10 Haziran 2013 Pazartesi

YENİ BİR YAŞAM...ESAS OLMASI GEREKENE DOĞRU

Yalnız artık o. Partisinin içinde tek bir milletvekili dahi çıkmıyor ortalığa onu savunan. Çünkü o milletvekillerinin çocukları veya yeğenleri veya komşuları direk veya endirek ‘direniş’in içindeler artık. Bir iki bakandan bir iki bir anlık parlama o kadar. Ağbileri bile onu kaderine bıraktılar. Partisi onu kaderine bıraktı. Yandaş basın manevraya başladı bile. 10 yıldır çıt çıkarmayan özel sektörün patronları da sessizliklerini bozmaya başladılar. 
Herkes yeniden pozisyon almaya başladı. Yeni Türkiye’de kendi yeni konumlarını belirlemek üzere. Kimi dönüyor, kimi daha da dönmekten vaz geçti. 
Herkes korkuyor. Dönekler geriye dönmeye korkuyorlar, dönmeyenler ya tekrar güçlenirse diye korkuyor.
En çok o korkuyor.
Korkmayanlarsa, 10 gündür çadırlarında sessizce yaşayıp, kitap okuyup, sohbet edip, şarkı söyleyip, herkesler ortalığı terk edince temizliğe geçen üç beş yüz genç insan.
Yanlarından geçenlere dahi başlarını kaldırıp bakmıyorlar doğru düzgün. Onbinlerce insan geçiyor yanlarından, onlarsa sanki koskocaman ulu bir kayın ormanında tek başlarına kampa çıkmışlarcasına,
Sakin,
Vakur,
Emin,
Kararlı,
Gülerek ve güldürerek,
Saygılı,
Sevgiyle,
Korkusuzca yaşıyorlar.
Üç yüz beş yüz genç Türkiye’yi değil sadece, yaşadıkları gezegeni değiştiriyorlar.
Farkında olarak.
Ve korkanların korkakların demode olmasının modasını değil, birey olmanın, paylaşımın, sevgi çağını başlatıyorlar.
Sessizce.
Severek.
Ve bizler dört buçuk milyar yıllık geçmişi olan bir gezegende bugüne kadar yaşanmış en önemli değişimin ya şahidiyiz ya parçasıyız artık.
Onlarsa,
İncecik bedenlerinin ihtiyacı olanı küçük beyaz plastik tabaklara azıcık pilav, belki bir parça bir yiyecek daha, bir iki bisküi ve bir bardak meyve suyuyla karşılayıp,
Açık büfelerden kocaman seramik tabaklarını bir bedenin ihtiyacı olamayacak ölçüde tıka basa dolduranlara,
Gerçek insanı anlatıyorlar. Göstererek sadece. Sessizce.
Lidersiz de yaşamanın mümkün olduğunu,
Stoklamadan da hayatta kalmanın mümkün olduğunu,
Yarınlar kaygısının sadece yaşama sevgi ve saygı kadar olabileceğini, olması gerektiğini,
Paylaşarak,
İkram ederek,
Kanaat ederek,
Yaşıyor ve yaşatıyorlar,
Sessizce.
O korkuyor.
Bir çok insan korkuyor.
İş sahipleri, politikacılar, hatta bir müzeyi gezercesine aralarından geçen veya oraya adımını dahi atmamaya yemin edenler,
Korkuyor.
Ve nasıl baş edeceklerini bilmiyorlar.
Yeni bir döneme giriyor gezegen.
Bunu idrak edenlerle,
Bundan korkanlar.
Bölünüyoruz, 
Doğru.

Murat Denizel 

Hiç yorum yok: