En fazla
yirmi otuz işçi oturmuş köprünün üstünde çay molası vermişler, yakmışlar
sigarları püfür püfür Boğaza karşı, keyifler çakır. Köprüde araç kuyruğunun ucu
yirminci kilometrede amma.
Sevgi fukarası saygısız,
Süzme
kafasız bir milletiz. Yetmez, mankafayız. Aptallık seviyesi Aziz Nesin
döneminde kaldı. Aştık çoktan o seviyeyi.
Sevgi saygı
fukarasıyız da.
İki kıtayı
bir birine bağlayan köprünün tamiratı bile ne denli,
Mankafa,
İnsanlar
olduğumuzun kanıtı.
Vatan
hainiyiz biz yahu.
Milletin
parasını çar çur edeniz biz.
Küçümsersen
siyaseti,
Boş geçersen
yerel yönetimlere katılmayı,
Koşarsan,
Paranın
pulun,
Gezmelerin
tozmaların,
Sadece
kendine getirilerin kazançların,
Peşinde,
Yaşadığın
şehre memlekete gıdım faydan dokunmadan yaymışsan kıçını bir yerlere,
Müstahakız
biz.
Biz de kafasızız,
Biz de
mankafayız,
Biz de vatan
hainiyiz,
Biz de
milletin parasını çar çur edeniz çünkü.
Müstahakız
çok.
Çok hem de.
Bilimle
tanışmayan,
Salt
sevgiden yoksun duygularıyla,
El yordamı,
Ve de,
Deneme
yanılma metodu ile yaşayan saygısız bir toplumda bu işler,
Bu kadar
oluyor işte.
Hiç açmayacaksın
ağzını,
Koyun
sürüsünün koyunları gibi,
Amma,
Eşşek
aklınla,
Saatlerce
bekleyeceksin o köprüden geçmeyi.
Hesap
meselesi.
Şu kadar
şeritten,
Bu kadar
zamanda,
Bu kadar
araba geçiyor,
Böl çarp,
Kaç şerit
kapatırsan kuyruğun ucu nereye varır iki dakikada hesap tamam.
Otuz kişi on
makine ile üç ay,
Üç yüz kişi
elli makine ile üç hafta,
Bitti.
Bu denli
basit.
Amma,
İş verenler
İstanbul’lu değil ki. Hem İstanbul’lu değil hem de klasik versiyon standart tip
mankafa.
Ne bilsin
patronun bilmem ne köyünde kuşaklar boyu yaşamış ve bu şehre henüz gelmiş metropol
garibanı adam, adam diyorum çünkü kadın
hiç yok ortada, keşke olsa,
Böyle bir
şehrin metabolizmasını. Hem de İstanbul gibi üç yüz bin yaşında çok özel bir
şehrin.
Bilim desen
zaten yok,
Empati desen
o da yok,
Saygı desen hiç mi hiç yok,
Kafa desen kıllı
bir top içinde beyin mi var ki bulasın,
Bitti.
Gerisi,
Müstahakız
biz.
Her şehrin
her kasabanın köyün,
Metabolizması
vardır.
Cinsiyeti.
Ruhu.
Akdeniz’de
sahil köyünde ki evini boyarsan griye,
Bozarsın
ruhunu köyün.
Kimsede
boyamaz zaten.
Beyazdır
Akdeniz.
Mavide.
Hem de
çivitinden.
Amma,
Bozarız biz.
Her yeri.
Kafasız
olduğumuz için,
Rize’nin yem
yeşil o güzelim dağlarına tepelerinde demir filizleri,
Biriket tuğla,
Apartmanlar yaparız
biz.
Mardin’e de
çirkin blok apartmanlar.
Bodrum
dağlarına kahredici siteler.
Antalya’nın
turkuaz sahillerine utanç verici
mimarisiyle tatil köyleri oteller.
Ankara’nın
kıraç ovalarına sevimsiz apartmanlar.
Kuşadası
sahile de en iğrençlerini…
Bozarız.
Ver bizim
milletin eline,
Güzeli,
Sağlamı,
Bakiri,
Dön arkanı
iki dakika,
Bak ne hale
getiriyoruz o güzeli sağlamı bakiri iki dakikada.
İstanbul’un
ruhuysa,
En hassası.
Hassas ne
kelime,
En
kırılganı.
Çünkü,
Kadındır
İstanbul.
Hanımefendidir,
Cilvelidir,
İşvelidir,
Fingirdektir,
Pavyon
kızıdır,
Hacı
teyzedir,
Annedir,
Kız
kardeştir,
Abladır,
Yengedir,
Teyzedir,
Karıdır,
Kızdır,
Gelindir,
Sapına
kadar,
Kadın gibi
kadındır,
İstanbul.
Güzeller
güzelidir.
Gerdanlısından.
Kalçalısından.
Etli
butlusundan.
Sürme
gözlüsünden.
Ben o yüzden
aşık oldum İstanbul’a gözüm açıldığı anda.
O yüzden
yattım onunla,
Seviştim,
Öpüştüm,
Koklaştım,
Dertleştim,
Sarhoş
sızdım,
Baba oldum,
Kahkahalarımız
o yüzden karıştı birbirine,
O yüzden
ağladım da zaten,
Koynunda.
İlk ve son kadınım
benim,
İstanbul.
Bakirliğim
benim.
Da,
Buraya
kadarmış galiba.
Orospuya döndü artık,
O canım,
Güzeller
güzeli,
Aşkım,
Kadınım.
Gelene
veriyor,
Gidene
veriyor.
Yatmış sırt
üstü,
Yeter ki
para gelsin. Yeter ki kumbara dolsun. Kapıda kuyruk.
Bu denli
aldatılmayı hazmedemiyorum artık.
Göz göre
göre,
Gözüme soka
soka.
Ben
kaldıramam bundan sonrasını.
Aşkımıza yakışmaz
bundan sonrası.
İsterlerse
çatılara kadar dizsinler erguvan ağaçlarını.
Çakma,
Aşkla
yaşayamam ben.
Yazarım şiirimi,
Martılarıma,
Balıkçılarıma
pıt pıt geçen sabahın kör aydınlığında,
Mehtabıma Boğazımın
tepelerinden fışkıran,
Grubuna
adaların üstünden batan,
Yakamozlarıma
sularında yanıp sönen,
Meyhanelerime,
Eminönüme,
Balatıma,
Sirkecime,
Adalarıma,
Dilenci vapurlarıma,
Haydarpaşama,
Galata
Köprüme,
Kasımpaşama,
Cibalime,
Halicime,
Sarayburnuma,
Akaretlerime
Maçkama,
Bebek
kahveme,
Göksü
Dereme,
Kanlıcama,
Kuzgucuğuma,
Üsküdarıma,
Salacağıma,
Çıtır
simidime,
Balık
ekmeğime,
Mısır
Çarşıma,
Kapalı
Çarşıma,
Mahmut
Paşama,
Yeşil
Direğime,
Anadolu
Kavağıma,
Kadıköyüme,
Bebeliğimden
elle tutulur gözle görülür hala yaşayan tek hatıra yolun ortasında tek kalmış
dedemin gençken diktiği çam ağacıma,
Çakarım
selamımı,
Çocukluğuma delikanlılığıma
erkekliğime insanlığıma yedi ceddime,
Erenköyüme,
Ağlaya zırlaya,
Terk eder
giderim ben kadınımı,
Şükranlarımı,
Suna suna.
Galiba,
Bende paso.
Benden bu kadar.
Dayanamıyor
yüreğim,
Aşkım
kadınımın üstünden,
Gelip
geçmelerine.
Her ırzına
geçildiğinde yattığı yerden bana bakan o küskün,
Çaresiz,
Yalvaran,
Acı çeken,
Gözlerine,
Dayanamıyorum
artık aşkımın.
Veda zamanı
geliyor.
Artık
farkındayım.
O da
farkında.
Aşkım hiç
bitmeyecek.
Anılarımda,
Fotoğraflarda,
Kızlarımda,
Torunlarımda,
Dostlarda
hep yaşayacak aşkım kadınıma.
Ne zaman bir
martı haykırsa,
Ne zaman
duysam sabahın kör saatinde geçen balıkçı motorlarının seslerini,
Ne zaman bir
erguvan ağacıyla karşılaşsam,
Ne zaman
manolyalar akasyalar açsa,
Ne zaman
rakı içsem,
Ne zaman
içime dolsa istavrit kokusu,
Ne zaman
duysam udu kanunu tamburu,
Ne zaman çaya
bansam simidi,
Aşkım hep daha
da çok coşacak ruhumda. Amma ruhumda sadece.
Benden bu
kadar,
Aşkım.
Geçerken
bugün üstünden,
Tam da
Boğazının,
Sen zaten,
Başkalarının
karısı olmuşsun çoktan,
Ben salak,
Yeni gördüm,
Ancak.
Ha,
Hep bil ki,
Kal de,
Kalayım, hep
bil e mi.
Aşkta gurur
olmaz.
Hele sana…
Herkes
layığını bulurmuş,
Bu sefer hiç
olmadı amma.
Senin
layığın,
Değildi,
Bu,Sevgi fukarası saygısız,
Çirkin sevimsiz,
Mankafalar.
Amma bizde
iş yokmuş kadınım,
Bizde…
Ellerimizle
düşürdük seni,
Kerhanaye.
1 yorum:
en de kadınım..
ama aynen böyle bakarım istanula..
kadındır fettandır..
martının istanullusu makuldür.. benim için..
çok bendendi bu tanımlama..
ama kadınım ya ben bırakmam ne hale gelirse gelsin..
hem ümidim var benim..
kaç kez salladı.. yıkıp attı sırtındaki çirkinlikleri..
diye düşünürüm..
gene atar.. arınır.. diye..
atamazsa da..
olsun gene içinden güzeldir o..
diye düşünürüm..
atalet..
Yorum Gönder