Karar Vermek Gerekiyor Bazen – 01.05.2012
Etmez misin?
Benim mahalleye Cumhurbaşkanı geldi. Herkes sokaklarda. Ha
neden mi? Mahalle caminin açılışına geldi, ciddiyim. Bir şahsın adı soyadı ile
kurulmuş bir vakfın inşa ettiği mahalle kadar bir camii, tabii ki Kuran kursuda
var, olmamı. Tam teşekküllü bizim yeni ibadethane. Ha, mahallede 3 cami daha
var bu arada. Cumhurbaşkanı yaptığına göre açılışı, hem bir hatır hem de kırk
katır demek ki işin içinde. Kutu kutu bir şeyler de dağıttılar, millet kuyruk
oldu almak için.
Hani mozaik edebiyatı var ya,
Bu topraklarda,
Mozaik olmuş seramik şekerim. Tek tip, amma renk, ebat, desen
farkı var. Kaliteyse tek tip.
Bir ülkenin vatandaşları bu kadar mı benzemezler bir birlerine.
Bu kadar mı aykırıdır duruşları.
Birileri,
Birileriyle yan yana, dip dibe gelip kendini güvende
hissedince,
Yaklaşır,
Yakınlaşır daha da.
Sevmese de,
Sevse de,
Fark etmez çok.
Güven çok kuvvetli bir duygudur.
Bazen sevginin önüne bile geçer. Güven, bazen uyumun kaynağı
olur insanlar arasında.
Durdum uzun uzun baktım.
Erkek hepsi, gelenler, katılımcılar, duayı eden, ibadet eden,
izdihama neden olanlar.
Bir örneğe yakın giysileri.
Saçlar bir örnek gibi.
Sakallar zaten tep tip.
Yürüyüşler, duruşlar, eğilmeler kalkmalar da tek tip.
Bakışlar,
Süzmeler de tek tip,
Özellikle beni.
‘’Ne bakıyon leyn’’ nevi.
‘’İlk defa mı görüyon leyn’’
nevi.
‘’Yürü git leyn’’ nevi.
‘’İkile ikile’’ der gibi.
Sevecen, sevgi dolu, kabullenmiş, kabullenen, dostane tek bir
bakış yok. Aykırıyım ben onlara Cuma Cuma.
Yüzlerle insanın gözüne baktım tek tek, işim bu benim,
bakarım ben.
Sivildiler zahir,
Birkaç kişi de uzaktan bana bakmaya, beni kesmeye başladılar
bile ben kalabalığı keserken. Onlarında işleri onlara bakanlara bakmak.
‘’Ne bakıyo leyn bu zibidi’’ diye.
Üstüm ince, elimde çanta falan yok,
hani olsa, tuttulardı beklide, aykırılıktan.
Dualar dualar uzun uzun. Ne dedi
hoca, anlamadım. Ulusal dilim Türkçe benim. Burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’de
bildiğim kadarıyla, yanılmıyorsam.
Kadınlar toplaşmışlar karşı
kaldırımlarda,
Apartmanların önlerinde öbek öbek.
Kürtajla çocuk aldırmış olanı var
mıdır acaba diye baktım onlara tek tek.
İki tanesinden şüpheliyim,
aldırtmışlardır sanki.
Uzun bakamadım amma,
Oymasınlar beni Cuma Cuma caminin
önünde diye.
Genel atmosferse müthiş. Sırıtıyormuş gibi
gözüken yüzlerde ifadeler sert. İbadetten
çok, kamp düzeni sanki.
Hafiften Amerikanvari filmlerin gerilimli ortamı yansıtılmış ortama sanki.
Kaç tane lüks gruba giren siyah
makam arabası vardı saymak mümkün değil. Dizim dizim. Yollar kapatılmış.
Kaldırımlar, her yer siyah yepyeni gıpcır makam arabaları ile dolu.
Amma ne arabalar, ucuzuyla bile bizim
mahallede üç oda yeni bitmiş ev alırsın hani sıksan biraz.
Şoförler de tek tip sanki. Her şey
tek tip.
Yaşamlarda tek tip.
Ana başlık, ne iş yaparsan yap, kim
olursan ol,
Önce ibadet etmelisin.
Etmeden mi,Etmez misin?
Biz biliriz ettirmeyi havasını
gözüme sokuyorlar bakışlarıyla. Ürkütücü olmaya başladılar. Kalktı derler ya,
kalkmış iyice.
Kadınlara üzülüyorum açıkçası.
Erkekler kısa kollu gömlek, ince
pantolon.
Kadınlarda,
Pardesüler, ki sentetik kumaştan
çoğu,
İçlerinde de giysiler.
Hepsi pantolon giymiş. Bol paça
çoğu. Bileğine kadar etek giyenlerde var.
Ayakkabı ile bilek arasında kalan birkaç
santimden yakalıyorsun ten rengi kalın
mı kalın çorapları.
Başlar iki kat sarılmış. Sentetik
yine. İpek olsa ne yazar o sıcakta.
Türbanlı hepsi. Kaşa kadar kapanmış
alınlar.
Bir iki tanesi eşarplı sadece.
Hava birden ısındı bugün.
Yanar pişer insan evladının bedeni
bu sıcakta yahu.
Pişik olur havasız kalan ciltler.
Kokarsın, istersen hamamda yaşa, ne
fark eder.
Erkeklerse püfür püfür, kısa
kollular, içlerinde atlet bir tek.
Kadınlarsa cayır cayır yanıyorlar. Kadınlar yanıyor. Veya,
yanıyor kadınlar bu memlekette. Yakıyorlar kadınları erkekler.
Akıl alacak gibi değil.
Zaten milletin bir kısmının da aklı
almıyor.
Aklı almayanlar,
Toplaşıyorlar yavaştan bazı sahil
kasabalarında, köylerinde.
Denize yakın yerlere.
Denizin dibinde bir yerlere.
Sıcağa kaçıyorlar aklı almayanlar.
Hani,
Oralara gelemezler belki diye.
Gelseler de,
Kavrulurlar iki günde, geri
kaçarlar diye de sanki.
Bir de,
Yirmi milyon turist var ya yabancı
oraları dolduran.
Kontrol edemezsin,
Üstünü başını turistin,
Kürtajını diye de sanki. Şimdilik gibi
sanki.
Güvene doğru akış. İki yönde de.
Birileri bir yerlerde,
Birileri bir başka yerlerde,
Gittikçe yakınlaşıyorlar bir
birlerine aynı olanlar, gittikçe çok uzaklaşarak ayrı olanlardan. Birileri
kadınlı erkekli. Diğerleri erkek erkeğe.
İyi hissedince kendini güven
içinde, her neyse beklentin, amacın, normal bu akış.
Caminin açılışına gelenler de bu
ülkenin insanı,
Sahil kesimlerinde ve bazı semtlerde toplaşmaya
başlayanlarda.
Tek ortak yanları var sanki artık,
o da,
Kimliklerinde yazan ülkenin adı.
O kadar, gibi.
Ha bir de hepsi insan. Gibi.
O kadar.
Tek tiplerle,
Çok tipler,
Diye,
İki farklı insan türü var artık
bizim ülkede, çok net. Hiç de sosyolog, psikolog, siyaset bilimci falan olmak
gerekmiyor bu sonucu varabilmek için.
Bir kısım kadınlara o çorapları
giydiremezsin katiyen.
Mümkün değil.
Ölürler, giymezler.
Bir kısım kadınlarınsa o çoraplarını çıkartamazsın katiyen.
Lafınaysa zerre kadar inanıyorsam
namert olayım ben.
Çıkartırlar, trak diye, pat diye,
Hem de o dakika.
Hem de bir daha katiyen giymemecesine.
Eğer ki,
Üstlerinden kaldırırsan erkekleri.
O dakika,
Ne pardesüleri kalır,
Ne türbanları.
Çıkarmayanı da olur tabii ki. Az
sayıda, epey az hem de. O hep olur.
O yüzden erkekler diyorlar ki
kürtaj yasaklanmalı. Kadınlar demiyor hiç.
Belinde dayak korkusu zaten
bakiyken kadının,
Karnından bebeği de eksik etmeyecek
ki,
Kadını mahkum etsin,
Karnının en zayıf yerinden vurup
onu,
Çocukla yani,
Eve,
Ev hayatına.
Kadın kadına yaşama.
Ki,
Kadın okur mokur, kimliğini bulur,
birey olup da,
Elini vuramasın masaya, sabrı taşsa
dahi diye.
Zalimce.
Çok zalimce.
Yok kadınla erkeğin eşitliği falan.
Külleyen yalan, eşitlik söylemleri.
Haklar hukuklar, külliyen kandırmaca.
Nesi eşit yahu?
Biri tiril tiril gömlekle,
Diğeri lahana gibi kat kat kavurucu
sıcakta. O yüzden, hiç,
Gitme çok derinlere falan.
Üst baş yeter zaten eşitlikte
durumu çakmak için, gerek yok üstüne oturup bir de olanı biteni incelemeye.
Akademik kirlilik boş yere.
Namussa?
Bu dünyadaki en namuslu canlı,
kadındır, kadın.
Kadın iyi bilir namusunu korumayı.
Canı pahasına hem de gerekirse.
Eğer ki,
Erkekleri çekersen üstünden
altından,
Beyninden,
Kendi öz kararlarından,
tercihlerinden,
Hayatından kadının.
Namusu endekslemezsen en erkek
zannettiğin hallerinle,
Vajinayla memeye, baldıra gerdana daha
işin başında yekten.
Anneler iyi bilirler namus ne
demek.
Namus ha? Tereciye tere satmaya
çalışıyor erkekler.
Bu ne mene bitmez tükenmez, yok
olmaz, sonlanamaz bir komplekstir,
Bizim toprakların erkeklerinde
kadının karşısında hep üstte olmak adına. Nasıl bir dürtüdür bu, ezmek,
ufalamak kadını hep. Eğer ki o kadın, annesi değilse tabii ki.
Anneler, evlenilecek kadınlar ve istediği
an istediği sekse istediği gibi alet edeceği kadınlar diye kadını ayırmak
bölmek çeşitlendirmekse,
Ne mene bir namussuzluktur bu,
Erkeklerin ki.
Anlamak mümkün değil,
Erkek de olsan,
İnsan da.
Ayrılacak mıyız, ayrılıyor muyuz
derken, ayrıldık, ikiye.
Kadına sevgi saygı güven duyan,
kadını erkeği insanı seven saygı duyan erkeklerle,
Kadını hiçe sayan erkekler diye.
Ne siyaset,
Ne din,
Ne iç ne dış mihraklar,
Hepsi hikaye.
Eksikli, eksik, ezik, kompleksli namussuz
erkekler,
Ve de,
Diğer erkekler diye ayrılıyoruz
ikiye. Ayrıldık bile.
Bölündük,
Uçurum büyüyor, açılıyor iki yaka
arası, derinleşiyor, dibi görünmez oluyor artık.
Kadının namusunu kendi namusu
zanneden namussuz erkeklerle,
Kadının namusunu kadının
tercihlerine bırakan erkekler diye.
Bölündük iyice. Memleket bölünmedi,
Memleketin erkekleri bölündü ikiye.
Net.
Gerisi hikaye.
Gerisi artık kim nerede güven
içinde yaşaya biliyorsa,
Oralara toplanmak,
Toplaşmak süreci. Geçmiş olsun.
Ki,
Toplanıyorlar insanlar zaten yıllardır
güven içinde yaşayacaklarını düşündükleri mahallere. İki yönde de.
Uzay çağında,
Atomun çekirdeğini parçalamak için çalışıldığı çağda,
Milyarların açlık susuzluktan
öldüğü çağda,
Bizim memlekette,
Konuyu,
Penisle vajinaya getirip dayadı bizim
memleketin namussuz erkekleri.
Kendi karıları, kızları, bacıları,
ablaları, kız kardeşlerini hallettiler, onlara taktılar esaretin zincirlerini,
Şimdi sıra geldi geriye kalan kadınlara
ki, yok etsinler onları ki,
Kendi karıları, kızları, bacıları,
ablaları, kız kardeşleri,
De,
Zannetsinler ki, kadın olarak
yaşamak, kadın olmak,
Böyledir, bu kadardır diye, onlara
yaşatılanlar kadardır kadın olmak diye.
Arap ülkelerinden kadın kadına
yapılan yurt dışı seyahatlerde,
Siyah çarşafı daha otelin yolunda
atıp,
Süper mini etekleriyle,
Gece hayatına dalan,
Dönüş yolundaysa yeniden sarınıp sarmalanarak,
Ülkesine geri dönen,
Kadınları hatırladım bugün. Ne
zaman ki,
O kalın çorapları ile sıcağın
altında pişen kadınlar,
Sokakta yanlarından geçen,
Bir pantolon, bir bluz giymiş iki
kadına imrenerek bakarken bugün.
Namusunu kendi ahlak çizgileri ile
sınırlandırmış,
Kendi iradesi ile yaşamı içinde,
Kendi yönünü çizen kadınlara,
Kaçırsalar da gözlerini yakalanmamak
adına,
Özenerek bakıyorlardı kalın çoraplı
kan ter içinde kadınlar önlerinden geçenken. Erkekler de, bakıyorlardı. Amma kadınların
kalçalarına. Kalın çoraplı kadınlarda kalçalara bakan erkeklere de bakıyorlardı
ayrıca. Gözlerini dikini dikine dikerek hem de, kaçırmadan hem de.
Namussuz erkekler çıldırıyorlar,
Namussuzluklarını çaktıkça kendi etraflarında
ki kadınlar.
Bütün mesele bu.
Ne iç ne dış mihraklardır bu ülkeyi
bu hale getiren.
Erkek olmayı penis zanneden
erkeklerin,
Kadınlığı, kadın olmayı,
Vajinaya hapsetmek çabalarıdır bu
durum. Bu kadar basit aslında.
Baktılar ki belinde sopa kıramıyorlar
eskisi gibi, sopa demode, uymadı Avrupa
Birliği kriterlerine, e o zaman, van minit
yani, bari,
Bebeği karnından eksik etmeyerek,
Kadının kimliğini kırmak, yok etmek
mücadelesidir bu durum. Erkek bir durumdur bu durum yani. Neden mi? Vajinasının
boyuyla, çapıyla övünen kadın yoktur,
amma penisin boyu, çapı çok önemlidir bizim
topraklarda yaşayan erkeklerin erkek erkeğe gerdek sohbetlerinde. Bu kadar
basit.
Gerisi hikaye.
Erkek olmaktan,
Utanacağım bir ülkede yaşayacağımı hiçbir
şekilde hayal bile edemezdim,
Rahmetli babam,
Annemin ayakkabılarını her Pazar
günü tek tek boyayıp, ona hazır ederken.
Mutfakta akşam yemeğini annemle
sohbet ederek birlikte hazırlarken.
Meyvesini özenle soyup, dilim dilim
tabağa dizip, ona ikram ederken.
Annemin hem anne, hem de nasıl da
iyi bir terzi olduğunu gururla anlatırken.
En zor iş, ev kadınlığıdır derken.
Anneme bırak çantayı, bir poşet
bile taşıtmazken.
Pazar günü bile tıraş olurken.
Ölene kadar kimseden bir bardak su bile istemezken. Annem yorgundur diye
akşamları çayını önüne koyarken.
Kapısını açarken. Bizlere erkek
değil, insan olmayı öğretmiş rahmetli, göçmeden biz farkında değilmişiz
meğersem. Ne solcu olun, ne sağcı, ne milliyetçi. Ne olursanız olun, amma,
önce,
İnsan olun demiş demek. Bizlerde amma
biraz eksik amma biraz fazla olmuşuz azıcık da olsa farkında olmadan demek.
Şimdi çıkıyor ortaya ne olup ne olamadığımız, diğer erkekleri gördükçe,
seyrettikçe.
Hiç düşünmezdim, hiç aklıma
gelmezdi,
Atatürk gibi bir liderin kurduğu bir
ülkede, rahmetlinin oğlu olarak doğup da,
Sonrada,
Erkek olmaktan,
Erkekliğimden utanacağım bir gün.
Kadınlardan önce erkekler protesto
etmeliydi söylemlerini, yaptıklarını ettiklerini, yapmak istediklerini diğer
erkeklerin.
Önce kız babası, karısı, sevgilisi,
kız kardeşi, ablası, kadın dostları olan, insan haklarına saygı duyan erkekler dökülmeliydi sokaklara.
Homoseksüel dostlar, beni affedin, sözüm meclisten dışarı,
Amma,
Gördüğüm kadarıyla,
İbnelik bu topraklarda hepten gezmeye
çıkmış artık, hem de,
Kol gibi.
Kimse gerim gerim hava atmasın
artık,
Hele kadınların yanında, hele,
Sanki,
Erkekmiş gibi.
Vay babam vay…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder