- Ana sayfanın sağ tarafında 'KIRıKLAR KIRıKLAR' İLK BÖLÜMLER başlığı altında yayınlanmış diğer bölümlerini okuyabilirsiniz.
18.12.2011
‘Bu işler’ diye işler var. Hangi işler derseniz, eskilerin tabiriyle;
‘Fuzuli işler’.
‘Fuzuli işlerle uğraşma’ diye büyütüldük hepimiz. Hele ben. Ne çok duydum taa çocukluğumdan beri bu lafı.
Sonra baktık ki, fuzuli işler diye bizim uğraşmamıza engel oldukları işler, hayatımızın tamamıymış neredeyse.
Unvanı bile vardır,
‘Fuzuli İşler Müdürü’.
Fuzuli işler lafı kalmadı artık galiba, yeni kuşaklar bizden uyanık çıkıp, ebeveynlerini hakladılar bu konuda.
Ancak,
Fuzuli işler gitti, yerine ‘bu işler’ geldi.
Ben bile ağzımdan kaç kez kaçırdım kim bilir genç insanlara karşı,
- Bu işlerle uğraşma çocuğum…
Ne işlerle uğraşmayayım demediler, büktüler boyunlarını oturdular aşağıya.
Büktüler oturdular da,
Sonra büyüdüler, oldular mı sana büyük büyük insanlar. Şimdilerde,
Çekiyorlar bir kenara,
Sohbet etmek istiyorlar bu işlerle ilgili.
Sohbetlerin konularını al götür ebeveynlere, eş, dost, akrabalara,
Bir kaş havada, anında yerler lafı,
- Fuzuli işlerle uğraşma.
Baktım yaşım ilerledikçe canım ne isterse yapıyorum, ne isterse konuşuyorum, neye nasıl cevap vermek istersem veriyorum, atış serbest,
Zaten açık olan çene, iyice açıldı mı üstüne üstlük,
Birde açılmış çeneden kahve falı misali, çıkan iki kelamda bir iki insanın işine yaradı mı,
Yaradı.
Ben de oldum sana, ‘Bu işler uzmanı’.
Aklı başında, başı kıçı belli, cevaplarının ilimden, bilimden alındığı konular ilgi alanıma girmiyor.
Sor, bilmiyorum cevapları zaten.
Benim ilgi alanıma, benim kuşağın anne babalarının tabiriyle,
‘Fuzuli işler’,
Bizim kuşağın tabiriyle,
‘Bu işler’ giriyor.
Bu işler, kendilerine ‘normalim’ diyen insanların fuzuli bulduğu işler.
Akıllı insan işi değil dedikleri bu işler kısaca.
Aklı başında insanların içine düşmeyecek, akıllarına gelmeyecekleri durumlar bunlar.
Bende akıl olmadığı, normal insan sınıfından da yıllar evvel atıldığım için bu işlere bulaşmış insanlarla iletişim kurmam gayet kolay oluyor.
Onlarında benimle.
‘Bu işler’e karışmış insanlar çok çaresizler.
Ne aile, ne akraba, ne arkadaş, ne karı, ne koca, ne sevgiliye ve de nede psikologlarına açamadıkları, hatta bazen utandıkları durumlarını anlatıyorlar.
Bana çok normal geliyor,
Onlara da.
Ancak bizlere normal gelen ve ciddi ciddi vakit, emek ayırıp üstüne konuşmalar yapıp, çözümler üretmeye çalıştığımız konular,
Başka insanlar için fuzuli işler.
Konular genelde, aşk, sevgi, insan ilişkiler, seks, para, pul, yeni iş projeleri, insanlara destek programları üzerinde toplanıyor.
Birkaç misal;
Oturup konuşuyoruz dostlarla,
Ülkede ve dünyada milyon doların üstünde nakit parası olan, borcuda olmayan insanların paralarının yarısını nasıl kaparız, sonrada dünyada ki aç, hasta, çaresiz insanlara, çocuklara nasıl destek veririz diye.
Soygun planları da dahil buna.
Zenginden al, fakire ver projesi.
Misal;
Benim kuşak kadınlı erkekli alt taraflarının hem önü hem de arkası için, yani giriş çıkış noktaları için, ha bire doktor kontrolüne gidiyorlar yaşlar ilerledikçe.
Düşüncemiz, kadınlı erkekli gruplar oluşturarak hastanelerle sıkı pazarlıklar yapıp,
‘Alt takım, komple bakım’ sloganı ile periyodik bakımlarla, ufak tefek operasyonları ucuza getirmek.
Misal;
Kadın bir adama aşık, ilişkileri de var. Adam yaşlı, kadın genç. Kadının bir de sevgilisi var, sevgili yaşlı adamın iş yerinde çalışıyor üstüne üstlük. Bu arada yaşlı adamın karısı hamile kalıyor. Yaşlı adamın karısının, bizim kadının sevgilisiyle de ilişkisi olduğu dedikodusu da var ayrıca.
Genç kadın soruyor bana,
- Bu adamlar beni aldatıyorlar mı? Diye.
Oturup konuşuyoruz.
Size deli saçması gelebilir, ancak o kadının hayatı bu. Bana normal geliyor.
Misal;
Kadın sevgilisiyle sevişirken kritik bir anda ampul patlıyor. Bu durum kadının keyif düzenine büyük bir artı taşıyor. Şimdi kadının sevgilisi cebinde kese kağıdı ile geziyor sabah akşam. Adama sinir basmış, dertleşiyor.
Konuşuyorsun ister istemez. Onların mutluluğu söz konusu.
Misal;
Adamın beş altı sevgilisi var. Çok perişan durumu. İkiye düşürmek istiyor. Ha bire sıralama yapıyor elemeler için, hiç birinden vazgeçemiyor, sıkıntısı büyük.
Dertleşmek, paylaşmak şart oluyor. Çok zor durumu.
Misal;
Genç arkadaşım anne babaya kıl. Bilerek çakıp duruyor okulda. Psikologa götürüyorlar, iyi rol kesiyor. Bana soruyor, devam mı edeyim rol kesmeye, yoksa okula mı döneyim diye. Bende rol kesmeye devam et, okuyarak bir yere gelemezsin, sevdiğin iş de uzman olmaya çalış esas derken, yakalandık hatta babaya, yedik fırçayı, şaka gibi, dedi ki;
- Bırakın bu işleri.
Çocuk bu işleri bıraktı rolü yapıyor şimdilerde, ama ben bırakmıyorum peşini konunun. Çocuğun geleceği söz konusu.
Misal;
Aşık olmuş şapşalım bacak kadar boyuyla. Kime açsa konuyu, başını okşuyor, ‘büyüdü de aşık oldu, kah kah kih kih’ diye gülüyorlar çocuğa. Büyükler işin gırgırında. Çocuk göz yaşlarına boğuluyor yalnızken.
Saatlerimi veriyorum, aşkı dinliyorum ondan. O kendini iyi hissediyor anlattıkça, bende bilgi, duygu dağarcığıma eklemeler yapıyorum haliyle.
Çocuk mutlu, ben mutlu.
Misal;
Öğrencilerle çalışma yapıyoruz birlikte.
Eğitim düzenini baştan sona değiştirecek bir proje geliştirdik. ‘Bin bir ders’ taktık adını.
Bir bina var ama, isteyen sosyalleşme adına kullanıyor, isteyen derslere giriyor.
İsteyen gidiyor bin bir dersten istediği kadarını seçiyor, istediği derslerden istediği kadarını öğrendiğine kendi kanaat getirirse, diplomasını kendi yazıyor çıktısını alıp, mezun oluyor.
Şahane hayal, ama ister istemez vakit alıyor tabii ki.
Böyle onlarla, yüzlerle kişiyle, olayla, projeyle tek tek ilgilenmek, uğraşmak hiç de kolay değil.
Tamamı, bir kısım başka insanlar içinse fuzuli işler.
Aklı başında işler değil,
Bu işler.
Aklı başında dediğimiz insanların,
Aklı başında işler yapa yapa kendilerini ve bizleri ve de dünyayı getirdikleri durum da ortada.
Yine aklı başında insanların değimleriyle;
Ciddi ciddi okumak, eğitimler almak,
Ciddi ciddi çalışmak, paralar kazanmak,
Ciddi ciddi projeler üretip insanlığı, gezegeni kurtarmak,
Adına bizleri ve kendilerini getirdikleri noktada,
Dünyanın tepesini delindi, geriye dönüşü olmayan fena mı fena bir yola çıktı insanlık ve tüm yaşam.
Dünyanın doğal kaynaklarının yüzde 65’ini dünya nüfusunun yüzde 15’i kullanıyor.
Dünya nüfusunun yüzde 40’ı açlık sınırında yaşıyor, yüzde 10’u her gün açlık ve susuzluktan ölme tehlikesi yaşıyor ve de ölüyor da.
Aklı başında ciddi insanların ciddi projeleri ve hedefleri nedeniyle çıkardıkları savaşların sonucu, binlerle, on binlerle, yüz binlerle sıradan sizin bizim gibi insanlar nedenini bile kavramaya vakitleri olmadan ölüp gidiyor.
Her yerde insanlar mutsuz. Mutluluğu yakalarız diye saçı başı dağıtmış çabalıyor.
Hatta şu an dünyanın düzeni sağlamaya çalışan, yöneten, yürüten aklı başında ciddi ciddi insanların kendileri bile mutsuz.
Benim etrafımda, aklı başında ciddi ciddi yaşayan insanlarda dahil bu mutsuzluğa.
Bu aklı başında ciddi işler bir moka yaramıyor belli ve ben daha çocukken çakmışım durumu.
Yaramadığını da, yine aklım başımda diyen, ciddiyim diyen insanlar şikayetleri, mutsuzlukları ile sabah akşam teyit ediyorlar zaten.
Benim söylememe ve iddia etmeme ayrıca gerek yok.
Aklı başında ciddi ciddi insanlar sabah akşam bir birlerini yiyorlar, kim daha aklı başında ve ciddi diye.
Sonrada lafı gelince, neyin fuzuli işler olduklarına da onlar karar veriyorlar ayrıca.
Herkes şey okullarında okuyup, ciddi ciddi işler sahibi olamıyor.
Onlar akılları çok başlarında, ciddi ciddi okullar bitirip, ciddi ciddi çalışıp dünyanın içine ederken,
Ben kendimi yetiştirdim, eğittim, çalıştım, çabaladım,
Oldum sana ‘bu işler’ uzmanı.
Ben fuzuli işlerle uğraşıyorum.
Herkesin bir işi var, küçüklü büyüklü,
Benim işler küçük işler.
Benim işler küçük işler ama, bu işlerde birkaç insanın birden yüzü gülüyor en azından.
Onların işlerde bakıyorum, bırak birkaç insanı, kendi yüzleri bile gülmüyor, hepsi mutsuz.
Ha, bir de, doğru biliyorsam dakikada kırk bebek ölüyor açlıktan, susuzluktan dünyada onların aklı başında ciddi işleri yüzünden.
Benim işler,
Fuzuli işler, fuzuli ama,
İyi bu işler.
Kimse ölmüyor, tam tersine yaşam sevinci doluyor içlerine insanların.
Her geçen gün artıyor da müracaatlar.
Aklı başında ciddi ciddi insanlar böyle ‘götürmeye’ devam ederlerse dünyayı ve insanlıklarını ve insanlığı,
Bu işlere tek başıma yetişemem gelecekte.
Yardımcılar edinmem şart.
Aklı başında ve ciddi ciddi olmayanlar arasından tabii ki.
Zaten yapmazlarda bu işleri.
Bu işler,
Fuzuli işler.
Ama bu işler, çok ciddi,
Uzmanlık isteyen işler.
Diplomasını, okulların değil,
İnsanların verdiği işler.
İnsanları sevmedikçe,
İnsan olmak için çok çaba harcamadıkça,
Hayat boyu çalışmadıkça,
Uykunda bile çalışmadıkça,
Beceremeyeceğin işler.
‘Bu işler’,
Çok zor işler.
Not: Aklı başında ve ciddi ciddi olmayanlara sesleniyorum bu vesile ile ve müracaatlarınızı bekliyorum diyorum. Yapacak çok işimiz var. Gidişata el koymak şart oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder