20 Mayıs 2016 Cuma

TURKUAZ

TURKUAZ

Mavinin turkuazın binbir türlü hali. Derin bir sükûnet.
Ağaçlar kuşlar kendi alemlerinde. Çok ilerlerden bir yerlerden bir çekiç sesi duyuluyor arada, tamirat var belli, kış sonrası.
Dingin. Sade. Milyonlarca yıldır olduğu gibi. Kendi kendine. Sakin. Telaşsız. Ninni mırıldanır gibi. 
Biraz ötede koskoca bir şehir. 
On milyonlarca insanın toz duman gürültü patırtı telaş içinde koşuşturması. Kazanmak için. Önce para, sonra her nelerse onları satın alıp, yapıp edip, sonra daha da daha da çok kazanmak için.
Az berideyim şu an,
Orasıysa biraz öte.
Orası İstanbul merkez,
Burası Kum Köy,
Kilyos yani,
Bekliyor, Cumartesiyi Pazarı.
Yollarını doldurur o arsız doyumsuz takımı, az kaldı Pazara.
Birde çaktılar viyadüğü bizim evlerin ilerisine bir yerlere. Kaplumbağlar bile şaşkınlık içinde.
Denize karşı bir çay daha. Sefam olsun,
Yanında otlu poğaça.
Organik. 
Lezzeti insanı şair eder.
Hıdrellez sabahı gün doğarken kağıtları teker teker denize bıraktığım mendirek ileride. Niyetler, ümitler yazıldılar çizildiler. 
Çocuğun biri oynuyor tam da ucunda.
Balıkçı ellerini beline koymuş, motoruna bakıyor dalgın dalgın. Çok iş var galiba yapılması gereken.
Unut beni sevgilim diye şarkı söylüyor biri titrete titrete, belli çekmiş rakıları gündüz gündüz. 
O unutamıyor sevgiliyi, çaresiz, bari sevgili unutsun istiyor, hani işe yarar diye belki.
Eskilerin tabiri ile eski yavuklusunu yani.
Merkezdeyse adı ekz sevgili.
Kertenkele hanımsa, bey değil hanım, çok nazende bakınıyor iki taşın arasından ikide bir çünkü,
Kararsız. Akşamüstü turuna mı çıksın, yoksa girip yuvaya şekerleme mi yapsın, bana baktı göz göze geldik, ne ifade ettiyse bakışlarım döndü geri, girdi yuvasına.
Yuva.
Kaç oda olsun, kaç metre kare, kaçıncı kat, bahçesi var mı, nereye baksın, ya manzarası, ulaşım kolay olmalı, komşularda kafa dengi olsun mu telaşı yok onun,
Onunkisi iki taş arası, önü deniz manzaralı, arkası orman.
Birde yuvasızlar var. 
Hiç yuvası olmayan.
Neresi olursa olsun kıvrılıp uyuyan. Tercihi değil, mecburen. Sadece yaşayabildiğine bile her an şükreden.
Yeter ki kar yağmur yağmasın tepesine.
Ha birde rüzgar almasın.
Savaşlarla,
Gaddarlıklarla,
Aç gözlülüklerle,
Şiddetle,
Hırsızlıklarla,
Hainliklerle,
İhanetlerle,
Doyumsuzluklarla,
Vefasızlıklarla,
Yakıp yıkanlar var. Kırık dökenler var. Ezip geçenler var. 
Canları.
Daha da çok sayıda daha da çok ihtişamlı olsun yuvaları,
Bir sürü olsun,
Bir sürü,
Bir sürü olsun,
Diye.
Sürüdeki her bir insan gibi. Sürüdeki herkes gibi, verdikçe alan verdikçe alan patlasa yine alan,
Sürüyle,
Yani.
Biraz ötede hayat böyle, orası,
İstanbul Merkez.
Bense,
Az biraz berideyim,
Kum Köy’de,
Kilyos’ta,
Yani.
Atını denize sokan adamı seyrediyorum,
Sevgiyi,
Yani.
Olay, saat 13.00 sıralarında Mardin-Diyarbakır karayolu Sürgücü köyü mevkiinde meydana geldi. Edinilen ilk bilgilere göre, PKK'lilerin tuzakladığı el yapımı patlayıcı zırhlı askeri aracın geçişi sırasında infilak ettirildi. Patlamada bir korucu şehit oldu, 7 asker yaralandı. Bir askerin durumu ağır.
Sadece bugün gündüz olan.
Burasıda,
Ankara,
Merkez.
Kucağında hoplatsın,
Sizi,
Herkes.
Murat Denizel

Hiç yorum yok: