-
Daha
çok anlat, dedim.
- Hoşuna gidiyor mu?
- Çok…Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.
- Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?
- Gider gibi yaparız…
Kendinizden.
Bana müsade,
Ben kaçtım,
Sevgiye gidiyorum,
Sevgiyle.
- Hoşuna gidiyor mu?
- Çok…Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.
- Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?
- Gider gibi yaparız…
Bende gider
gibi yapacağım. Yine.
Bana kalsa elimden gelse hayallerimden vazgeçip, kalıp
burada belki de yüz milyonlarca kilometre daha hiç durmadan
konuşurum da. Anlatırım da.
Benzinim yetmez
biliyorum ben de,
O yüzden
gider gibi yapacağım zaten bende Zeze gibi. Hayallerime.
Şeker
Portakalı’nı okuduğumda herhalde onlu yaşlarımın başıydı. O gün Zeze’mi oldum
yoksa Zeze doğdum da Zeze’de kendimi mi buldum bilmiyorum. Amma,
O gün bugün
gider gibi yapıyorum hep.
Amma lafım
bitmiyor bir türlü, gidemiyorum da.
Gidemeyerek
amma gitmeyi çok isteyerek geçti bunca yılım. Olsun bende hayallerini kuruyorum
hep gitmenin.
Gidiyorum da
hep aslında,
Hayallerime
her daldığımda. Nerelere gidiyorum, neler oluyorum oralarda bir bilseniz.
Anlatıyorum da.
Hepsini. Hepsini değil, bazılarını galiba. O bazılarının haricinde kalanları anlatmaya gidiyorum kendime. Zeze’den tek farkım benim portakal fidanımsa hep
yanımda. Onu hiç ayırmıyorum yüreğimin gözünün önünden.
Ayırırsam çok
fena. Keserler. Zeze’den biliyorum. Hem Zeze
hem de ben yaşamın gerçekleriyle çok içli dışlı olduk belki de ta çocukken hem
de. İkimizde bir çok insanın göremediklerini gördük, hissettik bu nedenle galiba.
Erkenden büyüdük.
Çocukken hem de. Büyüdükçe de çocuklaştık iyice.
Erkenden büyüyünce
çocukken hem de,
Sonrada büyürken
çocuklaştıkça gittikçe,
Söyleyecek çok
sözün anlatacak çok lafın oluyor. Büyüdükçe o çocuk gönlünle daha da çok görüp daha da çok
hissettiğinden,
Daha da çok kabarıp
duruyor gittikçe çocuklaşan o yüreğin de. Aklında coşuyor ha bire. Çocuk aklı
işte.
Sonra da,
Yaramaz
oluyorsun ister istemez. Her bir yaramazlığından sonra da yiyip dayakları
oturuyorsun aşağıya, yaramazlık denilenlerin dediklerinin insan yaşamının insanca yaşamın ta
kendisi olduğunu hiç fark edememişlerden. Amma bir gerçeğin daha var ki,
İnsanı insan
eden kendi bildiğin gibi yaşamaktan yana,
Değil mi ki
Zeze hiç vazgeçmedi,
Ben de
vazgeçmedim hiç Zeze gibi.
Vazgeçmeyeceğimde.
Çok şey
öğrendim Zeze’den. Belki de zaten bildiklerimi fark ettim Zeze sayesinde. İster
o öğretmiş olsun ister ben zaten biliyor olayım, hiç fark etmez. Bildiklerimle
bildirilenler ve hissettiklerimle hissetmemi istedikleri arasında ki farkı fark etmeyi, fark edebilmeyi, o farkıysa doyasıya
yaşamayı öğrendim Zeze’den o kesin amma. En fazla dayak yiyorsun. O da önemli
değil. Alışıyorsun zamanla. Çok çok değer çünkü.
Şimdilerde,
Zeze’yi
yasaklıyorlar da. Yasaklarlar normal. Baskı altına alınmak istenen bir toplumun
ve insanlığa ve insanca özgür yaşama tutkun hiçbir bireyin Zeze olmasına izin vermemek lazımdır. Vazgeçmeyenler
baskıların sonlarını getirirler çünkü.
Hele bir de
fark etmişsen. Hele bir de fark ettiklerinden ne pahasına olursa olsun hiç vazgeçmiyorsan. Hele bir de
yediğin o dayaklara rağmen hala inatla devam ediyorsan bildiğin gibi özgürce
yoluna. Farkı yaşamak yaşatmak adına.
Hele bir de
anlatıyorsan milyonlarca kilometre boyunca susmaya hiç mi hiç niyetin olmadan,
Hem de
gitmeden gidiyormuş gibi de yapıp hep, kalıyorsan hem de o yerde.
Şimdilerde,
Gitme zamanım
geldi yine. Kalarak.
Hayallerime dalıp
gideceğim yine.
Bir yıldan
fazla süredir sözlerimi laflarımı paylaştığım,
Şeker Portakallarımdınız
her biriniz tek tek.
Sizlerle
konuştum sizlere anlattım bitmeyen uzattığım laflarımı tekrar ede ede.
Gevezelik başa
bela. Lafının bir türlü bitmemesinin ne mene bir eziyet olduğunu bilmez geveze
olmayanlar. Bitmez anasını satayım.
Hiçbirinizi gözümün
önünden ayırmamaya çalıştım. Biri gelip kesmesin diye. Kesilenler oldu yine de.
Kesilen kesilmesine izin veren göçen dostlarım oldu bu dünyadan yaşamımdan bu bir yıldan fazla zaman içinde.
Hüküm giydirilen
dostum oldu. Yaşarken ölüme terk edilmeye çalışılan.
Neler konuştum
onlarla neler anlattım onlara bilseniz. Size anlattıklarımdan sizlere
konuştuklarımdan öte.
Şimdiyse,
Gitmelerim geldi
yine. Hayallerime. Anlatmam lazım. Yeniden.
Yokum artık
her gün burada. Bir yıldan fazla süredir söylediğim sözlerimle ettiğim
laflarımsa kalacaklar burada. Hepsi her an emrinize amade.
Yine anlatacağım
yine konuşacağım, devaam yani hep,
Amma bir
dönem, galiba dünya tarihiyle uzunca belki amma evren için çok kısa bir dönem,
İçime Zeze’nin
elleriyle diktiği,
Sadece benim
gördüğüm benim yaşattığım, büyümesine dallanıp budaklanıp çiçekler açmasına sadece benim şahit olduğum, katiyen kesilmesine izin vermeyeceğim,
Kendi içimdeki,
Şeker
Portakalı’na anlatıp konuşacağım bir dönem. Sevgiyi insanı canı yaşamı patronu evreni özgürlükleri anlatmak konuşmak istiyorum çok. Kendimle.
Neden mi?
Bilmem.
Çocukluk işte.
Her birinizi
tek tek seviyorum.
Her
biriniz tek tek okudukça anlattıklarımı konuştuklarımı, paylaştıkça duyguları düşünceleri,
Tutunduğum,
Binlerle fidan
oldunuz benim yüreğimde.
Sakın kestirtmeyin
kendinizi ben yokken e mi. Vazgeçmeyin hiçbir zaman. Ne sevmekten ne sevgiden ne insandan ne candan ne özgürlüklerden. Esas olandan yani, yani,Kendinizden.
Sakın amma.
Unutmayın hiç. Tek bir patron var. Doğru. O patronda biziz. Tek tek her birimiz. Gelende yaşananlardan da bizden, gidende yaşamadıklarımız da. Tek bir evren var, tek bir evrende yaşanıyor her şey. O evrende biziz. Tek tek her birimiz.
Döndüğümde tekrar
bir gün geriye hayallerimi anlattırken çalıp seslendire bildiğim tek enstrümanım harflerimle,Unutmayın hiç. Tek bir patron var. Doğru. O patronda biziz. Tek tek her birimiz. Gelende yaşananlardan da bizden, gidende yaşamadıklarımız da. Tek bir evren var, tek bir evrende yaşanıyor her şey. O evrende biziz. Tek tek her birimiz.
Hepinizi tek
tek tekrar bulmak istiyorum yeniden beni sevginizle yeşerttiğiniz sevgi ormanımda.
Şımarıklık arsızlık benimkisi.
İnsanoğlu bu yahu, doymuyor ki hiç sevgiye. Sonsuz teşekkürlerimi gönülden sunup sizlere,Bana müsade,
Ben kaçtım,
Sevgiye gidiyorum,
Sevgiyle.
İdare edin artık, affedin sürç-i lisan ettiysem,
Sizler kocaman
kocaman insanlarsınız,
Benimkisiyse,
Çocukluk işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder