19 Temmuz 2012 Perşembe

Şefkat güven sevgi. Kendinden yaşça çok büyük erkeklerle ilişkiye giren yirmili yaşlarda ki kadınların aradıklarımıdır bu üç duygu? Veya çocuklarına ilgi göstermeden yıllarını geçirmiş babaların vicdan azabıyla karışık  ‘evlat’ hasretimidir? Eğer ki neden seks ve para değilse…

Bu ülkede bu denli sayıda ve çoğunluk olarak,
Boşanmış,

Aynı amma ayrı yaşayan anne babalardan doğan ilk kuşağın genç kadınları,
Gelince,

Yirmili yaşlarına,
Hatta otuzların başına,

Kadın erkek ilişkileri ile ortaya çıkan tablo,
Geleneksel ve akıl yoluyla uygun görülmüş,

Kadın erkek yaş aralığı yapısını zorluyor.
Ellili yaşlarda erkeklerle,

Yirmili yaşlarda kadınlar,
Eşleşmeye başladılar.

Sayılar artıyor gün geçtikçe,
Artık dedikodusu bile yapılmıyor doğru düzgün,

Kanıksandı.
Doğada erkek çiftleşme zamanı  genç dişileri gider tavlar.

Nedeni,
Genç dişilerin sağlıklı yavru vermesidir. Doğa böyle organize etmiş yüz milyonlarca senedir.

Doğada,
Erkek dişi üremeyi sekse çevirmezler amma.

Cinsine göre yılın belli döneminde çiftleşirler sonra bu anlamda ilişki biter aralarında.
Genelde erkek çiftleşmenin bitiminde döner arkasını gider.

Yavruları büyütmek dişinin görevidir.
İnsanoğlu  da hayvandan gelme bir yaratık.

Maymunlar filler gibi aile yapısına yatkın bir hayvan insanoğluda. Amma gençle çiftleşme tarafında da bu yapıya uygunmuş demek,
Ki,

Bu kadar erkek yaşıtı veya aynı kuşaktan karısını terk edip oldukça genç kadınlarla beraber oluyor.
Kimi,

Bu duruma taze et merakı diyor,
Kimi andropoz diyor nedenini. Yani Latince andro ile pause kelimelerinin birleşimi,

Yani manası, erkekliğin ‘andro’ duraklaması ‘pause’. Bildiğimiz pause.
Cinsel fonksiyonlar gerilerken, cinsel arzu ve zihinsel fonksiyonları da düşüyor erkeğin hızla andropoz döneminde.

Panik.
Erkek ya,

Gerilemez ya, düşmez ya cinsel arzuları ve zihinsel fonksiyonları,
Dönüyor bakıyor etrafına, illaki dışarıda arayacak nedeni, akılla çözecek ya paniğini,

Küt,
Fatura,

Karısına veya kendi kuşağından kadına kesiliyor anında.
Yeni adres genç kadın. Akıl öyle diyor ona hemen. Coşuyor bizim aslan parçası önceleri,

Kendine güven tavan yapıyor, zaten ben gerilemem ki, düşmem ki diyor,
Aha bu da ispatı bak genç kadınla neler yaşıyorum,

Diyorken,
Derken,

Bir küt daha,
Bu sefer tam,

Oturuyor kıçının üstüne.
Dökme suyla değirmen ne kadar dönerse, genç kadında o kadar destek veriyor erkeğin durumuna,

Sonra,
Ben yaptım sen yapma bölümüne geçiyoruz hani ola ki geriye dönüşe niyet varsa,

Olmadı,
O kadın gidiyor ya daha genci geliyor, ya da ha bire kadınlar geliyor gidiyor geliyor gidiyor,

Bizim aslan parçasının,
Yeleleri dökülüyor  amma uzatılıyor da bu arada,

Olmadı dövme falan, küpede girebilir devreye, motosiklet spor araba merakı,
Gençleşme telaşları,

Kılık kıyafet saç baş sakal bıyık genç tarz moda peşinde,
Son direnmeler,

Sonrası,
Boş bakış dönemi. Aklın durduğu.

Ben kimim?
Hiç kimsesin artık. Zamanla bulursun belki kimsin yeniden, kısmet dönemi.

İnsanlar kalıcı ve en iştahla ve de doyurucu seks için kendilerini coşturanın aşkla sevgi olduğunu bilemezler ruhsal olarak gelişememişlerse.
Hayvani özelliklerine bağlı, bağımlı kalmış insanların en tipik özelliğidir ete bağımlılık. Etin şekli şemali. Yani bedenin fiziksel görünümü, özellikleri.

Sekste erkeklik performansı arar ölçer hayvani özelliklerini koruyan erkekler.
İnsanlığının değil, erkekliğinin ön planda olmasından da anlaşılır hemen bu tür erkekler.

Ki,
İnsanlığının değil erkekliği ön plana çıkan erkekler kadınlar tarafından cazip görülürler bu yüzden beğeni ve etkileşim cephesinde.

Kadın yani dişi, aslında erkek arar kendine.
Erkeksi özellikler şehvete neden olur kadın için. Kadınsı özelliklerde erkekler için.

Genler böyle.
Kadını erkeği hayvanız sonuç itibariyle. Amma akıllısından. Diğer yönde geçmişimizin milyonlarca yıllını taşıyoruz genlerimizde.  

Ha bir de aşk var. Sevgi var. Ki,
Aşkla sevgi hayvanlarda da var amma. Hem de alası var. Doğa zaten aşkla sevgiyle var olmuş, varlığını aşkla sevgiyle sürdürmekte.

Kadın yani insanın dişisi,
Her ne kadar insan düşkünü olsa da, kadın erkek ilişkisinden bekledikleri adına,

Erkeklik özelliklerinden çok,
İnsanlık tarafıyla ilgili olsa dahi geniş perspektifte zamana yayılan birlikteliklerde,

Yine de erkeksi özelliklere tav oluyor kadınlar.
O da hayvan sonuç itibariyle.

Normal.
Aslında ne oluyor ne bitiyorsa doğada olanın aynısı insanlar içinde olup bitiyor.

Zaten doğadan geliyoruz,
Topluluklar içinde akıllıca yaşamaya çalışsak da.

Akıllıca yaşama evliliği katıp ailenin tarifini her ne kadar belirlemiş olsa da insan oğlu,
Hayvani genler,

Zorlamış ve de hep zorlayacak bu sınırları.
İyi de anne babamız dedelerimiz ninelerimiz dönemi yok muydu bu zorlama?

Vardı. Amma kendine gelişecek kendini yaşatacak zemin bulamıyordu.
Çok dar mahallelerde neredeyse hiç olmayan sosyal ortam,

Az kişiden oluşan çalışma ortamı,
Üç beş dost arkadaş, akraba ile yaşanıyordu o devirlerde.

İnternet yoktu bir kere.
İnsanoğlunun aklıyla keşfettiği internet,

İnsanoğlunun aklıyla keşfettiği sosyal ortamların insan zenginliği,
İnsanoğlunun aklıyla keşfettiği önce kablolu sonra kablosuz telefonlar,

İnsanoğlunun aklıyla keşfettiği her nevi bilgisayar ve aksesuarları,
İnsanoğlunun aklıyla keşfettiği hızlı pratik ulaşım araçları araba uçak,

İnsanoğlunun aklıyla keşfettiği turizm,
İnsanoğlunun aklıyla keşfettiği genişletilmiş iş imkanları ve ortamları,

Ve de diğer her nevi çok sayıda insana her an her yerde hızla ulaşma yolları,
Yani akılla gelen her şey,

Hayvani genleri ortaya çıkardı,
Kamçıladı,

Hem de şırak diye yeniden.
Ve de insanoğlunun yine aklıyla ahlakla biçimlendirdiği ve sınırlandırdığı,

Ki,
Ahlakta akılla gelen bir yapılanmadır,

Aile kavramı,
Çöktü. Çökmediği noktalarda ise tarifi değişmeye başladı.

Çöktü ve tarifi değişti çünkü insanlığa yani insanın ruhuna yani sevgiye yatırım yapan insan sayısı tahmin edilenden daha az.
Ruhsal tatminini geliştirerek,

Sevgi boyutundan,
Beslenen,

İnsan az. Azlarıda çokların arasından çekip çıkarmak ayrı bir hüner artık.
Ki,

Yine insanoğlunun aklıyla keşfettiği parada girince yaşama, hem de göbekten,
Hani olur mu acaba diye,

Dinlerle yani maneviyatın akılla kurgulanmış oluşumundan kaynaklanan ve  baskı yoluyla desteklenmiş sistemde işe yaramadı,
Darmaduman oldu gitti.

Sistemin çöküşünü yaşayan ilk kuşaksa bizim kuşağımız bu ülkede.
Batıda da bir kuşak evvel çökmüştü zaten.

Hipilik yapılanmasının temelinde ki ana kavramdır zaten aile yapısına isyan.
Daha doğrusu karı koca çocuktan oluşan aile yapısını refüze edip,

Tüm insanlığın tek bir aile olduğu yönündedir bu kavram.
İsteyen istediğiyle sevişir seks yapar sever okşarı savundular hem de elli sene evvel.

Öylede yaşadılar.
O da tutmadı.

Çünkü herkese olan sevgi ne zaman ki tek bir kişiye olan aşka dönüştü,
Yani tek bir insana bağlılık bağımlılık,

Kıskançlık duygusunda da henüz çok ham olduğu için insanoğlu, hipiler bile,
Kendi yarattıkları sistemi,

Kendileri yok ettiler mülkiyet hırsıyla.
İnsana mülkiyet.

O insanın sahibi olmak kavramı, yıktı attı tüm insanlığa aynı oranda aynı sevgi duygusunu.
Kıskançlığa yani mülkiyet güdülerine duygularına teslim oldu hipiler bile.

Ve de klasik aile yapısı kazanmış göründü o yıllarda yeniden.
Ta ki,

İnsanların yeni insanlarla tanışması görüşmesi hem de istediği yer istediği yerden istediği zamana kadar. O andan sonra coştu yeniden genler,
Coşunca.

İlk meyvelerinide bizim kuşakta verdi.
Ve de boşanmalar sapır sapır.

Ve de boşanmış anne babaların genelde babadan yoksun büyümüş çocukları.
Ve de bu çocukların kız olanlarının bir kısmı belki de büyük bir kısmı,

Ne doğru düzgün baba şefkati gördüler ne sevgisi ne de güveni.
Eksikli midir bir kız çocuğu için?

Bence, evet.
Arar mı bu eksikliği bir başka kişiden,

Arar, bence.
Bu kişide babası yaşındaysa, o genç kadına yumuşak bir dokuda ve de güven vererek yaklaşıyorsa, genç kadın tav olur mu bu duruma,

Olur, bence.
Genç kadın farklı noktalarında farklı dozlarda yaşarken içsel tatminlerini,

Ellilik aslan parçası da farklı noktalarında farklı dozlarda yaşamakta aynı anda fiziksel tatminlerini.
Alanın ve de satanın memnun olduğu sistemler,

Yani herkesin memnun olduğu yapılanmalar,
Sistem ta ki, taraflardan biri havlu atana kadar tatminsizlik veya yetersizlik adına,

Yürür gider.
Nereye nerene ne kadar yatırım yaptıysan emek verdiysen o kadardır hayatın çünkü.

Sevgi,
İnsanlık,

Erkeklik,
Kadınlık,

Babalık,
Annelik,

Para,
Dostluk,

Ruh,
Beden,

İş hayatı,
Kocalık,

Karılık,
Aşk,

Nereye?
Yaptığımız yatırımların verdiğimiz emeklerin karşılığı yaşamımızda ki değerlerimizdir.

Yapmadıklarımız yapamadıklarımız almak istesek dahi alamadıklarımızda eksikliklerimizdir  tamamlamak adına mücadele ettiğimiz.
Herkes kadını erkeği eksiğini tamamlamak çabasında.

Her yaşta.
Her kültürden,

Her sosyal yapıdan,
Her eğitim düzeyinden,

Her türden.
Eksikler tamamlanırken, değerler bir insandan bir diğer insana geçerken ortaya çıkan tablolar,

Geleneksel yapının dışındaysa,
Zıplıyoruz yerimizden.

O yüzden zıplatıyor genç kadın yaşlı erkek ilişkileri.
İnsanın aklıyla keşfettiği dedikodu mekanizması da,

Körükledikçe kızgınlıklarımızı,
Ve de hatırlattıkça eğer varsa kuyruk acılarımızı,

Ve de hüsranlarımızı,
İyice delleniyoruz.

Sayıları daha da artacak,
Hazırlıklı olun,

Genç kadın yaşlı erkek ilişkileri.
İki nedenden de.

İster hayvani genlere bağlı ruhsal gelişiminin yetersiz kalması olsun bu neden,
İster sevgiye bağlı ruhsal gelişiminin yükselmesi.

İnsanlar akıllarıyla icat ettikleri ile dünyayı yok etmeye çalıştıkça yani kendi yaşamlarını,
İlk çağa da geri dönüyorlar yavaş yavaş.

Aklın,
Nadiren ve kısıtlı olarak kullanıldığı günlere yani.

Herkes kendini,
Kurtarmaya çalıştığı,

Hayvani reflekslerle iç içe yaşanan döneme.
Dünya da öyle, o da kendini kurtarmaya çalışıyor kendi bildiği gibi kendi yöntemleriyle.

İnsan soyuda öyle.
Doğada ne varsa neler yaşanıyorsa insanlar içinde geçerli. Biz de doğanın bir parçasıyız.

Doğa,
Aklı yener.

Şaşırmayın gördüklerinize,
Yaşadıklarınıza.

Başa dönüyoruz.
Tutmadı akıl aşısı.

İnsan akıllı hayvan.
Amma,

Hayvan.
Şekle şemale yatırım yaptıkça kaybetmeniz an meselesi. Akılla gelen akılla gider. Sevgiyle gelense gitmez eğer ki akıl yoksa içinde.

Yatırımı sevgiye yaptın mı bir kez,
Kurtulmuşsan mülkiyet güdülerinden,

Aklınla şekillendirmemişsen hayatını bedenini ilişkilerini,
Mutlu yaşar gidersin,

Yüreğinle.
Sevgiye güven,

Aklaysa katiyen. Akla güvene güvene gelinen noktadır zaten,
İnsanlığı,

Başa döndüren.
Kızdıran akıldır çünkü,

Sevgiyse,
Güldüren.

Hiç yorum yok: