Karar Vermek Gerekiyor Bazen – 03.06.2012
- Yetişemiyorum hem iş hem de onun isteklerine, dedi. A haa dedim. Yıllardır tahmin ettiğim gelişmenin ilk defa serzenişi değil de, seslendirilmişi.
Erkek çocuk annelerinin, yeme yatma bedava, misler gibi bakarım canım feda ayol aslan oğluma kıçının kılı ağarsa bile yaklaşımının, bir lokma genç kadınlara nasıl yansıdığıdır bu sesleniş sıra gelince kıllı erkek bebeklerin evlilik durumlarına.
Erkekler kadınlara bir tek kazık atarlar, hani atmaya kalksalar, o da aldatmak.
Kadınlarsa bir birlerine her yaşta kazık atıyorlar sabah akşam, çeşit çeşit hem de.
Haklı genç evli kadın.
Bakıyorum çevreme,
Yaşı neredeyse otuzu bulmuş, hatta geçmiş,
Ha desen saçları dökülmeye başlayacak,
Eşşek kadar olmuş erkekler,
Oğlan çocuk zafiyetine bürünmüş,
Anne baba evlerinde,
Yan gelip yatıyorlar hala bu yaşlarına rağmen.
Yeme içme bedava anne elinden çıkma. Çamaşır, temizlik, ütü hizmeti de zaten müesseseden. Tam pansiyon, her şey dahil, bedava.
Bahanelerse sıram sıram.
Askerliğini bekleyenler.
Bir türlü‘O’ işi bulamayanlar.
Bulup da,‘yeteri kadar kazanç’ noktasına gelemeyenler.
Profesyonel iş arayıcılar. İş dahi aramayanlar.
Master yapanlar. Yetmezse doktora tezi üstüne çalışanlar. Yeter ki dalmasınlar yaşama, yeter ki yüzleşmesinler gerçek hayatla, enseye devam etsinler yani anne evlerinde ayaklarının yarısı içeride yarısı dışarıda.
Hep bir neden var kısaca,
Kıçında ki kılların ağarmasına çeyrek kalaya gelmiş,
Erkeklerin anne baba evinde yanlayıp da,
Yaşamalarına.
Ayy ne hoş demek mümkün amma,
Hoş falan değil katiyen.
Tahmin ediyordum olacakları sanki içime doğmuş gibi. Arada bir vızıldanmalar oluyordu da, öyle güzel anlattı ki genç kadın,
İlk seslisi geldi iki gün evvel içime yıllarıdır doğanların baktıkça erkek çocukların ebeveyn evlerinde olanlarına bitenlerine.
Arkadaşımın kızı ki, bebeliğini bilirim, yaş 27.
Evlendi.
Evlendiği erkek 29.
Erkek de, kadın da aşağı yukarı aynı nevi anne baba evlerinden geçtiler kendi evlerine.
İkisi de çalışıyor.
Erkek mızıldanmaya başlamış, evlilikte ilk 6. ay falan.
Neden mi?
Kadının ev işlerinde yetersiz olduğu kanısında beyimiz.
Yani,
İfade böyle değil de tam olarak,
Amma,
Vızıldanmalar, yok yemekler güzel değil, yok ütü aksadı falan,
Sonuç itibariyle bu noktaya getiriyor yorumun mealini.
27 yaşında henüz anne bile olmamış bir kadını,
53 yaşında ömrünün yarısından fazlasını hem de anne olarak geçirmiş bir kadının ev kadınlığı ile yarıştırırsan,
53 kazanır,
27 kaybeder.
Nettir bu.
İsterse 27 yatak da çift burgu arkaya parende atsın beyimizin gönlü hoş olacak diye.
Nettir.
Kıllıerkeklere bebek muamelesi yapıyorlar anneler.
O kıllı bebeklerde,
Anneciklerinin elcağızlarına bırakı veriyorlar kendilerini.
Kıllı erkek bebekler,
Evlenecekleri güne kadar yaşayınca otuz yıllık ev kadınlığı deneyimleriyle bezenmiş ve donanmış anne evlerinde,
Sonrasında,
Yine kendileri gibi anne baba evlerinde,
Yanlamış,
Hatta beklide iki yumurtayı bir tavaya kırmaktan bi haber,
Memeli kadın bebeklerle de evlenip de,
Geçince aynıevlere,
İki gün sonra horozlanıyorlar,
Bu nasıl yemek, bu nasıl ütü diye.
Sanki kendisi tam erkekmiş gibi,
Kadınlıklarını sorguluyorlar eşlerinin yarım mı tam mı diye, ev de yapılan işlerin kalitesine saplayıp insafsızlık derecelerini.
Bizim kuşağın aklı başında anneleriyse,
Zamanında çok çektikleri, ister ev hayatında ister sosyal ister ofis ister ülke genelinde,
Erkek hegemonyasını,
Destekliyorlar, körüklüyorlar, erkek hegemonyasının geleceğini iyice sağlama alıyorlar,
Aslında,
Kıllı erkek bebekleri evlerinde besleyip, aklayıp pakladıkça kıçlarının kılları ağarana kadar.
Kıllı erkek bebeklerde,
Erkek hakkı diye bir hak var zannediyorlar ve de erkek haklarını arıyorlar,
Bir sonraki hayatlarında ki evlerinde.
Acısını da,
Kadın hakları için oturduğu sırada iki de bir parmak kaldıran,
Memeli kadın bebekler çekiyorlar, ilk ağızda.
Sonrasında,
Biliyoruz neyin ne olduğunu,
Biten ilişkiler,
Biten evlilikler. Dullar. Ve de oğullarına kızlarına sarılmış, onlarla hayat bulan bir anne kadın kuşağı daha.
Ve de anneci bir kuşak erkek daha yaşam şansı buluyorlar bizim memleketin topraklarında yeniden.
Anneci erkekleri yok etmedikçe bu memlekette,
Erkeklerin kadınlarla ahenk ve harmoni içinde yaşaması mümkün değil bu topraklarda.
Kayınvalidelerden çekenler de, çekmeyeler de,
Şeker kayınvalideler oldular ve olacaklar gelinlerine karşı,
Amma,
Daha başta aldılar gardlarını,
Verdikleri üst seviye hizmetlerle,
Kıllı erkek bebeklerine ebeveyn evlerinden yolcu edene kadar ki yıllar içinde.
Daha dakka bir, çivilediler memeli bebek kadınları acemilik duvarına.
Daha dakka bir, annelerini özlettirdiler kıllı erkek bebeklerine.
Ellerini arkalarından sallamayı bilemiyorlar, beceremiyorlar anne kadınlar oğullarının, ellerine yapışıp tutmaktan.
Yolun açık olsun diye,
Verip de çantayı ellerine,
Yolcu edemiyorlar hayatın içlerine bir türlü.
Ne tuhaf.
Ne mene makus bir kadermiş bu topraklarda,
Erkek hegemonyasının sonlanamaması bir türlü.
Eskiden korku vardı,
Şimdi hizmet yarışı,
Baskısı,
Kadınların üstünde.
Çocuğun gönlünü hoş tutmak başka bir şey,
Kazık kadar yaşı otuzlarda erkekleri rahat ettirmek telaşı başka.
Annelik değil bence bu.
Bir erkeğe illaki onu tatmin edecek, memnun edecek hizmet vermek dürtüsü sanki.
Kadın olarak kadınlığının ne mene yükseklerde geziyor olduğunun ispatı sanki.
Hem çalışırım, hem de ister kocalı ister kocasız çocukları bile evirip çeviririm efelenmelerinin kontrolden çıkması sanki.
Kocasız babasız evlerde kadınlığın anneliğe dönüşmüş, bürünmüş kıyafetli provası gibi de sanki.
Bunların hiçbiri değilse,
Her neyse,
Anne kadınların bu davranışlarının nedeni,
Sonuçlarıhiç de iç açıcı olmayacak yine,
Bir sonraki kuşağın da kadın erkek ilişkilerinin seyrinde.
Net bu.
Annelerin kıyamadıkları kıllı erkek bebekler,
Kıydılar, kıymaya başladılar, kıyacaklar,
Memeli kadın bebeklere amma.
Annelerde,
E e herhalde, evlenecek yaşa gelmiş kadın bilmeli şekerim bunları kıvamında üfürmeye başladılar ufaktan daha şimdiden.
Ki,
Üfüren annelerin kuşağından gelen bir erkek olarak,
Biliyorum onların da evliliğin ilk yıllarında içine düştükleri acemilikleri doyasıya.
Bekar evleri vardı eskiden, erkek ve kız çocuklar anne baba evlerine yanlayarak yaşamayıbilmeden evvel.
Artık aile mi para gönderir, genç kendi bir yandan çalışır okur mu fark etmez,
Ya bekar evlerinde ya da yurtlarda yata kalka büyüdü bir nesil.
Seçkin seçilmiş azınlık bir başka gurup hariç.
Üç beş erkek veya kız alt alta üst üste genelde hap kadar bir bodrum dairesinde veya yurt odasında,
Gerçek hayatın içinde bir insan olarak,
Ve de bir erkek bir kadın olarak, bir insan olarak,
Var olmayıöğrenirlerdi el yordamıyla.
Kendi yöntemlerini, kendilerini keşfederlerdi ev ve sosyal hayatlarında ebeveynsiz.
Kendilerini tanıma fırsatı bulurlardı aynı evi, aynı odayı bir başkası ile paylaşınca.
Bizim kuşağın bir kısmının anneleri oğullarına kızlarına kıymışlar demek ki nispeten.
En azından bir kısmı kıydı ki, yaşandı o bekar evlerinde, o yurt odalarında. Hem de ebeveyn evlerinde yeteri kadar ekstradan odalar varken yaşanılası.
Şimdi ki annelerin,
Neredeyse hiçbiri kıymıyor, kıyamıyor oğullarına, kızlarına.
Bir tuhaflık yok mu bu durumda?
Bir eksiklik gideriliyor,
Amma,
Eksiklik kimde nerede, kimin neresinde, bunun cevabını bilim insanları verirler ancak, merak edipte araştırırlarsa olan bitenleri belki de.
Eksikler tamamlanırken,
Kadınlar arası,
Maçlar,
Devam ediyor sessizce,
Erkeklerin sahasında.
Ki,
Aksini iddia etseler dahi anne kadınlar.
Anneci erkeklerin bir anneleri daha olmuş oluyor evlenince, tek farkı,
Yaşı genç.
Anne yaşlanınca da, genç anne iyice oturuyor kraliçe koltuğuna, hem de özlemle kapmaya çalıştığı asası da elinde.
Kadınlar çalışıp çabalıyorlarken,
Erkeklerse,
Yan gelip keyfini çıkarıyorlar her taraftan birden aynı anda nemalanmanın. Ki,
Üstünde durulması gerekiyor belki de,
Kadının,
İster oğlu, ister koca, ister sevgili neden iki de bir acıma hissi ile,
Eteğini süpürge etmek istediği gerçeğinin. Ki, aksini iddia etseler de.
Acıma hissinin neden kadını erkeğe güçlü bir mıknatıs gibi yapıştırdığının da üstünde durulması gerekiyor zannımca.
Kadına en büyük kazığı,
Yine kadın atıyor.
Erkeklerin hegemonyası,
Coşa katlana sürecek gibi gözüküyor bir kuşaktan bir yeni kuşağa daha.
Kadınlar,
Kazık kadar da olsalar,
Kadınları,
Kazıklıyorlar,
Kazık kadar,
Kıllı erkek bebeklerini,
El bebek gül bebek,
Hoppalacık,
Eylerken kucaklarında.
Ne tuhaf değil mi?
Haydi bakalım,
Gelsin itirazlar şimdi, varsa eğer ki.
Amma amma…,
Diye gelecek itirazlarsa,
Sonuçlarını değiştirmeyecektir,
Bu toprakların.
Makus kaderi olan,
Erkeklik hegemonyasının devamı adına. Bir kuşak daha yetecek gazını aldı erkeklik hegemonyası,
Bizim kuşak,
Anne kadınlarla.
Amma amma…
Deseler de…
Amma…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder