Kaleyi düşürmedi. İki başkan savaşa girdi. Biri Fenerbahçe’nin diğeri milyonlarca müridi olan cemaatin başkanı. İkisi de çok inanıyor. Amma, biri dar ağacını bile göze aldım derken, diğeri korkaklığından üstünde oyunlar çevirerek nemalandığı cebinde pasaportunu taşıdığı ülkeye bile gelemiyor.
Sonuçlarınınistediğin gibi olacağına dair garanti alsan da emin olsan da,inancın uğruna başkaları tarafından güdülmene izin vermeyecek kadar güçlü bir karaktere sahip olacaksın bu kesin, kalıcı bir zafer istiyorsan.
İnanmak yetmez.
Cesur olacaksın.
Korkak olmayacaksın.
Akıllı değil, çok akıllı olacaksın.
Bu ülkede,
Hükümet devirecek kadar güçlü,
En büyük kurum en büyük oluşum,
Fenerbahçe’dir. Artık.
Artık tescillendi bu güç. Bu gücün şiddetini çok iyi bildikleri için ele geçirmek istediler zaten Fenerbahçe’yi. Çok farkındaydılar en başından beri.
Aziz Yıldırım,
Mahkeme de,
Hakimin ve de tüm izleyenlerin önünde,
Net olarak,
‘Ben bu devlete ve adaletine güvenmiyorum’ dedi.
Başka var mıdiyen,
Kulüp başkanı,
İş adamı,
Kaybedecek çok şeyi olan,
Kalkıp ayağa,
Ben bu devlete yani aynı manada hükümete güvenmiyorum diyen?
Yok.
Olanlar,
Yemişler kazığı,
Alamamışlar ihaleleri,
Hırslarından söylüyorlar. Ki, hırslarından söylerken bile lafın ya başına ya sonuna adalete güveniyoruz da diyorlar. Ki, zaten ne hükümet dinliyor, ne de vatandaş onları.
Aziz Yıldırım’ın ne hükümete ne devlete hiç mi hiç,
İhtiyacıyok.
Faruk Yalçın’ın yeğeni. Özür mü dilesin çok güçlü çok zengin bir adamın yeğeni diye doğdu diye yani.
Yaşı gelmişaltmışlara,
O da olmuş bir başka Faruk Yalçın,
Belki de boynuz çoktan geçmiş kulağı bile.
Savaşa girmeden evvel,
Düşmanı iyi analize edip,
Doğru güçleri,
Onun zayıflıklarına,
Doğru zamanda,
Doğru oranda yönlendirmezsen,
Doğru eğitilmiş komutan ve askerlerle,
Kazanma ihtimalin olan savaşı da yüzüne gözüne bulaştırır,
Kaybeder gidersin kıçına baka baka…
Aziz Yıldırım iyi çaktı en zayıf noktalarını. Korkaklar karşısındakiler.
Cemaat haddini aştı.
Aştıklarını fark edemediler,
Alt yapısıeksik,
Kök kültürden mahrum,
Cahil cühela takımı üstünden elde ettikleri başarılar nedeniyle. Zafer körlüklerine mağlup oldular, akılsızca organize ettikleri operasyonda.
İyi de kardeşim,
Orası Kadıköy bu biir,
Karşındaki adamda,
Siyasetten nemalanmıyor bu da ikii…
Uzmanlık konusu uluslar arası çok gizli inşaatların müteahhitliği.
Nato tesislerinin falan mesela. Dayı bey dünyada ilklerden bu konuda. Büyük işler bunlar. Gizli kapaklı işler bunlar. Bizim boyumuz yetmez hangi ucundan tutulması gerekir falan.
Çok güvenilir kişi olman gerekiyor yani. Çünkü çok şey bilen kişisin yani.
Susmayıbilen kişide olmalısın yani. Aile boyu hem de.
Diğeriyse konuşan kişi.
Bir gariban hafız.
Biri akla ve çağa ve de teknolojiye göre düşünerek pozisyon almayı öğrenmiş yaşamın içinde,
Bilen kişilerle bilir kişilerin karşısında,
Diğeri,
İnanç kapısından girip,
Cahil ve vizyonsuz insanların,
En yumuşak yerlerini avuçlayarak rüyasında görse hayra yormayacağı refahın içinde yaşayıp gidiyor.
Biri besliyor binlerle insanı, biri besleniyor binlerle insandan.
Fenerbahçe,
Bundan kelli,
Belirsizlerin değil,
Belirli, belli insanların spor kulübüdür. Spor kulübünden öte, misyon yüklenmiş bir kurumdur artık.
Duruşu olan insanların kurumu.
O duruşsa,
Hükümete,
Ve,
Cemaate karşıdır.
Nettir.
Parmağının ucuyla hedefi gösterse,
Aziz Yıldırım,
O hedefin yerle bir olması an meselesidir artık bu ülkede. Bırak kulübün içine girmemeyi, yönetimi ele geçirmeyi becerememeyi, kahraman yarattılar kendi elcağızlarıyla.
Ki,
O hedefi dahi gösterdi hem de defalarca.
Dar ağacında da olsak son sözümüz Fenerbahçe’dir dedi. Nato müteahhitliği yapan bir kişi olarak uzun bile konuştu.
Hodri meydan dedi yani.
El mi yaman bey mi görelim bakalım dedi.
Yetmedi,
Ben bu devlete bu devletin adaletine güvenmiyorum da dedi üstüne üstlük hem de mahkemede, hem de on yirmi yıl içeride yatmayı göze alıp. Bir an bir saniye ne yaltaklandı ne yılıştı hükümete ne de bu ülkenin adalet sistemine.
Pazarlığa bile oturmadı.
Yıllardır oturmadı zaten. Otursaydı yıllar evvel değil bir gün bir saat bile girmezdi içeri.
İhtiyacımıvar Fenerbahçe’nin başkanlığından gelen güce? Yok. Amma biliyordu adımınıkapıdan dışarı atarsa ekibiyle birlikte, bacadan girecekler hazır da bekliyorlar diye.
Tayyip Erdoğan,
Zamanında onu önce Belediye Başkanı,
Sonrada Başbakan yapan güce,
Ne kadar sırtını dönmüş gibi yapsa da son zamanlarda,
Fenerbahçe’nin gazabını,
İyi görecek çok iyi hissedecek ilk seçimlerde.
Hükümetin yalakası olmadan da,
Ayakta kalmanın mümkün olduğunu gördü artık bu millet.
Şike varmış,yokmuş geçiniz bunları.
Şampiyonluklarıfalan da.
Avrupa’ya gidilmiş gidilmemiş hepsini geçiniz.
Geçmemeniz gereken tek tarafsa,
Ne hükümet,
Ne de cemaat,
İlk defa,
Arkasında milyonlar olan çok güçlü bir kurumun içine sızamadılar,
Yönetimini ele geçiremediler.
Tepe noktaya ulaştılar demek. Demek güçleri buraya kadarmış.
İlk mağlubiyetle birlikte,
Düşüşbaşlar.
Kendi içlerinde sorgulamalar çoktan başlamıştır bile,
Onlarla beraber hareket eden bireylerin,
Sessizce.
Acaba mı?
Diye.
Fareler ufak ufak valizlerini toplamaya başlamışlardır bir başka gemiye doğru çıkacaklarıseyahat için.
Yükseliş dönemi bitti Tayyip Erdoğan’ın.
Bundan sonrası duraklama dönemi.
Devamı zaten malum.
Bu ülkede hiçbir insanın ayrıcalıklı olmaması gerekiyor,
Mutlak demokrasi adına. Mutlak adalet adına.
Varsa suçu Aziz Yıldırım’ın ve de diğer kişilerin,
Çekeceklerde muhtemelen.
Amma,
Taa en başından beri uzun yıllardır,
Aziz Yıldırım’ın duruşundan öğrenilecek çok şey var.
Hiçbirşeyden,
Korkmamak,
Gerektiği mesela.
Sembolize ettiği,
Dar ağacınıgöze almak gibi mesela inancı uğruna.
Korkundan giremediğin bir ülkeden elini ayağını çekmelisin efendi gibi mesela.
Tayyip Erdoğan’dan büyük,
Aziz Yıldırım var artık gibi mesela.
Bu duruşa,
Cumhuriyetçi,
Atatürk’çü,
Herkes ortak olmalı. Bu durum kulüplerin kendi aralarında ki rekabet itiş kakışından çıktıartık.
Fenerliler tavrınıkoydu.
Ki,
Sertleşmeden hem de. Ki, isteselerdi çokta sertleşirlerdi.
İzmir’e ortak geldi.
Adresi,
Kadıköy.
Slogan değişir artık,
‘’BurasıKadıköy buradan çıkış yok değil’’,
‘’BurasıKadıköy,
Buraya biz istemezsek giremezsin’’ diye hem de.
Hem deİstanbul’un Kadıköy’üne hükümeti ve cemaati sokmayanların,
Her biri de Anadolu çocuğu,
Hem de.
Ege,
Yalnız değilsin artık. Anadolu’da takıldı peşine.
Marmara bende varım dedi.
Devaamm…
Olacak bu iş.
Korkmayın yeter.
Akıllı olup,
Boşa mermi sıkmayın yeter.
Birlik olun yeter.
Aziz Yıldırım’ı savunmuyorum, avukatı değilim.
Amma,
En azından,
Aziz Yıldırım kadar sağlam ve kararlı durun yeter.
Olacak bu iş.
Herkese,
Her şeye,
Rağmen…
Ve de,
Sakın tüm yaşananları Türk futbolunun şikeden arınması operasyonuna bağlamayın, sakın ha…A aa bak kürtaj uçuyor tuzaklarına düşmekten farkınız kalmaz.
Amerika’nın Irak’a kimyasal silahlar için savaş aştığı yanılgısına düşmenizden bir farkıkalmaz durumun.
Köke inmek lazım.
Türk futboluşikeden arınır mı bilemem,
İşim değil,
Futbol beni çokta ilgilendirmiyor.
Bildiğim,
Bu ülke,
Cemaatten ve de hükümetten arınacaktır,
O kesin.
Dar ağacına kadar son sözümüz,
Laik,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
Diyecek,
Yürekler,
Varsa,
Eğer…
Bir tane çıktı sonunda. Hem de zengininden. Hem de kaybedecek çok şeyi olanlardan.
Devamı gelir, tamamdır bu iş.
Burası,
Türkiye,
Adama külahıtersinden giydirirler,
Bir gecede.
Türküz biz.
Bu,
İşler böyle,
Bizde.*****
Gelişen teknolojinin yurt sathına yayılması hoş. Hoş da, gelişen teknoloji nedeniyle çişimi yaparken el sallamaya alışamadım henüz.
Giriyorsun tuvalete ister pisuar ister alaturka ister alafranga ister çiş ister kaka bir an geliyor başlıyorsun hacetini giderirken el sallamaya.
Amma ne sallamak. Sanki seçmelerdesin,
Bende bende der gibi. Her yöne her şekilde.
Sanki, çişle kakayla vedalaşıyor gibisinde.
Fotoselli aydınlatma işine bozulmaya başladım iyice.
Bedava mıdır nedir,
Tüm tuvaletlere yayıldı.
Elektrik tasarrufu açısından,
Akıllıca bir çözüm,
Destekliyorum kesinlikle,
Amma,
Tuvalet işletmecileri kantarın topuzunu kaçırıp,
Yananışıkların kapanma süresini kısaltınca,
Karanlıkta kalıveriyorsun işerken.
İnsan fena hissediyor kendini,
İşediğiyeri görmeyince.
Meçhule doğru işemek henüz bana göre değilmiş demek..
Vardır çocukluğumdan kalma bir arıza kesin ki,
İlla göreceğim.
Komikte oluyor.
Pisuar da işiyorsun,
Biri daha var senin gibi işeyen,
Karanlığa gömülünce tuvalet,
Önce iki kişide diğerinden bekliyor,
Bakıyor ki ümit yok,
Aynı anda başlıyorsun elini sallamaya oyana buyana,
Yanıncaışıklar,
Bir el aşağıda,
Bir el yukarıda sallarken,
Kalıveriyorsun,
Peşinden teşekkür gülümsemesi karşılıklı,
Sağol hocam kıvamında,
İşemeye devam.
Çiş kankasıoluyorsun tanımadığın herifin biriyle gereksiz yere.
Sonra tekrar karanlık,
Yine eller sallanıyor havalarda,
Aydınlanıyorsun. Teknoloji sayesinde.
Prostatıolanların vay haline. Salla baba salla…
İki den fazla insansan üç beş mesela,
Zannedersin ki askere gönderiyoruz birini. Herkesin tek eli havalarda.
Yeni bir ilişki kavramı.
Tik geldi bana,
Nerede tuvalete girsem önce kediler gibi haritasını çıkarıyorum,
Tuvaletin.
Tuvalet kağıdından sifonun kolunun yerine kadar.
Bazen fotoseli girişe koyuyorlar,
Hiç şansın yok,
Neyini sallarsan salla gömülüyorsun karanlığa.
Teknolojinin de fazlası hoş değil.
Kanepede film seyrediyorsun,
Arada dalıp,
Tekrar gözünü açıp devam ediyorsun filme,
Bir yerin değiyor komutana uyuklarken,
Kanal değişiyor kontrolün dışı,
Gözün kapanırken refah için bir ülkenin sahil kesiminde geçen hafif erotik bir aşk filmi seyrederken,
Gözün açıldığında karşında Tayyip.
Gecenin bir yarısı,
Kabus gibi.
Hadi bakalım sabaha kadar dön dur yatakta.
Al sana teknoloji.
Restorana giriyorsun sipariş veriyorsun garsona,
Elinde bir alet,
Bir de metal çubuk,
Sen siparişi verdikçe oraya kodlayıp duruyor yiyecekleri içecekleri.
Göremiyorsun ya,
Şüphe tavan yapıyor.
Nar ekşisi bol olsunu nereden biliyor ulen o alet?
Nah biliyor.
Neyse standardı dayıyorlar önüne.
Adisyona göz atmak erkeklik rajonudur meyhanenin.
Bakacaksın,
Mezeyisalatayı doğru mu yazıyor diye göz ucuyla.
Çirozu unuttun diyeceksin mesela, söğüşe bol zeytinyağıyazmadın diyeceksin.
Meyhanede makine olmaz,
Sarı kağıt dandik adisyonla ucu kemirilmiş mavi tükenmeze,
En erkek halinle müdahale etmek,
Erkekliğin şanındandır.
Erkekliğimizde kazaya uğruyor teknoloji yüzünden.
Kadın arkadaşlarımda biri,
Bir vibratör gösterdi,
Pezemengi sabahları da işe yolla,
Gitsin para kazansın,
Ömür boyu boşamazsın yeminle.
Gerçeği bunun eline değil hiçbir yerine hiçbir şey dökemez, ne maharet ne maharet.
Erkekliğinden utanıyor insan.
Fiyatını sordum oldukça pahalı.
Hesaplı geliyormuş amma, sen vücut bakımı kaç para haberin var mı dedi.
Hem hesaplı hem de rahatmış onunla. Kendi gibiymiş.
Haklı,
Vibratör beyin umurunda değil sen bakım yapmışsın yapmamışsın.
Dokuz ayrı ritmi varmış. Gerçekten haklı, doğru düzgün tek bir ritmi yakalamayı beceren kaç erkek var acaba?
Diğer yönde dur durağı da yok itin. Altı saatmiş pil ömrü. Yuh be…
Ayıp oluyor amma.
İsim de takmış zaten,
Sevgilisi sanıyor bağlanmış iyice.
Ha rengi mi? Yeşil. Uzaylı.
Beyimizin,
Ömrü iki seneymiş. Garantisinde.
Beter olsun.
Tamircilerden çıkamayasın, yedek parçaların bulunamasın diye beddualar ede ede ayrıldım yanından.
Şişme kadın teknolojisindeyse tık yok.
Adaleti yok,
Zaten bu yaşamın.
Hep kadınlara. Hep kadınlara.
Erkekliğimiz şiddetle kan kaybediyor.
Kaç kadının vibratörü var acaba?
A aa valla onda yoktur hissi veren,
Hayatımızın içinde hani bildiğimiz tanıdığımız etrafımızda.
Hayallerde de özgürlük istediğinle istediğin gibi sevişanasını satayım.
Neresinden tutsan hepsi her şey erkeklerin aleyhine.
Ev tipi,
Seyahat tipi.
Sanayiye gel sen.
Yeni modelleri test ediyorlardır bir de.
İşiniz ne?
Vibratör uzmanıyım.
Oyyy…
Memnun musunuz işinizden?
Ehh memnunum valla, hom ofis çalışıyorum, rahat bir iş,rahatlatıyor beni, rahatım yerinde.
Olmamı…
Ha erkeklerde yapıyorlar mastürbasyon dersen,
Bizimkisi vibratör beyin teknolojisi karşısında,
İlkel ötesi,
Garibanız gariban…
Kadınlar erkeklere karşı duygu işini de çözecek,
Mutluluk,
Hormonu salgılayan,
Maddenin haplanmış halini de çözünce,
Haplanacak sabah akşam, yüzünde bir tatlı gülümseme, bitti.
Deli mi ne çekecek adamın birinin kahrını.
Kaldı geriye bir tek üreme.
O da sperm bankasından zaten yıllar oldu depolar tıklım tıklım dolu, seç seç al.
Bitti bu iş, bitti…
Elveda bir erkeğin nazını kaprisini çekmeye.
Ki,
Zaten yaşları kırk kırk beşleri dönmüşler çoktan elvadayıçektiler erkeklerin kadınlara yükledikleri eziyetlere.
Yine de,
Kadın değil mi,
Hep var bir ümit hani o prens çıkacak diye,
Atın beyazından çoktan vazgeçmişlerdi, o yüzden prensimsi gibi olsa bile yetiyordu.
Yetiyor da,
Biz erkekler tam dedik ki beyaz attan vazgeçtiler yırttık,
Prensimsi ol yeter,
Bu sefer karşımıza ummadığımız bir rakip çıktı.
Erkekliğimizi tırtıklayan,
Erkekliğimize çizikler atan,
Teknoloji.
Adam gibi işeyeme,
Meyhanelerde rajon keseme,
Sperm desen sende bir tane bankada bin,
Vibratör beyle aşık at,
Ne bu yaa…
Tek tesellim tek ümidim,
Akşam uyumadan evvelki sarmaş dolaş o an.
Bir de sabah uyanınca sevgiyle bakan bir çift göz.
Bunun teknolojisi yok işte.
Her şeyi çözersin teknoloji ile katmer katmer fazlasıyla,
Aşkla seviyi çözemezsin amma.
Aşkla sevgiyle seven aşık gözlerle bakışmayı çözemezsin.
Kalp nakli yaparsında alasından,
Yürek nakli olmaz.
Aşk hep vardı,
Hep de olacak.
Sarmaş dolaş uykuya bırakmak hep vardı,
Hep de olacak.
Sevdiğin kadının omzuna göbeğine öpücük kondurmak,
Hep vardı,
Hep de olacak.
Saçını okşamakta.
Burnunun ucundan öpmekte.
Bunlar da kapak olsun,
Önce teknolojiye sonrada,
Vibratör beye.
Yine de,
Ne bileyim,
Tam da ellili yaşlarda,
Fena yakalandık sanki,
Teknolojiye…
Kalbim mi kırık nedir…
Başlayacağım teknolojisinden.
Durup dururken,
Uğraş dur bakalım şimdi insan olacağım diye bu yaştan sonra.
Tam da alışmışken iyice,
Erkekliğe.
Şansa bak,
Bu da bize denk geldi.
Hey patron heey…
Erkekten insan oluyor muymuş?
Araştırmak lazım,
Önce…*****
Esas mesele sevilmemek korkusu. Severim meverim sonra beni sevmez, ele güne karşı rezil rüsva olurum, hem zaten gururumda kırılır, hem zaten üzülürümdeşekerim dersen,
Hem de hem de hem de diye,
Garanti ederim ki,
Sevilmezsin,
Hem de,
Çok,
Sevilecekken.
El insaf,
Seni mi sevecek,
Seni sevgisine mi,
İkna edecek.
Sev beni,
Seveyim seni,
Mutlu et beni,
Mutlu edeyim bende seni bir ara işim çıkmazsa,
Kontratına,
Kimse imza atmaz,
Ucunda yalnızlık korkusu yoksa, seksle maddi menfaat peşinde değilse…
Sevgiyi,
Kendine mi,
Kendi vitrinine mi,
İstemektesin,
Bilmeyince,
Sersem edersin,
Sevenini de.
Vitrine uygunu mu?
Yüreğine,
Uyana mı?
Hoppa…
Ayy ne demek o şimdi ay yani…
Şu demek ay yanicim,
Kurduğun kurguladığın hayatına,
Uygun,
Konu,
Mankeni mi sipariş etmektesin patrona?
Yoksa,
Yaşamın içinde çarpıştığın biri mi,
Düşü verdi,
Ansızın,
Yüreğine.
Oyyy…
Sen ki,
Hazırlamışken tam da alt yapını,
Süsünle püsünle,
Aksesuarlarınla,
Pek bi yaslandığın övmekten boğazının kuruduğu,
Görgünle,
Kültürünle,
Başarı öykülerinle,
Birkaç da okul diplomanla,
Evin barkın arabanla,
Üyelik kartlarınla,
Sosyal çevrenle,
Seçkin mi seçkin markalara yüklediğin,
Etiketlerinle,
Pür şık,
Hallerinle,
Hele o makyaj,
Hele o saçlar,
Sakallar,
Baştan aşağı,
Enine boyuna,
Sağın solun,
Hani derler ya,
Dört dörtlük,
Yetmez,
Bin binlik milyon milyonluk falan,
Amma,
Biliyor musun şekerim,
Çıplakken,
Sevdiğinin,
Koynunda,
Bütün insanların,
Aynı,
Olduğunu?
A aa…Ciddi olmazsın…
Okumuşu cahili,
Zengini fakiri,
Siyosu amelesi,
Sosyetiği mosyetiği,
Çıplakken,
Sevginin koynunda,
Aynı olduklarını insanların,
Biliyor musun?
Kolun bacağın baldırın kalçanın omuzun göğsün göbeğin ellerin ayakların gözün kaşın sırtın belin,
Zengini de olmaz fakiri de,
Okumuşu cahili,
Sosyetiği mosyetiği de,
Olmaz.
Hakkaten mi? Ne diyorsun sen…
Bütün kadınlar aynıdırlar soyununca,
Çıplakken.
Yok artık…
Erkeklerde.
Mi yoksa?
Görüyorsan bir fark,
Gördüğün fark,
Senin peşinde koştuğun etikettir şekerim çıplakta olsa insanlardan yansıyan,
Senin de yansıttığın.
Peşinde koştuğunda,
Sevgi,
Değildir yani,
Kısaca yani…
Soyununca,
Aynı olurlar insanlar.
Kadın olurlar.
Erkek olurlar.
Esas,
İnsan olurlar.
O yüzden aynı doğarız,
Aynı ölürüz.
Düşün bak ki ne büyük bir telaştır,
Ne kavurucu bir arzudur,
Sevilmek,
Ki,
Bu denli hep hazırlarız kendimizi,
Sevsinler diye.
Sevilelim diye.
Donatırız yaşamımızı,
Sevgiye doğru atılan oltalarla,
Çarpsın,
Zokayı yutsun diye,
Sevgi,
Derinlerde bir yerde.
Sevgi balıkçılarıyız,
Sevgi denizlerinde.
Her bir süsümüz,
Her bir sözümüz,
Her bir kartvizit,
Oltamız.
Yerse,
Diye.
Yiyen yer,
Yemeyen,
Soyun bakalım önce bir der.
Soyun da salın bakalım,
Çırılçıplak,
Der.
Doğduğun gibi.
Kendin gibi.
Korkarız soyunmaya,
Sevginin önünde,
Ya sevmezse,
Bizi diye.
O yüzdendir,
Süsler püsler.
O yüzdendir,
Utanırız çıplakken insanların önünde.
Ya sevmezse diye.
O yüzdendir korkularımız,
O yüzdendir,
Kaçmalarımız,
Sevgiden.
Ya,
Sevmezse diye,
Çıplakken.
Ki,
Bütün kadınlar,
Bütün erkekler,Aynıdırlar,
Çıplakken.
Bir tek,
Yürekleri vardır,
Sunabilecekleri,
Sevmek için,
Sevilmek için.
O yüzden,
Sevgi sadece,
Yürek işi.
Seveceğin,
Tek bir yervardır,
O da,
Yürektir.
Sevilecek tek yerin,
Vardır,
O da,
Yüreğindir.
Gerisi?
Kredi kartında bir ödemedir.
Yiyen yer,
Yemeyen,
Soyunur,
Gider.
Çıplak.
İşte böyle de böyle şekerim.
Korkmayacaksın,
Sevilmemekten.
Sen sev,
Yeter.
Amma,
Çıplakken.
*****
Ertelemeyeceksin.
Sevdiğin yapmak istediğin hiçbir şeyi, sevdiğini ertelemeyeceksin.
Sıra ona gelsin diye bir gün,
Sıraya sokmayacaksın randevu vermeyeceksin sevgiye. Sevgi randevu sevmez.
Sevgi en tepede olacak.
Keyif yapacaksın diye,
Keyfini kaçırmayacaksın sevginin.
Önce yapayım edeyim,
Şunları bunları deyip,
Bitireyim şunu bunu deyip,
Sonra,
‘Sonra’,
Demeyeceksin sevgiye.
Her şeyi bekleteceksin,
Her şey bekleyecek,
Bir tek,
Sevgiyi,
Bekletmeyeceksin,
Ertelemeyeceksin.
İşe güce herşeye ver,
Amma,
Randevu vermeyeceksin sevgiye.
Para hep var,
Para hep yok.
İş güç hep var,
İş güç hep yok.
Sevgiyse,
Hep var zannedersin,
Amma,
Yoktur aslında.
Ki,
Baktın ki sevgi gelmiş dibine,
Sevgi dolmuş yüreğine,
Pat,
Havada kapıp,
Sevgiyi,
Öyle devam edeceksin ömrüne.
Sevgi için uygun zaman olmaz.
Çünkü,
Uygun zamanda sevgi olmaz.
Neden?
Bilinmez.
Uygunsuzken yakalar sevgi seni,
En uygun olmadığın anda.
Tam da bir elin yağda,
Bir elin balda yaşamazken,
Koştururken sen, tam da inzivaya çekilmişken bazen,
Bulur seni sevgi.
Uygunsuzken yakalar seni sevgi.
Her şeyim var,
Kaldı geriye,
Bir tek,
Sevgi derken,
Hadi gel bulsana beni sevgi diye çığırken,
Sevgi duymaz seni.
Uygunu sevmez ki,
Uygunsuzdur,
Sevgi.
Baktın ki iki elin kanda,
Amma,
Sevgi gelmiş yanına,
Yıkayıp hızla ellerini arlanıp paklanıp,
Pat,
Tutacaksın elini,
Ertelemeyeceksin sevgiyi.
Akşam yattın,
Sabah,
Kalkacak mısın bakalım?
Sabah kalktın,
Akşam,
Yatacak mısın bakalım?
Yatağına.
Var mı garantin hayattan yana?
Yok.
Var mı,
Ismarlama sevgi?
Yok.
Ehh,
Madem hayattasın,
Madem sevgi dibinde,
Pat,
Kapacaksın sevgiyi bulduğun yerde.
Randevu vermeyeceksin sevgiye.
Sevgi koşmaz sana,
Sen koşacaksın sevgiye.
Sevginin sana değil,
Senin sevgiye ihtiyacın var,
Kocaman yazıp en tepeye,
Unutmayacaksın,
Ki,
Sevgi sevsin seni. Kapris yapmayacaksın sevgiye.
Kaprisi sevmez sevgi.
Üstünde en pırtıl giysin,
Cebin nanay,
Sakallar uzamışken,
Soğan da koksan,
Tam da kafan bozukken,
Doğrusu,
En uygunsuz haldeyken,
Şıkşıkırdak,
Rengarenk,Cıvıl cıvıl,
Şım şık,
Şıkır şıkır,
Dört kol çengi,
Sevgi,
Gelir,
Bulur,
Seni.
Baktın ki,
Buldun,
Baktın ki buldu,
Hem de,
Olduğun gibiyken seni,
Düzeltmeden önce yakanı paçanı,
Taramadan saçını başını,
Ayna sevmezken seni,
İttir edip her şeyi,
Pat,
Gömeceksin yüreğine durdurup zamanı,
Ertelemeyeceksin,
Sevgiyi.
Uymayacaksın,
Telaşlarla dolu hayat,
Uymayacaksın telaşlarına,
Telaşına kapılmayacaksın telaşlarının.
Bitmez,
Tükenmez,
Kimse bitirememiş,
Telaşları,
Tüketmeden,
Ömrü.
Sen kimsin ki bitireceksin?
Neyi doldurmak peşindesin?
Cebi cepkeni mi?
Yüreğini mi?
Cep cepken de dolsun,
Yüreğimde diyorsan,
Şapşalsın sen.
Şapa basmışsın sen.
Kıvıramamışsın hayatı sen.
Bilememişsin,
Sevgiyi.
Ertelemişsin,
Ertesi güne,
Bırakmışsın terk eylemişsin sevgiyi.
Çoktan,
Uçmuş gitmiş sevgi.
Kuş gibidir sevgi,
Uçar.
Konduğu yerde,
Hissetmeyince,
Önceliğini.
O yüzden,
Konunca sevgi,
Dalına,
Açacaksın çiçeğini.
Ertelemeyeceksin,
Beklemeyeceksin,Baharı.
Baharın tomurcuğuna tav olmaz,
Serseridir sevgi.
Sende şaşırırsın,
Amma,
Kış günü tomurcuğunu,
Açtırandır sevgi.
Uyduracaksın uygunsuzu,
Bekletmeyeceksin,
Sevgiyi.
Sana uymaz sevgi,
Sen uyacaksın,
Sevgiye.
Mazeret dinlemez,
Sevgi.
Sevilmek ister sevgi.
Sevgi hayattır.
Kalbini kırmayacaksın hayatın.
Hayatın ta kendidir,
Sevgi.
Her şeyi,
Erteleyeceksin,
Hayatınıysa,Hayatıysa,
Asla.
*****
Korkuyor insanlar. Lafa direk Silivri diye giriyorlar anında. Hak vermelerine rağmen kendi doğrularının yanında bile durmak istemiyorlar fişlenmesinler diye.
Hapse girmek çok mu kötüdür? Ayıp mıdır? Utanılacak bir şey midir? Eğer ki evrensel doğrular için çaba sarf ediyorsan? Evrensel doğruların kaynağı da akılsa ve de insanlıksa ve de ve de medeniyetse ve de özgür bir birey olarak özgürce bir yaşamsa.
Bunun cevabını kendi özünde dürüstçe vermedikçe zaten takma kafana olan biteni.
Yürü git kendi kişisel hedeflerine doğru,
Kendi doğruna doğru,
Yürüyebildiğin kadar.
Salla gitsin memleketi. Salla gitsin milleti…
Bu kadar,
Basit.
Sokakta ki,
Esaretle,
Hapiste ki,
Özgürlük,
Arasında,
Seçimdir,
Doğruların için mücadele etmek.
Verirsin kararını, baktın ki karar kişisel hedeflerine doğru,
Salla gitsin memleketi. Salla gitsin milleti…
Bu kadar,
Basit.
Sana senin için çizilmiş sınırların içinde ki yaşama fit olmakla,
Kendi sınırlarını,
Kendin çizmek,
Yüreği,
Arasında ki,
Tercihtir,
Yaşam.
Verirsin kararını,
Sana çizilen sınırlara fitsen,
Salla gitsin memleketi. Salla gitsin milleti…
Bu kadar,
Basit.
Her duvar yıkılmak üzere inşa edilmiştir bir gün.
Ya kendi kendine yıkılır,
Ya da birileri yıkar yine bir gün.
Duvarların arasına,
Sadece bedenini hapsedebilirler,
Aklını,
Ruhunu,
Yüreğini,
Bilgini,
Deneyimlerini,
Esir alamazlar,
Dört duvarın arkasında ki hapislerde.
Aklını,
Ruhunu,
Yüreğini bilgini deneyimlerini,
Bir tek kendin, kendi kendine esaret altına alırsın yine kendi hayatında.
Hangi hapis hangi esaret?
Karar vermektir,
Yaşam.
Neyin var neyin yoksa esir alınmasına razıysan dört duvarsız hapishanelerde,
Salla gitsin memleketi. Salla gitsin milleti…
Bu kadar,
Basit.
Tüketen misin?
Üreten mi?
Eksilten misin?
Çoğaltan mı?
Hangisisin sen,
Hangisi olmak istiyorsun,
Seçimdir,
Yaşam.
Verirsin kararını.
Tüketensen eksiltensen,
Salla gitsin memleketi. Salla gitsin milleti…
Bu kadar,
Basit.
Solcu sağcı liberal milliyetçi,
Her neysen,
Bırakıp komşularınla itiş kakışı,
Bir gün yine,
Özgürce tartışabileceğin özgürce yaşayabileceğin,
Gerçek demokrasinin çatısı altında,
Özgür bir birey olmak,
İster misin,
İstemez misin,
Kendinle yüzleşmektir,
Yaşam.
Özgürlüklerinden özgürlüklerden ödün vermeye hazırsan,
Salla gitsin memleketi. Salla gitsin milleti…
Bu kadar,
Basit.
Merminin yatağı da,
Yürektir.
Mermiyi yiyende.
Ya yüreğinden sıkarsın,
Mermiyi,
Ya da,
Yüreğine yersin,
Mermiyi.
Mermiyi sıkan mısın,
Yüreğinden,
Mermiyi,
Yiyen misin,
Yüreğinden,
Bakacaksın,
Yüreğine.
Ya saklanacaksın yorganının altına,
Ya toplayıp yorganı,
Koltuğunun altına,
Haydi bakalım,
Doğru,
Silivri’ye.
Bu kadar,
Basit.
Amma devam…
Lofçalı Ahmet bıkınca,
Bulgarın zulmünden,
Kaçmış,
Toplayıp aileyi Lofça’dan.
Kağnısına ne sığdırdıysa artık.
Osmanlı,
Lofçalıyı,
Yerleştirmiş,
Bakın hele tesadüfe,
Tam da,
Silivri’ye.
Tarih 1860 lar falan.
O zaman Silivri’de hapishane yok amma.
Öyle.
Lofçalı Ahmet,
Büyükbabamın,
Dedesi.
Ata toprağı sayılır sanki,
Silivri bizim aileye.
Sülalenin bir kolu orada mukim hala kısaca.
Bakarlar,
İyi insanlar.
Güler yüzlüler.
İnsanlar.
Ayırt etmezler bu ailedenmiş,
Bu değilmiş diye.
Maksat muhabbet olsun,
Aklıma geldi.
Öyle.
Karar vermek zamanı gelir hayatta bazen.
Karar,
Bazen,
Gelir dibine,
Çipil çipil bakar yüzüne.
Ya dayanamaz yüreğin,
Takılırsın,
Çipilin peşine,
Tutup elini,
Neyin var neyin yoksa döktürürsün ortalığa,
Ya da oturmaya,
Devam,
Edersin,
Hep,
Oturduğun yerde.
Bu kadar,
Basittir,
Yaşam.
Maksat muhabbet olsun,
Madem geldik bu dünyaya,
Hazır zaten yaşarkene,
Maksat,
Yaşamak,
Olsun.
Bu kadar,
Basit.
Sevmiyorsan yaşamı,
Sevmiyorsan muhabbeti,
Salla,
Gitsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder