilk baskınlar, 15 Ağustos 1984 . Den bu yana tam 28 yıl geçti. Denmişti ki o günlerde, sınır karakolları terör saldırılarına açık. Teröre göre konumlandırılmadı ve inşa edilmedi. Büyük kızım doğalı bir yıl olmuştu.

Bu sabah Mars’a indi Curiosity. 570 milyon km yol kat etti. Ağırlık 900 kilo. Yola çıkışı dünyadan, 26 Kasım 2011.
Mars nire, Eruh Şemdinli nire.

Mars yakın, 570 milyon km yol kat etmeyi göze alırsan, Mars’tasın.
Amma  bizim Güney Doğu sınırlarımız uzak. Zaten yolları dahi berbat. Ve de zor coğrafi şartlar orada. Hatta binlerce kilometrede uzunlukta sınırlarımız, yol yok iz yok.

Mars’ın kolay halbuki coğrafi şartları. Dağ taş asfalt beton yol Mars’ta.
Zor tabii.

Mars’sa  kolay. Babamda gider Mars’a. Sıkımı Eruh’a gidesin. Hem yazın çok sıcakmış orası kışında çok soğuk Eruh falan. Şemdinli’de.
Mars’ta hava limonata. Düşse düşse eksi 140 a düşüyor. Sıkı giyindin mi tamamdır. Ha, kaşkol şart amma.

Zaten,
Buz gibi klimalı ofislerde, elini şakağına dayayıp ‘hımmm’ ‘hıımmm’ diye düşünürmüş gibi yapmak varken,

Her baskından sonra televizyonlara vatan millet diye söylevler vermek varken.
Kim vatan haini?

Vatan  haini kim?
Haini kim vatanın?

28 yıl. Büyük kızım evlendi bu arada. Koskoca kadın, anne olacak yakında.
Geçiyor üstünden,

93 saldırı oluyor toplam. Bu arada benim küçük  kız doğuyor.
28 yılda.

52 baskın Haziran Temmuz Ağustos.
Mayıs Eylül Ekim 28 baskın.

Yani
93 baskının,

70 tanesi 5 aylık sürede.
Demek,

Her sene 5 aylık dönemde hep baskın olacak illaki,
Karakollara. Biz tatillere gidiyoruz yazları o sıralar çoluk çocuk. Yani baskın aylarında. Kahkahalarımızla çınlıyor plajlar. Ehh evlat sevgisi bam başka.

Kesin.
Hep olduğu gibi.

Riskli karakol sayısı olmaz a,
1000 adet olsa. Olmaz a olsun hadi.

Her biri 1000 m2 olsa.
Eder mi sana 100.000 m2 inşaat.

Şartlar zordur oralarda inşaat için,
De ki inşaatların m2 maliyeti, 1000 TL. olsa,

De ki az dedik,
10.000 TL. olsa kazıklasalar iyice bizi. Ki, biz o sırada ev yaptırdık dağın başında 400 TL. ye geldi valla metre karesi.

Çarp 100.000 m2 ile 10.000 TL’yi,
Ediyor sana,

1.000.000.000 Türk Lirası.
Hadi biz işi bilmiyor olalım salağız dedik ya, katla ikiye,

2.000.000.000 Türk Lirası.
Yani 1.2 milyar Amerikan Doları.

5 yıl sürse inşaatlar, ki sürmez, bizim Karadeniz’li usta 3 ayda bitiriyor evi.
Yılda eder sana 240 milyon dolar.

Bitti.
Ki,

Külliyen abartılmıştır bu hesaplar, katiyen etmez.
De ki,

Etti,
Ne yazar bu ülkeye,

Hiç.
Yapıldı mı?

Hayır. Bana bıraksalar, ben Karadeniz’li ustayla işi bitireli 20 sene olmuştu kesin.
Beyanatlar bu yönde.

Deniyor ki,
O karakollar zamanında teröre göre konumlandırılmamış,

İnşa edilmemiş.

Öyle mi?
28 yıl ne iş usta? Benim küçük kızla konuşuyorduk geçenlerde, büyüdü kerata evlenmek falan lafları ediyor o da. E normal, doğumu 1987. İlk baskından 3 yıl sonra yani.

Soru şu?
Koy vatanı bir köşeye,

Değer biçilmez ya, hani sorsak 28 yıldır devlette görev almışlara,
Senin evlat kaç para baba? Diye.

Kaç para verirsek,
Razı olursun evladının ölmesine? Bilelim biz.

Bizim evlatlara paha biçemiyoruz da biz. Siz değil, biz. Misal, benim kızlarımın ederi on yüz milyon trilyon katrilyon adet kadar evrenin ederini topla çıkanı yüz milyon trilyon sonrada bin milyon katrilyonla çarp ne çıkarsa odur hesap. Ya sizin ki ne kadar ediyor hacı?
Ne silahlı kuvvetler,

Ne de hükümetler,
Ne bu dünyada,

Ne de varsa eğer öbür dünyada,
Zemzemle yıkasalar peygamberler hem de,

Temizlemeyemezler bu vebali bu laneti,
Ne vicdanlarından,

Ne ruhlarından.
Bizler  de,

Bu hükümetlere oy vermiş her bir vatandaş,
Sorumludur,

Bu durumdan.
Silahlı kuvvetlerde komutanlık yapmışları yetiştirmiş öğretmenler bile sorumludurlar.

Yok öyle,
Amma amma diye lafa girmek.

Amma diye başladın mı zaten söze,
Çoktan düşmüşsündür sırt üstü,

Hamam böceği gibi,
Her bir amma sa,

Tutunmaya çalışmaktır,
Ayağa kalkabilmek için her ne denk gelirse elinin altına.

İnsanlar ölüyor.
Mermilerle,

Mayınlarla,
Bombalarla,

Artık üzülemiyorum,
Akılsızlığa akılsızlığıma yanmaktan.

Akılsızlığımıza kahretmekten.
Köyden gelen köy kurnazları,

Kendileri de köylü kurnazı olan,
İster şehirde yaşasın ister köyde,

Kurnaz köylüleri kandırarak bu ülkede,
İktidar olanlar,

Ülkenin tamamını,
Kurnaz köylü zannettiklerinden,

Biz de yedik zannediyorlar,
Köylü kurnazlığı ile oynadıkları oyunları.

Yemedik,
Yiyorduk tam ayıldık.

Ki,
Ne fayda.

Üzülemiyorum artık.
Üzüntü eşiğine takılmıyorum artık.

Neye üzüleceğim,
Kaç kez aynı şeye üzüleceğim, hep üzüldüm, hep üzülemiyorum artık.

Hırslanıyorum artık.                                     
İçimi kızgınlıklar dolduruyor artık.

Hangi ucundan tutarsan tut,
Ne devlete,

Ne silahlı kuvvetlere güvenim kalmadı artık.
Hedefe,

Benim için konulmuş hedefe ben varmak üzereyim.
Bizim gibileri,

Eritme yok etme politikasında son basamağa yaklaştılar.
Aptalı kandırmak kolay,

Akıllıları,
Yok etmek istiyorsan,

Bıktıracaksın.
İçini kurutacaksın tekrarlarla. Yumruk atacağına çimdireceksin. Uykusunda bile.

Ki,
Akıllı da olsa,

Sonunda bezsin,
Çeksin  gitsin diye.

Çekip gidelim diye planlanmış,
Programlanmış,

Oyunun,
Son halkasına tutunmaya çalışıyorum.

Çalışıyoruz.
Yalan yalan üstüne. Gözümüzün içine baka baka. Hepsi, her türlüsü, her meslekten olanı.

İlk karakol baskınında o zamanların Genel Kurmay Başkanı Necdet Uluğ,
‘’Devlet eşkiyaya pabuç bırakmaz, huzurlu olun’’,

Demişti.
Dediği çıktı.

Şehit olan genç adamların pabuçlarını postallarını devlet eşkiyaya bırakmıyor hakikaten.
Alıp getirip şehit olan genç adamların ailelerine,

Teslim ediyor.
Şehit annesi yüzünü iki yanağını, arasına,

Almıştı ölen oğlunun pabuçlarıyla.
Yüzünde de,

Çok huzurlu bir ifade vardı. Bize de yansıdı o huzur haliyle.
Genel Kurmay Başkanı bize huzur telkin ettikten yedi sekiz sene sonra doğdu ölen o gençler.

Varsa o patron,
O patron kahretsin sizi.

İsterseniz günde beş değil,
On beş kez kılın namazı. Her gün Cuma olsun sizlere.

Bir ay değil,
On iki ay tutun orucu,

İster,
Patronla yatın patronla kalkın yirmi dört saat,

Yetmez,
Her gün hatim indirin.

Ezberleyin kutsal kitapları.
Nafile.

Herkes cennete,
Bir tek vatanlarını  masa başında satanlar,

Sattıkları için,
On binlerce insanın ölmesine sakat kalmasına,

Milyonlarca  insanın acılar içinde,
Yaşamasına neden olanlar doğru,

Cehenneme.
Ki,

Ben yakacağım o ateşleri yansınlar diye.
Ki,

Ruhumla,
Yakıyorum hepinizi sabah akşam zaten.

Öbür dünyada ki cehennem balayı gibi gelecek sizlere,
Yüreğimden,

Sizlere doğru fışkıran kavurucu lanetimin,
Ateşinden sonra.

Alev topuyum.
Güneşlerden bin milyon misli daha yakıcı.

Ve de,
Sizleri lanetliyorum.

Evrenin varlığını sürdüreceği,
Son  anına kadar.

Cami yerine karakol yapılsaydı,
Bizim oğlanlardan,

Kaçı geri dönerdi teröriste bırakmadığı pabuçlarıyla acaba diye hesap yaptınız mı hiç?
Bizim kaç şehit oğlan,

Bir,
Ataşehir Mimar Sinan Cami,

Ediyor acaba?
Bu ülkede vatansever falan yoktur.

Bu ülkede,
Vatanı tarafından,

Sevilen gariban insanlar vardır.
Neresinden mi?

Artık,
Neresi denk gelirse…

Bir de diğerleri vardır.
Diğerleri mi?

Zengine nasılsa,
Her yer,

Vatan, ne fark eder,
Paradan haber ver sen.

Diğerlerinin oğullarının da ne işi var Eruh’ta Şemdinli’de zaten.
Onlar,

Vatandaşlarıyla el ele kol kola maaile,
Mars’a gidecekler,

Yakında.
Esas hazırlıkları,

O,
Yönde zaten…

Hiç yorum yok: