31 Ağustos 2012 Cuma

KATIRLA ÖKÜZÜN HİÇ BİR BİLGİSİ YOK

Derenin kenarında otlayan katıra Tayyip’i tanıyor musun dedim, hayır dedi. O sırada ileride anıran eşeğe koştum Abdullah’ı tanıyor musun dedim, o da hayır dedi.

Şaşırdım.
Neyse,

Yürüdüm ileride öküzler var,
Onlara sordum,

Bülent’le Cemil’i tanıyor musunuz diye,
Onlarda hayır deyince,

Gerilmeye başladım.
Acaba bana bilgi mi yanlış geldi diye.

30 Ağustos Zafer Bayramlarının kutlamalarıyla ilgili konuşuyoruz dün arkadaşımla,
İtilip kakılmaktan sinirleri gergin,

Zannedersin vatan haini millet diyor,
Öyle bir muamele ki,

İçler acısı,
Sinirler gerilmiş,

Arkadaşım,
Böyle insanlık olmaz,

Ulan bunlara oy veren vatan evladı insan olamaz dedi.                                                
Vatan evladımıdır bilememde insan olamaz deyince,

Benimde aklıma ilk hayvanlar geldi açıkçası,
Acaba mı diye.

Ve de,
Düne kadar da açıkçası hayvanlarla bu konuda sohbet etmek hiç mi hiç,

Aklıma gelmemişti. Bir pencere açıldı içimde. Aydınlandım sanki.
Neyse,

Eve girerken girişte hep yatan köpeğe sordum önce tanıyor musun bu zatları diye,
Ben bilmiyorum dedi. Bu arada nedense ürktü hemen uzaklaştı yanımdan tırıs tırıs,

Kuyruğunu kıçının altına kıstırıp duvarın  dibinden.
Kafamda soru işaretleri ile bir türlü uyuyamadım tüm gece.

Sabahı zor ettim. Sinirlerim bozuk her gecenin sabahını zor ediyorum son zamanlarda nedense. Neyse,
İşim vardı sabah,

Haliç’e indim. Hala yeşili var aralarda,
Yürüyorum baktım etraf hareketli hayvandan yana, yayılmış hayvanlar yeşile parklara,

Fırsat bu fırsat dedim,
Sordum önüme gelen hayvana,

Tanıyan yok.
O zaman diyorum ki acaba yanılıyor mu arkadaşım,

Belki de insanlar verdi bu oyları. Ha ne evlatlarıdır  bunlar  bilemem.
De,

Geçtim sevgiyi yüreği,
Geçtim aklı,

Atatürk’e ve de Cumhuriyete bu denli saygısızlık yapmak için acaba ne mene bir canlı olmak lazım,
Şimdi onu düşünüyorum kara kara. Kara kara, çünkü gözümün önünde cirit atınca kara çarşaflılar, bende ak ak düşünemiyorum haliyle. Bu arada,

Katır öküz eşek konuştular aralarında ki,
Geldiler yanıma,

Anırmışlar böğürmüş haberleşmişler,
Diğer hayvanlarla,

Hiç biri tanımıyormuş bunları. Bizi bulaştırma bu iş galiba yine insan icadı dediler.
Hatta,

Dediler ki,
Bunların meğersem ataları dedeleri de çok çalışmışlar Kurtuluş Savaşı sırasında.

Hep dillendirilmiş,
Nesilden nesile kulaktan kulağa,

O zaman ne eziyetlerle çalıştıkları mücadele ettikleri bağımsızlık uğruna,
Özgürce otlamak için memleketlerinin çayırlarında ne kağnılar çekmişler neler cephaneler taşımışlar yolu izi olmayan dağlarda Mehmetçiğe.

Sonra,
Eşek dedi galiba sohbet ediyoruz,

Bunlarda mı otlamak istiyorlar hatta otluyorlar bizlere özenip dedi acaba. Amman da dedi.
Neden ki dedim,

Ağbi dedi bu otlama işini biz kendimizden iyi biliyoruz,
Feci bağımlılık yapar.

Buldun mu otun yeşilini gürünü tutamazsın kendini, başladın mı bir kez otlamaya,
Çatlayana kadar otlayanını biliriz biz dedi.

Hatta bitti mi ot o çayırda,
Gider tepişirlermiş başka eşeklerle öküzlerle de,

Komşu çayırı da tüketirmişler ottan yana.
Hayvandan al haberi demişler,

Hatta dün gazetelerde yazmış ülke tarihimizde ilk defa sap saman ot ithalatı için Bakanlar Kurulu onayı verip imzalamış da,
Cumhurbaşkanının,

Onayını bekliyormuş kararname.
Yetmemiş ülkenin otları bunca öküze eşeğe hayvana.

Haklıdırlar mutlaka.
Bilemeyiz biz insan halimizle hayvanlar ne hisseder ne düşünürler.

Hayvan bu.
E dedim o zaman çok acil hemen imzadan çıkması lazım Cumhurbaşkanından,

Acaba dedim,
Sapla samanı birbirine mi karıştırdılar da iyice çıkılamıyor işin içinden, ki,

O da varmış,
Bir de Cumhurbaşkanının galiba kulakları çok çınlıyormuş son günlerde,

O yüzden tedavi görüyormuş çalışamıyormuş,
Çınlamaları durdurmak için.

Üzüldüm şahsen. Neden çınlar ki kulaklar durup dururken.
Patrona şükür ki doktorları iyiymiş. Burun boğaz kulakçılar.

Adlarını  aldım doktorların.
Benim ve çevremin de kulaktan yana  derdi var son sıralarda.

Her yerimiz alışıktı,
İyi de idare ediyorduk,

Amma,
Dün son kalan yerimiz kulağımızın arkasından da yaptılar müdehaleyi,

O da ağrı yapıyor. İlkinde  acır hep.
Ki,

Yapılan yer kulak arkası olmasına rağmen,
Ağrıyan yerimiz yüreğimiz.

Galiba kardiyologda gerekiyor bize.
Sevindim amma.

Yüreğimiz acıyınca.
Demek ki,

Yüreğimizde  varmış az veya çok.
Ben uzun zamandır benim çevremin yüreği yok zannediyordum.

Amma yüreksiziz diyordum hep.
Demek ki varmış.

İyi  bu haber.
Kulak arkasından girince esas,

Varıyor ucu yüreğe kadar belki de demek.
Halbuki biz o kadar sakındık gözümüzü kulağımızı kaç nesildir,

Kaç yıldır.
Ne görmek istedik ne de duyduk,

Yıllardır.
Eskimesin diye gözümüz kulağımız ne olur ne olmaz.

Ki,
Geçtim gözün kulağın eskimesini,

Gözle kulak işini görünce,
Beyinde çalışmak zorunda kalıyor mecburen. Ki,

Beyin bu,
Kullan kullan nereye kadar yani. Zaten bir kısmını kullanıyoruz ha bire  aşk için para için falan. Ki hele,

Beyni siyasetle miyasetle memleket meseleleri ile doldurmaya başladın mı bir kez,
Yorulur,

Eskir beyin.
Yorgun ve eskimiş bir beyinle de,

İnsan ne doğru düzgün tatil programı yapabilir ne de layıkıyla haydi eller havaya diye,
Eğlenebilir.

Hatta,
Markaların indirim tarihlerini bile birbirine karıştırır ki,

Mazpatron,
Sonra cızcıbıldak kalıverirsin valla sezonun tam da ortasında hem de tatil programsız falan yani.

Düşün ki,
Tatil yok, eğlence yok, marka üst baş yok,

İnsanın isyan edesi gelir.
Feci yani.

Ha diyeceksin ki,
Ne yani çok mu önemli yani,

Yani memleket meselesi mi bunlar da,
Sanki memleket elden gidiyormuş gibi anlatıyorsun,

Doğru,
Telaşın alemi yok. Patrona şükür memleket duruyor yerli yerinde.

Yerinde duruyor da,
Yerlilerin elinde değilmiş meğersem artık.

Öküz girdi lafa bu işler meğersem yerlilerle olmuyormuş.
Dedi ki,

Bizim yerli öküzler yetersizlermiş asıl ithali iyidir öküzün dedi.
Şimdilerde,

İthal öküzler dolmuş ülkeye.
Nesi iyi dedim,

Ağbi bırak sütünü etini, çok güzel sıçıyor bu ithal öküzler dedi.
Panikle nereye demişim,

Nereye denk gelirse dedi.
Olur mu yahu dedim yani memleketin içine mi sıçıyorlar gelişigüzel bu ithal öküzler dedim,

Aynen dedi.
Bir anda oturdu taşlar yerine.

O yüzden sapla saman ot ithalatı yapmaya başlıyoruz demek ki.
Suşi gibi bir şey bu.

Karnıyarıkla kabak kalye yiyen yerli memleket evlatları tam ve kıvamında sıçamadıkları için,
Suşi falan adeti getirdik ya memlekete,

Tam sıçsınlar diye memleketimizin dünya insanları istedikleri yere,
Demek fark etmiyor insanı hayvanı. İthaliyle daha güzel sıçıyor tüm canlılar demek  ohh ne güzel, yarasın taşına toprağına memleketimin. Bereketler olsun. Arıtmalar yetmesin. Vidanjörler yetişemesin.

Aslında dünya insanı olmaktan kaynaklanıyor da olabilir mi,
Acaba,

30 Ağustos Zafer Bayramının kutlanmaması.
Yani,

Belki de mesaj verdik tüm dünyaya hem de tam da sıçarken,
Savaş fenadır diye.

Sonuçları zaferle de bitse bağımsızlıkla da bitse cumhuriyetle yönetilen özgür ve bağımsız bir devletin kurulmasıyla da bitse, kutlamamak lazımdır savaşları,
Mesajımız nettir,

Meyk lav dır nat vor dur,
Diye.

Ki,
Doğru mesaj bu. Bravo.

Aşk çocuklarıymış devlet büyüklerimizde,
Demek.

Sevindim çok mutlu oldum. Savaşı sevmeyen aşk ile yanıp tutuşan devlet büyüklerimiz olduğu için. Ne güzel.
Akşam,

Eşek katır at kafa çekmeye gidiyoruz.
30 Ağustos Zafer Bayramını kutlamaya yeniden.

Karar verdik her gün kutlayacağız anasını satayım,
Hepimizin dedesi de vatan uğruna,

Şehit çıktı tesadüfen.
Memleketi kurtaracağız  eşek at katır el ele hep beraber.

Empati kuracaklarmış,
Oy verenlerle de,

Oyu alanlarla da.
Bizim neyimiz eksik bunca insandan dediler.

Haklılar.
Eksikleri yok fazlılıkları var hatta.

Bayağı  bir fazlalıkları var.
Empati kursunlar bakalım,

Eksiğiyle  fazlasıyla.
Bana gösterdiler fazlalıklarını,

Aşk olsun dedim. Ağzımdan aldılar,
Lafı,

Aşk olacak az kaldı merak etme sen dediler,
Yakında.

Böyle aşk,
Bu kafayla gidenlere yeter de artar bile de dediler.

Hatta artar,
Aşk bile ihraç ederiz dediler. Sen memleketine değil,

Mal’,
Ina güven dediler.

Olmadı,
Bartır yaparlarmış,

Sapla samanla.
Dünden beri mal’ıma güveniyorum artık.

Dost başka bir şey.

Ne güzel akıllar,

İnsan insanlığından utanıyor yani...
 
 

Hiç yorum yok: