27 Aralık 2013 Cuma

GÜZEL OLAN SİZSİNİZ ÇÜNKÜ...

GÜZEL OLAN SİZSİNİZ ÇÜNKÜ...

Yeni yıla yönelik dileklerimden biri de yüzündeki çizgiler gittikçe derinleşenlerin önümüzde yıl gözümüzün önünden uzaklaşmaları, yerlerini gençlere terk etmeleri yönünde.
Sanatçı, bilim insanı, öğretmen, mahallenin esnafı, edebiyatçı, filozof, bilge, ailede önce anne baba sonra dede nineysen eğer insanların ve toplumun gözü önünde geçen uzun yıllar içinde yüzünün yaşlanması çok sevimli, çok cana yakın. Ancak diğer tarafta siyasetçiysen eğer, ister devlet ister özel ister bir sivil toplum örgütünün başında yönetensen eğer fikirlerinin, düşüncelerinin, eylemlerinin gittikçe çağ dışı kalışının genç zihinlere kazınmasına dönüşüyor yüzündeki çizgiler derinleştikçe. Yaşlanmak değil,
Eskimek diyoruz biz buna.  Zihinlerde. Yaşlandığını her gün aynada göre göre fark edip kenara çekilen değilsen sen, yüzlerindeki çizgiler senin kadar derin olmayan insanlar içinse geçmişte kalansın sen. Artık.
Geçmişte kalan olmamanın, yüzündeki çizgiler henüz derinleşmemiş insanların dünyasında da yer almanın tek yoluysa,
Zamanında ideallerinle gençken çıktığın yolda,
İdeallerini daha da geliştirmek, revize etmek, yenilemek isteyen gençlere devir etmektir bayrağı. Yaşlanmadan.
Elinden alınmasına izin vermeden, ezilmeden büzüştürülmeden bayrağı devretmektir gençlere. Yaşlanmadan.
O zaman kıymetlisindir işte. Kıymetlisindir çünkü gençlere deneyimlerine aktaransındır artık sen. 
Bizim toplumun insanları mührü koltuğu kaptıkları an kendilerini geçici bir süre görev insanı değil de, kral padişah bey olarak gördüklerinden siyasette olsun, devlet ve özel sektörde olsun, sivil toplum örgütlerinde olsun,
Yöneticilik bayrağını devretme erdemine sahip olamıyorlar bir türlü. Sonra da,
Eskiyip gidiyorlar gençlerin gözlerinde. Toplumun gözlerinin önünde.
Yaş ortalaması 30’lu yaşlara henüz yükselmiş gencecik çağı yakalamış tazelenmiş bir toplumun içinde yer almanın başka hiçbir yolu yoktur bizim kuşaklar için.
Yüzündeki çizgileri gittikçe daha da derinleşenlerin inatları hem kendilerini hem de toplumu hem de insanlığı felakete götürüyor an be an.
Gençliğin kendini var etme inadıysa hem insanları hem toplumu hem yaşamı gençleştirir, çağdaşlaştırır diğer yönde.
Bayrağı devretmediğin her an, çoğunluğu oluşturan gençliğe güvenmediğini bir kez daha tekrarlar durursun kendi kendine.
Ve güvenmediğin gençlik için sevimli değil, sevimsizsindir sen artık.
Ve de sayıları bizim toplumun azınlığını temsil eden yüzlerinde ki çizgiler derinleşmiş insanların toplumun çoğunluğunun her anlamda ve yönde yaşamlarında açtıkları ve açmaya devam ettikleri yaralar için feryat ediyor,
Gençlik. 
Ve de ben de varım demiyor aslında,
Esas olan benim diyor,
Eskimişlere. Biz azınlık, gençlere amma da çok geziyorlar amma derken,
Onlarsa,
Evet ‘Gezi’yoruz diyorlar, amma.
Ve eskimişlerse daha da yapışıyorlar koltuklarına inatla. 
Ve de bu nedenle her yönde her anlamda kayıplarımızsa artıyor gittikçe.
En önemli kayıpsa,
Gençliğe vakit kaybettiriyor yüzlerinde ki çizgiler gittikçe derinleşen bir avuç insanın hırsları. 
Toplumun ve insanların ve insanlığın gelişmesinde de vakit kaybettiriyorlar.
Ve ben oturmuş,
Sadece seyrediyorum bu durumu,
Yüzünde ki çizgiler gittikçe daha da derinleşenlerden biri olarak,
Neredeyse yalvarıyorum kendimin ve üç aşağı beş yukarı bana komşu kuşakların insanlarına,
Bırakın her şeyi gençliğe diye.
Ve çekinmeden itiraf edin ki,
Şahaneler her biri. Ve bizler,
Ne şanslı kuşaklarız ki bizlerinde yaşamlarını şahane eyleyecekler bırakırsak sahneyi onlara.
Kendilerine güvenleri olsun kendilerine güvensinler diye yetiştirdiğimiz gençlere,
Şimdi güvenmemek, onlara inanmamak, onlara koltuklarımızı mevkilerimizi bırakmamaksa,
Ne acı.
Ne fena bir eskimektir bu…
Ve ne utanılası.
Ve ne kadar kıymetli deneyimler güvensizlik uğruna, iktidar olmanın iktidarda kalmanın inadı hırsı uğruna, gençlerle iç içe yaşamayı becerememekten heba olup gidiyor aktarılamadan gençliğe.
Ne fena.
Ne büyük bir kayıp insanlar insanlık ve toplumumuz adına. 
Ve diyorum ki yeni bir yıla girerken gençliğe sakın durmayın. Sakın amma. Bir an için bile tereddüt etmeyin azimle yürüyün kendi yolunuzda. 
Hep devaam…hep amma.
Bizim kuşaklara rağmen bile, yeni yılda da her bir gün her bir an kendi bildiğiniz gibi kendi yolunuzda,
Hep,
Devaam…
Vazgeçmeyin hiç.
Siyasete atılın. Talip olun milletin vekili olmaya. Kurun kendi partinizi. Partiler üstü. Doktrinler üstü. Dünyayı siz değiştire bilirsiniz sadece. Her şeyiniz var elllerinizde,
Sosyal medya sizlerin elinizde. Teknolojide ustalık sizde.
Organizasyon yeteneği, bilgi görgü sizde. Cesaret sizde. Akıl sizde. Vizyon sizde. Kardeşlik sizde. Barış ve huzur içinde yaşama isteği sizde. Saygı sizde.
Esas aşk sevgi sizde.
Bozun ezberleri.
Çok mu hayal?
Her şey bir hayalle başlar. Ve hayallerinizi çalmalarına izin vermeyin katiyen.
Yaparsınız bu işi.
‘Gezi’nirken yaparsınız hem de.
Yaptınız bir kez her teldendiniz her sazdandınız her sestendiniz, çok güzeldiniz,
Çirkini çok iyi öğrendiniz,
Bu sefer daha da güzelini yaparsınız. 
Güzel olan sizsiniz çünkü…
Ve unutmayın ümitleri kaoslar yeşertir, ve geleceği kaoslardan sonrası belirler.
Tam zamanı. 
Bu ülke bu dünya sizlere muhtaç. 
Çünkü çoğunluk sizsiniz,
Siz…

Murat Denizel

Hiç yorum yok: