Nedenleri
koy bir kenara şimdi, sizlerin çevresinde karısını kocasını sevgilisini eşini
aldatmamışların sayıları aldatmışlardan çok mu az mı sizce? Siz aldattınız mı
hiç mesela? Seks yapmanız sevişmeniz
şart değil aldatmaksa konu, sevdiniz mi? Hani içiniz de gitti mi hiç? Vay be
kadına bak erkeğe bak dediniz mi hiç?
Hani bir an onunla olduğunuzu hayal falan ettiniz mi hiç?
Kesin.
Yapmadım
hissetmedim düşünmedim hayal etmedim diyen,
Böle olsun
mu?
Olsun.
Ki,
Aldatmaların
büyük bir kısmından da bi habersiniz.
Neler oluyor
kim bilir nerelerde hatta burnunuzun dibinde belki de,
Bilmediğiniz,
Bilme
şansınızın olmadığı hatta a aa ayol en yakınım o bile dediğiniz hatta.
Hep işkilli
insanlar ordusu. Huzursuz mutsuz sağlıksız. Bu durumu bu durumunu normal
zanneden artık hem de.
Al sana
paranoyak bir toplum kadınıyla erkeğiyle.
Acaba mı?
Diye. Ki, bildiniz,
Acaba.
Aklınız
yatıyor mu kırk sene bir erkekle bir kadının aynı çatı altında aynı yatakta bir
ömrü,
Bir başka
kadın veya erkekle hiçbir ilişkiye,
Amma ruhen
amma gönülle amma bedenen,
Girmeden
geçireceğine?
Gerçekten
inanıyor musunuz buna?
Yoksa,
Öyle olmalı
diye enjekte edilenlere öğretilere kaptırmış kendinizi,
Öyle olmalı
diye,
Tutturuyor
musunuz siz?
Size ne
sevdiğinizin kiminle ne yaşadığından?
Desem,
Hoppa herkes
çullanır üstüme.
A aa olur
mu, a aa sen ne diyorsun öyle diye.
Ne yani de
derler,
Yani,
İsteyen
istediğiyle beraber olacak yani kimin eli kimin cebinde belli değil,
Tabiriyle,
De yani öyle
mi yaşanacak yani derler hemen.
Evet.
Öyle
yaşanacak.
Ki,
Zaten neredeyse
öyle yaşanmıyor mu sanıyorsunuz şimdilerde kadın erkek kadın kadına erkek
erkeğe ilişkiler,
Eğer ki
karşılaştırırsanız,
Anne baba
dede nine kuşağıyla bizim kuşağı ve alt kuşakları.
Sonra,
Başlar
nostaljik sohbetler.
O zaman
efendim şöyleymiş de o zaman böyleymiş de diye.
İyi ya
söylüyorsun işte,
O zamanmış
onlar. Şimdi ne zaman?
Bu zaman.
Bir aldatma
furyasıdır gidiyor uzun yıllardan beri.
Amma ne
aldatma.
Aldatan
aldatana.
Tabii ki
yakalananlar biliniyor bir tek. Yakalanmayanlar aldatmamış sayılıyorlar.
Kim bilir,
Yakalanmadan
aldatanlar esas ne oranda.
Meçhul.
Bence
yakalanmayanlar yakalananlardan daha fazla.
Kadınların altıncı
hisleri de eski altıncı hisler değil be,
O altıncı
hislerde o zamanın zamane hisleriymiş meğersem.
Nostalji
oldu o da.
Neden
aldatıyorlar?
Tabii ki
sahnede erkekler öncelikle.
Aldatan hep
erkektir genelde ya, genel temayül üzerine.
Peki
erkekler olsun aldatanlar hep.
Kimle?
Muhtemelen
bir başka erkekle değil, bir başka kadınla.
Aldatmanın
en şiddetlileri evlilikler de yaşanıyor olsun hadi.
Demek evli
erkek karısını bir başkasıyla aldatıyor. Kim? Evli bir erkek. Kimle? Bir
kadınla.
Demek ki,
O kadın
dediğimiz kişi biliyor erkeğin evli olduğunu. Kötü kadın diyoruz biz o kadına.
Hatta duruma göre de, ansızın orospu oluyor o kadın nedense.
Erkekler
orospularla yatar kalkar seks yapar da, evlenmez.
Amma,
Nasıl
oluyorsa o orospuyu karı olarak kabul ediyor da erkekler bazen.
İçinden
çıkılamayan denklem de şudur.
Bir kadının
evli bir kadın arkadaşının kocası karısını aldatırsa, yani kadının kadın
arkadaşını,
O kadın yani
diğer kadın kötü kadın hatta orospunun önde gideni olur.
Amma,
Bir kadının
bekar bir kadın arkadaşı hatta evlide olabilir bu kadın arkadaş,
Eğer ki bir
başka erkekle kocasını aldatıyorsa,
Bunun adı
genelde aşk hikayesi olur.
O evli
erkeğin bizim tanımadığımız karısı da
adama çok çektirmiş çektiren kadın olur. Veya kocası da.
Yani,
Aldatmada
değerlendirmeler yorumlar aldatmaya bakış açısı, duruma göredir. O
durumda aldatan mı aldatılan mı tarafındayız ya da o kadının arkadaşı mıyız
yoksa değilmiyiz e göre değişken demektir.
Sahtekarsın
sahtekar. Hepimiz. Bireye göre değil de birileri tarafından kurgulanmış toplumsal
yapının aile ve ilişki kavramlarına da yansıyan çarpıklığı sahtekar yapıyor
zorla bizleri. Sahtekarız amma bu durum da o kesin.
Kabul et,
canımı ye.
Etmezsin de.
Aldatma
kavramı zırvalığın ta kendisidir de ondan. Aldatan iyi bilir iyi hisseder bu
zırvalığı da ondan.
Zaten bu
zırvalık,
Evliliğin de
neme zırvalık olduğunu gözümüze soka soka ispat etti etmeyede devam ediyor bizlere,
Ne zaman?
Son
zamanlarda. Hangi son zamanlarda? Bakınız son on onbeş yıldaki boşanma sayısı
ve de oranlarına ve de aldatmaların çoğalmasına. Tak be kat hem de.
Hayır mı? Ben
saçmalıyorum mu diyorsunuz?
İyi,
Ben mi
boşattım boşandırdım milyonlarca çifti? Ben zorladım aldatmalara milyonları?
Hatta,
Kimisini
birkaç kez hem de ister boşanma ister aldatmada. Çok kez hatta.
Evlenip
evlenip boşanmak aldatma psikolojisini hissetmek bireyleri kıvrandırmak zırva
değil saçma değil de,
Saçma zırva
olan,
Benim.
Oldu.
Aslında kadınlar
bu tufalara düşmezler amma erkekler kadınları hep kandırıyorlar efsanesi de
yıkıla yıkıla güldüğüm en güzel şakadır.
Kim
kandıran?
Erkek.
Kanan kim?
Kandırılan kim?
Kadın.
İşte burada
gülmekten yuvarlanıyorum artık yerlere.
Sizde
yuvarlanın, çok komik çünkü.
Yahu,
Akıl var
izan var, ki o akılla izan da en çok esas kadında var be şekercim,
Kalanlarla
idare etmeye çalışıyorlar be erkekler. Bunu bilmeyen mi kaldı artık.
Kadın erkeğe
kanıyor ha?
Hani kanmak
istemiyor, aklında gönlünde ruhunda bedeninde kanmak kanmaya niyet hiç yok, hiç
mi hiç amma,
Sonra bir
erkek çıkıyor akıllı mı akıllı, aklını ruhunu gönlünü bedenini çeliveriyor,
Aklına
gönlüne ruhuna bedenine düşüveriyor kadının,
Kadın da,
A aa neler oluyor bana böyle, yoksa kanıyor muyum ben çeliniyor muyum yoksa
ben ey patronum diyor?
Diyorsunuz
yani?
Yapma.
Patron
aşkına yapma. Erkekleri yüceltmek adına çok güzel bir jest,
Romantikte
nispeten,
Amma,
Yapma.
Gerçekçi değil çünkü.
Gerçekten
gerçekçi değil. Ey kadınlar sizce eğer ki bir kadın istemezse ve de ruhunda
gönlünde bedeninde bir boşluğa bir eksikliğe düşmemişse, bir erkek bir kadını
kandıra bilir mi? Diye sorsam…
İnsanlar
özgürlüklerin özgürlüklerinin peşine
düştü tadını aldı o kadar.
Her yönde her yönündeki koridorunda yaşamın. Bütün mesele budur.
Yok aldatmak
falan.
Yok çünkü ömür boyu ilişkiye taahhütte bulunmak
falan artık. Yaşa gör var. O kadar.
Ömrünün
sonuna kadar falan hiç yok en başta. Niyet olabilir belki o kadar.
İnsanlar
kadını erkeği,
Bizim
kuşakta idrak biraz gecikmelide edilmişte olsa,
Özgür
olduklarını,
Birey
olduklarını,
Ne
ruhlarının ne gönüllerinin ne bedenlerinin,
Hiçbir
nedenle,
Kısıtlanmaması
gerektiğini kısıtlanamayacağını sonunda,
Hem akıl
ettiler,
Hem de
farkında olmadan da, isyan ettiler yaşadıklarına ve yaşatılanlara ve
yaşattıklarına.
Bu kadar
basit ve sade aslında gelinen nokta.
Ki,
Bu nokta,
Diğer
noktalara taşıyacak insanlığı.
Adıysa,
Sevginin
özgürlüğüdür bunun. Her şeyi şekle şemale soktuk insanoğlunu zincirledik hapsettik
kurallara etiğe amma gönülle ruhla baş edemedik. Bedenle de hatta.
Kanun kural
etik gelenek görenek diye diye sınırlandırılmış yaşamlara, yaşamlarına,
İsyan etti
insanlar.
Ben,
De,
Varım dedi
insanlar. Ben de dediğin an bitirdin zaten tüm kurgulanan sistemi.
Bunu en çok
hissederek inanarak da kadınlar fark ettiler. Çünkü onlardı baskının zulmü ile
yaşamlarını sürdüren. Hem de duygunun en zenginine en derine sahip canlılar
olarak.
Kaç erkekle nasıl
beraber olduklarına değil,
Aile ve
toplum yapısı içinde ki konumlarına değil,
Kendilere
takılan ve taktıkları adlara değil,
Birey
olarak,
Adsız adı
olmayan, adlandırılarak sınırlandırılmamış sınırlandırılmayan yaşamı seçti
kadınlar. Evli bekar anne değil, hepsi.
Kimi,
Hala
derinlerinde hayallerinde rüyalarında yaşıyor bu farkındalığı korkularıyla,
Kimi de,
Gerçek
hayatın içinde. Bire bir.
Ki,
O kötü
kadının tarifi de aldatmadan kaynaklanamıyor artık.
Para için
maddi menfaatler için bir erkekle beraber olan kadınlar oldular şimdi esas
dedikodu mekanizmasının kahramanları.
Yoksa,
Kim
kimleymiş nedeni oymuş buymuş,
Önemini
yitirdi. Sohbet konusu bile değil, değil mi ki dedikodusu olsun yapılsın.
Dedikodu
mekanizmasını işletenlerde,
Derinlerinde
özlemler olsa dahi,
Bastırılmış
duygu ve hisleriyle aslında kendilerine olan kızgınlıkların acısını başka
insanlardan çıkarmaya çalışanlar.
Aldatma
kavramı,
Sözlüklerden
bile çıkacak bir gün.
Özgürlük kavramının günlük yaşamda her geçen gün daha
da güçlenmesi ve de özlenen olmasına endeksli olarak.
Hayat
arkadaşı. O da bir ad amma,
Bak ne güzel
aslında.
Kim?
Hayatımın
arkadaşı. Her neler yaşarsam ve de yaşarsa yaşasın o benim arkadaşım hep.
Dostum.
Gönül ve ruh rızasıyla sevgiyle yaşanan birliktelik.
Bazen bedenlerinde iç içe olduğu. Akılların karşılıklı aktığı.
Eskiden itiraz
ederdim hayat arkadaşlığı tanımına. Eş karı koca sevgili tanımlamalarına sadık
bir insan olduğumu zannettiğim zamanlarımda,
Korkularımla
henüz yüzleşmediğim zamanlarda.
Mülkiyet
sahiplenmenin ilişkinin kendi olduğunu zannettiğim zamanlarımda.
Şimdiyse,
Sever oldum
hayat arkadaşı tanımını.
Sıcak sevgi
dolu kabullenmiş kabul görmüş bir ilişki. Herkesin özgür olduğu. Her nevi
özgürlüğüne rağmen hayatında hep var olsun diye hep istediğin kişi.
Her şeye
rağmen,
Her şeyi
ile.
Aldatamazsın
hayatının arkadaşını istesen dahi. Yaşarsın sadece. Yaşar sadece.
Birey olarak
kendini yaşarsın.
O da
kendini.
İki insan
isterlerse de bir birlerini. İmza yok. Tanım yok. Kural kaide yok.
Özgürce
seçim. Özgürce yaşamak birlikte, o kadar.
Aldatmak çok
fenadır.
En fena
şeydir birini aldatmak.
O biri,
Sizseniz
eğer. Kendinizseniz eğer.
Sakın
aldatmayın kendinizi.
Canınız neyi
nasıl yaşamak istiyorsa gidin yaşayın.
Sonra,
Bir gün,
Gelince
yaşlar bir yerlere, oturttuklarında sizi camın önüne,
Oyalanın
diye yani, ölmeden vakti öldürmeye başladığınızda yani,
İçirirlerken
hani çorbayı dudağınızın kenarından akıtırlarkenlere geldiğinizde,
Aklınıza
gelenler arasında,
Yüzünüzü
güldüren siz gibi kendiniz gibi amma öz be öz kendiniz gibi yaşanmışların
çokluğu azlığı ve de ruhunuzda ki gönlünüzde ki şiddeti heyecanı kadar
yaşamışsınız demektir hayatınızın tamamını.
O gün,
Çeyrek kala
son nefesinize aklınıza ne kanun gelir ne kural ne etik ne de gelenek görenek.
Aklınıza bir
tek güzellikler gelir,
Yaşanmış ve
de,
Yaşatmışsanız
eğer.
Sırtınızı
sıvazlayanlar aslansın kaplansın gurumuzsun diyenler,
Ya çoktan
kendi evlerinde kendi yaşamlarında,
Ya zaten
göçüp gitmişlerdir çoktan.
Biri varsa
amma eğer,
Yaşıyorsa
hala o da.
Belki karşı
koltukta belki de bir telefon uzaklığında sizi hala seven,
Gönlünüze
bedeninize giren çıkanın çetelesini tutmayan tutmamış olan biri,
İşte o,
Sizin hayat
arkadaşınız. Ruhunuzu gönlünüzü bedeninizi aklınızı ezbere bilen.
Sizi,
Siz gibi
sizken sevmiş, sizinde onu o gibi oyken sevdiğiniz biri. Hani var ya ‘O’, o
işte. Prens geldi sonunda, prensesine. Atını siktir edin, bastonu bile yeter
insana.
Gülümseyerek
göçer gidersiniz bir gün.
Özgürlüğünüzün
dostuna,
Hayatınızın
arkadaşına,
Sırıl sıklam
aşıkken hem de.
Aşık,
Ölürsünüz o
gün.
Aşıkken aşkla
hem de.
Bu kadar
basittir ve sadedir yaşam,
Yaşamasını
bilmişsen,
Yaşamayı,
Becerebilmişsen
eğer.
Ha gurur mu
dediniz?
O işte sizi esas
mahveden, hem de tam da yaşarken.
Sanki,
Sizedir girenle çıkan. Yok illaki gurur diyorsanız,
Gurur da mı
terbiye olsun istiyorsunuz? Ha iyi o zaman, emrimdir evrene,
Aşk çarpsın
hepinizi,
Görürüm o
gün,
Sizi kıçınızda
bile sallamayan o pek kıymetli gururunuzu.
Az laf,
Çok iş.
Bırakın laf
salatasını da,
Yaşayın
uleeen yaşayın…,
Hazır eliniz
kolunuz ayağınız gözünüz ağzınız burnunuz şeyiniz yaşarken.
Adı bile hayat
değil mi ulen zaten?
İçimi
tüketmeyin karşımda benim farkındayken aslında hepsini, ve de o yüzden,
Muzur muzur sırıtırken. Salak değilim ben,
Yemezler.
Anı var mı
anı? Ondan haber verin siz esas. Muhabbete güzel insan topluyorum tek tek,
Bacaklarım
tutmazkene.
Ben hayatım.
Hayatım da,
Ben.
1 yorum:
Ben hayatım.
Hayatım da,
Ben.
Yorum Gönder