Göçmeden
Göçsek mi Diyorum? - Göçeceğiz ya, yanımıza neler alacağız
giderken? 03.05.2012
Mesela bir
sevgili şart, amma mızıkçılık yapmayan.Toleranslı, insana yiyip bitirmeyen cinsinden olacak.
Ottan moktan nedenlerle tartışma çıkarmayacak.
Çıt kırıldım olmayacak.
Sinekten böcekten korkmayacak.
Dirençli, tuttuğunu koparan biri olacak.
Yalnız kalmayı da sevecek.
Yalnız bırakmayı da bilecek.
Mutlaka birkaç hobisi olacak.
Canı ikide bir sıkılmayacak.
Telefonla konuşmaktan çoktan nefret etmiş biri olmacak illaki.
Şarkı söyleyecek. Tek oktavda olsa.
Tercihen bir müzik aleti çalabilir.
Dans etmeli arada.
Hijyen olacak amma titiz olmayacak.
Komik olanlar tercih edilecek. Kaçık olmalı, tam kaçık amma.
Aklı başında olmasın lütfen.
Ağlamasını bilecek, önemlidir.
Hayvan sevecek, amma öyle uzaktan uzaktan değil.
Tarıma, bahçeye meraklı,
Biçki dikiş kursunu A notuyla bitirmiş olacak.
Yürüyüş sevecek doğada.
Sululuk yapmaya yatkın olacak.
Sanat sevecek.
Rakı içecek.
Sevişken olsun. Rakı deyince aklıma geldi nedense.
Et obur olmasa iyi olur.
Sudan çıkan her şeyi, otu sebzeyi meyveyi yesin yutsun.
Hamur açmayı bilecek.
Börek uzmanı olanların şansı çok yüksek.
Çeşitli ekmekler yapabilecek.
Yemek yapmaktan zevk alacak.
Her gece illaki yatağımda uyurum diye takıntıları olmayacak.
Sabahları neşeli uyanacak.
Akşamları istediği saatte uyusun, sorun değil.
Sabahlamayı sevsin.
Gözü seğirebilir amma dalmasın ikide bir. Lüzumsuz misafir gelmesin durup dururken.
Yüzme bilecek. Yandan yandan kurbağalama kabul görür.
Dolunay zamanı gergin olmayacak.
İkide bir jiletim bitti diye beni köy bakkalına yollamayacak, papatya suyu kullanmayı bilecek.
Odun kırmasın, ben kırarım.
Ateşi de yakarım.
Çamaşırı da yıkarım, geçiniz dert değil.
Hamallık tarafı da bana ait. Su getir, sebze taşı falan.
Temizlik hiç sorun değil, o da bende.
Kulübenin onarılmasını da üstlenirim, tamiratlar falan.
İlk saydığım işlerin tamamına ortak olunur, unutmadım,
Ütü işini atlamış gibi gözüksem de, zaten giderken yanımıza almıyoruz ütüyü. Gerek yok patronun unuttuğu yerde.
Okudum baştan, azmışım iyice taleplerde, uzun olmuş liste.
Yani kısaca,
Muhtemelen,
Yalnız göçülecek gibi gözüküyor.
Göçüyor muyuz,
Kendimize gelin mi alıyoruz, bende bilemedim.
Olsun.
İstemesini bileceksin.
Alamadın mı, o gün düşünürsün.
Göçme işinde sevgili ayağı en önemlisi.
Küçük tekne ile kalabalık denize açılmak gibi. Seçici olacaksın.
Olmadın mı yandın dağın başında, patronun sahilinde.
O koskoca dağ taş sahil valla dar gelir insana.
Tek başına gitsen, o da olmaz.
Gitmesen,
E gideceğiz diye yazıyoruz bu kadar.
Niyeti bozmak olmaz bu saatten sonra.
En fenası,
‘Ayy seni çok özledik’ diye sabah akşam çat kapı gelen densiz misafir tarafı.
Yedir içir, eğlendir,
Gezdir.
Arkalarından çamaşırdı, temizlikti.
Bir de severlerse oraları, ki seveceklerdir,
Tam küllüm oldun.
Çantayı kapan gelir.
Çoluk çocuk da büyüdü.
Emekli sayısı gittikçe artıyor da.
Gelirler, hoş geldin beş gittin, demeye kalmaz soruyu patlatırlar anında,
- Buralarda arsa fiyatları nasıl?
Tamam,
Şenlik başlıyor demektir.
Ovanın dibine yerleşir biri hemen.
Biri dağın eteğine.
Kesin kanka iki arkadaş bir örnek iki ev yaparlar yan yana yolun kenarına.
Kankalardan birinin girişken inşaatçı abisi, eniştesi,
Toplar onu bunu şunu,
Bizim kulübenin tam dibine yapar siteyi,
Hani ikiz villalar var ya sinir, dizim dizim taun haus, onlardan.
Köylü uyanık anında büfe açar. Hadi dereden, sahilden pet toplamaya başlarız bu sefer.
Demeye kalmaz evlere gündelikçi teyzeler gidip gelmeye başlar.
O teyzelerden birinin oğlu bahçelere bakar,
Damadı tesisatçıdır kesin.
Ova sakinlerinin aktivite meraklısı ukalası hemen bir kulüp kurar, Saklı Cennet Dayanışma Koruma ve Spor Kulübü. Okey tavla şakırtıları sarar ortalığı.
Hani gelmeseler akın akın, ne dayanışacağız, ne de korumak gerekecek.
Hastasıyım Saklı Bahçe, Saklı Köy laflarının. Saklı amma bütün alem biliyor. Bir de reklam bile verirler ‘Gizli cennet’. Kimden saklıyorlarsa artık o saatten sonra yok edilmiş cennetin gizlisi mi kalır.
Neyse,
Muhtar anında üç katlı damında demir filizleri olan çirkin pembe apartmanı çakar köşeye. Tepeye de su deposu, mehtabının içine etsin diye.
Altına kıraathane açılır peşinden. Köyün sapları doluşurlar karı kız göz temaşasına.
Ehh, hırsızlar da dadanır haliyle.
Demeğe kalmaz jandarma karakol kurar.
Demeye kalmaz akşamları mangalda et kokuları sarar bizim oraları.
Müzik desen kakafoni tam.
Çoluk çocuk zırlamaları gani.
Hani o ilk soru vardı ya,
Say o sorudan,
On yıla kalmaz,
Starbucks şubeyi açtı demektir bizim oralarda. Yanında şarküteri, eczane, karşısında pizzacı, çaprazında çiğ köfte pide lahmacun. Köşeye de bankamatikler.
Sonra al eline lap topu,
Başla yeniden yazmaya yetmişlerinde,
‘Göçmeden Göçmek mi Lazım’ diye.
Layklar gelir hemen bizim ova ahalisinden.
- Bizde gelelim.
E geldiniz ya,
Diyemezsin.
Bir gün ansızın tepen atar, süzülür şehre dönersin arkana bile bakmadan.
Başlarsın yazmaya;
Erguvanlar,
Yakamozlar,
Boğazda balık rakı,
Ahh ne güzel hayat diye.
Hemen yorumlar gelir,
- Geliyoruuuz…
Gel.
Ben gideyim sende gel.
Göçebe toplumuz ya,
Göç baba göç.
İlk defa Bodrum’a gittiğimizde Milas’dan sonra yol kırmızı topraktı.
Hava kaynıyor, camlar açık arabada, cümbür cemaat maaile langur lungur vardık Bodrum’a saatler sonra.
Bodrum’a vardığımızda Kızılderililer geldi zannetti çarşı halkı.
Garip garip bakıyorlardı bize.
Ben hadi bilemedin beş yaşında falan, yani elli yıl olmuş neredeyse,
Şimdiki yat limanından denize girdim, mayo hak getire. Patronun kumsalı, on yirmi balıkçı sandalı vardı, hepsi o.
O yıllarda Bodrum’a göçen tek tük insan evlatları neler hayal ettiler kim bilir.
Bizimkisi de kesin o hesap olur.
Göçeceksin,
Emme velakin göçmemiş hissi vereceksin camiaya.
- Neredeydin?
- Turla İtalya’ya gittik şekerim. Çok uygundu fiyatlar, üç ay kaldık. Venedik’ten ucuz ucuz İtalyan ayakkabılar aldık. Roma’da da outletleri gezdik bol bol. Şaheneydi valla…
- Ayy ne güzel…Bende gidiim…
- Git git, dönme hatta, ne yapcen kız buralarda. Çook güzel oralar.
Yırttın.
Kal birkaç hafta şehirde,
Sonra yeniden vıın…
- Neredeydiniz ayol iki yıldır?
- Nepal
- !!!
- Rahip olduk manastırda yaa. Kumları boyadık önce tek tek, renk renk. Sonra avluya yaşamı resmettik seksene doksan renkli kumlarla. Dönerkende süpürdük. Hayat böyleymiş. Resmedermişsin önce, sonra da süpürürmüşsün giderken.
- A aaa…ciddi misiniz, ayy bende resmetsem hayatı, ayy ne güzeldir kim bilir?
- Ayy ne diyorsun ayy, çook…Şakralarımız açıldı, ruhumuz hafifledi. Bak bu da üçüncü gözümüz. Kırp canım ablana, bak kırpıyor da. Hadi sizde gidin beş yıllığına falan, siz de kırpın…
- Ayy kesin gideriz valla, ayy bizde kırparız ayy... Söyliim akşam Osman’a.
Osman bitti, sense,
Yırttın.
- Neredeydiniz ayol üç yıldır, merak ettik.
- Sibirya’da.
- A aa ayol ne yaptınız onca zaman?
- Kaybolduk, ancak buldular.
- Güzel miydi?
- Ne diyorsun, doyamadık. İnsanın her gün kaybolası geliyor oralarda. Mutlaka gidin, hatta kalın on yıl oralarda.
Yırttın.
Sallaya sallaya önümüzdeki yirmi seneyi yedin mi iyice yırttın hem de.
Sonra gel desen gelemezler zaten senin ovaya, dağa. Yok siyatik, yok romatizma, yok dizlerde kireçlenme.
Bunamışı da olur. Attır üç beş tur apartmanının bahçesinde, geldik de, sevinir.
Sense zıpkın. Taşları sıkıp sıkıp çay demliyorsun suyunda.
Sorarlarsa da anlatırsın, Venedik havası, Nepal’in ruhu, Sibirya’nın yosunu iyi geldi bize diye.
Yalandan kim ölmüş.
Göçeceğiz o kesin artık.
Ok yaydan çıktı.
Diyorum ki,
Daha doğrusu diyorlar ki de,
Hep beraber göçelim.
Hani baştan çarpık yapılaşma, çarpık hayata çanak tutacağımıza,
Baştan paşa paşa biz parselleyelim orasını.
O da olur.
Talepleri toplarız.
Kıllık ve akıl testi hazırlarız önden.
Testten çakanlar kalır,
Geçenlerle kalkar gideriz hep beraber.
Ben ikisinden de çakarım amma,
Fikir benden çıktı ya,
O yüzden kontenjandan giriyorum listeye.
Şaka diyorum zannediyorsunuz,
Ciddiyim.
Dön başa,
İlk adımı atmalıyız hemen.
Önce oralarda bizi göçertmeyecek bir sevgili temin edilecek.
Herkes taleplerine göre yapsın listesini, düşsün bakalım yollara,
Beraber göçecek sevgili aramaya.
Zaten milletin elinde liste, aranıp duruyor yıllardır. Siparişe uygun sevgili avı. Alışık defineci ablalar, abiler.
İsterseniz herkesin uygun gördüğü sevgili adaylarını da toplarız bir havuzda,
Parsellerle beraber,
Çekiliş yaparız,
Kime ne çıkarsa, bahtına artık.
- 31 numaraaa…Manzaraya karşı dere kenarı eğimli arazi.
- Oleeeey...
- Sevgilinizde Mahmut.
- O ne be? Ben zaten erkeğim.
- Bahtınıza. Hem manzara, hem dere, hem de kadın sevgili. Yok artık…
Bizim arkadaş manzaraya karşı koyar başını Mahmut’un kıllı göğüs çeperine artık gün batımında içini çeke çeke, romantik romantik.
Ulen fikir bende çıktı yaa,
Bahtsızımdır ben,
Arsanın moktanı ile sevgilinin çakması da bana çıkar kesin kurradan.
Mahmut çıkmasında…
Göçeceğiz diye göçertmeyelim göçümüzü…
Evet ciddiye alanlar,
Göçmek istiyorum,
Veya göçene sevgili olmak istiyorum,
Diyenler yazdırsınlar isimlerini.
Rumuz yok amma.
Yok,
Bahtı kara,
Yok,
Aklı kısa falan diye. Harbi gerçek isimler ciddiye alınacaktır.
Tayyip’i almam, peşinen söyleyeyim. Mahmut’un kontenjanından bile olmaz.
Abdullah olabilir bak.
Emme bir şartla,
Tombul ayaklarına altı elek olmuş gri çoraplarını giyip, gözümüze gözümüze sokmayacağına söz verecek.
Haydi millet,
Göçüyoruz, kıpraşın.
Kitabınıda al,
Yüzsüzde değilsen,
Feysinbukunu bile yaparız dandikten.
Yaşasın.
Aklımı yiyim.
Göçertmezsem sizleri…
Not: Cumartesi
akşamı yazımda, sevindirici haber var herkes için.
Tayyip’e
yerleştireceğim bi güzel. Sığdıra bilirsem tabii ki. Talep çok fazla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder