- Ana sayfanın sağ tarafında 'KIRıKLAR KIRıKLAR' İLK BÖLÜMLER başlığı altında yayınlanmış diğer bölümlerini okuyabilirsiniz.
31.12.2011
Bir kez korkmaya gör…
Korku hissini tattın mı bir kez, başlarsın artık hep korkmaya.
Korkak olur çıkarsın, sonunda.
Önce,
Kendi kararlarından,
Kendi düşüncelerinden,
Kendi duygularından, kendi inançlarından,
Sonrasında,
Başka insanların kararlarından,
Düşüncelerinden,
Duygularından, inançlarından bile korkarsın.
Oturur hesap kitap yaparsın,
Kendi kendine.
Başlarsın cesurca verebileceğin ‘sen’ gibi kararların bedellerini hesap etmeye.
Neler kaybederim diye…
Kaybetme ihtimallerin olanlarla,
Korkmadan yaşamanın arasında, gider gelirsin.
Sonunda ve genelde, kaybetme ihtimallerin olanlar kazanır, sarılırsın edindiklerine,
Korku kazanır.
Aman, bulaşmayayım dersin.
Bulaştığını fark etmeden korkuya, kabullenmeden korkularını, bulaşmazsın hiçbir şeye. Sanki aslında hiç de korkmamışsın gibi.
Ama,
Her bulaşamadığın şeyde,
Bir şey daha eksilir kendinden, senden.
Seni sen yapanları teker teker terk etmeye başlarsın her korkunda.
Riske atamadıklarını, topladıklarını, edindiklerinin tamamını ‘sen’ zannederken,
Herkes gibi olmaya başlarsın, sende.
Karışır gidersin kalabalıklara.
Herkes gibi, herkesin aynısı olup,
Rahat edersin.
Konforludur herkes gibi yaşamak,
Etliye sütlüye dokunmadan.
Etsiz ve sütsüz.
Etin budun olmadan, sütünü bozsan da, kenarından köşesinden.
Ama rahat edersin.
Yeter ki durdur içinde ki kendi sesini, senin sen gibi olan sesini,
Yeter ki yok say kendi düşüncelerini, senin sen gibi olan düşüncelerini,
Yeter ki göm derinlere kendi duygularını, inançlarını, seni sen kılan özünü.
Herkesin sesini duy, dinle yeter.
Herkesin düşüncelerini say, kabullen yeter.
Herkesin duygularını tat, sev yeter.
Herkes gibi inan, aynısı ol yeter.
Herkese göre yaşa, kayna aralara yeter.
Çıkıntı olma yani. Çıkıntılık etme, yeter.
Çıkma oradan buradan, şaşırtma herkesleri.
Eğil, nasıl esiyorsa, ne yandan esiyorsa, eğil, direnme,
Rüzgara göre eğil, bükül, yeter.
Nasıl ve nereye doğru eğiliyorlarsa insanlar, herkesler,
Uy, uyum sağla, yeter.
Ovada ki otlar gibi.
Kaybol kalabalıkların arasında.
Sıradan bir ot ol gibi mesela,
Yıldırımlardan korunarak tepene düşme ihtimali olan.
Ovadaki ağaç olmanın riskini alma sırtına, taşıma.
Tepede ki ağaç olma sakın. Siyah, çarpılmış, kavrulmuş ağaç sen olma.
Korkmadan yaşa git, geçerken göz at o ağaca, o kadar.
Özenmeden,
Şükrederek.
Ta ki,
Bir gün üstünden geçene kadar, biçerler döverler.
Olsun, herkes gibi, ne fark eder.
Kökün kalsa yeter sana, kestir at kalanı. İzin ver kesilmeye, biçilmeye, dövülmeye, biçerler döverler tarafından.
Küçül iyice. Minnacık kalsan da, büyük san kendini küçüklere bakarak.
Yapış yere, görünmez yap, görünmez kıl kendini.
Kökün seni yaşatsın yeter, yaşamın içinde kal yeter, ot gibi.
Aman,
Uzamasın dalların, yeşermesin yaprakların, açmasın çiçeklerin, meyve vermeden.
Alış yeter,
Ot kalmaya, alış yeter.
Aman,
Dozunda kal.
Aman,
Aşma dozunu.
Sana dozlarının sınırlarını çizenleri şaşırtma sakın.
Onların istediği gibi ol, onlar gibi ol.
Onları rahat ettir, yeter.
Ki,
Onlarda seni rahat ettirsin.
O zaman korkutmazlar seni, severler seni,
Sende korkmazsın hiç bir şeyden, sevinirsinde seviliyorsun diye.
Neyi var neyin yok riske de atmazsın.
Onların sana layık gördükleriyle,
Yaşar gidersin.
Korkmadan, neyin var neyin yoksa,
Ot gibi.
Dalsız, yapraksız, çiçeksiz,
Bir sap gibi.
Ne güzel.
Ölmeden evvel sorarlarsa bir gün,
‘Nasıl yaşadın?’ bunca yıldır diye,
‘İyi yaşadım, herkes gibi’,
Dersin.
Güldüm, eğlendim, yedim, içtim, ağladım, üzüldüm, sevindim, sevdim, sevildim, aşık oldum, ayrıldım, barıştım, seviştim, gezdim tozdum, çalıştım, becerdim, beceremedim, kazandım, kaybettim, aldım, sattım, anne oldum, baba oldum, dede oldum, nine oldum, okudum, öğrendim, okullar bitirdim, anlattım, dinledim, öğrettim, giyindim, soyundum, yıkandım, temizlendim, kirlendim, kızdırdım, kızdım, özür diledim, kavga ettim, arkadaşlarım oldu, arkadaşlarım gitti, korktum, korkutuldum, korkuttum dersin,
Düşünürsün biraz daha, aklına gelmez başka bir şey,
‘İşte böyle’ dersin,
‘Dediğim gibi işte, bunları yaptım,
İyi yaşadım yani’ dersin.
Peki,
İyi yaşarken böyle, herkes gibi,
‘Neler yaptın, neler kattın kendi yaşamına, kendin gibi, ‘sen’ gibi?’
Derlerse,
Düşünürsün biraz yine,
Güldüm, eğlendim, yedim, içtim, ağladım, üzüldüm, sevindim, sevdim, sevildim, aşık oldum, ayrıldım, barıştım, seviştim, gezdim tozdum, çalıştım, becerdim, beceremedim, kazandım, kaybettim, aldım, sattım, anne oldum, baba oldum, dede oldum, nine oldum, okudum, öğrendim, okullar bitirdim, anlattım, dinledim, öğrettim, giyindim, soyundum, yıkandım, temizlendim, kirlendim, kızdırdım, kızdım, özür diledim, kavga ettim, arkadaşlarım oldu, arkadaşlarım gitti, korktum, korkutuldum, korkuttum dersin,
Dersin yine.
Güzelde dersin bunları hepsini, güzelcene.
Ne güzeldir,
Yaşamayı sürdürebilmek, yaşam içinde kalabilmek adına yaptıklarını, yapmak zorunda olduğunu zannettiklerini,
‘Bir şeyler yapmış olmak kendin için, bir şeyler katmış olmak kendine’.
Zannederek tamamlamak yaşamı.
Ne güzel yaşıyordur insanlar,
Kim bilir,
Ne güzeldir.
Yaşamak, yaşayabilmek için yaptıklarını, ‘bir şeyler yapmak, bir şeyler katmak kendine’ zannedenler için hayat,
Ne rahat, ne konforludur kim bilir.
Ovadaki otların içinde, bir tanesi gibi.
Uzadıkça biçerlerle biçilip kısalarak, döverlerle dövülüp hizalara sokularak.
Dallanmadan, yapraklanmadan, çiçekler açmadan, meyveler vermeden,
Tepede yıldırımlarla kavrulmuş ağaca bakıp,
Hallerine sevinip,
Şükrederek.
Umarım yeni gelen,
365 günde ve gelecek tüm günlerinizde,
Vurup da kökünüzü sırtınıza korkmadan,
İstediğiniz tepenin, en güzel manzaralı yerine kurulup da, oturtur verirsiniz kendinizi ‘sen’ gibi yaşamınıza.
Korkmadan, çekinmeden yıldırımlardan, umursamadan kavrulmaları.
Keyfini çıkarırsınız rüzgarların,
Eğilip bükülmeden.
Kendiniz gibi,
Uzar gider, dallanıp budaklanır, tomurcuklar pıtırdarken dallarınızda, yeniden yapraklarınızsınız, güneşe dönerken yüzünüzü,
Çiçekler açarsınız, rengarenk, çeşit çeşit, mis gibi kokan,
Meyveler verirsiniz, boy boy, farklı farklı, tatlısı ekşisi,
İnsanlar dinlenir, uyuya kalır gölgenizde, huzurla.
Kendiniz gibi olursunuz, tam da.
Kendiniz gibi,
Ağlayarak doğdunuz yaşamınızda,
Kendi düşüncelerinizle,
Kendi duygularınızla,
Kendi inançlarınızla,
Kendi kararlarınızla,
Yaşayıp,
Yüzünüzde, gözlerinizde kocaman bir gülümsemeyle,
Kendiniz gibi göçer gidersiniz bir gün.
Kendi ‘öz’ kendiniz gibi.
Herkesten farklı biri gibi,
‘Sen’ gibi.
Hiç,
Korkmadan,
Kendinize ait tepenin üstünde,
Rüzgarların keyfini çıkararak, güneşe yaklaşarak, yağmuru hissederek, yıldırımları umursamadan, sıcakla soğukla iç içe,
Ve,
Eğilmeden, bükülmeden, biçilmeden, dövülmeden.
Ve,
Ovada ki otlara bakıp da,
‘Kendi’ halinize sevinip,
Şükrederek,
Geçirirsiniz günlerinizi...
1 yorum:
Bu değerli yazılarını bir kitap olarak , o kitabı da üniversitelerde Kaynak kitap olarak görmek isterdim. Ellerine sağlık Murat Denizel. Çaktırmadan, çivi gibi çaktığın... Çok net anlattığın her şey için tebrikler!.
Yorum Gönder