25 Temmuz 2021 Pazar

 GÜÇ 

Yaşamın kendi değişimdir.
Dönüşür yani ha bire,
Hep bir yerlere doğru.
Çok uzağa gitme, çok uzak gibi görünen, aslında bir parçası olduğumuz, en başta evren dönüşüyor zaten,
Gezegen ve üstünde yaşayan canlıların hayatı mı değişmesin, dönüşmesin.
Bir kısım birileri,
Sürekli şikayetlerde, sürekli endişeler içinde, sürekli neden haklılar ispat etme peşinde, sürekli (bilgileri var veya yok) fikir beyan etmekte, sürekli uyarmakta akıllar vermekte, sürekli mutsuz, sürekli huzursuz.
Kendilerini diğerlerine nazaran çok daha akıllı, çok daha bilinçli, çok daha görgülü, çok daha bilgili görüp,
Zamanında sahip oldukları haklarına ve yaşamlarına yeniden kavuşabilmenin beyhude hayallerini kuruyorlar endişe ile doldurdukları dünyalarında,
Aklın yeni tarifinden bihaber.
Ve de esas, mutlu olabilmekten (yeniden) yana çok beceriksizce debelenip duruyorlar hayatlarının içinde. Kendi mutsuzluklarına da ortak arayışı içinde.
Bir kısım birilerininse,
Ne şikayetleri var yaşamlarından yana, ne akıl fikir veriyorlar başkalarına, amma mutlular yaşadıkları hayatlarının içinde.
Kendilerine hak olarak gördükleri her nelerse, onları yaşamaya çalışıyorlar, o kadar.
Her bir hak olarak görülense,
İsterse eski köye yeni adet olsun,
Haksızlıklardan yana her bir sitem, her bir şikayet ve de her bir akıl fikir,
Hepsi, dönüşümü anlatıyor,
Değişimin bir parçası yaşamın evriminden yana.
Doğanın kanunu, kalıcı kanunu,
Güçlüysen ve de şansın yaver giderse yaşarsın,
Zayıfsan,
İllaki yok olur gidersin bir yerlerde.
Gücünse tarifi değişti, neye güç denmeli, gücü neye göre tarif etmeliyiz, belki de budur esas mesele.
Yaşamayı becerebilenin de payı var dönüşümde,
Yok olup gidenin de.
Bir avuç insan,
Geçmişte ve bugün yaşananlardan, bilgilerinden, görgülerinden, akıllarından destek alarak ve de yaşatılanlardan yola çıkarak analizler yapıp, gelecekte neler yapmalıyız diye ahkam kesmekle meşgulken,
Milyonlar avuç insansa,
Sadece yaşıyorlar keyifleri ve de imkanları ve de akıl edebildikleri her ne kadarsa.
Bir avuç insan,
Bu günü yaşarken düne bakıp, geçmişini özlerken, geçmişini geleceğe taşıma telaşındayken,
Milyonlarca avuç insansa,
Günü yaşarken geçmişi aklına bile getirmiyor, getirmek istemiyor ve de bu günlere taşımak adına özlenecek bir geçmişleri de yok zaten.
Ve de çok matrak,
Bir avuç insan,
Gelişmişliğine sembol edip, bayrak açıp,
Farkında olduklarını anlatıp, artık her ne haltsa konu ve konular, farkında olduklarını dillendirirken,
Milyonlarca avuç insansa,
Fark etmeden, fark etmeye ihtiyaç duymadan, sadece yaşıyor, umurları bile değil fark etmek veya etmemek, o gününü farkında, o da yetiyor ona zaten.
Birileri, bir avuç insan, çoban olduklarını zannedip ve de iddia ederken koyun diye kendilerinden ayrıştırdıklarına, birileriyse kendi yaşamalarının efendisi olarak görüyorlar kendilerini ve umurlarında bile değil çobanlar. Onlar için o gün yedikleri ve içtikleri kadar yaşam.
Sonuç olarak,
Karar senin,
Değişenin ve değişimin içinde değişmemiş gibi, değişime inat (ki aslında dönüşüme esas nedenlerden biriyken) yaşamını sürdürmek akılsızlığına kurban mı etmek istiyorsun bu gününü ve de geleceğini,
Yoksa,
Dönüşüm içinde yaşadığını çakıp, beğenmediğin dönüşüme neden de geçmiş yaşamının da olduğu gerçeğini hazmedip, olabildiğince yeniden değişerek, ayak uydurup, keyfini mi çıkarmak istiyorsun geriye kalan hayatının.
Sıkıldım.
Bir avuç birileri ile yine aynı avucun içinde yer alanların,
Akıl fikir mastürbasyonu yaparken ha bire,
Galiba çok sıkıldım,
Sanki beğenmedikleri değişimin bir parçası olmamışlar gibi birbirlerinin üstüne her fırsatta boşalıp, rahatlamalarından.
Ki,
Karşı durdukları her neler var veya yoksa kendilerini ifade etmeye çalıştıkları,
En başından itibaren,
En tepede yazanlardan,
Şikayetlerine neden yeni yaşamın sırtını dayadığı, dönüşümün mihenk taşlarından biri olan,
İnternet,
Marifetiyle,
Bezenmiş,
Sosyal medya üstünden. Eh, o kadar da tezlerinden fırtıp, fark edememek olsun artık, mektup yazsalar bir kişi bile okumaz, son satırına kadar zaten.
Yazık,
Kim bilir nerelerini nasıl acıtmış, nasıl acıtılmış, nasıl bir kızgınlıkları varsa, nasıl hayal kırıklıkları yaşamışlarsa artık,
Sanki hiçbir payları, katkıları olmamışçasına dönüşümden yana,
Değişime körükle giden,
Amma kendi içlerinde mutlu, mutsuzluklarını fark edip, kendilerince mutlu olmaya çalışan,
Milyonlarca insana ve bu insanları sabah akşam her an yönlendiren, yöneten birilerine kesiyorlar mutsuzluklarının faturasını. Sosyal medya üstünden. Faturanında boyutu bu kadar yani.
Afganlar, Suriyeliler, Covid 19, aşı falan değil ki konu,
Konu sensin.
Çok karşı olduğun ve de durduğun yeni yaşam, yeni düzen senin eserin. Yani değişime esas katkı sendeydi, yıllarca, kuşaklar boyunca,
Sanki bir tek sen yaşıyormuşçasına yaşadın bu gezegende,
Yiyemeyeceğin, harcayamayacağın, eskitemeyeceğin kadar,
Edindiklerin, stokladıklarındır, aslında sensin neden.
En azından aldığın kadar vermezsen tee doğduğundan, tee elin ekmek tutmaya başladığından itibaren, hem de sende olanların onda biri, yüzde biri, binde birine bile sahip olmayanlarla aynı gezegende yaşarken, ki, demek ki bi boku farkında falan değilmişsin ve de değilsin,
Gün gelir,
Değişim,
Kapına dayanır,
Alır,
Neyin var, neyin yoksa,
Elinden.
Fizik ve matematikle aran iyi değilse,
Farkındalığın,
Ve de çobanlığınsa,
Tam da buraya kadar.
Sen ne kadar,
Dolunun da, çokun da patronu olduğunu zannetsen de,
Yaşam,
Doludan boşa,
Çok olandan aza akar,
Bunun da bir adı var,
Adını ben koymadım,
Evren koymuş,
Adı da,
Dönüşümdür.
Yani aynı zamanda,
Gerçek gücün de adı.
Murat Denizel

Hiç yorum yok: