25 Mart 2012 Pazar

Patron Hata Yaptı ilk 20 bölümü sayfanın altında yer alan 'Önceki Kayıtları' tıklayarak okuyabilirsiniz.

Patron Hata Yaptı – Son Bölüm
25.03.2012

Üç yüz bin on sekiz yaş altı çocuk asker var bizim gezegende.
Korkuyorum anne…

On beş milyon çocuk evlerinden uzaklara sürüldü son yirmi yıl içinde çıkan savaşlarla.
Korkuyorum anne…

Dört milyon çocuk yetim kaldı son yirmi yıl içinde çıkan savaşlarda ve de kamplarda sefaleti yaşıyorlar ve de çetelerin ellerindeler şu sıralar.
Korkuyorum anne…

On milyondan fazla çocuk savaşın içinde büyüdüler doksanlı yıllardan beri.
Korkuyorum anne…

Ve de milyonlarca çocuk işkence gördü ve tecavüze uğradı son yirmi yılda çıkan savaşlar sırasında  ve en büyüğü yirmi yaşlarında şu an o çocukların.
Korkuyorum anne…

Gezegenin en zengin iki yüz insanoğlunun serveti gezegende yaşayan insanoğullarının yüzde kırkının gelirinden fazla.
Korkuyorum anne…

Yani iki yüz insanoğlunun  geliri eşittir üç milyar insanoğlunun toplam geliri. Üç milyar insana dağılması gereken servet iki yüz kişide stoklanmış yani bir anlamda. Kim bilir daha nerelere varacak önümüzdeki yıllarda.
Korkuyorum anne…

Gezegenin geliri en yüksek yüzde yirmisi ile yine gezegenin en düşük geliri olan diğer yüzde yirmisi arasında gelir farkı yüz katları aşmıştır.
Korkuyorum anne…

Silahlanmaya  harcanan paralar son otuz kırk yılda on misliden fazla arttı.
Korkuyorum anne….

Gezegen nüfusunun yüzde yirmisi tüm gezegenin doğal kaynaklarının yüzde altmış beşini tüketiyor.
Korkuyorum anne…

Gezegen nüfusunun yüzde yirmisi geçimini sağlamaya  ve de en çok kazanan yüzde yirmiye yetişmeye çalışırken, yüzde altmışı hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Korkuyorum anne…

Bir milyar insanoğlu açlık sınırında ölüyorlar, saniyede üç beş kişi demektir bu.
Korkuyorum anne…

Gezegende yer alan en zengin  yirmi ülkenin gelirleri toplamı yine gezegende yer alan diğer iki yüz ülkesinin toplam gelirinden fazla.
Korkuyorum anne…

Korkma çocuğum demek hiç de kolay değil.
Korkulacak bir durum bunların hepsi çünkü.

Korkuyor insanoğulları.
Kimi açlıktan susuzluktan hastalıklardan ölecek diye korkuyor,

Çaresizce.
Kimi de,

Çok daha fazla korkuyor kaybedecek çok şeyi olduğuna inandığından,
Ve de,

Korka korka yaşayanlarda,
Ha bire yeni silahlar alıyorlar kendilerine.

Bir gün üç dört milyarın tepesi atarda yağmaya kalkışırlarsa servetlerini diye.
Zamanında bir küçük azınlık insanoğulları daha da zengin olmak için öldürdüler,

Kendi başlarına kendi dengeleri içinde,
Şahane hayatlarını sürdürenleri.

Şimdilerde,
Zenginliklerini korumak adına,

Daha da hazırlar,
Gezegenin çoğunluğunu temsil eden açları her an öldürmeye.

Eğer ki,
Açlar hadlerini aşıp,

Yağmalamaya kalkışırlarsa,
Zenginlikleri ve de varlıklarını.

Bu iş bitmiştir.
O kesin.

Şu an var olan tüm yardım organizasyonlarının  gezegene katkıları,
Okyanusa damlayan birkaç damla su kadar etkisizdir.

Çivi çıkmıştır yerinden,
Ve de,

Giremez o çivi tekrar yerine.
Bundan sonra neyin ne zaman olacağına,

Hep beraber yok olmaya doğru atılan adımların,
Hızı ve yönü karar verecek.

O adımlarında ne yöne ve nasıl atıldığıysa çok belli.
Çok küçük bir azınlığın,

Mutluluğu adına atılıyor o adımlar.
Ve de,

Bu küçük azınlığın güvenliği için atılıyor o adımlar.
Afrika’da, Avustralya’da, Amerika’da çevrelenmiş milli parklarda yaşayan,

Ve de yaşatılmaya çalışılan hayvanlar ve bitkiler kadar,
Değerli değil milyarlarca insanoğlunun hayatı.

Bu kadar basit,
Gelinen noktayı özetlemek adına.

Bu işkence bir an evvel bitmeli.
Ve de,

Dönülmeli en başa, bedeli tüm canlıların yok olması dahi olsa.
Bir yanda doğa,

Bir diğer yanda milyarlarca insanoğlu,
Çırpına çırpına ölüyorlar bir yerlerde.

Ve de,
Bu gezegende yaşayan küçük bir azınlığı temsil eden diğer insanoğullarıysa,

Naklen,
Canlı canlı seyrediyorlar,

Ölümünü gezegenin.
Yeter ki,

Onların o mutlu mesut yaşantısına,
Yaklaşmasın,

Çırpınarak ölenler.
Bu denli basit,

Gelinen nokta,
Kabul etsinizde etmeseniz de.

Korkuyu yok etmedikçe,
Var olamazsınız yaşamın içinde.

Ki,
Korka korka yaşayan canlılar oldu artık insanoğulları.

Her şeyden korkan bir canlı türü oldu artık insanoğulları.
Sadece varlığını kaybetmemek değildir korkunun kaynağı,

Etliye sütlüye bulaşmamakta korkmaktır  aynı zamanda.
Ve de,

Bedellerini yaşamının patronu olamamakla ödersin korkularının.
Önemli midir yaşamının patronu olmak?

Evet.
Tek nedendir yaşama gözünü açmanın,

Kendi yaşamının patronu olmak.
Kendi iradenle,

Kendi sevdiklerinle,
Kendi yüreğinle,

Kendi aklınla,
Kendi ruhunla koşmak için doğuyoruz hepimiz.

Sonra?
Kendi irademiz dışına teslim oluyoruz,

Fit ola ola.
Sonra?

Kendi sevdiklerimizden vazgeçiyoruz kendi kurduğumuz kartondan kalenin dışına çıkamamak adına.
Sonra?

Yüreğimizin sesini kısıyoruz,
Duymak istemediklerimizi dinlememek adına.

Sonra,
Aklımıza güvenmiyoruz,

Denenmişlerin bizlere uymasa da önümüze beleşine serdiği konforları adına.
Sonra?

Sonrasında ne kendi öz ruhun kalıyor geriye,
Ne de,

Sen.
Korkularla yok ettiğin,

Kendinken,
Yeni kendini var etmeye çalışıyorsun yeniden,

Korkmadıklarınla,
Ve de fit olduklarınla.

Çoğunluğun yaşadıkları ve de kendine yaşattıkları,
Kendi özlerinden o kadar uzak ki.

Ki,
Belki de,

Bir noktadan sonra kendi özlerini bile hatırlamıyorlar artık,
Korkmadan yaşanılası.

Saf bir sıradan köylü,
Cin bir şehirliden daha kıymetlidir aslında,

Cin bir şehirli,
Saf bir köylüyü küçümserken.

Saflık özü temsil eder.
Cinlikse hinliğide takıp koluna aklı temsil eder oldu ve saf kurdu saflığın karşısında.

Akılsa,
Özünü  yendi insanoğlunun sonunda.

Amma,
Aklın ruhu olmadığından,

Aynı oluverdiler  insanoğulları birbirleriyle.
Ruhu gitti böylece gezegenin.

Farklılıklar eridi aklın karşısında.
Rengini yitirdi gezegen,

Ruhsuzlarla.
Ev, araba, ofis, eşya, giysi, tatil, restoran, kafe, yemek, içmek,

Varsa bir iki hobi,
İle yaşar kıldı insanoğlunu akıl.

Renksiz.
Tatsız.

Tuzsuz.
Aynı evler, aynı arabalar, aynı ofisler, aynı eşyalar, aynı giysiler, aynı tatiller, aynı restoranlar, aynı kafeler, aynı yemekler, aynı içmekler.

Aynalardan baka baka,

Aynadakilere,
Aynı olundu sonunda.

Ve de korkularda aynı olunca,
Yaşamın kendi özü adına manası kalmadı insanoğlu için,

Aynıların tekrarları hariç.
Evini değiştirmek oldu hedef. Arabasını, işini, ofisini, eşyalarını, giysilerini, tatillerini, restoranları, kafelerini, yemeklerini, içmeklerini,

Ve de,
Yanında koluna taktığı zamanında seviyorum dediklerini değiştirmek oldu hedef.

Büyük bir lanet gibi,
Sardı tatminsizlik tüm insanoğullarını.

Neden?
Çünkü aynadaki diğer akıllarla veriliyor yaşama yeni yönler.

Aynaya baktığında kendini,
Kendi özünü değil de,

Aynalara diğer akılların yansıttıklarını görüyor insanoğulları.
O yüzden değiştiriyor,

Kaşını, gözünü, memesini, saçını.
Yetmiyor edindiklerinin aynı olması,

Görüntüsüyle bile,
Aynı olmak istiyor, diğerleriyle.

En başarılı aynı kim olacak yarışmasına döndü yaşam.
Kim hangi yeni aklı yansıtacak bakalım aynaya,

Yarışmasına döndü yaşam.
Ne sıkıcı.

Ne tatsız.
Ne tuzsuz.

Ki,
Aynılar kendi içlerinde,

Zannederlerken ayrı olduklarını diğer aynılardan hem de.
Evet,

Bu gezegende ki yaşamın sonu geldi biz insanoğulları için.
Bundan sonrası uzatmalar.

Kurtarılacak bir şey yok.
Kurtarılacakları ruhsuzluklar yok etmeyi başardı son üç beş bin yıl içinde.

Kalanları da, son birkaç yüz yıl içinde sildi süpürdü attı,
Aynı akıllar.

Ruhunu yitirdin mi,
Geriye kalple, beyinle çalışan uzuvların kalır bir tek.

Ruhunu yitirdi gezegen.
Şimdi okyanusları, kara parçaları ve de gökyüzü ile varlığını sürdürmeye çalışıyor artık gezegenin uzuvları.

Son on yirmi yıl içinde,

Üç yüz bin çocuğu ölüm makinesine çevirdiysen,
İki milyon çocuğu savaşlarda öldürdüysen,

Altı milyon çocuğu savaşlarda sakat bıraktıysan,
On beş milyon çocuğu evlerinden uzaklara sürdüysen,

Dört milyon çocuğu yetim bıraktıysan,
İki milyon çocuğu seks kölesi yaptıysan,

On milyonlarca, belki yüz milyonlarca  yetişkin olarak o çocuklarla seks yaptıysan, çocuk pornolarını seyrettiysen,
Yılda iki buçuk milyon çocuğu evlerinden kaçırıyorsan,

On milyonlarca çocuğu işkencelerle tecavüzlerle ve savaş travmalarıyla büyüttüysen,
Dört yüz milyon çocuğu köleler gibi çalıştırıyorsan,

Ve de her iki saniyede bir çocuk ve bebeği öldürüyorsan  açlıktan, susuzluktan, bakımsızlıktan,
Aynı olan akıllarla olmuyor demek yaşamı sürdürebilmek hep beraber bu gezegende,

Kendi özünü,
Ruhunu yitirtmeden.

Gezegenin geleceği ölüyor ve de öldürülüyor ve de tecavüze uğruyor ve de işkence görüyor.
Demek akıl yetmiyor adil ve ruhu olan ve,

İçinde gerçek ve karşılıksız sevginin yuvalandığı,
Yaşam için bir tek.

Çünkü,
Akıl vicdanı tarif eder.

Ruhsa,
Vicdanın kaynağıdır tarifsizce,

Sınırsızca,
Ve de,

En önemlisi,
Korkusuzca.

Sınırsızca, tarifsizce, korkusuzca vicdanda ölünce,
Gezegende öldü sonunda.

Çünkü,
Ruhumuzu öldürdük öncesinden,

Aynılara,
Aynı aynalarda baka baka.

Ruhumuz ölünce de,
Vicdanımız yok oldu, eridi gitti bir yerlerde  artık bizlerin.

Bu kadar basit.
Gerisi,

Laf laf laf…
Patron hata yaptı.

Hatayı patron yapmadıysa insanoğlu yaptı.
Hatayı kimin yaptığına değil,

Geldiğimiz noktaya bakacak olursak, illaki bir hatanın olduğu kesin.
Hem de geriye dönüşü olmayan bir hatanın yapıldığı kesin.

Bir sonraki,
Sınırsızca, tarifsizce, korkusuzca,

Ruhu olan,
Bir sonraki yaşamda, bir sonra ki gezegende, bir sonraki evrende görüşmek üzere,

Sevgili,
Aynılar,

Aynı aynaların önlerinde,
Önce,

Kendi yaşamlarını,
Sonrada,

Ve de gezegenin yaşamını tüketme yarışına girmişler, girenler ve de girecekler.
Umarım,

Karşılaşmam siz gibi olanlarla bir daha hiçbir yerinde ne bu, ne de bir başka evrenin.
Çok sıkıcısınız, çok gaddarsınız, çok acımasızsınız çünkü.

Ve en önemlisi, adil değilim ve de,
Vicdansızım  diyorsunuz göğsünüzü  gere gere hem de.

Değilim diyorsanız,
Gidin aynaya bakın bir kez daha.

Ve de korkmuyorsanız,
Ve de yendim ben korkularımı diyorsanız eğer,

Ayrılın evrenin lanetle anacağı bu sürüden o zaman.
Siz gibi olun.

Kendi özünüzün,
Ruhunuzun sesini açın sonuna kadar o zaman.

Bangır bangır bağırttırın sonuna kadar o zaman.
Herkeslere duyurun kendi özünüze ait kendi ruhunuzun sesini o zaman.

Ve de,
Gülümseyin yaşama yeniden, ki yaşamda gülümsesin sizlere,

Korkmuyorsanız,
Cesursanız,

Eğer ki.
Sevilmek telaşınızı da,

Yok edebildiyseniz,
Eğer ki.

Ve de kendinizi ‘yine’ kandırmıyorsanız tabii ki…
Doğum kadar korkusuz ve cesur olmak lazım,

Onurlu bir ruhla,
Kendi patronun olarak,

Patrondan medet ummadan,

Yaşamak için.
Ve de,

Ölüm kadar da,
Sade ve çıplak.

Hiç yorum yok: