Derenin kenarında
otlayan katıra Tayyip’i tanıyor musun dedim, hayır dedi. O sırada ileride
anıran eşeğe koştum Abdullah’ı tanıyor musun dedim, o da hayır dedi.
Şaşırdım.
Neyse,
Yürüdüm
ileride öküzler var,
Onlara
sordum,
Bülent’le
Cemil’i tanıyor musunuz diye,
Onlarda
hayır deyince,
Gerilmeye
başladım.
Acaba bana
bilgi mi yanlış geldi diye.
30 Ağustos
Zafer Bayramlarının kutlamalarıyla ilgili konuşuyoruz dün arkadaşımla,
İtilip
kakılmaktan sinirleri gergin,
Zannedersin
vatan haini millet diyor,
Öyle bir muamele
ki,
İçler acısı,
Sinirler
gerilmiş,
Arkadaşım,
Böyle
insanlık olmaz,
Ulan bunlara oy veren vatan evladı insan olamaz dedi.
Vatan evladımıdır
bilememde insan olamaz deyince,
Benimde aklıma
ilk hayvanlar geldi açıkçası,
Acaba mı
diye.
Ve de,
Düne kadar
da açıkçası hayvanlarla bu konuda sohbet etmek hiç mi hiç,
Aklıma
gelmemişti. Bir pencere açıldı içimde. Aydınlandım sanki.
Neyse,
Eve girerken
girişte hep yatan köpeğe sordum önce tanıyor musun bu zatları diye,
Ben
bilmiyorum dedi. Bu arada nedense ürktü hemen uzaklaştı yanımdan tırıs tırıs,
Kuyruğunu
kıçının altına kıstırıp duvarın dibinden.
Kafamda soru
işaretleri ile bir türlü uyuyamadım tüm gece.
Sabahı zor
ettim. Sinirlerim bozuk her gecenin sabahını zor ediyorum son zamanlarda
nedense. Neyse,
İşim vardı
sabah,
Haliç’e
indim. Hala yeşili var aralarda,
Yürüyorum
baktım etraf hareketli hayvandan yana, yayılmış hayvanlar yeşile parklara,
Fırsat bu
fırsat dedim,
Sordum önüme
gelen hayvana,
Tanıyan yok.
O zaman
diyorum ki acaba yanılıyor mu arkadaşım,
Belki de
insanlar verdi bu oyları. Ha ne evlatlarıdır bunlar bilemem.
De,
Geçtim
sevgiyi yüreği,
Geçtim aklı,
Atatürk’e ve
de Cumhuriyete bu denli saygısızlık yapmak için acaba ne mene bir canlı olmak lazım,
Şimdi onu
düşünüyorum kara kara. Kara kara, çünkü gözümün önünde cirit atınca kara
çarşaflılar, bende ak ak düşünemiyorum haliyle. Bu arada,
Katır öküz
eşek konuştular aralarında ki,
Geldiler
yanıma,
Anırmışlar
böğürmüş haberleşmişler,
Diğer
hayvanlarla,
Hiç biri
tanımıyormuş bunları. Bizi bulaştırma bu iş galiba yine insan icadı dediler.
Hatta,
Dediler ki,
Bunların
meğersem ataları dedeleri de çok çalışmışlar Kurtuluş Savaşı sırasında.
Hep
dillendirilmiş,
Nesilden
nesile kulaktan kulağa,
O zaman ne
eziyetlerle çalıştıkları mücadele ettikleri bağımsızlık uğruna,
Özgürce
otlamak için memleketlerinin çayırlarında ne kağnılar çekmişler neler
cephaneler taşımışlar yolu izi olmayan dağlarda Mehmetçiğe.
Sonra,
Eşek dedi
galiba sohbet ediyoruz,
Bunlarda mı otlamak
istiyorlar hatta otluyorlar bizlere özenip dedi acaba. Amman da dedi.
Neden ki
dedim,
Ağbi dedi bu
otlama işini biz kendimizden iyi biliyoruz,
Feci
bağımlılık yapar.
Buldun mu
otun yeşilini gürünü tutamazsın kendini, başladın mı bir kez otlamaya,
Çatlayana
kadar otlayanını biliriz biz dedi.
Hatta bitti
mi ot o çayırda,
Gider
tepişirlermiş başka eşeklerle öküzlerle de,
Komşu çayırı
da tüketirmişler ottan yana.
Hayvandan al
haberi demişler,
Hatta dün
gazetelerde yazmış ülke tarihimizde ilk defa sap saman ot ithalatı için
Bakanlar Kurulu onayı verip imzalamış da,
Cumhurbaşkanının,
Onayını
bekliyormuş kararname.
Yetmemiş
ülkenin otları bunca öküze eşeğe hayvana.
Haklıdırlar
mutlaka.
Bilemeyiz biz
insan halimizle hayvanlar ne hisseder ne düşünürler.
Hayvan bu.
E dedim o
zaman çok acil hemen imzadan çıkması lazım Cumhurbaşkanından,
Acaba dedim,
Sapla samanı
birbirine mi karıştırdılar da iyice çıkılamıyor işin içinden, ki,
O da varmış,
Bir de
Cumhurbaşkanının galiba kulakları çok çınlıyormuş son günlerde,
O yüzden
tedavi görüyormuş çalışamıyormuş,
Çınlamaları
durdurmak için.
Üzüldüm
şahsen. Neden çınlar ki kulaklar durup dururken.
Patrona
şükür ki doktorları iyiymiş. Burun boğaz kulakçılar.
Adlarını aldım doktorların.
Benim ve
çevremin de kulaktan yana derdi var son
sıralarda.
Her yerimiz
alışıktı,
İyi de idare
ediyorduk,
Amma,
Dün son
kalan yerimiz kulağımızın arkasından da yaptılar müdehaleyi,
O da ağrı
yapıyor. İlkinde acır hep.
Ki,
Yapılan yer
kulak arkası olmasına rağmen,
Ağrıyan
yerimiz yüreğimiz.
Galiba
kardiyologda gerekiyor bize.
Sevindim
amma.
Yüreğimiz
acıyınca.
Demek ki,
Yüreğimizde varmış az veya çok.
Ben uzun
zamandır benim çevremin yüreği yok zannediyordum.
Amma
yüreksiziz diyordum hep.
Demek ki
varmış.
İyi bu haber.
Kulak
arkasından girince esas,
Varıyor ucu
yüreğe kadar belki de demek.
Halbuki biz
o kadar sakındık gözümüzü kulağımızı kaç nesildir,
Kaç yıldır.
Ne görmek
istedik ne de duyduk,
Yıllardır.
Eskimesin
diye gözümüz kulağımız ne olur ne olmaz.
Ki,
Geçtim gözün
kulağın eskimesini,
Gözle kulak
işini görünce,
Beyinde
çalışmak zorunda kalıyor mecburen. Ki,
Beyin bu,
Kullan
kullan nereye kadar yani. Zaten bir kısmını kullanıyoruz ha bire aşk için para için falan. Ki hele,
Beyni
siyasetle miyasetle memleket meseleleri ile doldurmaya başladın mı bir kez,
Yorulur,
Eskir beyin.
Yorgun ve
eskimiş bir beyinle de,
İnsan ne
doğru düzgün tatil programı yapabilir ne de layıkıyla haydi eller havaya diye,
Eğlenebilir.
Hatta,
Markaların
indirim tarihlerini bile birbirine karıştırır ki,
Mazpatron,
Sonra
cızcıbıldak kalıverirsin valla sezonun tam da ortasında hem de tatil programsız
falan yani.
Düşün ki,
Tatil yok,
eğlence yok, marka üst baş yok,
İnsanın
isyan edesi gelir.
Feci yani.
Ha
diyeceksin ki,
Ne yani çok
mu önemli yani,
Yani
memleket meselesi mi bunlar da,
Sanki
memleket elden gidiyormuş gibi anlatıyorsun,
Doğru,
Telaşın
alemi yok. Patrona şükür memleket duruyor yerli yerinde.
Yerinde
duruyor da,
Yerlilerin
elinde değilmiş meğersem artık.
Öküz girdi
lafa bu işler meğersem yerlilerle olmuyormuş.
Dedi ki,
Bizim yerli
öküzler yetersizlermiş asıl ithali iyidir öküzün dedi.
Şimdilerde,
İthal
öküzler dolmuş ülkeye.
Nesi iyi
dedim,
Ağbi bırak
sütünü etini, çok güzel sıçıyor bu ithal öküzler dedi.
Panikle
nereye demişim,
Nereye denk
gelirse dedi.
Olur mu yahu
dedim yani memleketin içine mi sıçıyorlar gelişigüzel bu ithal öküzler dedim,
Aynen dedi.
Bir anda
oturdu taşlar yerine.
O yüzden
sapla saman ot ithalatı yapmaya başlıyoruz demek ki.
Suşi gibi bir
şey bu.
Karnıyarıkla
kabak kalye yiyen yerli memleket evlatları tam ve kıvamında sıçamadıkları için,
Suşi falan
adeti getirdik ya memlekete,
Tam
sıçsınlar diye memleketimizin dünya insanları istedikleri yere,
Demek fark
etmiyor insanı hayvanı. İthaliyle daha güzel sıçıyor tüm canlılar demek ohh ne güzel, yarasın taşına toprağına
memleketimin. Bereketler olsun. Arıtmalar yetmesin. Vidanjörler yetişemesin.
Aslında
dünya insanı olmaktan kaynaklanıyor da olabilir mi,
Acaba,
30 Ağustos
Zafer Bayramının kutlanmaması.
Yani,
Belki de
mesaj verdik tüm dünyaya hem de tam da sıçarken,
Savaş
fenadır diye.
Sonuçları
zaferle de bitse bağımsızlıkla da bitse cumhuriyetle yönetilen özgür ve
bağımsız bir devletin kurulmasıyla da bitse, kutlamamak lazımdır savaşları,
Mesajımız
nettir,
Meyk lav dır
nat vor dur,
Diye.
Ki,
Doğru mesaj
bu. Bravo.
Aşk
çocuklarıymış devlet büyüklerimizde,
Demek.
Sevindim çok
mutlu oldum. Savaşı sevmeyen aşk ile yanıp tutuşan devlet büyüklerimiz olduğu
için. Ne güzel.
Akşam,
Eşek katır
at kafa çekmeye gidiyoruz.
30 Ağustos
Zafer Bayramını kutlamaya yeniden.
Karar verdik
her gün kutlayacağız anasını satayım,
Hepimizin
dedesi de vatan uğruna,
Şehit çıktı
tesadüfen.
Memleketi
kurtaracağız eşek at katır el ele hep
beraber.
Empati
kuracaklarmış,
Oy
verenlerle de,
Oyu
alanlarla da.
Bizim
neyimiz eksik bunca insandan dediler.
Haklılar.
Eksikleri
yok fazlılıkları var hatta.
Bayağı bir fazlalıkları var.
Empati
kursunlar bakalım,
Eksiğiyle fazlasıyla.
Bana gösterdiler
fazlalıklarını,
Aşk olsun
dedim. Ağzımdan aldılar,
Lafı,
Aşk olacak
az kaldı merak etme sen dediler,
Yakında.
Böyle aşk,
Bu kafayla
gidenlere yeter de artar bile de dediler.
Hatta artar,
Aşk bile ihraç
ederiz dediler. Sen memleketine değil,
Mal’,
Ina güven
dediler.
Olmadı,
Bartır
yaparlarmış,
Sapla
samanla.
Dünden beri
mal’ıma güveniyorum artık.
Dost başka bir
şey.
Ne güzel akıllar,
İnsan insanlığından utanıyor yani...
Ne güzel akıllar,
İnsan insanlığından utanıyor yani...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder