DEYİVERDİM BİRDEN
Yaşlarımız ilerledikçe daha çok özlüyoruz göçüp giden yaşlıları galiba. Bizi var etmişlere ‘’bak nasıl da var oldum ben’’ diye sulanmak yılışmak istiyoruz galiba varlığımızla sarmaş dolaş olup, kabullendikçe kendi özümüzü.
Özlemlerse diz boyu.
Bugünün yamuk yumuk çarpık çurpuk gaddar acımasız densiz çirkinlikleri habis hücreler gibi çoğalıp sardıkça çevremizi, her yerimizi,
Geçmişimizin derinliklerinde hala gülümseyerek cıvıl cıvıl yaşayan taptaze güzelliklerin hasretleri daha da çok yakıyor galiba yüreklerimizi.
Bir bebekleri çocukları en çok özlüyoruz galiba,
Bir de göçüp giden tontonlarımızı.
Sadece anılarda,
Sadece üç beş hatıra eşyada,
Sadece fotoğraflarda,
Yaşamak.
Varken yok olmak.
Yokken varlığını sürdürmek.
Sevgi manyak bir şey arkadaş ya.
Sevdiklerimiz ölüp gidiyorlar,
Sevdiklerimiz uzaklara düşüyorlar bazen,
Sevgiyse ölmüyor,
Capcanlı tazecik hep yaşıyor yüreğimizde. Hep mi? Hep.
Ta ki,
Bir gün bizde ölene kadar.
O gün sevgi nöbet değiştiriyor,
Gönülden gönüle.
Hep dedim,
Hep derim,
Hep diyeceğim.
Canınız ne isterse yapın. Canınız en çok,
Sevdiklerinizi bol bol aramak istesin mesela, canınız en çok sevdiklerinize sarılmak istesin mesela,
Canınız en çok seslerini içinize çekmek istesin,
Kokularını ruhunuza mesela.
Özledikçe,
Çınlasınlar kulaklarınızda,
Özledikçe,
Ellerinizin arasına alın iki yanağını,
Ve fısıldayarak,
Haykırın,
Seni seviyorum diye,
Sevdiklerinize.
En çok,
Bebelerinize,
Çocuklarınıza,
Yaşlılarınıza.
Birde en çok hani o en çok sevdiğinize.
Özlemin hakkından gelen,
Özlemi gülümseten,
Sadece,
Sevgi.
Ne kadar güzel bir kadınmış gençken,
Ne çok yakışıklıymış gençken.
Diye diye,
Bakarken sarı parlak kodak zarflara tıkıştırılmış hafiften solmuş resimlere,
Özledim de yeniden,
O yüzden.
Deyiverdim,
Birden,
Sevdiğimde bende henüz gençken.
Murat Denizel
Yaşlarımız ilerledikçe daha çok özlüyoruz göçüp giden yaşlıları galiba. Bizi var etmişlere ‘’bak nasıl da var oldum ben’’ diye sulanmak yılışmak istiyoruz galiba varlığımızla sarmaş dolaş olup, kabullendikçe kendi özümüzü.
Özlemlerse diz boyu.
Bugünün yamuk yumuk çarpık çurpuk gaddar acımasız densiz çirkinlikleri habis hücreler gibi çoğalıp sardıkça çevremizi, her yerimizi,
Geçmişimizin derinliklerinde hala gülümseyerek cıvıl cıvıl yaşayan taptaze güzelliklerin hasretleri daha da çok yakıyor galiba yüreklerimizi.
Bir bebekleri çocukları en çok özlüyoruz galiba,
Bir de göçüp giden tontonlarımızı.
Sadece anılarda,
Sadece üç beş hatıra eşyada,
Sadece fotoğraflarda,
Yaşamak.
Varken yok olmak.
Yokken varlığını sürdürmek.
Sevgi manyak bir şey arkadaş ya.
Sevdiklerimiz ölüp gidiyorlar,
Sevdiklerimiz uzaklara düşüyorlar bazen,
Sevgiyse ölmüyor,
Capcanlı tazecik hep yaşıyor yüreğimizde. Hep mi? Hep.
Ta ki,
Bir gün bizde ölene kadar.
O gün sevgi nöbet değiştiriyor,
Gönülden gönüle.
Hep dedim,
Hep derim,
Hep diyeceğim.
Canınız ne isterse yapın. Canınız en çok,
Sevdiklerinizi bol bol aramak istesin mesela, canınız en çok sevdiklerinize sarılmak istesin mesela,
Canınız en çok seslerini içinize çekmek istesin,
Kokularını ruhunuza mesela.
Özledikçe,
Çınlasınlar kulaklarınızda,
Özledikçe,
Ellerinizin arasına alın iki yanağını,
Ve fısıldayarak,
Haykırın,
Seni seviyorum diye,
Sevdiklerinize.
En çok,
Bebelerinize,
Çocuklarınıza,
Yaşlılarınıza.
Birde en çok hani o en çok sevdiğinize.
Özlemin hakkından gelen,
Özlemi gülümseten,
Sadece,
Sevgi.
Ne kadar güzel bir kadınmış gençken,
Ne çok yakışıklıymış gençken.
Diye diye,
Bakarken sarı parlak kodak zarflara tıkıştırılmış hafiften solmuş resimlere,
Özledim de yeniden,
O yüzden.
Deyiverdim,
Birden,
Sevdiğimde bende henüz gençken.
Murat Denizel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder