LAF DİNLEMEZ BUNLAR
İlkokula başladığımda derste canım sıkılınca çıkar giderdim sınıftan. Gezerdim okulun içinde, bahçede bir şeylerle uğraşırdım, duvara oturur insanları seyrederdim. Sevgili öğretmenim de hiç ses etmezdi. Öylece alıştım okul hayatına. Beş yıl girdim çıktım o sınıfa canım istediğinde. Bazen haftalarca hiç çıkmadım sınıftan çok eğlenceli ve de çok öğreticiydi her şey, bazen de günlerce girmedim derslere çok sıkıcıydılar. Benimse vaktim kıymetliydi.
Derken Kolej’e geçtim. Yine başladım dersten çıkmaya canım istediğinde veya hiç girmemeye. Bir çok dersin bir çok öğretmeni var bu sefer. Her biri ayrı çekiyor öğretmenler odasına, azar üstüne azar. Da, laf dinleyen yok karşılarında. Sonunda bakmışlar olmayacak, toplaşmışlar aralarında annemi babamı çağırmışlar okula, annem gelmiş;
- Sizin oğlan hiç laf dinlemiyor, diye şikayet etmişler beni.
- Dinlemez, aklına yatmazsa dinlemez,
Demiş.
Aradan uzun yıllar geçti. Bizim kuşağın çocukları oldu. Anaa…Neredeyse tüm anne babalarda aynı dert;
- Bizim çocuk laf dinlemiyor hiç.
Ne kadar çok sevinirdim. Hatta benim kızlarda delirtirlerdi bazen beni bir tarafım kızgın köpürüyor diğer tarafımsa sevinç içinde olurdu.
En sevdiğim genç; laf dinlemeyen türünden olanlardır.
Bugün,
Yarım asırdan fazla bir süredir laf dinleyerek büyüyenlere teslim olmuş bir ülkeyi bir toplumu bir milleti,
Bir türlü laf dinlemeyenler ayağa kaldırdılar.
Laflarını dinletmeye çalışanlara bile kendi laflarını dinletmeye başladılar üstüne üstlük bir de.
Ne diyeyim ki,
Otur çocuğum diyorsun oturmuyor, yapma be çocuğum diyorsun yapıyor. Laftan anlamıyorlar bir türlü.
Dikilmişler ayağa, yapıp duruyorlar ha bire.
Kendileri gibiyi.
Kendin gibi olmadıkça, olamadıkça bir arpa boyu yol alamazsın ne kendine has özgürlüklerin yolunda ne de mutluluklarının ne de huzurunun.
Kendin gibi olmak içinde,
Laf dinlememek lazım önce.
Bir ülke kendi gibi olmaya başladı.
Laf dinlemeyenler ve lafından çıkmayanlar sayesinde.
Kutluyorum kendimi ve tüm anneleri babaları can-ı gönülden.
İyi ki lafımızı geçirememişiz çocuklarımıza. Kutluyorum çocuklarımızı can-ı gönülden. İyi ki dinlememişler laflarımızı.
Boşuna yırtma kendini homur homur, ölecen lan hırsından ruhun ruhsarın sarardı soldu beş on günde.
Biz yirmi otuz senedir lafımızı geçiremedik bir türlü onlara,
Seni mi dinleyecekler, hem de iki hafta içinde.
Akıllarına yatmazsa laf dinlemezler bunlar, yırtma kendini boşuna.
Homurdanacağına sevin. Senin torunlarda yırtacaklar onlar sayesinde. Gerçek demokrasiyi getiriyorlar bizim ülkeye, insan olmayı hatırlatıyorlar tüm dünyaya,
Bir alay ‘Laf dinlemezler’.
Bundan sonrası mı? Teferruat. Ve zaman.
Sen ben ölüp gideceğiz bir gün amma onlar genç ve onlarında çocukları olacak bir gün. Bir gün bir bakacaksın gencecik kızlar oğlanlar olacaklar onların çocukları da, sonra genç kadınlar erkekler, sonra da anneleri babaları olacaklar onlarda bir gün,
Hem de bu sefer,
‘Hiç mi hiç laf dinlemezlerin’.
Tutkuysa hırsı hep yener.
Gözün kör olmasın,
‘Tutku’,
E mi…
Bak neler açtın ‘laf dinleyenlerin’ başına…
İlkokula başladığımda derste canım sıkılınca çıkar giderdim sınıftan. Gezerdim okulun içinde, bahçede bir şeylerle uğraşırdım, duvara oturur insanları seyrederdim. Sevgili öğretmenim de hiç ses etmezdi. Öylece alıştım okul hayatına. Beş yıl girdim çıktım o sınıfa canım istediğinde. Bazen haftalarca hiç çıkmadım sınıftan çok eğlenceli ve de çok öğreticiydi her şey, bazen de günlerce girmedim derslere çok sıkıcıydılar. Benimse vaktim kıymetliydi.
Derken Kolej’e geçtim. Yine başladım dersten çıkmaya canım istediğinde veya hiç girmemeye. Bir çok dersin bir çok öğretmeni var bu sefer. Her biri ayrı çekiyor öğretmenler odasına, azar üstüne azar. Da, laf dinleyen yok karşılarında. Sonunda bakmışlar olmayacak, toplaşmışlar aralarında annemi babamı çağırmışlar okula, annem gelmiş;
- Sizin oğlan hiç laf dinlemiyor, diye şikayet etmişler beni.
- Dinlemez, aklına yatmazsa dinlemez,
Demiş.
Aradan uzun yıllar geçti. Bizim kuşağın çocukları oldu. Anaa…Neredeyse tüm anne babalarda aynı dert;
- Bizim çocuk laf dinlemiyor hiç.
Ne kadar çok sevinirdim. Hatta benim kızlarda delirtirlerdi bazen beni bir tarafım kızgın köpürüyor diğer tarafımsa sevinç içinde olurdu.
En sevdiğim genç; laf dinlemeyen türünden olanlardır.
Bugün,
Yarım asırdan fazla bir süredir laf dinleyerek büyüyenlere teslim olmuş bir ülkeyi bir toplumu bir milleti,
Bir türlü laf dinlemeyenler ayağa kaldırdılar.
Laflarını dinletmeye çalışanlara bile kendi laflarını dinletmeye başladılar üstüne üstlük bir de.
Ne diyeyim ki,
Otur çocuğum diyorsun oturmuyor, yapma be çocuğum diyorsun yapıyor. Laftan anlamıyorlar bir türlü.
Dikilmişler ayağa, yapıp duruyorlar ha bire.
Kendileri gibiyi.
Kendin gibi olmadıkça, olamadıkça bir arpa boyu yol alamazsın ne kendine has özgürlüklerin yolunda ne de mutluluklarının ne de huzurunun.
Kendin gibi olmak içinde,
Laf dinlememek lazım önce.
Bir ülke kendi gibi olmaya başladı.
Laf dinlemeyenler ve lafından çıkmayanlar sayesinde.
Kutluyorum kendimi ve tüm anneleri babaları can-ı gönülden.
İyi ki lafımızı geçirememişiz çocuklarımıza. Kutluyorum çocuklarımızı can-ı gönülden. İyi ki dinlememişler laflarımızı.
Boşuna yırtma kendini homur homur, ölecen lan hırsından ruhun ruhsarın sarardı soldu beş on günde.
Biz yirmi otuz senedir lafımızı geçiremedik bir türlü onlara,
Seni mi dinleyecekler, hem de iki hafta içinde.
Akıllarına yatmazsa laf dinlemezler bunlar, yırtma kendini boşuna.
Homurdanacağına sevin. Senin torunlarda yırtacaklar onlar sayesinde. Gerçek demokrasiyi getiriyorlar bizim ülkeye, insan olmayı hatırlatıyorlar tüm dünyaya,
Bir alay ‘Laf dinlemezler’.
Bundan sonrası mı? Teferruat. Ve zaman.
Sen ben ölüp gideceğiz bir gün amma onlar genç ve onlarında çocukları olacak bir gün. Bir gün bir bakacaksın gencecik kızlar oğlanlar olacaklar onların çocukları da, sonra genç kadınlar erkekler, sonra da anneleri babaları olacaklar onlarda bir gün,
Hem de bu sefer,
‘Hiç mi hiç laf dinlemezlerin’.
Tutkuysa hırsı hep yener.
Gözün kör olmasın,
‘Tutku’,
E mi…
Bak neler açtın ‘laf dinleyenlerin’ başına…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder