2 Ocak 2013 Çarşamba

YENİ 'SEN'ENİN BAŞI

Yeni ‘Sen’e deyince, eski ‘sen’eyle vedalaşmak iyi oldu. Sil baştan olmuyor. Hayatı yaşanmışlıkları silemiyorsun hafızalardan. Ruhunda gönlünde bıraktığı izleri kazıyıp atamıyorsun bir çırpıda. Doğru amma,

Üstüne yeni duygular yeni düşünceler yeni niyetler yeni dilekler ilave edebilirsin bak.
İlave ettiklerinle başlayınca da yeni ‘sen’eye,

Yeni senle,
Daha da güzel bir yıla başlamak mümkün amma. İyiler kötüleri hep eritir yok ederler zamanla.

Yalandan kaç yani dürüstlük şart,
Korkuları terk et yani cesaret şart,

Tembelliğin lafını bile etme yani inanç şart,
Hiç,

Vazgeçmeyeceklerim diye yazdıklarım öncelikle en tepeye.
Gerisini boş ver.

Gerisi olanlar bitenler. Durumlar yani.
Para da var listemde.

Parayı taktın mı kafaya para gelmiyor sana amma bu kesin.
Parayı serbest bıraktım bu yeni ‘sen’ede.

O karar versin gelecek mi bana diye. Birazda o düşünsün. Hep mi ben mi düşüneceğim onu.
Sağlıksa,

Olmazsa olmazımız zaten.
Sağlık olmayınca gerisi zaten oluyor sana tam bir hikaye.

Bir de,
Uzatmayayım dedim lafımı yeni ‘sen’ede.

Uzattın mı lafı vakit kaybı oluyor yaşamdan yana. Yaşayacaklarıma zaman kalmıyor uzattıkça.
Zaman tasarrufuna geçtim yani.

Eskiden anı yaşa bir tek derdim,
Dememeye karar verdim.

Anları yaşaya yaşaya anılarım çoğaldıkça baktım ki her zaman hep güzelliklerle anacak şeylerin sayılarıysa çoğalacaklarına azalıyorlar hayatımda. Anları yaşaya yaşaya hayatın güzelliklerini paylaşacağın insansa kalmıyor yanında. Çok insanla çok an yerine, tek bir insanla hayatın tamamını doya doya yaşamaya karar vermişim meğersem artık kendi kendime.
Tam yaşardım zaten, şimdiden sonra daha da tam yaşayacağım artık.

An tasarrufuna geçtim bundan böyle.

Bir çimdik ondan bir çimdik bundan derken elinin kantarı bozuluyor bir zaman sonra.
Ondan da bundan da katınca yaşamın lezzetinin içine, tadını bile kaçıyorsun hayatın bir zaman sonra.

Ağzımın tadınıysa hiç bozmayacağım,
Ağzımın tadı çok daha önemli eskisine nazaran artık. Çareyse belli.

Ağız tadı verenlerle geçireceğim ömrümün kalan kısmını.
İknadan uzaklaşacağım.

Saçmalık ikna.
Gönlü olan aklı yatan ruhu denk gelenlerle yaşayacağım bundan sonra.

Akıl hocalığına da paydos.
Aklı olmayanı ikna edemiyorsun zaten. Boşuna eziyet.

Hem boşuna da vakit kaybı oluyor hayatında.
Küçüleceğim daha da.

Azalacağım.
Daha da sadeleşeceğim.

Hayatımın ortasına gelmek üzereyim. Beş sene sonra olacak yaşım altmış. Kaldı geriye bir altmış daha. Geliyorum yolun yarısına.
Tasarrufa geçiyorum. Kesin.

Işıklar hep yansın istiyorsan ömür boyu, boş odaların ışıklarını kapatacaksın. Boşuna yanmayacaksın yani. Gereksiz yere. De,
Misafirperverlik var ya serde,

Hani ola ki karamsarlar gelirlerse diye ansızın karanlıkta kalmasınlar diye de açık bırakırdım eski ‘sen’e de ışıkları hep, yaşamadığım yerlerde de.
Kapattım dün.

Yaşadığım yerde yanıyor artık ışığım bir tek.
Sevenler aklı yatanlar buyursunlar gelsinler. Işık yeter yetmez bilemem. Olmadı gelen ışığıyla gelir daha da aydınlanırız hep birlikte.

Kararlar kendiliğinden akıp gittiler kendi kendilerine. Ne ittim ne de kaktım kararlarımı.
İtiş kakıştan da uzaklaşacağım zaten artık iyice.

Gereksiz. Miş.
Küflenmiş zihniyetlerden uzak durmak lazım bu yüzden. Gözlerinde ümit besleyenlereyse daha da yakınlaşacağım. Küften ümitlerinle arınırsın bir tek. Ki yetmez,

Gözlerinde ki ümidi yaşamlarında eyleme dönüştürenler de en yakınlarım olacaklar artık. Oturduğun yerden ümitte fena. Kıçında küflenme yapıyor bu seferde.
Hedeflerim var.

Arzularım.
Geleceğime yönelik.

Öncelikle geleceğime önem vereceğim günümü yaşarken. Günlük arzular hedefler geleceğime uygunsa sarılacağım sımsıkı.
Değillerse,

Geçip gideceğim yanlarından.
Enerji tasarrufuna geçtim yani.

İnsanların günlük hedeflerine arzularınaysa enerji kaynağı olmayacağım bundan sonra.
Şenlik bekleyenlere değil,

Benimle ömür boyu şenleşeceklere harcayacağım enerjimi bundan böyle.
Kararsızların karmaşasına kapılmayacağım yani belki de bir anlamda.

Hani,
Kısmet diye lafa girenlere. İşi kısmete bırakanlara değil de,

Sadece kısmetine emek verenlerin emeklerine ortak olacağım kendi emeklerimle bundan böyle.
Emek tasarrufuna da geçtim yani.

Daha da mutlu olacağım bundan sonra.
Mutluluk saçmaya niyeti olanlarla.

Mutluluklarım  mutluluklarına mutluluk katıyorsa eğer paylaşacağım artık kendi mutluluklarımı insanlarla. Mutluluk tembellerine destek dönemi bitmiştir yani.
Mutluluk tasarrufuna da geçtim yani.

Her an her yerde değil,
Her an bir yerde olacağım sadece. Kendi merkezimde.

Dolanmayacağım göreceğimde sonrada göstereceğim diye de. Beleşe görüş yok yani artık.
Gözümün boyu kadar gördüklerimle gözümün içine bakanlarla yaşayacağım artık. Göz gözeysen hep, görüşlerinle akıp gidiyorsun o zaman karşılıklı.

Azalttım kendimi kısaca.
Yeni ‘sen’e de.

Çoğalayım diye daha da.
Eski ‘sen’elerde kalanların sadece en güzellerini yeni ‘sen’eye taşımaya karar verdim kısaca.

Yeni ‘sen’elerdeyse,
Beni ben gibi seven ve kabul etmişlerle geçireceğim ömrümü.

Ne kadarsam o kadarlığımı sevenlerle, çoklarımın cazibesine kapılanlarla değil,
Neyim yoksa yoklarımı kabul edenlerle yaşayacağım bundan sonra.

Her bir sahnesinde bazen birden fazla bile rol aldığım bazen o rolleri kaptığım bazense bana o rolleri kaktırılanlarla bir perde kapandı ruhumda.
Neden bilmiyorum.

Eski dekorlar eski senaryolar eski sahne arkadaşları eski perde de kaldılar.
Yeni perdeyi açtım dün sabah. Açıldı kendiliğinden.

Yeni dekoruyla yeni ışığıyla elimde yeni senaryo yeni aktörler aktristlerle.
Eski perdeden bir tek sevdiklerim ve beni sevenler yer alıyorlar yeni perdede.

Seyircilerse ya kalkıp gidecekler oturdukları yerden çok sıkılıp,
Ya seyre devam edecekler severek,

Ya da yenileri ilave olacaklar boşalan yerlere yeni ümitlerle.
Hayat oyunu iki perde. İlki sahnenin tozunu iyice yuttuğun perde. Diğeriyse biriktirdiklerini şöyle bir döktürüp yaşam sanatını icra ederek oyunu iyice mutlandırdığın güzelleştirdiğin perde. Hele bir de sevenin sevdiğin varsa tadına hiç doyum olmaz ikinci perdenin esas. Esas perdenin yani.

Sahnenin tozunu yuttuğumuz acemiliğini yaşadığımız ilk perdeyse bitti dün sabah benim için.
Diğerinin, son perdenin de perdesiyse açıldı dün sabah yine ansızın.

Ve o perde son kez açıldı dün sabah.
Ve de son kez kapanacak bir gün.

Sürçü lisan etmişsek af ola ilk perde de. Acemilik vardı serde. Her şeyi biliyor olduğumuzu zannetmek vardı. Akıl gönül ruh beden dengesini kuramamanın beceriksizliği vardı.
Amma yeni ‘sen’e de,

Lisanımız artık sürçmemeli bir daha bunca yıldan bunca yaşanmışlıklardan yaşattıklarımızdan sonra. Af istedim. Affettim. Affederek vedalaşmak iyidir.
Af etmek erdemdir. Doğru. Doğru,

Amma,
Çok da ince bir çizgi vardır,

Erdemle,
Eşşeklik arasında da. Ki,

Afsa mevzu, hatalar bir kez olmalı. O da oldu, yapıldı layıkıyla zaten. Bir kezse, o zaman adı hata olur. ikincisine ise hata denmez, eşşeklik denir çünkü.
Ne eşşek olup aynı hatayı ha bire tekrar edeceksin akılsızlar gibi,

Ne de yine eşşek olup hataları af eyleyeceksin gönlün zengin diye ha bire.
Ve de unutmamak lazımdır hiç.

Neler yaşanmış yaşamış ve yaşatmış olursan ol,
Her oyunun en önemli yeri ne başıdır ne de ortası.

Her oyunun en önemli yeri,
Finalidir aslında.

Ve de o finalin güzelliği muhteşemliği şahaneliğidir, finaldir yani bizlere ilk perdedeki unutmak istediklerimizi hafızlarımızdan yıkayıp atan gönlümüzü ruhumuzu üzen yıpratanları silip süpüren,
Kazıyıp atan.

Her oyunun bir finali olur,
Ve de ikinci perde de,

Finalin de içinde yer aldığı son perde.

Hepimiz için,
İçinde bol bol sevginin saygının mutluluğun neşenin bereketin keyiflerin dolduğu taştığı ve de yanaklarından sağlık fışkıran muhteşem bir finale,

Vesile olsun,
Yeni ‘sen’e.

Vazgeçmeyin.
Hiçbir zaman.

Amma çok yürekten çok sevgi olsun içinde mutlaka. Şart ki şart. O zaman vazgeçmiyorsunuz zaten. Nereden mi biliyorum?
Kendimden biliyorum. Çok iyi hem de.

Vazgeçmeyin hiçbir zaman.
 

Hiç yorum yok: