Şımaramadıktan
sonra ne yaşarsan yaşa mutlu olamazsın şöyle ağzının tadıyla. Şımarmak derken
bir kısa an değil. Hep. Şımartılmak ne kadar güzeldir. Şımar şımar doyamazsın.
Amma,
Şımarıklık
ayıptır ya,
Şımarmak
istemek haddini bilememektir ya,
Şımarma terbiyesizlik
etme denir ya,
Şımarık
çocuk fenadır ya,
Şımartılmak
abartmaktır ya,
Şımartılmak
yersizdir ya,
Şımartılmaz
bizim topraklarda çocuklar bu yüzden layıkıyla.
Kadınlarsa,
Hiç.
Şımarmanın
verdiği keyfi tatmamış bir erkek istese de zaten,
Şımartamaz bir
kadını.
Bilemez
nasıl şımartacağını. O yüzden aldırtır bazı kadınlar kendilerine.
Şımarık
insanlardan oluşan toplumların,
Refah
seviyesi yüksektir. Aldırtan kadınlarında.
Şımarıklık
doyumsuzluğu da taşır yanında.
Ki,
Hep aynı
şeylerle şımartamazsınız birisini.
Yaratıcı
olmak lazımdır.
Hep aynıyla
sevindirirsiniz bir zaman sonra o kadar.
Yeni için,
Düşünmek
gerekir.
Düşünmeye
başladın mı yaratıcı olursun.
Yaratıcı
olunca yeni güzellikler katarsın yaşama.
Yeni
güzellikler katıldıkça yaşama,
Her yeni
sana her sunulduğunda,
Şımarırsın.
Amma,
İçinde
olmazsa olmazı var,
Sevgi.
Sevgi varsa
işin içinde şımarırsın.
Sevildiğini
düşünüldüğünü anlatır sana şımartılmak.
Değer
verildiğini sana.
O sevginin
ortağı merkezi hissedersin kendini.
Mayışırsın.
Gevşersin.
Keyiflenirsin.
Mutlu
olursun.
Yaşama
sarılırsın daha da.
Bir iki üç
şımartılıyorsan ha bire,
Eninde
sonunda,
Dayanamazsın,
Sende
şımartmaya başlarsın sevdiğini,
Seni seveni.
Bizim
toplumda insanlar mutsuzdur şımartılmadıkları için.
Sakatlık
ebeveynlerden başlar.
Döner dolaşır
ebeveynleri bulur yine amma.
Bizim
toplumun insanları da çocuklardır ebeveynlerdir zaten.
Şımartılmamış,
Şımartılmanın
keyfiyle şımartmayı bilmeyen,
Şımartılmanın
keyfini çıkaramamış o ebeveynlerden bazılarıysa,
Siyasetçi
olurlar.
Ülkenin
yönetimine soyunurlar.
Ve de yeteri
kadar,
Olması
gerektiği kadar severler ülkenin vatandaşlarını. Onların sevildiği kadar şımartıldığı kadar yani
zamanında. En azına ortalamaya fit
olduklarından zamanında en azıyla yani.
Yersiz değildir
yani sevgileri.
Ekstralar
yok yani.
Abartmalar
yok yani.
Olması
gereken yani ortalama yaşam standartları kadar yani.
Lüzumsuzluk
diye adlandırılır ekstralar. Abartmalarda fuzuli masraftır,
Gereksiz.
Devlet
vatandaşlarını şımartmayınca,
Vatandaşlarda
devletini şımartmazlar.
Onlarda
verebileceklerinin en azını vererek ortalama
yaşarlar devletle. Zamanında aldıkları kadar yani.
Sakınırlar,
Sakındığı
için devlet vatandaşlarından.
Sevgi,
Yerini,
Mekanik
ilişkilere bırakır.
Yani yürek
çıkar devreden,
Akılla
başlar akılla yürür ilişkiler.
Sevgi değil,
Akıllar
yarışmaya başlarlar.
Akılla da
mutluluk olmaz.
Akılla,
Olması
gereken kadarıyla yaşanır sadece. Ortalama yani. Hatta az da.
İhtiyaçlar
karşılığı. Ne öldürecek kadar ne de yaşatacak kadar yani.
Ne devlet
sever vatandaşlarını bu ülkede ne de
vatandaşlar devletini.
O yüzdendir
bütün bu olan bitenler.
Bu yüzdendir
bütün bu yaşanan mutsuzluklar ölümler.
Sevgisiz
doğup,
Abartılmış
sevgiden yoksun büyütülüp,
Sevginin
taşıdığı,
Ekstra
abartılı mutluluklarla tanışamadan ölüp gidip,
Her şeyi
ölçülü ölçerek yaşayıp,
Aklı başında
olduğunu iddia eden,
Akılları
hiçbir zaman şımartılarak başlarından alınmamış,
Kara kuru
bir millet olduk sonunda.
Renksiz,
Sadece kendi
için yaşayan,
Sevmeyi
beceremeyen,
Sevgi
fukarası,
Sert,
Acımasız,
Mutluluktan
uzak,
Bir millet.
Sevgiden
uzaklaştıkça da,
Aklın
sadece,
Edinmelere
çalıştığı,
Edinmelerinde
sadece kendine yönelik olduğu bir millet.
Mayışamamış
bir türlü.
Mayıştıkça
gevşeyememiş,
Gevşedikçe
mutluluğa bağımlı hale gelememiş,
Sevgisizliğiyle,
Uzlaşmalardan
her geçen gün uzaklaşan,
Acımasız,
Gaddar,
Bir Millet
olursunuz sonunda.
Çocukları
kadınları şımartmadan yaşayan,
Abartılı
yersiz sevgiden bi haber,
Erkeklerin
yönettiği,
Sanattan
estetikten uzak,
Bir
devletin,
Vatandaşları
olarak yaşar gidersiniz bu güzelim toprakların şahaserlerinin tadına varamadan.
Birbirimizin
gözlerini oya oya.
Kime ne
zaman geçiririmde köşeyi dönerim diye hesaplar yapa yapa.
Kadınları
çocukları döve döve tecavüz ede ede.
Devleti soya
soya.
Avantaları
hak saya saya.
İnsanlarının
birbirlerini sevmediği saymadığı,
Tatsız
tuzsuz,
Bir millet
olur çıkarsınız sonunda.
Ki,
Bilginin
akla işlenmesinin çok önemli olmadığını,
Akla
işlenmiş bilginin,
Fayda
getirmesi için sevgiyle coşması gerektiğinden de habersiz,
Diploması
kadar ölçülen,
Parası kadar
değerli,
Edindiği mal
mülk kadar sayılan,
İnsandan
uzak,
Amma sanki,
İnsanmışcasına
yaşayıp giden bir millet olursunuz.
Şımartmadan.
Şımartılmadan.
Şımartmayı ödün
vermek zanneden. Sevgiyi ödün gören.
İnsanların
ekstralarla abartılmışlıklarla mutlu olduğu,
Gerçeğinin bu
gezegende,
En çok
rağbet görmüş en çok taraftarı inananı
olan liderin yani,
Patronun,
Hem de,
Gözümüze
sokmuş olmasına rağmen,
Gözümüzün
önünde duran esas mesajı göremeden,
Patrona
sadece inandığımızı anlatarak yaşar gideriz,
Hatta
yetmez,
Onun için
ölürüz de gerekirse,
Ona tapına tapına.
Ki,
Tüm evrenin
nasıl bir şımarıklıkla,
Hiç de
gereği yokken hem de,
Talep
edilmemişken hem de,
İhtiyaç
duyulmamasına rağmen hem de,
Tüm
canlıların,
Tek tek
büyük bir özenle şımarıkça şımartılmış şekillerle renklerle formlarla,
Yaratılmış
olduğu gerçeğinden gelen mesajı göremeden,
Görmemezliğe
gelerek,
Evrenin yani
doğanın,
Yani
patronun,
Milyarlarca
yıldır,
En küçük
detaylarda bile bıkmadan usanmadan abarta abarta,
Bizleri şımartmasına
izin vermemize rağmen şımartmayı yersiz ve de abartılı görüp,
Yaşamda
mutluluğun,
Ekstralarda
abartılarda saklı olduğunu görmemezliğe gelip,
Amma,
Hayran
hayran seyredip şımarık doğayı evreni,
Şaşa şaşa,
Her bir
şaşkınlıkta daha da mutlulanarak,
Amma,
Çocuklarımızı
sevdiklerimizi insanları şımartmadan,
Büyütür yaşar gideriz.
Sonra da,
Mutsuzluğu
yaşar yaşatırız her gün her nesil kuşaktan kuşağa.
Sabah,
Mavi bir
kelebek kondu sandalyenin kenarına. Patron şımartmak için beni ne çalışmış
birader ya. Ki yoktu böyle bir talebim doğduğumda şımartılmaktan yana. Eninde sonunda iki kanat bir gövde bir böcek.
Etliye sütlüye karışmadan yaşayan.
Bir renkler
vermiş bir desenler üstünde,
İki kanat
bir gövde olmuş sana bir sanat şaheserinden de öte.
Ne gerek
var?
Var.
Şımartıyor
patron ilk günden beri hepimizi. Örnek oluyor bizlere.
Şımartın
diyor yani,
Sevdiklerinizi.
Sevin diyor yani. Yeteri kadar değil,
Ekstralarla
abartarak diyor.
Patron yani
evren çok seviyor çok şımartıyor bizi. Mehtap diyor gün batımı diyor dere diyor
orman diyor çiçek diyor kuş diyor deniz diyor, esas kadın diyor,
Diyor oğlu
diyor.
Gözümüze
gözümüze soka soka hem de.
Benim
kelebek,
Kanatlarını
çırptı biraz,
Şow yaptı
haspam aklı sıra gördü benim öyle ortalama hallerimi,
Bende,
Şımardım hemen.
De,
Hem de,
Bu ülkede
hem de.
Ekstra bir
sabah oldu,
Abartılı,
Kelebekle aramızda
,
Çok sevgi
dolu amma.
Mutlu oldum
ekstradan abartarak,
İyi bildiğim
için mutluluğun ekstralarda abartılarda yattığını.
Abartın
yahu.
Ya da evreni
patronu her şeyi inkar edin.
Boşuna,
Dini mini
sallamayın. O kadar belli ki çoğunumuz yani çoğumuzun içinden çıkan
siyasetçilerde,
Sevmiyor bu milleti sevmiyor bu insanları,
Seviyormuş
gibi davranıyorlar amma politika gereği.
Dindarız
diyorlar,
Sevgisiz
yaşıyorlar.
Şımartmıyorsunuz
bu milleti insanları, sevmiyorsunuz bu milleti insanları,
Sabah akşam
patrona ibadet edip, patronun elçilerinin adlarını ağzınıza alıp,
Patrona
yakarıp,
Sonrada,
İnkar
ediyorsunuz patronunuzu yani evreni.
Sevgiyle değil menfaatle hareket ettiğiniz çok belli.
Aksi olsa,
Şımartırdınız
milleti.
Ki,
Şımartsanız ne
olacak ki,
Böyle sevgisiz,
Yaşayan bir
milleti,
O da ayrı ya…
Kelebekler kaçsın
kıçınıza…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder