Bugün
üniversitedeydim. Türbanlı ben başörtülü diyeceğim kadın öğrencilerle
başörtüsüz kadın öğrencileri ve erkek öğrencileri seyreyledim kenardan bir
yerden. Kıkırdamalarını. Sohbetlerini. İçtenliklerini. Dostluklarını. Başörtülü
kadın öğrencilerin erkek arkadaşlarına sevgiyle özlemle sarılmalarını
seyreyledim.
Kıyamazlar kıyamayacaklar,
Çok sevdim.
Çok
sevindim.
İster
mahalle baskısı ister aile ister gönül rızası,
Geçin
nedenini,
Gençlik din
üstü. Gençlik siyaset üstü.
Gençlik,
Ebeveynlerinin
yüzkarası hallerinin fersah fersah üstünde,
Yaşıyor,
Bildiği
gibi.
Başörtülü
bir kadın öğrenci evli. Oğlu var. Okula gelmiş üniversiteye.
Anne
öğrenci.
Hemen
yanında ki masada dört öğrenci ikisi kadın ikisi erkek.
Dövmeler
piercingler gırla. Ayaklar simsiyah. Bugünün hipileri kıvamında.
Bir yandaki
masada,
İkisi
yabancı ikisi Türk dört öğrenci kadınlı erkekli işin gırgırında.
Her masa,
Ayrı bir
insan.
Amma,
Hepsi tek
bir insanmışçasına yan yana.
Kahveler
ısmarlanıyor karşılıklı, çakmaklar elden ele geziyor.
Laptoplar
paylaşılıyor. Laf atmalar gırla muhabbet neşelisinden.
Büyükler
ebeveynler kavga gürültü itiş kakış içinde farklılıkları malzeme edip
nemalanırlarken kendi keselerine,
Gençlik
kıkırdıyor. Tek nemaları arkadaşlıkları.
Milletvekili
yaş sınırı 18 olmalı.
Ve de,
Mecliste,
18 yaş
grubuna kontenjan açılmalı. Ve de o kontenjana aday genç milletvekillerini,
18 yaş grubu
oylamalı.
Ver meclisin
yarını gençlere,
18 – 20 yaşındakilere,
18 – 20 ay
sonra bu ülkede yetmiş milyon barış içinde yaşamaya başlar.
Mucize
gerekmiyor.
Kendi
içlerindeki barışı taşıyacaklar bu ülkeye o kadar. Başörtülüsü piercinglisi beraber
koşturacaklar yeni projelerin peşinden.
Öğrenci
kulüplerinden biri için toplanmışlar masanın başına. On öğrenciden fazla. Her
biri tek başına bir siyasi gücü temsil ediyor neredeyse. On benzemez.
Bir iki
dakika yetti bana onları izlerken. Umurlarında değil hangisinin ne olduğu.
Ortak hedef koymuşlar, çabalıyorlar ortaklaşa.
Yani,
Yapamadıklarını
ebeveynlerinin gençler yapıyor. Kütür kütür hem de.
Ey Türk
Gençliği,
Göreve
gelmeye hazır.
Yeni Türkler
olarak. Yeni Türkiye için doğum sancıları çekerken kutuplaşmış köşe bekçileri,
Gençler
doğurmuşlar bile yeni Türkiye’yi.
Dünya insanı
olarak.
Sevginin
gizemine gönüllerini kaptırmış olarak. Kendilerine miras kalan kalacak
yöntemleri reddetmişler şimdiden. Mirası kendileri yazıyorlar on benzemezler
yan yana.
Ey Türk
Büyükleri,
Artık
çekilin kenara.
Yıllar
yıllar boyunca beceremediniz çekilin artık kenara.
Bırakın bu
ülkenin geleceğini,
Her birini
alınlarından öptüğüm,
Ey Türk
Gençliğine.
Onlar
biliyorlar neleri nasıl yapacaklarını.
Sizlerin
akıl bile edemeyeceklerinizi biliyorlar onlar.
Çekilin
kenara ve de öldürmeyin artık gençleri. Onlar Atatürk’ün gençliği.
Öldürdükçe
yeniden doğuyorlar.
Bugün,
Atatürk’ün
ne denli müthiş ve eli öpülesi sıkılası bir insan olduğunu,
Bir kez daha
fark ettim. Anladım. Gördüm kendi gözlerimle.
Bu ülkeyi,
Kime emanet
edeceğini bilen o insana bir kez daha hayran kaldım.
Benim oyum
hep,
Atatürk’e.
Onun oyuysa
hep Türk gençliğine.
Demek ki,
Tüm oylar
hep Türk gençliğine.
Bildiğimiz başörtüsü
türban olmuştu.
Gençlik,
Bu,
Sever
sevmeyi de sever aşkı da sever ya,
Gençlik,
Türbanı
sevgiyle eylemiş,
Olmuş sana
türban bildiğimiz başörtüsü.
Baş,
Önemini
yitirmiş gönüller girince devreye.
Yürek almış
ele sazı bangır bangır çalıyor. Bestede şahane güftede.
Diyor ki
güfte,
Ey Türk
Büyükleri,
Atatürk’ten
vazgeçmeyin.
Yani
gençlikten.
Siz
vazgeçseniz dahi gençlikten,
Atatürk
vazgeçmez ki zaten.
Bu iş
tamamdır.
Geriye kaldı
sıra gelmiş büyüklerin artık,
Sahneden,
İnmesine.
Devrimlerin
ardı arkası kesilmiyor Türkiye’de. Her gün bir devrim.
Sen
istediğin kadar YÖK kur,
Sen
istediğin kadar imam hatip aç.
Sen
istediğin kadar cemaat ol.
Sen
istediğin kadar milliyetçiliği körükle.
Sen
istediğin kadar sat ülkeyi.
Gençliğin
umurunda değil.
Gençlik
seviyor,
Gençliğini.
Atatürk’ün
onları sevdiği gibi.
Yelpaze işi
tamamdır.
Şahane bir
yelpaze. Rengarenk. Gözü mest eden desenlerle bezenmiş.
Devrim işi
tamamlanmış.
Yeter ki,
Güven
gençliğe.
Atatürk,
Gibi.
Ölmemeye
kadar vermişler,
Bu ülkede.
Seviyorlar
birbirlerini,
Ölürüp,Kıyamazlar kıyamayacaklar,
Ey Türk
Büyüklerinin kıydığı gibi,
Kıymayacaklar,
Gençliklerine,
Gençliğe.
Bu ülkeye
de.
Bu insanlara
da.
Atatürk,
Gibi.
Gençliğe
hitabeyi de yasakla istersen.
Atatürk
çoktan hitap etmiş zaten,
Türk
Gençliğine.
Şimdi onlar
yazıyorlar çiziyorlar hitabeyi.
Ey Türk
Büyüklerinin çakamadığı,
Aşkla,
Sevgiyle,
Sevişmeleriyle.
Piercingli
genç erkek öpüyor başörtüsünü.
Öptüğü,
Bez değil,
Öptüğü o
bezi taşıyan,
Onu seven o genç kadının,
Yüreği.
Tamamdır
devrim.
Geriye kaldı,
Ey Türk
Büyüklerinin bunayıp bir gün evlerine dönmelerine.
Bunamayıp,
Evine
dönmeyense,
Atatürk bir
tek.
Yeniden
doğdukça her gün bir daha,
Ey Türk
gençliği ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder