18 Ağustos 2012 Cumartesi

ÖP BENİ ENİŞTE

Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü diyen kadını tanıyan var mı? Bende bu bayram onu öpmek istiyorum. Eskiler de anne baba nine dede eli falan öpülürdü şimdilerde bayram da öpüşmek demek seks demek. Adettir, tatiller de coşulur sevişilir bol bol. Deplasman azdırır insanları.

Ha,
Bir de planlı programlı olanlar vardır. Hadi bu bayram şuraya gidelim.

Sevgili ise, hatta karı koca bileyken bile.
Tatile çıkılınca daha çok sevişilir.

Bayramların sekse verdiği katkı,
Bayramlar yaz aylarına denk geldikçe arttı.

Kavramlar,
Arzular,

Alışkanlıklar,
Gelenekler görenekler,

Kuşaktan kuşağa değil,
Birkaç yılda bir  bile değişiyorlar artık.

O yüzden,
Alışmayacaksın bayramda çoluk çocuk bir araya gelinir hallerine. Hiçbir şeye alışmamaya alışmak lazım esas.

Bir araya gelinme hallerinin neler olduğu,
Artık mevsimlere göre, tatil programlarına göre. Bayram tatillerinin kaç günlük olduğuna göre de.

Taa en başlarda,
O gün sabah aile içi bayramlaşmalardan sonra dökülürdük  yollara. Pek bi şık kıyafetlerle.

En yaşlılardan başlayıp,
Yaşça büyüklerin evleri gezilirdi tek tek ilk iki gün,

Son gün de,
Gençler gelirdi bu sefer anne baba evine.

Şeker bayramı demek şeker di zaten. Bir de nane likörü. Kahvenin yanında.
Mendil verilir çocuklara. Kumaş. Saklıyorum. Bir sürü var. Müzelik.

İçine de para koyarlardı. Kapı önünde tam da çıkarken verirler, büyüklerin öpüşme faslı bir türü bitmez kıvranırsın kaç para var içinde diye meraktan.
E normal, ya mantar veya su tabancası alacaksın ya da çata pata fit olunacak gelire göre.

Sonra,
Değişti, o ev bu ev gezmek yerine,

En yaşlının evinde bir araya gelinmeye başlandı,
Bir batımda bir çok kişiyle bayramlaşmaya başladık cümbür cemaat.

Sonra,
O da bitti veya eksilenler oldu aile akrabada çünkü şehirlere dağılmaya başladı aileler insanlar.

Göçler falan.
Bu sefer telefonla aramalar başladı. Bayram sabahı. Kablolusundan. Ev telefonu denilenden.

Ha bir de,
Kartpostallar yazıldı. Postalandı.

Kartpostal vardı, hala da var amma ancak hediye paketinin içine üstüne yerleşiyorlar artık, o kadar.
Kartpostal seçmek vardı günün önem ve mahiyetine göre. Ona bunu şuna da şunu gönderelim diye ayrılırdı seçilirken. Hep de eksik kalır illaki birilerini unutursun.

Ofis masasının üstüne evlerde de büfenin üstüne dizim dizim dizilir gelen kartpostallar.
Ne kadar çok kartpostal gelirse o kadar sevilirsin,

Ya da o kadar önemli insansın demekti.
Demeğe kalmadı,

Faks girdi hayatımıza. Süslü püslü desenli kağıtlar hazırlanır,
Yazarsın üstünü kutlama dileklerini gönderirsin diğer fakslara,

Fakslar gelir. Faks hiç susmaz hele arife günü. Sekreter bayram fakslarını dosya yapar koyar masanın üstüne. Kızım gönderdin mi bizim tebrik faksları?
Faks dönemini,

Mailler sonlandırdı.
Mail yağmuru başladı bu sefer. Renklendi tebrikler. Resimler fotoğraflar. Alakalı alakasızlar  tebrik edenler. Bedava ya. Dayan gitsin maile. Kim la bu? Biri, göndermiş. Vardır bir hesabı seninle.

Demeğe kalmadı yine telefona yüklendik. Bu sefer cep amma. Cepten ararsın. Bayramda cır cır telefonlar gelir, sende ararsın. Herkesin elinde cep. Yaşlılarda cep yok, onları ev telefonundan. Ev telefonu hala vardı çoğu insanda.
Sonra aramalar azaldı yerini mesajlar aldı. Cepten mesajlaşmalar.

Uzun manalı şiirsel bayram tebrikleri mesajlara yazılmış. Edebiyat patlatan patlatana.
Şairleri kıskandıracak mesajlar uzun uzun yazılmış. Altına da isim yazılır veya ailenin soyadı. Hala güvenilmiyor hafızaya kaydedilmiş isimlere numaralara.

Önceleri sadece sana mahsus sadece sana gönderilmiş gibiydi isminde yazar bir yerinde tebriğin,
Sonraları tek mesaj yaz, standart, herkesi kapsayacak düzende anlatımda, listede işaretle insanları yallah cümle aleme.

Derken,
Yaşlar ilerledi. Yaşlıların çoğu göçtü gitti.

Kalanlarsa,
Sardırdı internete. Ve de feysin buku,

Bokunu çıkardı bu sefer iyice durumun.
Şimdiler yani. Bu günler.

Yine süs püs ağdalı laflar cümleler,
Yaz hazırla, yükle,

Paylaş.
Listedekilerle.

Bitti.
Yırttın gibi sanki.

Hani hem tebrik ediyorsun insanların tamamını hem de tek tek uğraşmıyorsun.
Hem de,

Bayrama verdiğin önemi insanlık alemine anons ediyorsun.
Ve de,

En önemlisi verdiğin değeri de tanıdıklarına eşe dosta akrabaya herkese.
Onlarda ya layk ediyorlar senin tebriğini,

Ya da,
Yorum yazıyorlar. Tebriğe tebrik.

Üstünde artık ne varsa o sırada. Kılık kıyafet zorunluluğu yok. Şık falan olmak gerekmiyor. İstersen tuvalette bile tebrik et ıkınırken. Ne gören var ne bilen.
Kelimeler harfler senin. Tuşlarda senin. Parmaklarda. El sıkmak yerine, parmak uçlarıyla. Parmağının ucuyla değil amma.

Mekan seçimi de senin. Dekor senin. Kılık kıyafet senin. Kok istersen. İstersen seviş arada. İki deniz arası da olur. Kaşı da nereni istersen. Ne istersen yap et,
Gören yok. Duyan da.

Değmeden, dokunmadan, görmeden de seviyoruz artık.
Seviyoruz o kesin,

Amma,
Bırak dokunmayı görmeyi, sese bile ihtiyaç duymuyoruz artık sanki.

Kelimeler harfler şekiller yeter oldu, yeterliliği kabul gördü. Müziklerde. Şiirlerde. Metinlerde. Fotoğraflarda. Yükle ruhuna aklına gönlüne  uygun olanı,
Paylaş,

Gönder sevgiyi,
Gelsin sevgi,

Layklarla yorumlarla geri.
İster bayram ister doğum günü ister yeni yıl. Tebrik yağmuru. Her yönden her şekilde. Her gün her an her yerden  her yere.

Sadece kelimeler sadece harflerle. Resimlerle desenlerle fotoğraflarla desteklenmişken de bazen.
İnsan sevdiğini özler.

Özlemediğini de sevmez pek. Sevse de özleyecek kadar sevmiyordur demek.
Özletmiyordur. Tanıdık kıvamında kalmıştır yani. İster arkadaş olsun, ister akraba.

Özlediğinin de sesini duymak istemez mi insan?
Veya gözlerine bakmak?

Veya sarılmak?
İster.

İstermiş.
İstemiyor mu artık? İstese de şart değil.

Nedenmiş?
Herkes mekanikleştik elektronik olduk dijital olduk nereye gidiyor bu insanlık,

İnsanlık ölüyor diyor.
Ne kadar doğru.

İnsanlık ölüyor. Ölmesi gerekiyor da ondan. Bitiyor insanlık dönemi.
İnsanlık dediğin,

Şekille şemal çünkü.
Şekillerle yaşadı insanlık milyonlarca yıldır.

Nesiyle?
Aklıyla. Gönlüyle. Bedeniyle. Hepsi şekil yaratır şekle hayran şekille beslenen şekille besleyen şekle bağımlı. Amma şekille şemalle,

Ruhu,
Es geçerek yaşadı insanlar. Ruh çağırılırdı. Sanki bir yere gitmiş gibi.

Ey ruh gel.
Ruh gelmedi. Gitmedi ki gelsin. Ruh bende varım dedi sonunda. Çünkü son başı insanlığın.

Ne zaman ki akıl beden gönül yapabileceklerinin en üst seviyesine ulaşınca. Tekrarların edinmelerin tatminsizliği kaplayınca yaşamı, kapatınca girilecek yepyeni yolları,
Ruhunla sevmeyi öğrenmeye başlayan ilk insanlar olduk biz.

O kelimeler harfler süsler fotoğraflara yansıttığımız ruhumuzu,
Başka başka ruhlar kendilerince algıladıkları kadarıyla seviyorlar artık. Sevmek sevişmektir. Sevince sevişiriz.

Bal gibi,
Sevişiyoruz artık ekran başlarında kelimelerle harflerle resimlerle fotoğraflarla.

Sevişmek için bedenlerin şart olmadığını keşfediyor insanlar.
Sevişmenin tarifi de değişiyor bu yüzden zaten.

Sevişmenin,
Seksle ilgisi olmadığını keşfetmeye başladı insanlar. Çiftleşmeyle de.

Amma,
Henüz bunu bir türlü fark edemiyorlar henüz ne yaşadıklarını ve yaşattıklarını tam da anlayamıyorlar anlatamıyorlar. Henüz amma.

Henüz bununla nasıl ne yapacaklarını da bilmiyorlar. Henüz amma. Memnunlar. O kesin.
Hep beraber,

Sevişiyoruz. Çünkü hep beraber seviyoruz.
Topluca. Grup seks yapmadan amma.

Herkesle sevişiyoruz istediğimiz an istediğimiz zaman istediğimiz an.
Herkes de bizimle.

Cinselliği önemsemeden. Cinselliğimizi yani bedenimizi hormonlarımızı kullanmadan.
Ruhumuzla.

Sevişmiyor muyum diyorsunuz,
O zaman ne işiniz var,

O ekranın başında,
Sabahlara kadar akşamlara kadar.

Arada sırada da olsa. Her bir layk sevgidir. Her bir paylaşım sevgidir. Her bir yorum sevgidir.
Yavan geliyor mu sizlere eskiden hayatınızı dolduran  doldurduğunu düşündüğünüz pek çok şey?

Daha da,
Daha da nın,

Yetmediğini keşfettiği için insanlar zaten o ekranların başında, daha da larla. Peşinde olduğunuzu büyülenmiş gibi kapılıp gittiğinizin ne olduğunu farkında mısınız? Farkında olsanız da olmasanız da yaşıyor ve yaşatıyor musunuz?
Evetse,

Başladınız sevişmeye demektir çoktan birileriyle, ister kadın ister erkek. Çünkü seviyorsunuz demektir.
Her yaştan,

Her kültürden,
Her kandan insanı. Yeter ki sevsin o da.

Hayır diyorsanız eğer,
Farkında değilsiniz demektir henüz, fark ederseniz bir gün. Veya inatlaşır durursunuz kendinizle. Amma yine de o ekranın başında.

Gönderdikçe o sevgi dolu evrensel doğrularla bezenmiş,
Sözleri lafları metinleri, dilekleri, arzuları, istekleri,

Gönderdikçe hayat dolu güzelliklerle bezenmiş resimleri fotoğrafları,
Sevgi gönderiyorsunuz aleme, ne matrak hem de el aleme, hem de,

Evrene, ve de,
Sevgi alıyorsunuz alemden, el alemden, ve de,

Evrenden.
Farkında mısınız bilmiyorum,

Etrafında toplaşıyoruz sevginin.
Bazen kızıyoruz da belki bir birimize bazen kırıyoruz da belki bir birimizi,

Amma terk edemiyoruz artık. Ne insanları ne sevgiyi.
Yok edemiyoruz onu. Sildim seni desen de, o illaki var, orada. İsmini yazınca çıkıyor karşımıza. Adres yok çünkü. İsim var artık. Sen yani. Sen varsın ve de oradasın. O da burada.

Bayramlaşmalarla,
Törenlerle,

Kutlamalarla düğünlerle cenazelerle bir araya gelmeyi öğrendi önce insanlar.
Bedeniyle  gönüllüyle aklıyla bir araya gelip bir arada kalmayı yaşamayı,

Öğrendiler.
Şimdi sıra geldi,

Esasa.
İşin esasına.

Ruha yani. En gerçeğe. Görmeden sessizce dokunmadan sevmenin sevebilmenin başına geldi insanlar.
Şimdi sıra geldi ne var yoksa yaşarken ruhunla yaşamaya.  Hissederek hissettirerek.

Sıra geldi artık, bedenden akıldan gönülden daha da öte,
Ruhu şenlendirmeye.

Ruhu sevmeye.
Ruhları sevmeye.

Ruhlarla sarmaş dolaş olmaya.
Milyonlarca yıllık gelişim serüveninin gelinmesi gereken, bir gün gelinsin diye başlamış yaşamın,

Esas bölümüne.
Her türlü zulmün acının sonuna son dönemlerine  geliyor insanlar.

Çünkü zulmü acıyı doğuranda yaşatanda çoğaltanda coşturanda,
Akıl beden gönül.

Ki zaten kabullenmişiz de bu gerçeği. Ki,
O yüzden,

Ölünce biri,
‘Ruhu şad olsun’ diyoruz. Biliyor muyuz ne dilediğimizi ölenin ruhuna acaba?

Zannetmiyorum.
Şunu diyoruz aslında,

Öldün artık ya sen, ne gönlün ne aklın ne bedenin acı çektiremeyecek ne sana ne başkalarına ya artık,
O yüzden,

Mutlu ol neşeli ol sevimli ol artık,
Diyoruz ölenin ardından ölenin,

Ruhuna.
‘Ruhu şad olsun’,

Ruhun sevinsin mutlu sevimli  olsun demek.
Şad,

Sevimli neşeli demek.
Açın sözlüğü öyle yazıyor orada.

E madem ki bayram da gelmiş,
E ölmeden önce ölmeye de gerek kalmadan hem de,

Önce kendimin sonra hepimizin herkesin,
Bayramınız şeker,

Ruhunuz da,
Sevimli olsun neşeli olsun mutlu olsun dileklerimi kabul buyurunuz,

Bol bol daha da çok sevin sevişin de,
Bu vesileyle.

Yaşarken,
Hem de.

Hiç yorum yok: