- Ana sayfanın sağ tarafında 'KIRıKLAR KIRıKLAR' İLK BÖLÜMLER başlığı altında yayınlanmış diğer bölümlerini okuyabilirsiniz.
26.01.2012
Başkanın İktidar aşkı bitti, bitiyor. Fala bakmadım, sizde dikkat ederseniz,
Başkanın gözlerinin feri kaçtı. Bitti, eridi bunca sene sonra. Gözler torbalandı, bakışlar yorgun ve sönük.
Genelde biten her aşk gibi, onun iktidarla olan aşkı da, aşk yorgunluğuna kurban gitti.
Toparlamaya çalışıyor ama, karıştı kafa. Sanki özeli, geneli, devleti hepsi birbirine girdi, dağıldı.
Aşık olmak çok keyiflidir ama kolay da değildir aşkı ömür boyu yaşatmak.
Zengin olmaksa ayrı bir sanat.
Zengin olunca, etrafın, ailende zenginleşiyor.
Zenginin derdi çok olur. Hele aşk sersemiysen.
Girdin mi kazanma potasına, duramazsında. Başladın mı coşmaya aşkla, hiç duramazsın.
Sor şimdi başkana, eğer ki imkanı olsa, bu dakika kaçar gider, kapanır kendi hayatına. Ne aşk, ne para, ne iktidar. Doydu artık, taşıyor.
Fakirlikse kolay. Aşksız hayat kuru ama rahat.
Tek dert para. Tek dert, aşk olur mu diye beklemek.
Hem zengin olacaksın, hem iktidara aşık olup, on yıldır iktidarın başını çekeceksin, aşkınla sarmaş dolaş yaşayacaksın,
En önemlisi iktidardayken zengin olacaksın, iyice coşacaksın aşkla,
Tüm sülalende, geçmişinde dahil hayatın içinde bu noktaya gelebilmiş birinci kuşaktan tek insansın hem de,
Yeterde artar bu nedenler eritmeye bir insanı.
Hiçbir Patronun kulu kaldıramaz bu yükü.
Ya kafa gider,
Ya beden.
Ya ruh,
Ya da hepsi birden.
İktidar dediğin zaten sadece başkan.
O gitti mi,
Gerisi de dağılır gider. Yapılması gerekenler tek tek tek yapıldı, misyon bitti, bundan sonrası iktidarda da, iktidara olan aşkta da uzatmalar.
Biraz daha beklemek lazım.
Tekrarlar başladı. Aşk tekrarı hiç sevmez.
İşlerine çok hakimler, çok da çalışıyorlar, aşkımızla destan yazıyoruz diyorlar,
Amma,
Tekrarlara geçtiler.
Biz bu filmi çok gördük. Ne iktidar aşkları gördük biz.
İnönü gördük, eridi gitti aşktan.
Demirel gördük, eridi gitti aşktan.
Ecevit gördük, eridi gitti aşktan.
Özal gördük. Eriyemeden göçtü (mü), bilinmez.
Diğerlerini sayma, onların ki aşk bile değil.
Bu dördüncü başkan iktidara aşkla yapışıp kalan.
Onunda sonu aynı.
Zirve yorgunluğu. İktidarın, aşkın zirvesinde,
Vardır böyle bir hastalık.
Önce ruha giriyor,
Sonra kafaya çıkıyor.
Kafa başlayınca teklemeye,
Buna bedende dahil oluyor.
Aşkına karşılık aldıkça, iktidar koltukları yükselip, değiştikçe güç artıyor.
Güçle beraber,
Paralar geliyor, ruh aşkıyla kabardıkça kabarıyor,
Amma,
Ailede dertlerde büyüyor. Gönül yoruluyor.
Çocuklarda büyüdükçe, aşkın dallanıp budaklandıkça,
Çocuklarda zenginleşiyor, çocuklarda aşık oluyorlar senin aşkla sarıldığın iktidara.
İktidarın, her yeni aşkın başında saldırılar gani.
İktidarın bir yerinden sonra, normalize oldukça aşkla iktidar, iç dengeleri korumaksa ayrı bir dert.
Hadi korudun, talepler başlar listelenmeye, sırada uzundur, arkadan bağırırlar,
‘İlerleyelim beyler, binecek var’ diye, ‘sen değişmeye başladın’ diye de.
Kaptan mı olacaksın, muavin mi, inip lastiğe motora mı bakacaksın,
Sevdikçe daha da sevilmek isteyen aşkınımı tatmin edeceksin,
Müşteri ile mi ilgileneceksin,
Silip süpürüp, temizleyecek misin,
Hayatın akışına aşkı nasıl yerleştireceksin onamı takılacaksın,
Paralarımı toplayacaksın, hesabımı tutacaksın,
Etrafımı kollayacaksın,
Aşkımı yaşayacaksın, hayatın girdabını mı derken,
Her şey karmakarışık olur bir noktadan sonra.
Sonra,
Bakışlar yorgun, bıkkın, sönük.
Ruhlar ruhsuzlaşır.
Dalgınlaşırsın bir gün aniden.
Özal’ı görmüştüm başbakan olmadan evvel bir dost evinde bir akşam.
Altında çizgili pijama, kanepenin köşesinde, bacaklarını toplamış,
Elinde demli çay bardağı. Hiç unutmuyorum.
Adını bile yeni duymuştum.
Başbakan olacak diyorlardı. Liseli oğlanlar gibiydi, kıpır kıpır.
Sonra yine gördüm yıllar sonra, altında şortu, Jaguara binerken.
Aşkına heyecan katmak isteyen emekli iktidar aşığı gibiydi. Hımbıldı.
Aynı sahneler ha bire tekrar ediyor.
Zirveye çıkmak çok zordur politikada, hele hele aşkın zirvelerine.
Amma, zirvede kalmak çok daha zordur.
Çıkarken iterler arkadan, çıkarken koparır çeker alır yukarılara seni duygular yüreğinin göbeğinden,
Varınca zirveye,
Paçandan çeker alırlar aşağılara.
Varınca zirveye,
Aşk koşusu durur verir bir yerinde.
Bu iş bitti. Başkanın iktidara olan aşkı bitti.
Başkanın konuşurken gözlerine bakın,
Ben gidiyorum diye bakıyor. Yoruldum aşkın peşinde koşmaktan diyor.
Eskisi gibi seğirtemiyor pür enerjisiyle oradan oraya. Aşk kokusu salmıyor duyguları.
Farkındadır da durumunu, olmaz mı, sev sevme, akıllı bir insan. İktidar aşkını sevende bir insan.
Bekleyin.
Biraz daha çöksün, biraz daha anlasın ki, bir kez daha sarılıp uyuyamayacak aşkıyla,
Bulacak illaki ikna edici bir neden,
Toplayacak tası tarağı,
Dönecek, anne baba evine. Dönecek sıradan insan kimliğine.
Bu toprakların insanları parti düşkünü değildir. Bu toprakların insanı aşkıyla aşkı yaşamayı pek bilmez.
Başkan sever. Kendine aşık olanı sever.
Bizim millet partisine oy vermez genelde. Bizim millet aşkına kıymet vermez genelde.
Başkanına verir oyunu. Rahat ettiğiyle yaşar, aşkı yerine.
Başkan gider. Bu aşk biter.
Gider de kim gelir iktidar aşıklısı,
O meçhul.
Gelme ihtimali olan yok sanki.
Adaylar, ev erkeği, ev kadını.
Elemiş ununu, asmış eleğini emekli aşıklar kıvamında.
E e, kim gelecek elinde sazı yeni aşık diye düşününce?
Yeni program bu topraklar üzerinde, neyse dikte ettirilen, o gelecek.
Muhtemelen kimin geleceği bellidir, bellidir de biz sıradan insanlar için bilinmezdir, o kadar.
Yeni bir yüz ile, yeni bir aşık yoldadır. Akort ediyorlardır sazını ince ince.
Biz henüz tanımıyoruz ama. Biz henüz dinlemedik onun aşk türkülerini ama.
Veya tanısak da, yüzün gerçek kimliğini bilmiyoruz.
Veya duymuş olsak da tınılarını, tam da bilmiyoruzdur nasıl vuracak aşkının tellerine.
Ne tuhaf bizim ülkede,
Uzman politikacı çok,
Uzman aşk yorumcusu, anlatanı, yazanı çizeni çok,
Uzman devlet adamı yok.
Memlekete gerçekten aşık, gerçekten sevdalı, dünya insanı, vizyoner uzman biri hiç yok.
Birinci kuşak göçmenlerin çocukları politikaya dalınca bıyıkları terlemeden,
Aşkı tadamadan liseli yıllarda öpüş, koklaş,
Bir gün bu makamlarında tek adayı oluyorlar. Aşkı kitaplardan, filmlerden gördükleri kadarıyla yaşıyorlar.
Diploma tamamda, onlarda da gönül var, varda,
Geçmişlerinden gelen kültür, geçmişlerinden gelen gerçek aşk hikayeleri, genişletilmiş geleceğe, dünyaya açık yaşamla aşk birikimleri olmayınca,
Bu kadar oluyor aşkla iktidarın beraberliği.
Bu beraberlikten memleketin neleri kazanıp, neleri kaybettiğini de,
Fark eden insan sayısı çok az.
Asıl kalabalık memnun.
Aynılar çünkü makamlara gelip de oturan aşıklarla.
Olan bize oluyor,
Oldu bile.
Biz ne kadar önemliyiz (artık) bu ülke için orasını bilemiyorum.
Anadolu’yu gezdikçe, bizlerin müzelik hale geldiğini görmemek mümkün değil.
Sevmem bizler, onlar diye koparmayı,
Ama,
Kopmuşuz zaten.
Aynı ülkede,
Biri değerinden çok farklı iki insan yapısı var,
Ve,
Biz azınlığın azınlığıyız artık.
Çok gerçek.
Önce altımızı boşalttılar (biz izin verdik), aşk öykülerimizi kıskandılar (aşklarımız gizledik),
Şimdide üstümüzü örtüyorlar (debeleniyoruz örtmesinler diye), şimdide ne kurtarsak kardır diyoruz (elimizde kalan aşklardan).
Giden geldiği gibi gidecekte, hangi parti gelecek yerine,
Benim kuş aklıma gelen iktidar aşkıyla yanıp tutuşan tek bir tane parti yok.
Muhalefet partilerinin muhalif demeçlerini okuyorum, dinliyorum,
Ver feysbuktan her hangi birine yetkiyi,
Yeminle daha iyi yazarlar o demeçleri, daha iyi okurlar kameraların karşısında.
Yinede,
İnsanın içi el vermiyor, patlatıyor kuş aklını sanki yetki kendisinde.
Ne bileyim, çocuklarımız var, torunlar olacak.
Bu ülkeyi kuranlara vefa borcu var.
Ortada içinde soyunun sopunun doğup büyüdüğü, ekmeğini yediğin, bayrağını sevdiğin, ne olursa olsun dizlerinin üstüne düşmeyende bir koskoca ülke var.
Hani aşk işinde ‘O’ vardır ya,
Bekler insanlar bir gün karşısına çıkacak,
Tutup elinden mutlu edip, mutlu olup el ele yaşlanacak diye,
Bizim ülkede bizim gibilerde sanki ‘O’yu bekliyor.
İçim sıkılıyor bazen.
Ümitsizliğe kapılmak değil,
Hayatın ümitlerle akıp gidiyor olmasına sıkılıyor içim.
Bir yandan hak ettik diyorum,
Diğer yandan,
Hak ettiğimizi bir türlü hazmedemiyorum.
Dağa kaçıp,
Kapatıp televizyonu, radyoyu, cep telefonunu,
Börtü böcekle yaşlansam mı diyorum.
Sonra iki genç görüyorum sokakta ellerinde defterler kitaplar,
Geleceklerine doğru büyük ümitlerle hazırlanırken,
Dağı unutup, dalıyorum tekrar ne yaparsak faydamız olur diye çabalamaya.
Ümit veren olmayınca,
Kendi kendime ümit tazeliyor,
Memleketi kurtaracağımıza inanıyorum.
Bırak başka yerleri, sadece feysbuk da yazılanlara, yazanlara bakıyorum,
Sev sevme, doğru düzgün, insan gibi insanlara,
Vatandaş gibi vatandaşlara,
Bire arkadaşlar neden girmediniz zamanında politikaya,
Neden girmiyorsunuz hala,
Ne bekliyorsunuz diye,
Saçımı başımı yoluyorum.
Gelin parti kuralım diyorum,
İyice sıyırttı diyorlar,
İyice dellenip,
Açıp haritayı,
Kendime dağ beğeniyorum.
Yanımdan genç geçmesin diye,
Sokağa çıkmıyorum.
Aşkımı,
Evimde yaşıyorum.
Feysbuka bakınca,
İnsanları laptop başında değil,
Mecliste,
Hayal ediyorum.
Sıyırttıysam haber verin,
Boşuna,
Saçmalamayayım diyorum.
1 yorum:
okuyamadım, soğuk algınlığı sevdiğimin ilacı... sabah okuycam o zaman yazıcam inşpatron
Yorum Gönder