6 Mart 2018 Salı

CAHİL


CAHİL

Eskiden o kadar çok şey olmazmış ki ve şimdilerde o kadar şey oluyor ki,
Ve,
Eskilerde o kadar çok şeyden habersiz yaşanırmış ki, ve şimdilerde o kadar çok şeyden haberimiz oluyor ki,
Sevinmekle,
Üzülmek,
Arasında debeleniyoruz.
İçimizi ısıtanlarla,
Yüreğimizin buz kestikleri arasında,
Aklımızı alkışlamakla,
Akılsızlıklarımızı yuhalamak arasında,
Deli bir süratle yuvarlanırcasına koştururken,
Sessizliğin ve sükunetin özlemi ile,
Dakikaları,
Saatleri,
Günleri,
Haftaları,
Ayları,
Mevsimleri,
Yılları,
Hatta ve aslında koskoca bir hayatı,
İçimize çeke çeke, içimize sindire sindire, içimizi doldura doldura yaşamak yerine, içimizi güle eğlendire,
Yaşamak yerine,
Sadece,
Koşuyoruz,
Daha da daha da diye hayatımızın sonlanacağı o son saniyeye.
Son yüz yılın icadı,
Süper teknolojinin,
İletişimin hızına yetişmeye çalışıyor,
Hızına dayanmaya çalışıyor,
Milyonlarca yıldır yavaş yavaş hazmede hazmede evrile evrile bugünlere varabilmiş ruhumuz, genlerimiz. Ki, bu eziyetin mucidi yine biz.
Neyin yeteceğini bilemeden,
Var olanlarla yetinemeyen, yetinmeye hiç mi hiç niyetli olmayan,
Amma varlığını,
Mutlu kılmaya çalışan milyarlarca insan.
Her şeyden haberi olan, her şeyden haberi olduğunu zanneden,
Aslına bakarsan eğer,
Her bir şeyden bi haber,
Milyarlarca insan,
Hakkını vermeden, verdiğini zannetse bile hakkını veremeden yaşamın,
Yaşayıp giden milyarlarca insan.
Çok bilmek,
Az yaşamak çağına çoktan girdi insan evlatları. Geriye dönüşü yok artık.
Bildikleri bilmeye çalıştıkları ile ölüp giderken,
Neyi neleri yaşayamadıklarını bile bilemeden.
Basiti,
Zorlaştırma çağına girdi,
Aslında hayatının her geçen gün daha da kolaylaştığını zanneden insan evlatları.
Müthiş bir paradoks.
Çok aykırı,
Doğaya. Yani evrene. Yani bize.
Ne olacak bu memleketin hali diye soracak olursanız,
Bu gezegende bir gün tüm memleketler yok olup gittiğinde,
Ne olacaksa o olacak bu memlekete de.
Huzuru öldürerek,
Var etmeye çalışan,
Ve her şeyi çok bilen çok bildiğini zanneden homo sapiens,
Aslında,
Hiçbir şeyi bilmediğini,
Öğrendiği güne kadar devam edecek bu eziyet, bu gittikçe artan gürültü patırtı, bu gittikçe artan katliamlar, bu gaddarlıklar, bu acımasızlıklar…
Sonra? Sonrası, en sonrası?
Sessizlik.
Sadece bir buğday filizinin topraktan baş vermesine yeniden çok çok sevinene kadar,
Devam,
Her şeyi bildiğini zannetmeye.
Varlığı zenginlik,
Yokluğu sefalet olarak tanımlamaya devam ettikçe,
Devam,
Var ettiğini zannederken,
Yok etmeye.
Suçu iktidarlarda arama.
Kabahatli olan,
Zenginliği parada,
Konforu evini üstünü başını her bir yerini doyumsuzca donatmaya çalışan,
Sen.
Gaddar olan,
İktidarlar değil,
Gaddar olan,
Doymayan,
Doymayı,
Bilmeyen,
Doyumsuz,
Sen.
Her şeyi artık çok bildiğini zannederken,
Bi boktan haberi olmayan,
Sen.
Murat Denizel

Hiç yorum yok: