14 Haziran 2012 Perşembe

Aşk Mevsimi Açılmış Diyorlar… - 15.06.2012

34 derece hava. İlk en sıcak gün, yanıyor şehir. Köprünün üstünde masmavi Boğazı seyrediyorum. Işıl ışıl bre kadın Boğaz yine yahu…Cilveli fingirdek…Sürat motoru bir yakadan bir yakaya geçiyor bembeyaz köpükler arkasında. Otobüsün içi tıklım tıklım. İnsanların vücutlarından çıkan ısıyla buharlaşıyoruz, havasız otobüsün içinde ağır bir hava. Sessiziz. Boğaza bakıyoruz hep beraber.
Çocuğu kucağında uyuyan dünya güzeli kadınla göz göze geldim.

Çarşafa sarınmış. Ter akıyor yanaklarından.
Elindeki mendili kucağında ki oğlana yelpaze yapmış. Yelliyor oğlanı, arada yüzünü de.

Tekrar baktı bana.
Bende ona.

Yeşil ela gözleri.
Türban yüzlerin güzelliğini çıkarıyor ortaya.

Gözlerin de galiba.
Utandı çevirdi başını camdan yana.

Yanımda ki gençle,
Arkamda ki adamdan da akıyor ter. Tutunmadıkları elleri yelpaze onlarında.

Otobüs terliyor buram buram,
Serin Boğaz sularının üstünden geçerken.

İki genç kızın umurlarında değil sıcak,
Kıkır kıkır gülüşüyorlar,

Telefonlarında ki mesajları okurken.
Ha bire de yazıyorlar, arada elleriyle yellenirken.

Belli,
Oğlanlarda onlara.

Şişman teyze elindeki reçeteyle,
Yelleniyor.

Vardır bir derdi.
Parmağında işli altın bir yüzük.

Kalın bileğinde kalın burgu bilezik.
Yanında ki adam,

Başını dayamış cama,
Derin uyku çekiyor.

En konforlumuz o.
Uyuyunca, uyukluyorsan,

Hissetmezsin, bilemezsin ne oluyor ne bitiyor. Uykudayken yellenmeye gerek de yok.
Durduk köprünün ortasında.

Ter akıyor bacaklarımdan.
Sıcak. Çok sıcak. Bende yelleniyorum boştaki elimle.

Kapıyı açar mısın kaptan dedi,
Kelli felli bir bey,

Kaptan açtı.
Özlemişiz oksijeni.

Boğazın esintisi doldu otobüsün içine.
Sevindim.

İlk o güzel gözlü çarşaflı kadına baktım nedense.
O da bana baktı.

Gözlerimiz ohh çekti bakışırken.
Oğlan uyandı.

Bakındı.
Tekrar koydu başını annesinin göğsüne.

Temiz pak insanlar hepsi. Fakiride var, birazcık parası olanıda.
Otobüsteki insanların ne kadar parası varsa,

Toplasan,
Bir sürat motoru alabilir miyiz acaba diye düşündüm.

İsim koyarız,
Yellim 522St.

Bizim otobüsün numarası karizma katar havamıza.
Bizim sürat motorumuz olur,

Doluşuruz otobüsçek,
Gezeriz Boğazda. Sinirlerini zıplatmamak için bu fikrimi açmadım otobüstekilere.

Bir kadın var,
Şıkçana, saçlar yapılı,

Kendine hiç yakıştırmıyor otobüsü belli.
Kimseye bakmıyor,

Kaçırıyor gözlerini.
Çantası ucuz bir marka değil, tiril bir etek, bluz. Hafiften bir parfüm kokusu geliyordu zaten, menşei bulundu.

Bir yere gidiyor,
İş görüşmesi olabilir.

Bıkkın sanki. Arada yüzünü yelliyor elindeki dosyayla.
Hareket ettik.

Kaptan tekrar kapadı kapıyı.
Cehennem sıcağı bir anda sardı otobüsü yeniden.

Şişman teyze söylendi.
Şikayetçi trafikten.

Emekli amca ile karısı da,
Onu desteklediler, kadının elinde yelpaze yelliyor yüzünü gerdanını. Emekli amcada siliniyor neresi olursa artık. Akıyor ter her yerinden. Boynunda bir mendil daha…Yakayı açmış iyice.

Kısa bir trafik dertlenmesi yaşadık, amma araç var trafikte diye. Kısıtlama gerekir dediler. Halkı düşünen yokmuş. Paran varsa yaşarmışsın bu memlekette.
Sonra,

Yeniden sessizlik.
Başörtülü bir genç kadına,

Sarılmış bir genç adam.
Bunca sıcağa rağmen,

Kadında erkeğin beline sarılmış,
Yaslanmış,

Erkeğin gömlek lök.
Terden.

Arada elindeki sarı büyük zarfla yelliyor kızı da kendini de. Sanki zarfta nikah işleri için evraklar var gibi geldi bana.
Umuru değil genç adamın sıcak. Genç kadınında. İki insan tek insan gibiler otobüste yalpalarken sağa sola.

Sevdiği ona sarılmış ya, sessizce yaşıyorlar sevgilerini,
Sarmaş dolaş Boğazı seyrederken.

Canlarım benim.
Bu ülkenin insanları kadar güzel insan hiçbir yerde bulamazsınız.

Tek tek bakarsan insanlara eğer,
Saflar.

Hinlerde.
Komiklerde.

Kabullenmişliğin,
Gevşekliği ile,

Yaşıyorlar. Sevimliler.
Kaderlerine teslim olmuş, kadere inanan.

Durağa geldik.
Orta kapıdan binenler oldu. Kadının biri daha biner binmez, amma sıcak bu otobüs dedi. Boş boş baktık kadına. Hoş geldin çektik birazda yavşakça…

Arkadan öne kartlar geçiriliyor elden ele.
Herkes bir önündekinin omzuna dokunuyor,

Kartı veriyor,
Ön kapının orada duranlarda,

Kartı okutuyorlar alete,
Haydi bakalım,

Kart elden ele tekrar gerisin geri orta kapıya sahibine.
Orta kapıdan binen herkes kartını gönderdi, parasını ödedi.

Biri bile,
Bir uyanık bile çıkmadı parasını ödemeyen.

Ki,
Ödemese nereden bilecek kaptan.

Bu ülkenin insanları ödüyor yaa…Çalmıyorlar. Çalanlar sanki bu ülkenin insanları değiller, kim bunlar yahu?
Fakir ödüyor,

Zengin çalıyor. Belkide çalan fakirler zengin oluyorlar. Çalmayan zenginlerde fakir.
Sürat motoru kim bilir hangi yabancı ülkenin limanına kayıtlıdır vergi ödemesin diye dolar milyoneri sahibi.

Başörtülü kız çantasından kumaş bir mendil çıkardı,
Erkeğin terini sildi. Boynunu alnını.

Erkek başını öptü genç kadının. Başından sevgiyle öpülmeden göçüp giden kadın sayısını merak ettim. Nasıl sayacağım?
Kadın bakmadan erkeğe gülümsedi kendi kendine. Utandı sanki. Veya bana öyle geldi.

Mendili tekrar çantasına koydu kadın.
Hala sarılmış duruyorlar kıpırdamadan. Sevgi terliyor buram buram yanan otobüste.

Trafik yavaşladı iyice.
Camdan hep beraber yanımızda ki arabaların içlerini seyrediyoruz tepeden.

Camlar kapalı.
Klimalar çalışıyor belli. Bizde de eller çalışıyor, el kadar hava için. Yelleniyoruz el kliması ile…

Serindir arabaların içi.
Soğukta hatta.

Öylecene bakıyoruz hep beraber.
Cehennem sıcağında,

Kutup soğuğunu,
Hayal ediyoruz otobüsçek. Bizim otobüste metre kareye dört kişi düşüyor, otomobilde dört metre kareye bir insan. Çoğunluk bizde. Amma klima azınlıkta. Tuhaf.

Biz otomobillere bakıyoruz,
Onlar bize bakmıyorlar amma.

Göz göze gelemiyoruz otomobildekilerle.
Savrulduk.Çarpışınca, terlerimiz geçti birbirimize. Ter kardeşi olduk. Sırtımız yere gelmez artık.

Ter kardeşleri pozisyon aldık yeniden.
Benim durağa geldim.

İnmeden,
Yeşil ela gözlü kadına baktım tekrar.

O da bana baktı.
İndim.

Otobüsüm gitti.
Asfalttan sıcak vuruyor yüzüme.

Ayaklarım kaynadı ayakkabılara.
Eve doğru yürümeye başladım.

Aşkı,
Kliması olan otomobildeki insanlar yaşıyor sadece bu ülkede galiba.

Otobüslerdekiler,
Aşkla yanana kadar,

Sıcaktan kavruluyorlar zaten.
Bu ülkenin insanları kavruk.

Çoğu.
Ters gidiyor bir şeyler.

Yalıların sürat motorlarının üstünde geçiyor yüz binler milyonlar her gün.
Bir oyana,

Bir buyana.
Savrula savrula. Yellenerek.

Üç buçuk lirayla,
Üç buçuk milyon dolarların üstünden geçiyor şehir.

Ters gidiyor bir şeyler.
Bu ülkenin insanları,

Aşk mevsiminde,
Yellenmekten,

Aşkı,
Yeğleyemiyorlar.

Milletçek,
Yelleniyoruz hep beraber.

Aşk mevsiminde.
Ters gidiyor bir şeyler.

Boğazın üstünde,
Aşk mevsiminde…

Aşk mevsimi haziran ayında,
Yazlıklarda, sahillerde açıldı, doğru.

Otobüstekilere göre haziransa,
Yine,

Sıçtık,
Sadece.

Ki, otobüstekilerin aşkları,
Daha inandırıcı,

Daha samimi.
Her şeye rağmen,

Tere rağmen,
Bile bile,

Aşk,
Bu.

Sadece,
O insanın kendine aşk bu.

Mevsimsiz,
Otobüse rağmen,

Harbi aşk,
Bu.

Hiç yorum yok: