16 Aralık 2011 Cuma

- Ana sayfanın sağ tarafında 'KIRıKLAR KIRıKLAR' İLK BÖLÜMLER başlığı altında yayınlanmış diğer  bölümlerini okuyabilirsiniz.

16.12.2011
-         Lezbiyenlerin sayısı artıyor mu sence?
-         Ya artıyor, ya da su yüzüne çıkmaya başladı son zamanlarda ve  daha da artacak böyle giderse, sebepleri de belli sanki..
Diye başladı arkadaşımla sohbet. Kendimce anlattım nedir sebepleri diye.
Güzelleşme işine dış görüntüden başladı kadınlarda, erkeklerde.
Uzun yıllar, çağlar boyu. Şimdilerde de son hız devam dış görüntünün güzelleşmesi adına faaliyetlere.
Ancak ve tahminim bizim kuşaktan başlamak kaydıyla, dış güzellikle ilgili gelinen noktalar,  yeteri kadar mutluluk getirmedi, taşımadı  kadınlara ki, iç güzellikleri  üzerinde de başladılar çalışmalara, hem de yoğun biçimde.
Ki, eğer mutluluğu kadın erkek ilişkileri koridorunda, iç güzelliklere yapılan yatırımlar yanlıştır, erkek kısmının çoğunluğu  direk olarak dış güzelliklerle ilgilidir önce. Nettir.
Ha bire, kadınlar diyorum iç güzelliklere yatırım yapanlar için, erkeklerde vardır aralarda mutlaka, ama hem kıvamı, hem sayısal karşılığı azdır, yeterli değildir.
Bu işin başını kadınlar çekiyor, tartışmasız.
Gelelim iç güzelliklere yapılan yatırımlara.
Kadın evrenin en enteresan canlısı.
Davranışları  ve tepkileri kategorize edilemez tek canlı.
De ki kategorize ettin, dalgalanmaların şiddetleri ve sürekliliği adına en küçük garanti yoktur.
Kadınlar dalgalanıyorlar yine.
Dalgalanmaların şiddeti de artıyor gün be gün.
Kadınlar okuyor, ha bire ve dur durak demeden.
Kadınlar seminerlere gidiyorlar,
Kadınlar özel grup çalışmalarına katılıyorlar  hem yurtiçi, hem de yurtdışı.
Kadınlar en güzel sözleri saklıyor, yayıyor, okuyor, belliyorlar.
Kadınlar kendi özleri ve ruhlarının gelişimi  adına son hız çalışıyor ve de gelişerek değişiyorlar gün be gün.
Müthiş bir çaba içine girdi kadınların büyük bir kısmı  bizim kuşakta son on yıldır.
Hatta bir alt kuşak kadınlarda katıldılar  son üç beş senedir bu değişime.
Eminim memnunlarda gelişmelerden ve de değişimlerden ki, coştukça coşuyorlar, coşturuyorlar.
Yalnız, eğer ki konu kadın erkek ilişkileriyse,
Gördüğüm ve izlediğim kadarıyla pek de olumlu sonuçlar alınamadı verilen çabaların karşılığı.
Belki var olan veya fit olunan sevgililere, kocalara, çocuklara  ve etraflarında ki insanlara  tahammüller arttı, iletişimde itiş kakışlar azaldı, o kadar.
Uyum konusunda yollar kat edildi, belki o kadar.
Ancak bu çabaları değerlendirecek, karşılığını  verecek, farkı algılayacak  erkekler yeteri kadar  var olamadı etraflarında.
Var olanlara da bakıyorum, bir de kadınların kendine,
Tam olamamış gibi sanki.
Olamadığını da ya dillendiriyorlar, ya da hissettiriyorlar zaten.
Derin, derinlikleri yoğun, yoğunluklar içinde ermiş bir kadın cinsi çıkmaya başladı  ortaya.
Zaten her şeyi bilirler hallerine ekler yapıldı,
Tam bilir olma yolunda.
Tam bilmek iyi bir şey mi?
Amacının ne olduğuna bağlı.
Kendi özünde, kendini geliştirmekse amacın iyi bir şey.
Kendini geliştirirken insanlığa, insanlara faydalı olmaksa, tabii ki iyi bir şey.
Mutluluğu kendi bireysel yaşamının içinde yakalamaksa hedef, iyi bir şey.
Kendin gibi insanlarla bir araya gelmenin kapılarını açmak, açtığın kapıdan yeni dostlar, arkadaşlar edinmekse iyi bir şey.
Kadın erkek ilişkisindeyse, iyi bir şey değil.
Erkeğin kendi krallığını kurduğu, kendi krallığının  hükümdarlığını koruma refleksi  adına hiç de iyi bir şey değil.
On sıfır geriden giderken, üstüne bir on gol daha yemek  istemez hiçbir erkek.
İsteyenlerin, kendini geliştirmek için yola çıkmış erkeklerinde sayısı bizim kuşağın kadınlarına yetmez.
Arz talebi karşılayamaz.
Ve de bugüne kadar erkeklerden kaynaklanan hüsranlar ve hayal kırıklıkları da tetikleyince gidişatı, duygu aleminde ruhları da  yaralayınca, ürkek kıldı ileriye doğru atılacak adımları ve de kaçırıverdi hevesleri.
Ve de,
Lezbiyen ilişkilerin sayısı ve oranı  artmaya başladı.
Nettir durum.
Veya lezbiyen ilişkiler hep vardı da, insanlar ortalığa açılmak yönünde daha da cesur oldular.
İçi güzel, dışı güzel insanlar; hem içlerinde ki, hem de dışlarında ki güzellikleri paylaşan, paylaştıran, takdir eden, takdim eden, tavlanan insanları sevmeye başladılar cinsiyet farkı ayırt etmeksizin.
Eğer ki, gelişmişlikte geldikleri noktada kendi başlarına yaşayamıyorlarsa ihtiyaçları olan tatmin duygularında, ellerini tutacak, gözlerine bakacak bir insan aradılar cinsiyet farkı ayırt etmeksizin, paylaşımları yaşayabilmek adına.
Kadınların bir kısmı baktı ki, erkek milletinden fayda yok,
Baktı ki, erkek milletiyle aralar  gittikçe açılıyor,
Baktı ki, hayatın ikinci yarısı da kendi gibi, kendi gibisi  yaşamak için son şans,
Yakınlığı, sevgiyi, şefkati, gelişmede ki ortaklığı için seçimini kadından, kendi gibi olandan  yana yapmaya başladı kadınlar.
Galiba.
Galiba diyorum, ne kadınım, ne de kadın gibi hissedip düşünebilirim.
Empati kurmaya çalışabilirim o kadar.
Gözlemler, izler, dinlerim o kadar.
Yalnız kadın sayısının artış oranıyla,
Lezbiyenliği tercih eden kadın sayısının artış oranı aynımı acaba?
Ben sosyolog, psikolog olsaydım araştırırdım bu konuyu.
Sonrada bir rapor çıkarırdım ortaya.
Bu raporu da erkek erkeğe kahveler, statlar gibi yerlere asardım.
Özellikle de okullara.
Kadın erkek eşitliği ile ilgili eski yoğunlukta araştırmalar, yayınlar yok artık.
Kadın erkek eşitliğinin laf ebeliği kısmını geçtik çoktan.
Geçtik, çünkü kadınlar eşit olmadıklarını anladılar sonunda.
Eşit olmadıklarını, kendilerini geliştirmek adına verdikleri çabaların bir yerlerinde fark ettiler sonunda.
Bakışlarından belli.
Davranışlarından.
Konuşmalarından.
Yürüyüşlerinden  bile belli.
İlgi gösterdikleri  alanlarda  koydukları hedeflerin derinliklerine  doğru  verilen uğraşlardan belli.
Erkekse, güzelliği hala memede, kalçada arıyor.
Meme, kalça güzelliğiyle pirim toplayan, topladığı pirimler ile  tatmin olan kadınlarda körüklüyorlar bu gidişatı.
Toplum üçe ayrılıyor.
Başı kadınların çektiği gelişmişler, gelişmeye devam edenler,
Düz kadın erkek ilişkilerinden karşılıklı olarak tatmin duyanlar,
Ve gelişmek  gibi bir kaygıları olmayan, yiyip, içip, sevişip, para kazanan erkekler diye.
Düz kadın erkek ilişkilerinden tatmin olanların içinde kadın erkek sayısı eşit gibi.
Gelişmekte olan insanlar kategorisinde çoğunluk kadınlarda.
Gelişme ihtiyacı duymayan insanlar kategorisinde de çoğunluk erkeklerde.
Hadi gidelim şöyle bir on sene, yirmi sene sonraya.
Bakalım nasıl bir toplumda yaşayacağız.
Bizim kuşağın kadınlarının tetikledikleri değişimin karşılığı ne tablo çıkacak karşımıza.
Düz kadın erkek ilişkilerinde tatmin olan, yani kadını meme, kalça olarak değerlendirip, akşama da karnı doyan üstüne de sevişen erkeklerle, onları bu yapı içinde elinde tutmak için kendi aralarında rekabet içinde olan kadınlardan oluşan bir kesim insan, biir.
Kendi kişisel gelişimi ve de aktarımlarıyla birkaç alt kuşağı etkilemiş, etkilenmesini sağlamış ağırlığı kadınlardan oluşan, tek başına veya iki kadın birlikte yaşayan insan kesimi, ikiii.
Gelişmek için bir nedeni olmadığını düşünen, üşenen, kendi krallığının hükümdarlığından taviz vermeden yaşamaya devam eden ve tek başına yaşayan erkeklerden oluşan bir kesim daha etti, üüç
Ha birde arada derede kalmışlar var, küçük yüzdelerde, geçelim onları.
Tablo budur.
Tablonun bu olacağına dair veriler de güçlü.
Kadınlar dış güzelliklerine iç güzellikleri de eklemeye devam ettikçe, çizdiğim bu tabloda değişmeyecektir.
Kadınlar kendi iç mutluluklarını ya kendileriyle yaşayacak ve de kendileriyle paylaşacak,
Ya da kendi gibi olan diğer insanlarla.
Kendi gibi olan insanların içinde erkek sayısı da yeterli olmadığından,
Diğer insanlarda kadın olacaklar mecburen.
Yıllardır  evlere hapsolmuş kadın kadına yaşam, kadın kadına paylaşımlar, kadın kadına mutluluklar,
Kendi parasını kazanan, bildiği gibi harcayan bizim kuşağın kadınlarıyla evlerden dışarı çıkıp, tatillere, eğlencelere, sokaklara, sosyal hayata, kültürel faaliyetlere, her yere  yayıldı.
Sohbetinden memnun olduğu,
Gelişimini takdir ederken, aldığıyla verdiğiyle daha da tatmin duyduğu,
Zaten çağlar boyu huyunu, suyunu iyi bildiği,
Rekabet içinde olsa da, genel anlamda  sevdiği, zaten kuşaklar boyu hayatın her diliminde iç içe yaşadığı, kader otağı  hem cinsiyle bir tek sevişmemişti bu güne kadar kadın kısmı,
Şimdilerde kendi tercihi ile sevişmeye de başlayınca,
Ve de bu tercihi yapanların sayısı da arttıkça, cesurca ve yüreğiyle toplum içine kaynadıkça,
Toplum içinde de tepki görmedikçe, almadıkça,
On sene, yirmi sene sonrasının değil,
On kuşak, yirmi kuşak sonrasına ait  toplumsal yapının içinde kadın erkek cinsinin ilişkilerinde geleceği yeni boyutlarla  ilgili tahminlerde bulunmak çok da zor değil.
Eğer ki düz kadın erkek ilişkisinin dışında kalan erkekler kendilerini geliştirmek ve de gittikçe açılan arayı kapatmak için uğraşlar vermezlerse, sayılarını arttırmazlarsa.
Efsanelerin gerçeklik payı her zaman vardır.
Yakın tarihinde vardır.
Bazen mitolojiler yazar, bazen gazeteler.
Amazon kadınları gerçekti.
Bekaret kemerleri de, odalara, evlere yıllarca hapsedilen,
Parayla, şiddetle köle edilen kadınlarda.
Ama o zaman, ama bu zaman.
O günün tepkisinin karşılığını amazon kadınları yazdılar tarih sayfalarına kendi tercihleri ile oluşturdukları yaşam biçimleriyle.
Ne enteresandır ki, bugün yaşadığımız coğrafi bölgenin sınırları içinde hem de.
Bugünde amazon kadınları var artık ve sayıları da  gittikçe artıyor.
Yöntemleri, tepkilerinin boyutları, yaşam biçimleri, hedeflerine doğru yürüyüşleri  farklı o kadar.
Ve de kendi krallıkları yok.
Şimdilik.

Hiç yorum yok: