3 Kasım 2016 Perşembe

KOL GİBİ

KOL GİBİ

G20 nin içinde olmayı, köprülerle gurur duymayı, otobanlara sevdalanmayı, ithal ürünlere pat diye ulaşabilmeyi refah seviyesi sanıyorsan eğer,
Ki sanıyorlar,
Dünya refah seviyesi liginde 78. sırada olduğumuz gerçeğini görmemezliğe gelirsin,
Gelsen de,
Ne demek istediğini algılayacak ne aklın vardır, ne vizyonun ve ne de bu yönde eğitimin, kültürün bu araştırmanın.
Araştırmışlar,
Sonuçlar şöyle,
Türkiye Dünya refah seviyesi liginde 78. sırada.
Ekonomik kalitede 49,
İş ortamında 74,
Yönetimde 65,
Eğitimde 80,
Sağlıkta 52,
Güvenlikte 126,
Kişisel özgürlükte 94,
Sosyal sermayede 104,
Doğal ortamda 55. sıradayız. Ağırlıklı ortalaması 78 oluyor.
Arnavutluk, Vietnam, Kırgızistan ve Moğolistan’ın küresel refah seviyesinde durumları bizden iyi.
Genel sıralamada ilk 10 şöyle;
1. Yeni Zelanda
2. Norveç
3. Finlandiya
4. İsviçre
5. Kanada
6. Avustralya
7. Hollanda
8. İsveç
9. Danimarka
10. Birleşik Krallık
Kategori birincileriyse;
Yeni Zelanda zaten almış başını giderken,
Yeni Zelanda ekonomik kalite ve sosyal sermaye,
ABD iş ortamında,
Yönetimde Finlandiya,
Eğitimde İsviçre,
Sağlıkta ve kişisel özgürlüklerde Lüksemburg,
Güvenlikte Singapur,
Doğal ortamda Slovenya zirvede.
Milyonlarca kavruk akıllı, tuzu kuru, radikal milliyetçi falan okuyunca bu nevi araştırmaların sonuçlarını hemen patlatırlar,
‘’Zaten bu nevi araştırmalar taraflıdır’’
‘’Zaten ülkemizin önünü kesmeye çalışıyorlar’’
‘’Zaten Türkün Türk’ten başka dostu yok’’ diye.’’ peşinden.
18 yaşımda kendime kurmaya başladığım yaşamın o yıllarına göre misli misli daha fonksiyonel, daha gelişmiş yaşam aksesuarlarımın gittikçe arttı sayıları ve gelir seviyem.
18 yaşıma göre misli misli daha mutsuz bir ortamda, bir ülkede yaşıyorum amma.
Gelişmekte olduğumuzu iddia ederken devlet ve özel şirket kasalarını soymayı meslek edinmiş aile boyu hırsızlardan,
Hem doğru hem de düzgün ve de modern eğitimi yaygınlaştırdığını hem iddia eden hem de zanneden soytarılardan,
Manevi inançlarından başka başlarını sokacak bir sosyal ortamları olmadığı için tarikatlara sığınarak yaşam bulmaya çalışan garibanlardan,
Her açılan otoban ve köprü ile ülkesinin geliştiğini zanneden kendini geliştirememiş kavruk akıllılardan,
Ve de yazmaya devam etsem üç beş sayfa daha sürecek bir bu kadar andavallıklardan, kıroluklardan, aptallıklardan çok sıkıldım artık.
Bu coğrafi bölgede doğmuş olmanın iç karartan kaderini mecburen paylaşarak geçiyor ömrüm.
Aslında çok,
Hak ettiğimse,
Yeni Zelanda’da arada bir yazı yazan, arada bir resim yapan, arada bir fotoğraf çeken, arada bir dağlarla konuşan, arada bir içip sızan, arada bir gülmekten kasıkları ağrıyan, aynı kot pantolonla ömrünü geçirerek yaşayan, organik bir çiftlikte sıradan bir işçi olmak,
O kadar.
Bugün için yaşadığım,
Tam karşılığıysa,
Kolum kadar bana giren,
Ve de,
Çıkan.
Amma sahip olduğum kot pantolon sayısı 20.
İzmir’e karayolu ile gitmesi 3,5 saat olacakmış.
Daha ne olsun di mi...
Murat Denizel

Hiç yorum yok: