- Ana sayfanın sağ tarafında 'KIRıKLAR KIRıKLAR' İLK BÖLÜMLER başlığı altında yayınlanmış diğer bölümlerini okuyabilirsiniz.
18.01.2012
Ha bire, gece gündüz kimler kurtarıyor bu memleketi?
Benim bildiğim en az üç kuşaktır kurtaracaklar ‘memleket kurtaran adamlar’ bizim memleketi, ancak bir türlü kurtulamadı memleket nedense.
Memleket de, ‘memleketi kurtaran adamlar’dan kurtulamadı bir türlü.
Kurtara kurtara neden bitiremediler bu işi? Etrafımız kurtaran kurtaranlarla dolup taşmış olmasına rağmen hem de.
Var ve gerçek bu tipler.
‘Memleketi kurtaran adam’ deriz biz onlara. Ben çok severim bu tipleri şahsen.
Bir gün kurtulursa bu memleket, o tipe yapacak iş kalmayacak, çok özleyeceğim kendisini.
Memleketi kurtarmaya karar verdiğini, önce hafifçe arkasına yaslanmasından anlarsınız konuşmaya başlamadan evvel.
Şöyle bir kurulur, sonrasında başlar kurtarmaya.
Ama ne kurtarmak, amma ne kurtarmak.
Her şeyi bilen adamdır kendileri.
Kadınlardan çıkmaz memleket kurtaran insan tipi.
Nedense,
Erkeklerin içinden çıkar hep. Kadın, yapamayacağı işi ağzına bile almaz, belki o nedenledir. Aklına koyduğunu illaki yaptığı için, boş konuşmazlar kadınlar.
Her şeyi bilir ‘Memleketi kurtaran adam’.
Bilmediği yoktur.
Siyaset desen, yılların kurdu.
Ekonomi desen, uzman.
Sosyologdur zaten kendileri.
Psikolog da ayrıca. Filozofluğunu tartışamazsın bile.
- İşiniz?
- Memleketi kurtarmak.
Alır, satar.
Akıl alır,
Akıl satar, dağıtır.
Kopya da çeker.
Ondan araklar, bundan kapar,
Şuna kakalar.
‘Şu’ da biz oluruz genelde tabii ki.
Fikir desen gani. Hep vardır bir fikri.
‘Var ya, bir bıraksalar ona, ah bir bıraksalar’
Var ya…
Çözmüştür, ama,
Dinleyen kim. Birileri bırakmaz ki, kurtarsın.
Bırakmayan birileri meçhul, henüz öğrenemedik kim bunlar ancak var birileri demek tutan paçalarından ve,
Kıymet bilmeyen.
Aslında,
Hep der ki,
- Sıvatacaklar kollarımı sonunda tepemi attırıp…
Der de,
Sıvamaz bir türlü. Nasıl bir tepeyse o, atmaz bir türlü. Her tepe atar, ‘Memleketi kurtaran adam’ın tepesi atamaz bir türlü.
Aşmıştır O.
Millet nerede,
O nerededir.
Ehh, aşınca doğal olarak açılır arada ki mesafede milletle. Aşınca, anlayamaz sıradan insanlar onun dediklerini.
Eleştiri desen,
Diz boyudur ‘Memleketi kurtaran adam’da.
Çözüm de. Sor çözümü,
Susturamazsın.
Vizyonda vardır.
Görür geleceği.
Her aile de vardır en az bir iki,
Her kahve de vardır en az beş on,
Her topluluk da vardır en az elli yüz,
Her ortam da binlerce,
Bizim memlekette milyonlarca.
Bilen kişidir.
Bilir kişidir.
Ama yoğun kişidir de.
Vakti olduğu bir sırada, bir de tepesi atarsa üstüne, kesin kurtaracaktır memleketi.
Amma, o sıra gelemiyor bir türlü.
Sonunda bir kızacak,
Girişecek işlere,
Girişecek de,
Olmuyor işte. İş, güç, çoluk çocuk falan…
Ama,
Girdi mi kalabalıklara,
Buldu mu dinleyenleri,
Hemen başlar,
- Ben olsam…
Diye.
O olsa, ah bir o olsa,
Ama,
Millet nerede O nerede.
Severim bu tipleri.
Memlekete hayırları dokunmasa bile,
Çıkardıkları gürültüler eğlencelidir,
Ciddiye almazsan.
Ciddi işlere bulaştırmazsan.
Bulaştırırsan yandın.
Kimsenin aklını, fikrini beğenmediği için,
Ha bire çomaklar konuyu,
Karman çorman eder ortalığı,
Var olanı da bozar atar.
Sonrada,
- Ben demiştim der…
O hep haklı çıkar.
O hep der, demiştir zamanında.
Sadece der ama.
Başladınız mı saymaya aklınızdan geçen tiplerin isimlerini?
Ben hem yazıyorum, hem sayıyorum şu an.
Memleket için hayırlı işler yapmak gibi bir niyetiniz varsa,
Aman uzak durun bu tiplerden.
Olabildiğince.
Ne size, ne de memlekete hayır gelmez bu tiplerden.
Bir tek kendilerine hayrı dokunur ‘Memleketi kurtaran adamlar’ın.
Buradan beslenerek geliştirdikleri,
Güçlü karakter yapılarına aldanıp da, etki alanlarına girmeyin onların.
Uzak durun durabildiğiniz kadar.
Çünkü,
Memleketleri sıradan insanlar kurtarır.
Adı sanı bilinmeyen.
Sıradan insanların mutlaka tepesi atar bir gün çünkü.
Atınca tepesi,
Bırakırlar bütün sıradan işlerini, ayırır bulurlar o vakitleri,
Sıvarlar kollarını,
Oturur anlatırlar akılları yettiği kadar,
Oturur dinlerler akıllarına yattığı kadar,
Üstlenirler sıradan gözüken çok önemli görevleri,
Yaparlar ederler dört dörtlük.
Dört dörtlük yapılan görevlerin sonuçları da birleşip gelince bir araya,
Memleket de kurtuluverir.
Sabreder sıradan insanlar. Çalışmaktan vazgeçmez, inançlarını yitirmezler,
Riskler korkutmaz gözlerini,
Ve de kalabalıklar içinde sıradan kalmayı becerirler,
Sıradanlık içinde üstlendikleri görevleri hiç durmadan yerine getirirlerken hem de.
Çok konuşup, çok çalışıp,
Boş konuşmazlar, boşa çalışmazlar,
Ve de,
Kurtarırlar memleketi.
Ne çok konuşmuş, ne çok çalışmış Atatürk.
O günün şartlarında aynı günde üç beş farklı yerde Anadolu’da.
Her yerde de konuşmuş.
Okuyorsun, okurken yoruluyorsun, kafan karıncalanıyor bazen.
Bazen diyorsun ki, e be dur be adam. Hiç mi durmazsın, durmaz.
Memleketi kurtarmak için çıkmış yola çünkü,
Kurtarmış da.
Denktaş’ı okuyorum günlerdir,
Onun içinde diyorsun, e be dur be adam.
Durmamışlar, durdurulamamışlar.
Dava adamı lafı pek bir hoştur.
Adamın kafasına taktığı bir dava vardır.
Davasından alınca da doğru sonuçları,
Oluyor davanın adamı, oluyorsun dava adamı.
Bizim topraklardan çok az sayıda çıkıyor dava adamı.
Davaların altına yatmayı sevmiyor bizim millet her halde.
Armut iyice pişsin, sonra da ağzına düşsün istiyor bizim millet.
Bizde dava adamı yok,
‘Memleketi kurtaran adam’ çok.
Eskiden özellikle kahvelerde kurtarılırdı memleket,
Şimdiler web sitelerinde de kurtaran kurtarana.
Okudukça, izledikçe hep aynı soru geçiyor içimden,
- Sen dava adamı mısın arkadaş? Yoksa,
Gürültümü yapıyorsun insanlar senin gibi bir insanında hayatın içinde var olduğunu bilsinler diye.
Yoksa,
Resim, fotoğraf, kelime hokkabazı mısın sen diye sorasım geliyor.
Bazen çok eğlendiriyor bu hokkabazlar beni.
Zaten işi o değil midir hokkabazın? Eğlendirmek.
Bazense can sıkıcı oluyorlar, konular ciddiyse.
Sıradan dava adamları ile kurtarılıyor,
Memleketler.
Gürültücü hokkabazlarla değil.
İster memleket, ister başka bir konu hiç fark etmiyor.
Soyunmuşsan davaya, sıvayacaksın kolları, ayıracaksın vakitleri,
Yemeyeceksin, içmeyeceksin, çalışıp, çabalayıp, olacaksın,
Davanın adamı.
Yoksa,
Ne Türkiye Cumhuriyeti kurulurdu,
Ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
Zor işler bunlar.
Arkaya yaslanıp kaykılıp, sadece konuşarak, akıllar vererek olmuyor bu işler.
Çok çalışarak, çok inanarak,
Sıradan insanlarla, sıradan olup, sıradan görevlerini,
Dört dörtlük yapıp,
Başararak oluyor bu işler.
Sonrada arkana yaslanıp, kaykıla kaykıla keyfini çıkara çıkara,
Sıradan bir insan gibi keyif alarak oluyor bu işler.
Aksi olaydı,
Çoktan kurtarmıştı ‘Memleketi kurtaran adamlar’ bizleri.
Derim ki,
Gazını çıkarırken sesini,
Sesini çıkarırken gazını,
İyice kontrol edeceksin.
Etmedin mi,
Fena kokutursun,
Hem kendini,
Hem memleketini.
Kokuta kokuta da,
Ne kendini kurtarabilirsin,
Ne de memleketini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder