Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.
Bu lafı kadınlar kendilerine motivasyon olsun diyemi söylemektedirler iki de bir anlamış değilim (‘Anlamadığım bir çok şey listemden’ buldum bunu da. ‘Çift kaşarlı tost’ örneğinde olduğu gibi).
Hiçbir erkek durup dururken,
- Ben başarılı oldum ama arkamda da bir kadın vardı
Demez. Aklına bile gelmez böyle bir laf etmek.
Diyenler vardır mutlaka. Adam çaresiz kalmıştır. Röportaj sırasında karısıda yanında oturmaktadır veya artık yaşlanmıştır, uzatmaları oynuyordur ve karısına zamanında çok çektirmiştir ve vefa borcunu ödüyordur veya karısının ailesi çok zengindir.
Neden şöyle bir söz yoktur;
Her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır.
De bu lafı bak bir kadın daha bakıyormu ömrün boyu yüzüne.
Bu nasıl bir kompleksdir ki, kadınlar her başarıdan emekleri geçsede geçmesede bir pay almak telaşı içindedirler.
Bir kadın başbakan olur, bütün kadınlar ayaklanır.
‘Budur işte, bizden de bir başbakan çıktı’ derler anında.
Ne ayıp. Bu duruma sevinmek derin bir kompleksin su yüzüne vurmasımıdır? Hem de alenen.
Herhangi bir kadın o güne kadar başbakanlığa talip olmasın, olmak için mücadele vermesin, olsa da siyasi olarak başarılı olamasın sonra neden kadın başbakan yok?.
Neden olsun ki durup dururken?.
Gay bir başbakan da çok az çıkıyor ona bakarsan. Demek genel olarak gaylerinde içtikal konuları dışında kalıyor siyaset (en azından bizim topraklarda. Veya ben belki de çok yanılıyorumdur).
İşin başka bir yönü daha var. Her meslek, her sosyal konum da kadına yakışır mı?(bilerek bölüyorum insanları kadın ve erkek diye. Dalıp gitmedim salak gibi).
Yooo, mesela güreşci veya halterci veya bir kısım futbolcu kadınlara bakıyorum (ruz, yani erkekler) pek de hoş değil yani. Kadın demeye bin şahit ister. Pazular, kaslar, olmamış yani...
Bir kadın şahane tığ işi yapar. Bir erkek şahane tığ işi yapamaz. Bir kadın şahane yemek yapar (bir yere kadar, tüm iyi ahçılar erkek ‘bu da en çok anlamadıklarım listemden’) sıradan bir erkek yapamaz. Bir kadın şahane modadan anlar (neredeyse tüm modacılar erkek veya türevleridir, listeden devam) , erkeklerin çok azı modadan anlar. Bir kadının el manipilasyonlarından tutun da, akıl ve beceriye kadar bir çok özelliği erkekden farklı gelişmiştir. Erkeğinkilerde kadından farklıdır. Herkes kendi yolunda giderken ne olmuşsa olmuş (ezilmişler, sömürülmüşler tamam biliyoruz, şiddetlede kınıyoruz, konuyla alakası yok, polemik yaratmayalım), kadınlar aniden, bizde erkekler gibi (ve ‘kadar’)olacağız diye tutturmuşlar.
Her anlamda eşit şartlara, hak ve hukuka sahip olmak mücadelesi başka birşey, karşı cinsin davranış ve yaşam biçimini taklit ederek, ‘kötü bir karşı cins örneği’ geliştirmek başka bir şey.
Para puldaysa beklenmedik bir sonuca vardı bu gelişmeler. Erkekler gibi çalışan kadınlar erkekler gibi harcamadılar. Kadınların müsrifliği çul çaput ve de ayakkabı, çanta, takı, aksesuar ve de kozmetikle sınırlı kalınca (galiba en çok kadınlar alıyor kitapları da, biz erkekler her şeyi biliriz ya, gerek yok kitaba falan) ve de en önemlisi üstüne bir de nafaka (bende nafaka istiyorum, bir daha evlenirsem boşanma şartlarımda radikal değişiklik yapacağım) gelince hali vakti yerinde ablaların sayıları her geçen gün artar oldu bizim kuşakta. Haa tam aksi, boşanma sonrası herifler yüzünden çok da sürünenler olmadı değil. Ancak genel ve geniş zaman içinde bakarsanız, erkekler ya battı bitti, ya çıtırlar kanlarını emdi, ya boşa yatırım yaptılar, her neler olduysa oldu ve sonuç itibariyle bugün için ortalamaya bakacak olursanız çoğunluğu kadınların ekonomik güçlerinin alt taraflarında kalıverdi.
Al bakalım bir hikaye konusu daha. Yazsam mı acaba?. Olabilir.
Nasıl tuttum elinden?. Nasıl adam ettim bu öküzü?.
Dinle dinle bitemedi benim ablaların, ya eski kocalarının (terk edip giden), ya da eski (kendi terk ettikleri kocalarının ve sevgililerin başarılarını pek anlatmazlar, kimbilir ne hayıflanıyorlardır kaçırdıkları balıklar içinde) sevgililerinin (terk edip giden) nasıl da elinden tutup hayata kazandırdıklarına dair hikayeleri. Dinle dinle bitmedi, bitemedi. Allahda razı olsun hepsinden, gerçekten yaptıkları ile ne kadar övünseler azdır. Diyecek tek bir kelime yok.
Kadınlıklarını kaybetmeden yapsınlar her ne yapacaklarsa canımı yesinler, yaptıkçada tüm naif, tüm kadın tarafları eridi gitti. Hele erkekler kırklarından sonra iyice azmaya başlayınca iyice bir sertleşti tüm dokuları ablaların.
Yani kısaca, kadın kadınlığını bilse de yapsa etse diyeceğim, kadınlar köpürecek. Kadın kadınlığını bilmediği zamanda ortaya çıkan sonuç da çok feci ve fena.
Daraldım valla, şişiyorum artık bu böbürlenmelerinden. Haklılar, haksız da değiller bu arada. Heriflerde antika kardeşim. Al bir sürü adamın hayatından karısını o dakka batıp gitmezse, çöküp darmaduman olmazsa namerttim. Bakıyorum bir sürü adamada zamanında karısı olmasaymış bir halt da olamazmış hayatta hakikaten.
Bu arada kadınlar bu kadar çalışmaya, eski kocalarının veya yeni sevgililerinin ellerinden tutmaya, üstüne üstlük bir de hayatlarını kazanmaya, hani derler ya iki ayaklarının üstünde durmaya hiç de hevesli falan da değiller bu arada. Bir küçük kısmı için evet de esas büyük dilim bence yanlayacak yer, sırtı yaslayacak yastık arıyorlar (hala). İyice yanlamanın en garantili olanıda kocayı sürmek sahneye. Ver gazı kocaya, koca çalışsın saçı başı dağıtıp, sende yanla dur. Yanlayacak yer bulamazlarsa iki ayağının üstünde duran baba kadın ayaklarına yatıyorlar ki, bu saatten sonra çizdirmesinler yaşam içinde ki karizmalarını.
- Ben böyle mutluyum. Kendi hayatım ellerimde. Özgürüm.
Hah, Pardon nah.
Nah ki ne nah...
Kadını erkeği yok bunun yaa..Hangi insanoğlu çalışmasın ama yesin, içsin, giyinsin, gezsin, tozsun istemez. Sabahın köründe kalkmasın, üç kuruş kazanacak diye ona, buna yaltaklanmasın. Var mı bunun kadını erkeği allah aşkına. Yapmayınız, dürüst olunuz. Yemeyiniz bizi ve kendinizi.
Ayrıca, o veya bu kimse yalnız yaşamak da istemez. Bir dönem evet, arada bir evet ama en konforlu en lüks hayatıda yaşıyor olsan yanında, elinde biri olsun istersin.
- Ben kendime yetiyorum.
Bi daa nah.. Seni seven, beyenen biri yoksa, ne diyeceksin etrafa çirkinim veya de ki güzel, güzelim ama çekilmezim veya işkoliğim veya firijitim veya çok gergin, asabiyim veya gizli lezbiyenim veya bir benzeri bahanemi?. En kestirme ve en trend laf,
- Ben kendime yeterim.
Yetersin tabiki. Kesen doluysa, aklında varsa, sağlığında yerindeyse, her bir şeyin tamamsa yani neden yetmeyeceksin ki. Kadınsında. Hayatta kalabilmek adına birçok beceriyide doğduğun gün vermiş genlerin eline. Tabiki yetersin. Herkes kendine yeter bir ömür boyu. Kadında yeter, erkekde. Erkek biraz daha zorlanır belki, ama aklı varsa o da eninde sonunda kendine yetecek bir sistemide kurar. Konu bu değilki.
Konu, bizim ablaların çoğunun kadın gibi kadın olmakla ilgili çabalarının tükenmesi sonucu geldikleri son durumla ortaya çıkan yeni canlı türüne bizim ne ad vereceğimiz (hooyt, ulen nereden girdik lafa, nereden çıkıyoruz. Ben bile korkuyorum kendimden artık).
Konu bu. Kendi aramızda konuşup, tartışırken bu ad o mu olsun, bu mu olsun diye, laf döndü dolaştı buraya geldi. Sizde aradan girdiniz sohbete, anlamadınız galiba, ne diyo bu adam oldunuz galiba. Sohbet ediyorduk arkadaşımla, siz aradan girdiniz mevzua.
Konu bu yüzyılda kadınsı davranışlardan uzaklaşmaya başlamış, boşvermiş, kendine, bedenine, kılık kıyafetine, işine gücüne, kişisel gelişimine özenli ancak cinsiyetinin özelliklerine özensiz insan cinsinin dişisine biz ne ad takacağız. Bir ad takmak gerekiyor. Onlara da kadın dersek, diğer kadınlara ne diyeceğiz diye konuşurken biz kendi aramızda, pat diye girdiniz içeri.
Bizde tam diyorduk ki ablalar için;
Biraz feminen olsanız ölürmüsünüz?. Ulan bıyıklı herifler süt oğlanı gibi gaylere dönüşüyor bir lafımız yok. Topluma renk getirdiler. Sen memenle, kalçanla, oturmanla, kalkmanla, yaptıklarınla, ettiklerinle, tavırlarınla kadınlıktan uzaklaşıp her geçen gün biraz daha erkeğe dönüşüyorsun ya, toplumun ve yaşamın esas renkleri soluyor bu nedenle. Sizler renklerisiniz toplumunda, yaşamında, erkeklerinde ve dahi hiçbir zamanda solmamanız gerekiyor. Nedeni ne olursa olsun, nasıl yaşamayı hedeflerlerseniz hedefleyin, renklerinizi yitirmeden becere bilmelisiniz bunu. Bu lafım bir yönde bohem geçinen, protest, özgürlük bayrağını açmış ayağı yere sağlam (da olsa çirkin postallarla) basan, diğer yönde de kariyerde kariyer, parada para diye diye kadınsı dokularını topukluların üstünde yitirmiş kadınlara özellikle. Bir de donları bellerinden fışkıranlarla, etekle oturmasını, dekolte bluzla eğilmesini bilmeyenlere. Sizler kadınsanız ve size de kadın diyeceksek banada hippopotam deyin kesin. Öküz diyenlerinizi de duyuyorum aralarda, alıştım, hiç komaz bu saatten sonra (her malın bir alıcısı vardır, var da zaten).
Akımla bokumu karıştıranlara hiç tahammülüm yok benim.
Ne yaparsan yap, ‘kadın gibi kadın’ ol canımı ye.
Tabidir ki oku cahil kalma, tabidir ki evini satın al veya kirasını öde, tabidir ki ekonomik ve sosyal gücün olsun. Tabidir ki gel patronum ol, müdürüm ol, akıl hocam ol, her bir şeyim ol. Ne alakası var bunların kırıtmamakla veya tam tersi suyunu çıkarıp lömbür lömbür oranı buranı açmanla. Ne gerek var ‘Baak benim nelerim var ama sana vermem’ ayaklarına. Gücünü ve bir türlü kurtulamadığın ‘ben kendime yeterim’ kompleksini bamdiye gözümüze gözümüze sokmak için kullandığın aksesuarlar, kılığın, kıyafetin, yürümen, kalkman, davranış biçimlerin kadın cinsiyetinin sembolü olmuş ‘hanımefendi’ saygınlığından o kadar uzak ki (ha diyeceksin ki erkeklerde çok beyefendi sanki, haklısın, zaten bunu geveliyorum sayfalar dolusu burada). Bunları öyle bir dengede, öyle bir estetik akış içinde yap ki hayranlıktan kıvranalım biz erkekler (ve de bizde olmaz a, beyefendi olmaya çalışalım yeni baştan). Kapında sıralara girelim. Sende seç seçmece karpuz gibi aramızdan en doğruyu kendine.
Sizden rica ediyorum akımla bokumu birbirine karıştırmayınız. Pek bi sinir oluyorsunuz valla. İnsanın kadından soğuyası geliyor. Yemin ediyorum benim bile. Donlarınıza özenin önce mesela. Çok çirkin bazılarınızın donları. Eskiden bu kadar bilmezdik. Şimdilerde belinizden fışkırdadıklarından iyicene belledik çeşitleride. Yatmaya kalkmaya gerek kalmadı don üstadı olmak için. Git bir kafeye, retorana gezin beş on masa arasında en az üç model ve renk kilotla burun buruna geliyoruz biz herifler (lastikleri eriyince iplik iplik oluyor, benden size bir tiyo daha). Ha, siz sanki farkında değilsiniz bu durumu. Bal gibi farkındasınız. Farkındasınızda o kadar uzaklaştınız ki hanım hanımcık hallerden ya rekabet belasından, ya da boş vermişlikten bir türlü geriye adım atamıyorsunuz herhalde, ya da…
Önce yukarıdan açtınız, baktınız ki topluyorsunuz puanları, şimdi de aşağıdan koy verdiniz kendinizi, bizde don, külot, sütyen üstadları olduk. Bari gidin doğrusunu alın kendinize, e o da yok. Çoğu hiç de güzel değil valla (ten rengi giymeyin, en fenaları onlar, lastik gibi duruyor). Dünyanın parası lafının arkasına da sığınmayın, pazarlar yıkılıyor bir buçuk liraya en seksi kilotlarla. Önce kendinize ve kadınlığınıza saygı duyun tekrardan sonra çıkın sokağa en seksi kilotlarınızla. Ama kendiniz veya kocanız, sevgiliniz için giyin en seksi kilotları. Topluma mal etmeyin iç çamaşırlarınızı. Kocayı veya sevgiliyi, yani filminizin esas oğlanını böyle bulamazsınız. Kadınlığınıza, diyorum ya deminden beri bir nebze saygı duyun.
İster beyenin, ister beyenmeyin biz herifler daha çok saygı ve özen gösteriyoruz sizin kadınlığınıza. Biz sizler gibi o dakika, o saat değişemez, değişimlere ayak uyduramayız. Bu durumlarımızda aleyhimize işler genelde yaşamımızda. Bazen de az da olsa lehimize. Bu konuda sizin lehinize işliyor, farkında değilsiniz. Yine koşun peşinden her ne istiyorsanız ve neyse hayalleriniz, kariyer, para pul, yine çakınız ve çaktınız mı oturtunuz erkeklere, ama please yani, lütfen canlarım, kırmayınız beni, canımı yiyin ama kadın gibi kadınlığınızın kıymetini bilerek, kadın gibi kadına olan saygınlığınızı da yitirtmeden.
Haa sizinde sanki umurunuzda tüm bu laflar öte yandan.
Bence umurunuzda, hemde çok umurunuzda. Bazen gözleriniz yakalanıyor. Kıçınız, memeniz, göbeğiniz yakalanmıyorda, gözler varya gözler, yalan söylemeyi beceremeyen tek uzvumuz, onlarla yakalanıyorsunuz. Çok umurunuzda bu durumunuz, bazende çok belli ediyorsunuz.
Bal gibi umurunuzda. Bal gibi. Farkındasınız. Bu kadar akıllı bir insan cinsi olarak bu farkındalığınız (sentetik anlamda değil bu sefer) hiç de sürpriz değil. O kadar iyi biliyorsunuz ki geldiğiniz noktayı ve o kadar iyi hatırlıyorsunuz ki yola çıktığınız ilk halllerinizi.
Bu laflarıma çokcanada sinirlendiyseniz ve ‘get lan’ tarzında da yaklaştıysanız veya bir kulağınızdan girip öbür kulağınızdan çıktıysa köpeğinize, kedinize, yastığınıza sarılıp uyuyun o zaman televizyonun başında. Bana ne.
Bir şartla ancak bana ne durumu. Peşinden ‘etrafta doğru düzgün erkek yok’ tezine hiç sarılmayın bundan sonra. Sisteme tersten giriyorsunuz. Etrafda doğru düzgün erkekler var, var da sizin kapınızdan geçmiyor, çünkü siz onlara kadınlığınızın hanımefendi yönleri ile ilgili ip uçlarını veremiyorsunuz. Verdiğiniz iplerin uçlarıda, biz heriflere ‘toz ol ortadan, alırsın başına belayı’ mahiyetinde veya ‘ben kendime yeterim, yine de gel seni baston yapayım ileri yaşlarıma’ veya ‘yatalım mı aslanım’ kıvamında oluyor maalesef.
Kadınlığınızın hanımefendiliği ne kadar kaldı veya varmı önce ona bir bakın. Kalan hanımefendilik çizginiz karşılığı verdiğiniz ip uçları kadar ve kalitesinde olacaktır yaşamınıza girecek erkeklerin şekli ve şemalide. Bizimle kıyaslamayın kendinizi. Bizde sistem tersten çalışıyor. Bizim erkekliğimiz kadar kadınlarımız olabiliyor. Beyefendiliğimiz çok önemli değil. Biz beyefendiliğimiz seviyesi karşılığı kadınlarla birlikte olmuyoruz. Ablalarımızın erkek kalitesi ve beyefendilik ölçme parametrelerinde ki sıralaması değiştiği için son yıllarda ve birinci parametre de para ve pul olduğu için ve de erkekliğimizde (beyefendiliğimizde) parayla ölçüldüğü için, bizim paramız kadar kadınımız olabiliyor artık. Bizim kimse kaşımıza, gözümüze, beyefendiliğimize falan bakmıyor son yıllarda. Hele ruhumuza, hiç mi hiç. Ruhumuz olduğunu bile farkında olduğunuzu zannetmiyorum. Her biriniz o kadar, ama o kadar çok dalmışsınız ki kendi yaşamlarınızda yer etmiş hırslarınıza, rekabet bataklarınıza ve para pula tüm bencilliğinize, bizim yaşadığımızı bile farkında değilsiniz.
Nerede kaldı ruhla, kaşla göz, ve beyefendilik.
Neyse, konu sizsiniz. Ve galiba yıllar yılla boyu yaşadığınız aşırı mutsuzluklarınızdan ve yaşam savaşlarınızdan dolayı erezyona uğramış renkleriniz, konu. bu
Canlanınız. Şahanede kadınlarsınız bir yönde. Ne otuzluklar, ne de yirmilikler ellerinize su dökemezler sizin. Silkeleniniz. Kendinize geliniz. Özlettiniz, gözlerimiz yollarda kaldı.
Siz eskisi gibi olun, hani yola çıktığınız yıllarda ki hallerinizde olun, en azından yarısı kadar olun, gerisi gelir.
İlla kariyer şey etmeniz gerekmiyor, siz ‘siz’ olasınız diye. Çok çok tenkitler ettiğiniz, hatta kısmen aşağıladığınız bir grup kadın varya, hani sizin deyiminizle ‘erkek eline bakan’,hani derler ya, ‘evinin kadını’, sorry canlar ama çoğu sizden daha hanımefendi kaldılar bilmem farkındamısınız. Ha doğrumudur yaşam biçimleri (yanlamak konusu, bakınız bu bölümün başları) ‘hayır’ değil. Anne ve babalarımız ev işlerini iyi organize etsinler diye yollamadı bizim ev hanımı ablaları üniversitelere, bu cephede de yüzde yüz haklısınız. Ancak siz laptopunuzu açarken (aslında şimdi evde yanlayanlarda laptop açıyor, çoğu chatlerde sabahtan akşama, ulen amma kaosa dönüştü bu bölüm) onlar hamur açtığı için, sizin kafanız satışlara sararken onlar dolma sardıkları için belkide.
Bilemem. Bildiğim gözlemlediğim, aslında içinizin cız ede ede özendiği ancak kariyerinizi, karizmanızı çizdirmemek adına pek bi ezip büzdüğünüz o ‘ev kadın’ları sizden daha hanımefendiler artık bu kesin. Etli butlular biraz ama kadın gibi kadınlar çoğu. Kesin bazılarınız şimdi ‘ama ama mecburdum boşanınca çalışmaya, ama ama…diye inliyorsunuzdur. Haklısınız. Emme velakin bu durum kadınlığınızı rafa kaldırmak adına iyi bir neden değildir.
Olmayacak duaya amin dediniz yirmi, yirmi beş sene evvel, şimdi ayıklamaya çalışıyorsunuz pirincin taşını. Ha belkide kadınlığınız ‘zaten’ rafa kaldırdığınız için gitti evlerden bizim ağbiler, o da ayrı.
O beyenmediğiniz ‘ev hanımları’nın çoğunun evli olduğu erkeklerde, sizin tabirinizle hani ‘yok ortalarda, kalmadı artık’ dediğiniz adam gibi adamlar. Hani sizin hareketlerini, davranışlarını bol bol tenkit ettiğiniz erkekler var ya, onların çoğuda adam gibi adam. Hani memeniz, kıçınız açıldığında surat asan, gecenin bir vakti evinize dönmenize deliren, seyahatlerde otelin barlarlarında kafa çekmenize bozulan ve de bunlar gibi nice davranışınıza laf eden erkekler var ya, onların hepsi adam gibi adam. O ‘ev hanımları’nın da kocaları gibi yani…Bazılarıda onlardan boşanmış eski kocalar.
Sizinle yatacak diye etrafınızda dolanan yarım porsiyon, birinci bilemedin ikinci kuşak taşra görmemişi, kıçınızın biti olmuş erkeklerle yaşaya yaşaya, düşe kalka adam gibi adamlığın tarifinide unutmuşsunuz. Tuhafsınız. Kendi elinizle kendinizi dibi görünmeyen bir kuyuya sarkıtmaktasınız. Bu kadar akıllı bir kadın kuşağına yakışmayacak ve fıkra olacak kadar tuhaf bir davranış biçimi içindesiniz. .
Siz kadın gibi erkek arıyorsunuz, ama biz kadın gibi kadın arıyoruz. Na merttim birimiz erkek gibi kadın arıyorsak. Erkek gibi kadınlar da var ve çok da hoşlar, ancak tek amaçlılar bizim nevi erkekler için; sadece sıkı dost oluyorlar onlar o kadar. Oluyorlar da, sonuç itibariyle, bizim erkek gibi kadın arkadaşlar da geceleri tek başlarına ya yastıklarına ya da köpeklerine sarılıp uyuyorlar tivilerin karşısındaki kanapelerde. Ayrıca, biraz da, hatta bolcana sıkıldık erkek kadınlardan da. Yap baba yap aynı muhabbet, dön baba dön aynı konular.
Desteklemiyorum erkek kadın durumlarınıda artık, arkadaşımda olsalar. Önceleri cazipti, şimdilerde baydı valla. Ben langur lungur kadın istemiyorum. Dantel, fisto falan özledi canım. Feminen, feminen..aloo..
Hayır yaşlanmıyorum, o yüzden değil bu özlemim, boş boş konuşmayın.
Her ne kadar kadın gibi kadınların aklını çelmek için didinip duruyorsanız da, biz erkekler daha kalabalığız siz erkek kadınlardan ve kadın gibi kadınları sizlere kaptırmamaya da and içmiş durumdayız. Hele kırklarımızdan sonra. İnsan nesli sizin yüzünüzden kuruyup gidebilir, biz erkekler buna izin vermeyeceğiz bilmiş olun. Gizli bir andı vardır bu mücadelenin, bir gün yazarım bir yerlerde, okur öğrenirsiniz.
Çoğunuzun dilinde zamanında yaşanmış çok da içinizi acıtarak bitmiş bir aşk hikayesi, hatta birkaç aşk hikayesi. Bir veya birkaç boşanma hikayesi. Birkaç da seks hikayesi, illa da bir şeylerinizin hikayesi. Dön baba dön aynı hikayeler, sadece adlarınız değişiyor, konularsa hep aynı.
Birde alev bacayı sardıktan sonra bir bakışınız var, yemin ediyorum hepinizde aynı. Diyorum ya, isimler, yerler, tarihler, kıçlar, boylar, ağbiler, onlar bunlar değişiyor ancak konular ve anlatılanlar bire bir aynı. Ha birde bendenizin dinleme formatı (bir taneniz daha bir kelime bile anlatmaz artık bana, yırttım ben) aynı.
İyide ya olmayacak bir duaya amin dediyseniz, ya yanlış erkekle yanlış bir ilişki kurduysanız, ya yeteri kadar akıl ve emek vermediyseniz veya erkek vermediyse, ya ananız ha bire azar işitti, ezildi diye bilendiyseniz, ya ilk kocanız sizi ezdiyse, ya seksde ya evin organizasyonunda, ya kıskançlıkta, ya sosyal hayatın içinde ne bileyim daha bir sürü nedeninizin biri veya birkaçı nedeniyle geldiğiniz noktada kantarın topuzunu öyle bir kaçırdınız ki, allah size selamet versin yani. Ayrıca tüm yaşadıklarınızın bizimle ne ilgisi var o da ayrı ya. Bize ne yahu bu durumlarınızdan sonuç itibariyle. Hurmayı yiyen sizsiniz zamanında, e çıkacağı yerde mecburen sizin kıçınız. Tırmalanması gereken yerde sizlerin kıçları olması gerekirken tüm kabile tırmalanıyoruz nedense. Hayret bi şi yaa…
İşiniz zor. Bizim değil, sizin zor.
Biz erkekler daha derli toplu yaşıyoruz kendinizle karşılaştırırsanız eğer.
Her şeyiniz var artık. Tek eksiğiniz yüreğiniz. Kedi, köpek sevme, hayvancıklar tarafından sevilme üstadı oldunuz da, erkek sevmeyi ve kendinizi erkeğe sevdirmeyi beceremiyorsunuz artık. Köpekleri ve kedileri doyurarak ve okşayarak yakaladığınız naifliği ve sevgiyi, erkeklere nedense (nedenleriniz belli, yazıyoruz işte ha bire) veremediniz. Hepsi bu kadar. Şimdilerde sevgili petlere verdiğiniz emeği, sadakati, ilgiyi, alakayı ve sevgiyi zamanında erkeğinize verseydiniz iş tamamdı. Bundan sonraki yaşamınızda verin bari. Kadın gibi kadın hallerinizle ama. Görün sonrada sonuçlarını. Bir tane ne köpek kalır evinizde, ne de kedi. Geceleri yorganlarınızın üstünü hayvanlarla dolduracağınıza, altına kendi cinsinizin erkeğinden alın bir tane, ama kalıcı cinsinden. Veya almayın.
Ayy, çok sıkılmaya başladım ben. Bana ne yaa..
Durmuyor ki çenem, devam…
Uyuyun kıçınızın şeklini almış kanapenizde her gece, önünüzde bangır bangır bağıran televizyonla ve bir kadeh (not two kadeh, only one) kırmızı şarabınızla.
Uyuyunuz (yüzünüzde tatlı bir tebessümle…) internet alemlerinizden sonra.
Uyuyunuz her gece özensiz, boşvermiş gecelikimsi şeylerinizle.
Kısmet, bir türlü çıkmıyor karşınıza ‘O’ adam değil mi?. Canlarım benim. Daha çook çıkmaz o kısmetler karşınıza.
Hele kız kızalıklarınıza iyice bir kapanın, eğilin birbirinize biraz daha, daha da kaynaşın, yıkılmaz armadalar olun ki, hiç çıkmasın. Mangalar, bölükler, taburlar halinde yaşayan kadınlar ordusu gibi oldunuz, yetmedi, yetmez kendi memleketinizi kurunuz ve de kurtarılmış bölgenizi.
Meraklarım ve Gözlemlerimden notlar;
Geçenlerde bir merak sardı beni. Saydım. Neyi? Gittiğim kafe ve restoranlarda ki kadın erkek sayısını. Çiftler hariç oran bire üç falan. Yani bir erkeğe üç kadın düşüyor. Düşüyorda, üç kadından biri ‘kadın gibi kadın’ genelde, diğerleri evet cinsi dişi o kesinde, bir nebze kadınlık akmıyor bir yerlerinden. Ben gençken on erkek varsa bir yerde, olsa olsa iki, üç de kadın olurdu. Tam tersine dönmüş. Nerede bu erkekler? Veya nereden çıkıverdi bu kadar çok sayıda kadın bir anda ortalığa?(paramızı kazandık, istediğimiz yerde yer içeriz demeyin, delirtmeyin beni. Ben kadın erkek oranından bahsediyorum, hesabı kimin ödediğinden değil).
Çevremde ki bekar erkeklerin aynı anda beraber oldukları ortalama sevgili sayısı üç, bilemedin iki. Gerçek diyom, valla. Üç değil on tanede sevgilisi olan kadın da vardır, o ayrı. Sivri örnekler koymayın masaya, attırmayın tepemi. Çevremdeki erkeklerin ortalama sevgili sayısı üç, çevremde ki on kadından en fazla üç bilemedin dört tanesinin sevgilisi var, gerisi single (bekar demektir ingilizcede).
Bu hesap şunu gösteriyor.
Bir sürü kadın, genelde erkek kadın, gizliden gizliye veriyorlar bazı erkeklere çaktırmadan. Kesin bu.
Yoksa katiyen tutturamam bu hesabı. Ortada neden erkek yok biliyormusunuz? Erkekler evde. Erkekler evlerinden, yataklarından başlarını dışarıya çıkaramıyorlar ki.
Zır kapı, ‘selam canım, yaa daha daha nasılsın’, hoop yatak.
Adamın vaktimi var çıksın gezsin tozsun, sosyalleşsin.
Diyeceksiniz ki o zaman ortalıkta nasıl oluyorda fazladan kadın oluyor?
Cevap hakkımı kullanıyorum.
Etrafdaki fazla adet kadınların yaş ortalamaları kırk ve üstü. Bu hanım efendiler (pardon, ağzımdan kaçtı), haftada bir, hatta on beş günde bir seksle şahane yaşıyorlar. Ancaaaak, ‘sanki sevgilileri gibi olan erkek’lerin bu kadınlar gibi en az iki üç sevgilisi var, hatta bazı dönemler artıyorda bu sayı ve erkekler haftada en az üç, dört akşam, gece full time çalışıyorlar canlarım. Ehh bu durumda her üç dört kadından sadece biri o akşam ortalıkta yokken (üç, dört kadın bir yerde yemek yerken, evli olanların antreler ile kahve arası sevgilisine fırttığı hikayelerin sayısını ne siz sorun be ben söyliyeyim) diğer üçü alemin içinde. Erkeğimiz nerede?, ya evde, ya kanapede (eğer ilişkinin başındaysa) ya yatakda (eğer ilişkinin sonuna geliyorlarsa, yoksa ilk turlar kanapedir). Sonuç olarak, alakartla tabldot arasında gidip geliyor erkek milleti.
Erkek alemi bu gezegenin gaz bulutundan oluştuğu ilk andan bugüne kadar ki beş milyar yılın en faal, en çalışkan seks dönemini yaşıyor.
Şimdi soruyorum sizlere, adilmidir bu?.
Siz gezin tozun, biz evde nöbette.
Siz konserlerde, biz yatakda.
Siz sergilerde, biz yatakda.
Siz haftasonu turlarda, doğada, biz yatakda.
Biz nereden geldik bu konuya artık kesinlikle hatırlamıyorum. Tam geyik yaptık bu sefer galiba. Neyse, esas (ulan esasımı kaldı bu konunun) olarak diyeceğim odur ki;
Sevgili ablalarım, canlarım, bir tanelerim. Lütfen, sizden haseten rica ediyoruz, şu erkek kadın hallerinizi bırakınız. Ev hanımları grubu sizde lütfen erkek kadınların söylediklerine, anlattıklarına kulak asmayınız.
Ayrıca tamamınıza hitap ediyorum şimdi; sizden rica ediyoruz ki bizi dinleyiniz, çünkü filmin esas oğlanları biziz. Lütfen kırıtın. Akşamları üçlü dörtlü gruplar halinde gezip bizleri ürkütmeyin. Gençlik yıllarınızdan gayet iyi bildiğiniz bir yöntemle bizlere şeker şeker ‘kesikler atın’. Yemeyiz sizi. Yiyeceğimiz kadar yedik zaten.
Lütfen kız kıza programlara gömülüp, sadece şeyiniz bayram etsin diye kullanmayınız bizi. Yaşamlarınızın her diliminde hayatınızın misafiri değil esas oğlanı yapınız bizi. Bizler sizin çok çok iyi bildiğiniz, okulda ki, mahallede ki çocuklarız. Sadece kel olduk, sadece göbeklendik, hepsi bu. Bizim sizsiz erkek erkeğe gittiğimiz tek yer stadlar kaldı artık, ki oralarda da mevcudiyetinizi sürdürmekteniz artık. Barlarda bile güruhlar halinde değiliz artık görüldüğü gibi. Çıkarınız bizi yataklardan ve evlerden. Canımız sıkıldı bir öyle bir böyle yatmaktan.
Dört kız yalnız konuşmak istiyorsanız telefonda konferans yapınız, olmadı akşamüstü çayı. Masada dört kızla dört erkeği tercih ediniz. Erkekler de konuşabilir. Valla, doğru söylüyorum. Kulaklarımla duydum hem de.
Bırakın artık bu ben kendime yeterim ayaklarını. Yeterim dediniz, yettiniz, anladık, tebrik ederiz, hadi şimdi tekrar hanımefendi olunuz. Maceralarınızı anlatınız. Bizde gülelim. Başınız omuzumuzda olsun anlatırken, elimizde belinizde (memenizde tercih edilir bu durumda, ancak zarif olayım diye ‘belinizde’ yazdım).
Ve konu nereden nereye geldi. Dönersek başa sizden rica ediyorum bırakın bu ‘her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır’ laflarınıda önce. Bu dediğiniz tarih oldu, demode oldu. İstisnalar hariç bir tek erkeğin bile arkasında kadın madın kalmadı. Bırakın arkasını yanında bile kalmadı. Zaten başarısız erkeğe kırklarınızdan sonra sizlerinde tahammülü yok. Olsada bir bilemedin iki mevsim sürüyor tahammülünüz. O yüzden başarılıda kılamazsınız bir erkeği bundan böyle, zamanınız yetmez zaten.
Bu lafı edenler eski toprak hanımefendilermiş ve de bu lafın hakkını vermek içinde çok çok çalışmışlar. Onların bir ömür süren çabalarından prim almak gafletine düşmeyin, kendinizi gereksiz yere de küçültmeyin.
Şunu deyin canımı yiyin; ‘her başarılı kadınında erkeğinde arkasında, önünde, sağında, solunda, elinde kimseler yok artık’, bak bu doğrudur işte.
Hepimiz kendi göbeğimizi kendimiz kesmekteyiz bu devirde.
Başa dönmeye çalışın, en başa.
Hanımefendi kadınlar olmaya çalışın tekrar. Birinci kuralı hanımefendiliğin mütevazi olmaktır.
Yarın bir deneyin. Biraz kırıtarak, biraz daha feminen atın adımlarınızı. Hanımefendiler gibi…
Biraz yaa..lütfen, rica ediyoruz.
Ne? Ne demek o laf şimdi, a aaa olmadı bak. Ayıp, ayıp.
Nee?..haa…evet şeyinizin derdi bana düştü, var mı..
Başka..?
Not1: Beli düşük pantalonla oturduğunuzda arkanızdan kilotunuz çıkıyor, bazen kıçınızın çizgisi bile gözüküyor. Hanımefendilerin gözükmez.
Not 2: Bluzunuzun önü açıksa eğilirken elinizi göğüs çeperinize koymuyorsunuz, göğüsleriniz ortaya çıkıyor. Hatta yanlış sütyen kullananların meme ucu bile ortada. Hanımefendilerin meme uçlarını kamu alem seyretmez. Ben sapık değilim, siz kadınlarda seyir halindesiniz benim gördüklerimi.
Not 3: Etekle, hele mini etekle oturmayı genelde bilmiyorsunuz, her bir yeriniz ortada. Her bir yere kilotlar dahil. Hanımefendilerin kilotları da gözükmez.
Not 4: Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın varsa, neden bu kadınlar başarının en baba noktalarının bir yerinde dul kalıyorlar?. Erkekler kendilerini başarılı kılan kadınları cazip mi bulmuyorlar?. Bunları düşünün.
Not 5: Beni muhatap alıp üstüme gelmeyin bunları dedim diye. Erkekler aleminden, yani sizin kocalarınızdan ve sevgililerinizden ve de potansiyel erkeklerinizin görüş ve konuşmalarını aktardım ben. Elçiye zeval olmaz.
Not 6: Aklı başında hiçbir erkek kıçı başı dağıtmış bir kadını başarılarına ortak etmez. Yatar, kalkar, gezer, tozar o kadar.
Not 7: Ben çağ dışı hastalıklı bir kişi değilim. Örf, adet ve geleneklerimiz yüzünden bakirelik kavramının hap diye yutturulduğu bir kuşağın erkeğiyim. Sadece sizin hızlı değişiminiz (gelişiminiz değil maalesef, değişiminiz) karşısında şaşkınlaşmış ne bok yediğini bilemez hale gelmiş bir kulum.
Not 8: O hurmaları ben yemedim. Siz yediniz. Neden beni tırmalamasına izin vereyim ki söz konusu ‘aynı hurmalar sizin bir yerlerinizden’ çıkarken.
Not 9: Biz de beyefendiliğimiz yitirdik. O kadar da yalnız değilsiniz.
Not 10: Ağlamak insanı rahatlatır.
‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır’ haa..peeh…
Peeh ki ne peeh..Kadın gibi kadın mı var kardeşim ortada ki, ‘arkasında mı önünde mi oturup da’ tartışacağız bu saatten sonra.
Peeh ki ne peeh..
‘Her başarılı erkeğin arkasında (fizikende) yenilmiş kol kadar kazıklar (da) vardır bol bol hem de’, geriside palavradır.
Hepinizi çok sevdim ve de hala da seviyorum.
En çok da buna şaşırıyorum galiba.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder