- Ana sayfanın sağ tarafında 'KIRıKLAR KIRıKLAR' İLK BÖLÜMLER başlığı altında yayınlanmış diğer bölümlerini okuyabilirsiniz.
10.01.2012
Kadınların düşmanı yine kadınlar. Kadınların en çok tırstığı yine kadınlar.
Kadının rakibi kadınlar,
Erkeği rakip görenler de kadınlar.
Ne tuhaf.
Erkekler kendi içlerinde kendileriyle barışık (aksi iddia edilse de kadınlar tarafından) yaşayıp gidiyorlar, erkek erkeğe de.
Erkekler arasında dayanışma da var bu arada, sessizce.
Bir erkek bir diğer erkeği, anlamasa da, hissetmese de verir desteği eğer ki konu kadından yana bir sıkıntıysa, sessizce.
Diğer yönde,
Bir birlerine en çok kadınlar destek veriyor gibi gözükse de, yine en çok kadınlardan yana dertli kadınlar.
Erkeklerden dertli erkek azdır, hatta yoktur bile belki.
Kadınlardan dertli kadınsa çoktur.
Ne tuhaf.
Kadınlar yapıyor, ediyor, organize ediyor,
Kadınlar kuruyor sahneleri, kadınlar kuruyor dekorları, kadınlar yazıyor senaryoları, kadınlar davet ediyor erkekleri sahneye,
Kadınlarla erkekler çıkıyorlar sahneye oynuyorlar da oyunları, amma,
Seyirciler de yine kadınlar.
Erkekler de seyirciler, doğru.
Erkekler sadece sahneye, dekora, oyuna, kadınlara değil,
Olan bitenin tamamına,
Kadınların yazdığı, kadınların seyrettiği, kadınların yönettiği olayların tamamına seyirci.
Sanki,
Kadınlar kendileri için yazıp oynuyorlar gibi oyunları.
Her ne kadar erkeklerle beraber, birlikte oynanıyor gibi gözükse de.
Erkek için ağır bir durum bu. Ağır, çünkü şaşırtıcı ve gereğinde fazla da komplike.
Erkek komplike değil çünkü.
Erkek, düz.
Erkek, yalın.
Erkek, net.
Beğenirsin, beğenmezsin,
Kendine uygun görürsün, görmezsin,
Kabul edersin, etmezsin,
Ama erkeğin altı da bir üstü de.
Sana uygun olmayabilir o kadar. Sana göre olmaya bilir, o kadar.
Neden erkek net kadın erkek ilişkilerinde?
Çünkü erkeğin bir ilişkiye başlarken kurguladığı kendine has stratejileri yoktur.
Erkek görür, beğenir, sever girer ilişkinin içine. Aklında, zikrinde, diplerinde hesap kitap falan yoktur.
Ha, bir tek şunu diyebilir kadınlar erkeklerin ilişki içindeki stratejileri adına,
Yine klasik deyimle,
‘Yatağa atana kadar, attıktan sonra erkek değişir’.
İyi, tezi destekliyor bu laf.
Demek bu durum da net ki, bu lafı diyebiliyor kadınlar rahatlıkla ve her yerde.
Sen de yap tercihini. Ve bu bir riskse, ona göre al tedbirini veya alma sana kalmış.
Çok sıksan bir strateji de şu olabilir mesela,
‘Kendine bakacak kadın arıyor’ diyebilirler kadınlar bir erkek için, o kadar,
Bitti.
Bütün stratejileri sıksan sıksan bu iki duruma sıkışıp kalır erkeğin.
Bu yüzden,
Erkeklerin erkek erkeğe hallerinde ne rekabet vardır, ne de kıskançlık,
Ne korkarlar bir birlerinden, ne de tırsarlar.
Her şey çok nettir.
Olsa olsa çok kıskanır yanındaki kadını, ya kadına çektirir,
Ya da geçirir burnunun üstüne bir diğer erkeğin, kavga dövüş olur,
Onun da sonu ya mezarda biter, ya hastanede, ya hapishanede, ya da sıkı bir dostluk çıkar o kavgadan.
Güzel mi? Hayır. Doğru mu? Hayır. Amma,
Beğen, beğenme,
İlkel bul, bulma,
Durum net.
Bu durumu ilkel bulsan da net, bulmasan da net.
Kadındaki durumsa komplike, çünkü kadın kendine önce diğer kadınları rakip görerek başlıyor yaşamına. Farkında olarak veya değil.
Bu rekabetin içine, başka kadınların o kadın hakkında yapacakları yorumların önemi de girince,
Ve de rekabet, önde olmak arzusunu kamçılarken,
Bu kamçılamayla ya sıkı dostluklar oluşuyor ki zamanla çatırdamaya da müsait bir zeminde, ya da sıkı düşmanlıklar.
Veya hiç iplemiyorlar bazı kadınları, eğer ki bir kısım kadınlara karşı her yönde mutlak üstünlük kurduğuna ve mutlak olarak önde olduğuna inanmışsalar.
Şimdi,
Soruna geliyorum kadınlar açısından.
Neden rekabet kaynaklı stratejiler geliştiriyorlar kadınlar?
Cevabı çok basit.
Rekabetin zeminini kadının kendi hazırlıyor da ondan.
Nasıl?
Kadının erkek seçiminde ve yaşamdan talepleri ve beklentileri karşılığı gönlünde yatan bir listesi var.
O listeye yazdıklarının karşılığı bir erkek ve o erkekle beraber, birlikte bir yaşam tarzı istenmekte, arzu edilmekte.
Ve de bu parametreler her yaş döneminde değişse bile, çıkılan her bir ilişkiden sonra yapılan eklemeler ve de eksiltmelerle liste varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Ola ki bu listedeki maddelerin karşılığı veya yakını bir erkek çıkarsa ortalığa ona yakın mesafede,
Ondan sonrasında gelişmeler, iki insanın arasında sevginin, aşkın oluşmasına endeksli.
Şimdi,
Mesele şurada ki, genelde kadınların ellerindeki listeler diğer kadınlarınkine yakın, benzer.
Çünkü aynı nevi kadınlar, aynı nevi diğer kadınlarla arkadaş ve dost veya yakın duruyorlar.
Bu nedenle,
Çok büyük farklar yok beklentiler adına.
Bu da rekabeti arttırıyor, rekabeti kamçılıyor, rekabet de içinde kıskançlığı da.
Dön başa, bu kıskançlık da, sıkı bir dostluğa veya düşmanlığı dönüşüyor zaman içinde.
Dost olursa yakınında,
Düşman olursa, uzağında tutuyor.
Ama göz hapsinde, o da ayrı.
Ve de kim bilir ne kadar yorucudur kadınların iç yaşamlarındaki ruh halleriyle yaşamak.
Erkeklerin elinde liste miste yok.
Erkeğe göre bir tane kadın var, bir çeşit.
Kadınsa erkekleri sınıflandırıyor, ayırıyor ona, yüze çeşit çeşit.
Kadın bu çeşitlerin içinde sıkışıp kalırken,
Erkeğin seçeneğiyse binlerce, milyonlarca,
Çünkü elde bir listesi yok erkeğin. Hatta liste yok.
Kadınınkiyse, uzun ve detaylı bir liste.
Ve her kadın akıllıdır gerçeğiyle yola çıktığınızda,
Kadın erkeğin elinde uzun ve detaylı bir listesinin olmadığını, tüm kadınları ‘kadın’ olarak gördüğünü de iyi bildiği için,
Kadın iyice geriliyor,
Rekabette sınır kalmıyor.
Ne zordur kim bilir kadın olmak diye de düşünüyor insan ister istemez.
Kadınların dostlukları da kendileri gibi olanlarla kısıtlı kalıyor bu durumda.
Eş benzerler arasında oluşuyor yakın dostluklar genelde.
Genelde evliler evlilere, bekarlar bekarlara, bekarların içlerinden dullar dullarla daha yakın hissediyorlar kendilerini.
Hatta kadınlar eğitim, kültür, sosyal çevre parametrelerini de koyuyorlar ortaya arkadaş seçiminde, erkeklerden yana koydukları gibi.
Çünkü,
Dertler aynı, konular aynı, ki bu durumda konuşmalar, sohbetler tamamlıyorlar ve destekliyorlar bir birlerini.
Çünkü,
Bekledikleri, arzu ettikleri yaşamla, istedikleri ve kendilerine uygun gördükleri erkek iç içe aslında. Erkek ve yaşam tek bir seferde, tek bir kap içinde değerlendiriliyorlar kadınlar tarafından.
Evli veya bekar da kendi halinde yaşayan kadınların arasına sok bir tane fingirdek kadını,
Darma duman olur ortam.
Hemen anında uzaklaştırılır o kadın o çevreden.
Erkeğini ve olası durumlarda kendini koruma refleksiyle, gereksiz bir rekabete zaman harcamamak aklı nedeniyle.
Erkeklere bakın, evlisi, bekarı, dulu, çapkını, zıpkını hepsi bir arada yaşar giderler.
Hatta tercih bile edilir bu durum, genişler sohbetlerin konuları.
Özenme olabilir, amma kıskançlık falan yoktur aralarında, hatta dayanışma bile vardır gizliden gizliye de olsa.
Ve de kalıcı ve de gerçek dayanışmadır erkeklerin arasında,
Bir birleriyle sık görüşmeseler de.
Erkekler anlatırlar, dinlerler, bilirler diğerlerini,
Amma susmasını da bilirler.
Hem de hiç sevmeseler de bir diğerini, bir diğer erkeği, yine de susarlar.
Saatler süren kendi aralarındaki sohbetlerin devamında, çıt çıkmaz kadınlara doğru.
Korurlar bir birilerini.
Korudukları çapkınlık anıları değildir, korudukları yaşam içindeki bakış açıları, duyguları, düşünceleri, top yekün hepsini korurlar kendi içlerinde.
Çünkü biri diğeri gibi olduklarını bilir ve de kabul etmiştir erkekler.
Nettir durum kısaca.
Gizli bir anlaşma vardır ve de bu anlaşmaya tüm erkekler hangi kültür ve eğitim seviyesinden gelirlerse gelsinler,
Uyarlar mutlaka.
Uymayanları da dışlarlar.
Aynı dayanışma yoktur kadınlar arasında bu denli güçlü.
Ki, var olduğu iddia edilse bile yine kadınlar tarafından. Hiç belli olmaz bu dayanışmanın nerede nasıl çözüleceği.
Ve de dönelim listeye, yani kadınlarla ilişki ve kadınlara bakış açısına,
O da nettir erkekler için.
Çünkü liste çok kısa.
Liste;
Önce;
‘Bütün kadınlar, kadındır’.
Sonrasında;
‘Güzellik, akıl, eğitim, kültür, beceri, sosyallik gibi konular da seçim sırasında dikkate alınır’
Şarttır değil, mutlak değil,
‘Dikkate alınır’.
O kadar.
Erkek hem gönlünü, hem ruhunu, hem evini, hem aklını, hem bedenini, hem sosyal hayatını, hem aile yaşantısını her kadına açabilir.
Yeter ki, o kadını sevsin, o kadınla rahat etsin.
O dakika da yakıştırır kendine.
Ne kendini korumak gelir aklına, ne de çevreden alacağı tepkilerin şiddeti, eğer ki aykırı bir durum varsa çevre adına.
Bir erkeğin beraber olduğu kadını da, tüm diğer erkek arkadaşları o dakika kabul eder, alırlar aralarına.
Yeter ki kadın sistemin akışına, gidişata taş koymasın, ana ve tek kural.
Amma,
Bir kadın hem gönlünü, hem ruhunu zaten her erkeğe açmazken, hadi açtı diyelim çok da listeye uymayan, hani ot yerine boka kondu gönül diyelim,
Evini, aklını, bedenini, sosyal hayatını, aile yaşantısını katiyen her erkeğe açmaz kadınlar.
Önce,
Erkeğin kadına uygulamayı akıl bile etmediği, etmeyeceği testlerden geçirir kadınlar erkekleri.
Kendine, yaşantısına, geleceğine karşılık uyum ve beklentilerine karşılık bulma derecelerini tespit adına. Ve de,
Hem kendini korumak için, hem de etraftan alacağı tepkiler, hem de kendine yakıştırmak adına.
Ne zor kadın olmak kim bilir.
Üç boyutlu satranç oynar gibi.
Kadın dostlarla sohbetlerde yoruluyor bazen insan. Halbuki ne kadar renkli ve zengin oluyor sohbetler bir anlamda da.
Erkek dostlarla sohbetlerde de, dinleniyor insan. Halbuki ne kadar sığ ve ne kadar kısıtlı oluyor sohbetler aslında.
Aslında hepsi insan.
Ne fark eder, kadın olmuş erkek olmuş diyorsun.
Amma çok fark ediyor.
Biri hayatını yaşıyor gün be gün. Her bir günü güzel.
Diğeri hayatını kurmak peşinde geçiriyor ömrünü, gün be gün.
Biri gününü gün ediyor, güzel güzel yaşarken,
Diğeri hedeflediği, hayal ettiğin günü yaşamak için gününü stratejilerle geçiriyor.
O yüzden biri net, kolay.
Diğeri komplike ve zor. En azından erkek olarak bakınca zor gözüküyor.
Erkeğin yaşadığı her an sadece sonuçlardan oluşurken,
Kadınsa hedeflediği sonuca varmak mücadelesinde her an.
Erkeklere göre bütün kadınlar insan.
Kadınlara göre bazı erkekler insan (bazen),
Bazı erkeklerse insan grubunda yer alamıyorlar bile.
O yüzden beyaz atlı prens var zaten.
Ve de bu yüzden,
Beyaz atlı prens yok zaten.
Erkek için;
‘Herkes insan’.
Yalansa, yanlışsa dediğim,
Gidin,
Balıkçıyla rakı içen sioları seyredin. Kimin hangi işi yaptığı umurunda olmaz erkeklerin.
Gidin,
Her yaştan, her kültürden, her eğitim düzeyinden gelen erkeklerin kahve muhabbetlerine kulak misafiri olun. Kaptırdın mı, gidersin kim kimmiş yine umurun olmadan.
Gidin,
Her yaştan, her kültürden, her eğitim düzeyinden kadını koluna takan, çocuk yapan erkekleri izleyin, onlarında umurunda değil kim ne demiş, ne dermiş.
Sonra da dönün,
Seçicilik kantarının topuzunu ne kadar çok kaçırdığına bakın bir kez kadınların.
Hem kadın erkek ilişkisinde, hem de sosyal hayatta, hem de gelecekleriyle ilgili hayallerde, beklentilerde.
Sonra da,
Dönün bana kızın yazdım diye bunları.
‘Yok böyle değil, sen hiç anlamamışsın, sen hiç bilememişsin erkek hallerinle’ de deyin.
Deyin istediğinizi, saçmalamış falan da deyin kadın kadına hallerinizde.
Amma doğru.
O yüzden oluyor neler oluyorsa, o yüzden dikiş tutmuyor ilişkilerde.
Gönülde aşk, sevgi,
Elde liste, kafada stratejiler, hedefler, planlar, programlar, rekabetler, korkular, tırsmalar, sorgulamalar, yargılamalar, eklemeler, çıkarmalar,
Aşkın, sevginin ve en önemlisi erkeğin yalın (sen ilkel de istersen), net haliyle iç içe geçemiyor, fazla komplike geliyor bir zaman sonra.
Kabul et, etme,
Amma böyle.
Zor kadınların işi.
Çok zor.
Bu zorluk,
Erkekleri daha da yalınlaştırıp,
Daha da netleştirip,
Daha da uzaklaştırıyor kalıcı ilişkilerden.
Ne tuhaf.
Gelsin kalsın diye bu denli uğraşırken,
Gitsin uzaklaşsın sonucuna,
Hizmet ediyor kadınlar aslında.
Kendi ayaklarına,
Çelme takıyorlar,
Aslında.
Kabul etsen de, etmesen de.
Soruyorum erkeklere,
‘Nasıl gidiyor’ diyorum, ‘iyi’ diyorlar.
Soruyorum kadınlara,
‘Nasıl gidiyor’ diyorum, ‘amaaan, bildiğin gibi’ diyorlar.
Benim bildiklerimi de, bir kez daha,
Oturup anlatıyorlar.
Binince kez,
Bir daha dinliyorum.
Ve de kendi anlattıklarını, onlara geri anlatınca,
‘A aaa, sen de nereden çıkartıyorsun bunları’ diyorlar.
Ben de şaşırıyorum.
Çok komplike geliyor bana bile artık.
Bu denli beklenti, plan, program, stratejilerle yaşatılan hayatlar sersem edip insanları,
Gidişatta arıza çıkarıyor,
O kesin.
Arızanın bir ucunda kadın,
Bir ucunda erkek,
O da kesin.
Bu arızadan en çok kadınlar zarar görüyor,
O daha da kesin.
Demek ki yapılan, edilen her şey yanlış,
İnat adamı felakete götürür,
Bu kesin oğlu kesin.
Not: İstisnalar kaideyi bozmuyor. Dokuz köyden kovulmanın verdiği gönül ferahlığıyla yazıyorum. Sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder