10 Eylül 2012 Pazartesi

TOK AÇIN SEVGİSİNDEN ANLAMAZ

O can derdinde. Can derdinde olduğunu bilemeyecek kadar bebek. Bir haftalık. Yolun kenarında bulmuşlar. Tecavüze uğramış milyonlarca kadından biri doğurup bırakmış. Anne aç zaten. Belki bebek kurtulur demiş kesin. Çok sevdiği için terk etmiş. Nasıl? Tok açın sevgisinden anlamaz. Şimdilik kurtulmuş gibi kız bebek.

Hiçbir şeyden haberi yok. Sıcaklığa bırakmış kendini uyuyor.
Diğerini de bulmuşlar. Oğlan bebek  bayağı büyükmüş  amma bulunduğunda. Üç haftalık. Çok korkmuş. Çok.

Bir bebek vardı Aids’li,
Yardımseverin biri ilaçlarını alıyordu onun.

Ölür dedilerdi.
Bir aile Aids’li olmasına rağmen evlat edinmek istemiş. Ölse de ölene kadar iyi bakılsın diye.

Evraklar falan. Derken,
O gün gelmiş, bir  test daha bebek yırtmış meğersem Aids’ten. Evren. Bilir işini.

Denise de kazık yedim.
Sekiz aylıktı ben onu ilk kucağıma aldığımda meğersem herif daha o gün on üç aylıkmış. Yanlış hesaptan beş ay daha az yaşamış olacağım iti mecburen. Onu da durakta bulmuşlardı. Kemik testi pahalı. Boyunu kafatasını ölçüyorlar falan tartıyorlar, dişler falan, bu kadar aylık deniyor. Bulunduğu günde doğum günü oluyor. Öyle. Orada. Kutluyoruz.

Diyende birileri. Doktor falan değiller. Mahallenin gönüllü kadınları. Mahalle derken? Boş ver. Zaten devlete kaydı da yok. Olmuyor da. Kayıt para. Para yok. Doğduğundan haberi yok dünyanın ölünce de olmuyor bebekse veletse henüz. Yaşarsa ancak.
Sıpa  kadarmış meğersem it. Büyümüyorlar beslenme eksikliğinden tam da.

Sevindim,
Bizim oğlan seneye iki yaşında.

Bu sıpanın bir kokusu var feci özletiyor insanı. Öbürlerinin de.
Angelina  büyüdü azcık daha. Hani dünya güzeli olan. Başlamış tırmanmaya kanepeye. Az kaldı yarışmaya gireceğiz onunla. Yirmi seneye kalmaz. Dünya güzeli olacak, ağlayacağız şakır şakır.

Geçen sefer hayatında ilk defa mzungu yani ‘kötü beyaz adam’ gördüğü için, ki iyi beyaz adam demezler beyaz adama, hep kötülük gördüklerinden, ağlayıp korkan herif, bu sefer tepemde. Kıskanç pezevenk inmedi tepemden. Denise’i okşuyor ha bire, tavlayacak aklı sıra beni. Tavladı. Hazırım zaten.
Öp okşa,

Kucağına al,
Yeter onlara. Sarıl en çok. Sarılabildiğin kadar. Sarılsın da biri,

Biri olsun ne olursa olsun, erkek kadın beyaz siyah yaşlı genç. Hatta mzungu bile.
Biri tutturdu,

Duymuş baba diye bir şey demek,
Benim babamı gördün mü diye soruyor iki de bir benim orada ki kardeşim kadar sevdiğim dostuma. On beş çocuktan hiç biri henüz anne baba kelimelerini hiç mi hiç duymamışlar. Anne demeden ağlamayı desenize? Veya çocuğun biri size vurduğunda babama  derim seni dememeyi…

Görmedim amma görürüm yakında de dedim dostuma, dedi.
Evrenin acilen ona baba göndermesi lazım, emrettim rica ettim gelir baba yakında.

Alt alta üst üste,
Saatler çabuk geçti yine. Ne tuhaftır ki bu sefer ağlamadılar arkamdan.

Gidiyorum diye.
Biliyorlar eminler geri geleceğim yine.

Geleceğim.
İlk  Kenya yine onlara ilk. Çocuktan al haberi.

Milyonlarca annesiz babasız kimsesiz bebeklerden çocuklardan sadece on beşi o evde.
Sayı değişiyor.

Sokaklardan yol kenarlarından duraklardan yenileri geliyor.
İki tanesi evlat edinildi eksiliyorlar da. Yaşasın.

On beş,
Kardeşler onlar bir evde annesiz babasız. Kimseleri yok. Üzülmüyorlar amma annesizler babasızlar diye. Bilmiyorlar ki.

Ki,
Anneleri var babaları var kimseleri var onların aslında.

Biz.
Biz bu hale getirdik onları yüz yıllar içinde. Mzungu.

Mutlu mesut yaşıyorlardı kötü beyaz adam ayağını kıtaya attığı ana kadar. Mzungu.
İlk insanlar onlar halbuki.

Hani diyoruz ya adına homosapiens hah,
İlk onlar.

İnsanlığın yaşayan tarihleri onlar.
Ve de,

Ne tuhaftır ki onları bu rezilliğe iten kötü beyaz adama özeniyorlar. Mzunguya yani.
Onların hayatlarına. Mzungununkine

Onların memleketlerine. Mzungu memleketlerine.
Ne acayiptir ki çocukluğu yaşıyorlar hep çocuklar gibiler hala koskoca insanlar.

Oyuncaklar istiyorlar.
Onlarda oynasınlar  diye.

Hani çocuklar tutturunca,
Canları acıyınca ağlarda,

Sarılır okşarsın seversin eline bir oyuncak verirsinde,
Susarlar ya,

Hatta kocaman sırıtırlar ya peşinden,
Öyle işte.

Bu denli acıya ve adaletsizliğe rağmen,
Koskocaman sırıtıyorlar bembeyaz hem de. Bebesi de koskocaman insanı da. En güzel en hakiki en içten en pazarlıksız sırıtmalar burada. Hiç şikayet yok. Bir kere de şikayet et be adam be kadın, yok. Gülüyorlar. Hep şükür. Hep mi? Hep.

Acılar insanları büyütür. İnsanlar büyünce çocuklaşır. Hayat.
Eğleniyorlar hayatın içinde hayatla. Çocuklar gibi.

Tok mu karnı o an?
Bitti. Hadi eğlenelim. Çocuklar gibi.

Akşama yemek parası cepte mi?
Hadi eğlenelim. Çocuklar gibi.

Bir kıta ölürken eğleniyor.
Ve de ölmeden evvel,

Hala insanlığı anlatıyorlar öğretiyorlar bütün dünyaya. O yüzden ilk insanlar onlar. Esası genlerinde iliklerinde saklı insanlığın. Çakma insan değil onlar. İlk insan. Tam insan.
Bir kıta,

Dans ede ede ölüyor.
Ölmemeleri lazım.

Ben öldürmeyeceğim atalarımı,
Gerçek insanlığın çocuklarını,

İnsanı.
İşim bu.

Başka hiçbir işim yok benim hayatta.
Onlar ölmesin diye yaşayacağım.

Hiçte adil olmayan bu dünyaya tahammül ederek hem de. Ki, hayat adil değildir zaten. Saçmalık. Gittikçe çocuklaşıyorum bende iyice zaten.
Kendi dertlerimle geberirken,

Onlar ölmesin diye uğraşacağım. Çocukluk işte.
Hem de,

Çok eğlenerek. Öğretiyorlar. Öğreniyorum. Deli gibi. Şimdi anladım neden sevmemişim okul hayatını, dersleri, sınıfları zamanında. Yanlış derslere girmişim. Sokmuşlar daha doğrusu. Sokmuşlar.
Siz hiç tam aç görmemişsinizdir muhtemelen.

Tam kimsesizlikte.
Ne etrafınızda ne de memlekette.

Ne de gezip tozulan diğer memleketlerde.
Bizim memleketlerde,

Çöp var mesela karıştıracak.
Çöp yok burada.

Çöpsüz bir kıta. Her şey bir işe yarar orada. Hayat kurtarır hatta.
Ve de,

Kötü beyaz adam çöpünü yolluyor buraya hala. Mzungu devam.
Kullanmadıklarını,

Sağlıksız olanlarını,
Yenilmemesi giyilmemesi kullanılmaması gerekenleri kendince artık. Ne yapsın kapasın mı yani fabrikayı di mi? Nasılsa ölüyorlar. Son paralarını da ödeseler bizlere. Ölürler mi yani. Zaten ölürken. Mzungu böyle.

Ve de,
Çöpsüz kıta,

Çöpe bulanırken,
Açken,

Hastayken,
Kimsesizken,

Ölürken,
Eğleniyorlar. İnsanlar onlar.

Gün be gün yaşayarak. An be an yaşayarak. Hayatı çözdüklerini falan zannetmeyin. Sizinkisi mzungu aklı. Hayat onlarda çözük  zaten. Normal. İnsan.
O gün,

Bir haftalık bir bebek yaşasın diye üstü başı fakirlikten perişan bir sürü gönüllü insan debelenirken hem de tıbbın t sinden bi haber, annelikleri kadınlıkları kadar belki de kendi bebeklerini çocuklarını patrona teslim edip evde bırakıp gelmiş ev denirse o barığana,
Bizim memlekette,

Koskoca yetişkin fidanlar başak sapı gibi budanınca aynı anda yine aynı gibi hep olduğu gibi,
Bir nefret sardı her yerimi. Mzungular  yetişkin fidanları buduyorlar pür telaş, insanlarsa bir haftalık bebek çiçek açar mı acaba diye başka telaşlar içindeler.

Yıllardır nefreti hiç hissetmemişim böylesine. Küstüm. Bir an. Sonra,
Maymun diyorlar Afrikalılar için mzungular.

Maymunlar insanlığı öğretiyorlar bıkmadan usanmadan yılmadan,
İnsan olduklarını iddia eden mzungulara,

İnsanım diyenlerde maymun olmayı öğretmeye çalışıyorlar gerçek,
İnsanlığa.

Kim maymun?
Hiç biri.

Maymun bile demem kötü beyaz adama.
Maymuna saygısızlık olur.

Hiçbir hayvanla anmam kötü beyaz adamı.
Hayvanlık alemine saygısızlık olur.

Canavar denir bak.
Ne insan ne hayvan.

Yeni bir tür.
İnsanlığında hayvanlığında sonunu getirmek için,

Hep uğraşan,
Bir  yaratık  artık kötü beyaz adam.

Tüketen. Tüketerek yaşayan. Katmayan.
Katanları insanlığı emerek yaşayan,

Canavar bir yaratık.
Mutluluğu tatmak için Afrika’ya gidin. Mutluluğu öğrenmek için Afrika’ya gidin. Şehrinden  uzağa gitmeye gerek yok. İçinde göbeğinde bir slamda ki yaşamı seyredin. Yani tenekeden mahallede. Tenekesizlerde var. Karton.

Açken hastayken ölmek üzereyken mutlu olunabilinir miymiş öğrenin bakalım,
Hazır tokken,

Ve de,
Evlerinizde yaşarken hayattayken henüz.

Şimdi,
Pamuk eller cebe olsun mu?

Mesela,
10 TL.  gibi ediyor 6 lanet dolar. Espresso iki adet.

O da ediyor 500 Kenya şilini gibi.
Demek,

Bir bebek bir çocuk o gün hatta ertesi gün bile çok tıka basa doydu demek oralarda bir yerde. İki espresso on dakika. Bile değil.
Tok uyudu.

Uyudu yani. Uyuyabildi yani.
Birde 30.000 Şilin varsa cepte yani 350 lanet dolar gibi,

Hatta hastaneye bile gitti. Muayene oldu hatta ilaçları da alındı demek. Turp parçası oldu turp gibi yani. Çok espresso.
Vaay çok para bee…

Sağlıklı karnı tok bir insan evladı bebe için. Mzunguya göre tabii ki.
Neyse,

Ne diyorsunuz?
Yanaklarınızdan  sağlıklar  fışkırsın mı e mi hep diyelim mi?

Karnınız davullar gibi şişkin olsun uyurken mi  e mi, hep mesela,
E mi.

İyi geceler tatlı rüyalar herkese.
Bilerek yaptım.

Salak değilim.
Alışın.

Aratacağım bu günleri sizlere.
Bu daha başı.

Yavaş yavaş alıştırıyorum ufaktan.
Olmadı okumazsınız içiniz,

Şey oluyorsa.
Okuyanlarla kıvırırım bu işi.

Hırsızım ben hırsız.
Gitti paracıklar.

Üzüldüm.
Çok.

Yeni albümde bizim bebeler. Denise iti hep kucakta ki. Kısmetse torunları da götürürüm bir gün oralara. Okula. Diploma şart. İnsanlık. Bir mzunguyu insana çevirsem tamamdır.
O gün,

Gencecik fidanları kesemeyecekler. Kesilmesine izin vermeyecekler insanlar. Temelden çözmek lazım durumu. Sabır. Yok mu? Takma. Öğretir onu da evren.
İnancım tam. Sende yok mu? Var. Saklama boş yere. Sızdırıyorsun  kenarından. Belli. Yoksa oku oku gelemezdin yazının sonuna.

Haydi bakalım başladık yeniden.
Hep bir daha hep yeniden.

Durmak yok hiç.
Devaam…

Hiç yorum yok: