SEN KİM ATATÜRK KİM
Tabii ki sinir olur sevmezsin.
Sen yüz metre kare bir evle, kıç kadar şirketi evirip çevireme doğru düzgün,
Sen on yirmi evlik dairelik site apartman yönetiminde bile birliği sağlayama,
Sen çevreni mekan tutmuş aklı var yok birkaç kişiye dahi anlatama derdini,
Sen evdeki bir iki hayvanla bile baş edeme sal sokaklara,
Sen çiftlikleri ormanları kes biç çirkin mabetler dik adın anılsın diye öldükten sonra,
Sen üç gidiş beş geliş otobanı medeniyetin ta kendi san,
Senin yarınlarla ilgili hedefin inşaaallaah bu sene şampiyon olacağız ha birde alacağın yeni arabanın markası kıvamında kalsın,
Genel kültür birikimin on yirmi ülke bir o kadarda şehir sayacak sınırları aşamasın,
Senin geleceğine yönelik vizyonun bilmem ne sahillerinde ev almakla sınırlı olsun,
Senin donunu gömleğini karın sevgilin alsın kendine yakışanın ne olduğunu bile bileme,
Bir diplomadaki resmine bak birde geliştirdiğini zannettiğin zevkinle alt dudağının altına oturttuğun damla sakız sakalınla haline,
Sen tek bir spora dahi bulaşma ömrün boyu,
Sanatın s siyle ilgili diyecek tek bir lafın tek bir görüşün olamasın,
Sen rakının kucaklayan sohbetlerinde sarmaş dolaş olama duygularınla düşüncelerinle,
Sen aşık olup dalıp gitme güzeller güzeli bakan bir çift göze,
Felsefenin kelime anlamını ne demek onu dahi bileme,
En pahalısından markalarla üstünü başını donatarak ifade edebil sadece kendini,
Şey otelinde kalıp mey restorana yayılınca kral hisset kendini,
E sonra Atatürk’ü sevme, sayma.
E çok normal.
Seversen şaşarım, sayarsan şaşarım.
Hele birde düşün ki,
Ki,
Zaten düşünebilsen yazmazdım ben bu yazıyı,
Ki bir iyi niyet daha, bu da benden gelsin sana,
De ki düşünebildin,
O sevmediğin saymadığın Atatürk hem de senin daha az gelişmiş daha da kıt akıllarla yaşam içinde debelenen versiyonun dedengillere rağmen becermiş bunca işleri.
Tabii ki sinir olursun,
Olmazsan şaşarım.
Ha birde,
Üstüne üstlük fena karizmatik,
Yakıcı yakışıklı,
Zevkte tavan yapmış,
Bir o kadarda entelektüel.
Birde,
Filtresiz sigara tüttürüyor dertlenince sevinince.
Senin gibi ayak baş parmağı kalınlığında puro da değil yani ayrıca…
Hırsız hiç değil.
Senin gibi vergi kaçırıp devleti soymamış, rüşvete elini sürmemiş, kaçak kat yapmak aklına bile gelmemiş, ülkenin tamamının tapusunu üstüne çıkarma şansı varken hem de.
Sevemezsin zaten istesen de,
Senin tam zıttın.
O kadınları çok sayıyor çok seviyor çünkü.
Kadınlarla ilişkisinin de senin çokta doğru düzgün becerdiğinin pek duyulmadığı amma rakamlara buladığın seks dürtülerinle hiç alakası yok çünkü.
Dans ediyor süzüle süzüle mesela.
Sen çocukları gelin edineceksin diye ağzından en korkunç sapıklıklarını akıtırken, o çocukları baş tacı edip, çocukların bir toplumun geleceği olduğunu haykırabilmek adına Dünyanın ilk çocuk bayramını kutlatmakla meşguldu önce millete, sonra tüm Dünyaya.
Saymazsın tabii ki,
Ayağının altına alıp dövmedi de seni ondandır. Senin saygı kavramın yediğin dayağın acısına endekslide ondan çünkü.
Bir,
20 yıl içinde on milyon insanla yaptıklarına bak,
Bir de sonra elli altmış milyon insanın 60 yılda bir ülkenin içine nasıl sıçtığına.
Sevmezsin, saymazsın tabii ki,
Her Atatürk dendiğinde,
Her adı geçtiğinde,
Senin ne bok olduğun çıkıyor ortaya,
Da,
Ondan çünkü.
Murat Denizel
Tabii ki sinir olur sevmezsin.
Sen yüz metre kare bir evle, kıç kadar şirketi evirip çevireme doğru düzgün,
Sen on yirmi evlik dairelik site apartman yönetiminde bile birliği sağlayama,
Sen çevreni mekan tutmuş aklı var yok birkaç kişiye dahi anlatama derdini,
Sen evdeki bir iki hayvanla bile baş edeme sal sokaklara,
Sen çiftlikleri ormanları kes biç çirkin mabetler dik adın anılsın diye öldükten sonra,
Sen üç gidiş beş geliş otobanı medeniyetin ta kendi san,
Senin yarınlarla ilgili hedefin inşaaallaah bu sene şampiyon olacağız ha birde alacağın yeni arabanın markası kıvamında kalsın,
Genel kültür birikimin on yirmi ülke bir o kadarda şehir sayacak sınırları aşamasın,
Senin geleceğine yönelik vizyonun bilmem ne sahillerinde ev almakla sınırlı olsun,
Senin donunu gömleğini karın sevgilin alsın kendine yakışanın ne olduğunu bile bileme,
Bir diplomadaki resmine bak birde geliştirdiğini zannettiğin zevkinle alt dudağının altına oturttuğun damla sakız sakalınla haline,
Sen tek bir spora dahi bulaşma ömrün boyu,
Sanatın s siyle ilgili diyecek tek bir lafın tek bir görüşün olamasın,
Sen rakının kucaklayan sohbetlerinde sarmaş dolaş olama duygularınla düşüncelerinle,
Sen aşık olup dalıp gitme güzeller güzeli bakan bir çift göze,
Felsefenin kelime anlamını ne demek onu dahi bileme,
En pahalısından markalarla üstünü başını donatarak ifade edebil sadece kendini,
Şey otelinde kalıp mey restorana yayılınca kral hisset kendini,
E sonra Atatürk’ü sevme, sayma.
E çok normal.
Seversen şaşarım, sayarsan şaşarım.
Hele birde düşün ki,
Ki,
Zaten düşünebilsen yazmazdım ben bu yazıyı,
Ki bir iyi niyet daha, bu da benden gelsin sana,
De ki düşünebildin,
O sevmediğin saymadığın Atatürk hem de senin daha az gelişmiş daha da kıt akıllarla yaşam içinde debelenen versiyonun dedengillere rağmen becermiş bunca işleri.
Tabii ki sinir olursun,
Olmazsan şaşarım.
Ha birde,
Üstüne üstlük fena karizmatik,
Yakıcı yakışıklı,
Zevkte tavan yapmış,
Bir o kadarda entelektüel.
Birde,
Filtresiz sigara tüttürüyor dertlenince sevinince.
Senin gibi ayak baş parmağı kalınlığında puro da değil yani ayrıca…
Hırsız hiç değil.
Senin gibi vergi kaçırıp devleti soymamış, rüşvete elini sürmemiş, kaçak kat yapmak aklına bile gelmemiş, ülkenin tamamının tapusunu üstüne çıkarma şansı varken hem de.
Sevemezsin zaten istesen de,
Senin tam zıttın.
O kadınları çok sayıyor çok seviyor çünkü.
Kadınlarla ilişkisinin de senin çokta doğru düzgün becerdiğinin pek duyulmadığı amma rakamlara buladığın seks dürtülerinle hiç alakası yok çünkü.
Dans ediyor süzüle süzüle mesela.
Sen çocukları gelin edineceksin diye ağzından en korkunç sapıklıklarını akıtırken, o çocukları baş tacı edip, çocukların bir toplumun geleceği olduğunu haykırabilmek adına Dünyanın ilk çocuk bayramını kutlatmakla meşguldu önce millete, sonra tüm Dünyaya.
Saymazsın tabii ki,
Ayağının altına alıp dövmedi de seni ondandır. Senin saygı kavramın yediğin dayağın acısına endekslide ondan çünkü.
Bir,
20 yıl içinde on milyon insanla yaptıklarına bak,
Bir de sonra elli altmış milyon insanın 60 yılda bir ülkenin içine nasıl sıçtığına.
Sevmezsin, saymazsın tabii ki,
Her Atatürk dendiğinde,
Her adı geçtiğinde,
Senin ne bok olduğun çıkıyor ortaya,
Da,
Ondan çünkü.
Murat Denizel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder