12 Mayıs 2015 Salı

MAŞA

MAŞA

Efendim neymiş, affetmek en büyük cezaymış, nazi döneminin subaylarından birini mahkemede toplama kampı mağduru affetmiş, adamda çok içlenip, derinden sarsılmış falan…
Ayrıca zaten o günün şartlarında memleketin hali şöyleymiş böyleymiş falan…O bir vatansevermiş falan…O ve avenesi olmasaymış bu ülke yok olacakmış falan…İç savaş varmışta, iyice sararmış ülkeyi falan…
Duygulu, akıl tutulmasına uğramış baş gazeteci gibi birkaç yanar döner haricinde, 
Benim kuşağım, benden büyük kuşaklar, benden üç beş yaş küçükler içinde yeteri kadar bilgili, aklı başında veya deli hiç kimse affetmez o faşisti. Ne onu, ne de onun yardakçılarını. Gerçek demokrasiye olan özleme doğru öle, yaralana, parçalana, dövüle, döve, çıldırmışcasına koşan genç bir milletin yoluna bilerek konulan en büyük engel ve en büyük kötülük abidesidir o ve yardakçıları. 
Evet, çok ölüm vardı. Evet çok acı çok telaş çok yokluk çok korku vardı. Çünkü gerçek demokrasiyi enjekte ederek benimsetemezsin toplumlara. Savaşarak elde edilir gerçek demokrasiler. Kavga ederek olur bu işler. Ve çok ağır bedeller ödendiği için bir kez elde ettin mi de, çok kıymetlin olur sonra. Çok çok kıymetlin hem de. Kimselere yedirtmez, kimselere kaptırmazsın bir daha. Her yönde, her yapıda vasıfsız, haysiyetsiz, hırsız makam arsızı yöneticilerden de sonsuza kadar ayıklanırsın ayrıca, hem de sonsuza kadar. 
Affettim diyenlere lafım, efendim o günün şartlarında doğrusu oydu diyenlere lafım, o memleketini çok seven bir vatanseverdi diyenlere lafım, 
Bi bok bilmiyorsunuz son bir yüzyıl dünya siyaset ve ekonomi tarihi hakkında. Liberalizmi okuyun bari. Geçtim liberalizmden, emperyalizmi okuyun bari. Dünya genelinde nereye doğru ve özellikle o dönemlerde nasıl değişim göstermeye başlamış onu okuyun bari. Bu ülkede 24 Ocak kararlarını kim yazmış? Neden yazmış? Onu okuyun bari. Sonra ne olmuşta bu ülkede o insan bir anda başbakan oluvermiş ve bu ülkeye neler getirmiş onu okuyun bari. 
O gün o darbe yapılmasaydı, yaşamınız boyu başınızdan gitsinler diye kendinizi paraladığınız vasıfsız, haysiyetsiz, hırsızlardan hiçbirinin adını bile bilmiyor olacaktınız bugün. Kendilerine açılan yoldan ellerini kollarını sallaya sallaya yürüyüp gidemeyeceklerdi en tepelere doğru ne dün, ne bugün, ne de yarın.En tepelere tırmanmalarına halk izin vermezdi çünkü. Hukuk izin vermeyecekti çünkü. 
Farklı siyasi görüşleri olsa dahi okuyan aydın, yarı aydın ve sindirilememiş ‘’Halk’’ izin vermeyecekti çünkü. Sokaklar evinizdi çünkü.
12 Eylül sabahı bu ülke yarım asırdan fazla bir süre içinde biriktirdiği aydınlığını, aydınlarını, cesaretini yitirdi. 
Ve sonsuza dek karanlığa gömüldü. Amaç buydu zaten.
Bugünlere gelindiğinde, karanlıklar ve diplomalı cahiller içinde yol alabilmek için el yordamı ile çırpınıp duruyor olmanızın başlangıcıdır 12 Eylül.
Herkesin paşa diye bildiği o maşa, o gün alet olmayaydı bu sonsuza kadar sürecek ve sürüklendiğimiz felakete, bugün gerçek anlamda özgür, en demokratik ülkelerden birinin vatandaşı olacaktınız. Seçim zamanı sandık gözetmeni olmak adına gözetmen adayları peşinde koşmanız da gerekmeyecekti mesela. Çünkü oyların çalınmadığı bir ülkede yaşayacaktınız. Amma içinde yatanların her birini saygı ve sevgi ve vefa duyguları içinde andığınız kocaman bir demokrasi şehitliği olan.
Affetmekmiş…Vatanseverlikmiş…Lümpen olduğunuz için bu iddialar, bu düşünceler, bu duygular peşinde koşuyorsanız o başka, anlarım sizleri. Ha değilim diyorsanız, ya sistemden nemalanıyorsunuzdur, ya da zır cahilsiniz…
Murat Denizel

Hiç yorum yok: