Hazırlanın.
Küçültün yaşamınızı. Esas ihtiyaçlarınızı belirleyin. Ekstralardan arının.
Dünya direniyor gibi gözüküyor amma,
Kısada sürse,
acıtan tarafı güçlü azgın bir savaş dönemi yaşayacağız muhtemelen.
Merkez üssü, Orta Doğu bu sefer.
Biz de tam
göbeğindeyiz. Artçıların etkileri çok olacak bizim buralarda.
Daralacak
yaşam.
Dünya
yeniden yapılanacak sonra yeniden. Güçlü daha da güçlenirken zayıf iyice
zayıflayacak. Son savaştan bir öncesi. Güçlülerle güçlülerin savaşından evvel.
Sıktılar, sıkıştırdılar,
Bastırdılar,
bastılar,
İllaki
patlayacak bir yerinden.
Kimsenin
geriye adım atmaya niyeti yok. Kimsenin kimseyle empati kurmaya da niyeti yok.
Eh,
Herkesin
artık elinde oldukça güçlü silahlarda var. Zayıfın bile. Güçlünün karşısında,
Kendine
güvende.
İllaki
başlayacak füzeler oradan oraya uçuşmaya,
Milyonlarca
sıradan,
Senin benim
gibi insan ölecek yaralanacak.
Evinden
olacak.
Yurdundan
olacak.
İşsiz
kalacak.
Aç kalacak
yine.
Bu
milyonların hepsi Orta Doğu’da,
Anadolu’da da
bu sefer.
Bu savaşı
doğru bulup,
Ortamı
gerenlerse,
Avrupa’da,
Rusya’da,
ABD’de.
Onlara bir
şey olmayacak. Onların tepelerine füzeler yağmayacak düşmeyecek.
Onlar
savaşın patronları olarak,
Düğmelere
basacaklar sadece,
O kadar.
Onlar
ölmeyecek yaralanmayacak. Binlerce kilometreler uzaklarda olanlar,
İnsanlar
çünkü,
Onlara göre.
Orta
Doğu’dakiler, Anadolu’dakilerse,
İnsanımsı.
İnsanımsı
insanları kurtarmak için,
İnsanlık
adına,
İnsanımsıları
öldürüp yaralayacaklar insanlık adına, güya.
Oralarda
aileler var.
Oralarda
sevgililer var.
Oralarda
çocuğunu sabah okula yollayan anne babalar var.
Oralarda
akşam işinden eve özlemle dönen insanlar var.
Oralarda
doğum günü partileri var.
Oralarda
düğünler var.
Oralarda
mezuniyet kutlamaları var.
Oralarda
cenazeler var.
Oralarda
fıkra anlatan insanlar var.
Oralarda
şiir okuyan insanlar var. Oralarda ressamlar var, tiyatrocular, sanatçılar var.
Oralarda,
İnsanlar
var.
Amma,
Avrupa’ya
göre, Rusya’ya göre, ABD’ye göre,
Oralarda,
Yaşayanlar
insanımsı.
Ki,
Oturdukları
yerden,
Kendi
halkları hem de yüzde yüz güvendeyken,
Dokunacaklar
düğmelere,
İnsanımsı
insanları,
Kurtarmak
için.
Neden?
İnsanca
yaşamadıkları için.
Kime göre?
Avrupa’ya
Rusya’ya ABD’ye göre.
Peki,
Sana ne?
Dersek,
Yok bize
diyorlar.
Neden?
İnsanlığın
jandarması biziz diyorlar.
İyi de,
Senin
geçmişin insanlığı katletmekle katliamlarla dolu gırtlağına kadar yüzlerce yıldır diyorsun,
Onlar
geçmişte kaldı diyorlar.
İyi de,
O geçmiş
1940 larda, 1960 larda 1970 lerde 1980 lerde 1990 larda 2000 lerde de,
Tezahür etti
hep,
Diyorsun,
neresi geçmiş bunun diyorsun,
O başka
diyorlar.
Nesi başka
diyorsun?
Sayıyorlar
illaki kendi yaptıklarını ettiklerini haklı çıkaracak bin bir nedeni.
Sonra,
Ellerinde
tek koz,
Amma sizinde,
Ermeni
meseleniz var zaten diyorlar ha bire Osmanlıdan miras,
Kendileri,
Afrika’da,
Güney Amerika’da, Avrupa’da, Asya’da, Rusya’da, Uzak Doğu’da, Orta Doğu’da,
Yüz
milyonlarca insanın belki milyar, ölüp yaralanmasına kahreden eziyetler çekmesine, sürülmesine, göçmesine,
yok olup gitmelerine neden olmuş,
En yüzsüz en
arlanmaz,
Halleriyle.
Gaddardır
Avrupalı. Çok insan gibi gözükse de. Yutturduğuna yutturduğu insan taklidiyle.
Ruslarda
gaddardır.
ABD en
gaddarı. Çünkü en gaddar en savaşçı en acımasız Avrupalılardan oluşmuş bir
topluluk.
Hiç sevmem hoşlanmam
kendilerinden şahsen.
İnsanlığı
özellikle son üç yüz dört yüz yıl içinde mahvettikleri yok ettikleri için,
Dünyanın
doğasını doğal dengelerini son iki yüz üç yüz yıl içinde yok ettikleri için
aslında ne halt ettiklerini gayet iyi de bildikleri için, günah çıkarma
faslında,
Kendileri
kurdular insani yardım organizasyonlarını,
Kendileri
kurdular doğayı kurtarma örgütlerini hani insanlıkta olsun bir çimdik içlerinde
diyebilmek için.
Yap et, yok
et, öldür,
Kıy
milyarlara,
Doğaya,
Sonra,
İnsanlığın
gelsin aklına.
İnsan gibi davranmaya
başla, insan olmaya çalış, insan taklidi yaparak,
Kanla
şiddetle dehşetle yoğrulmuş gaddarlıklarınla,
Ceplerini,
Kasalarını
tıka basa,
Doldurunca.
Yok öyle
şey.
Varsa da ben
yemem.
Ben
nemalanmıyorum Avrupa’dan, Rusya’dan, ABD’den.
Onlardan
nemalanacağıma,
Çöplükten,
Ekmek toplar,
Sokakta,
Yatarım.
Ben insan
severim. İnsana aşığım.
Ben havyan
severim. Hayvana aşığım.
Ben doğayı
severim. Doğaya aşığım.
Ben evreni
severim. Evrene aşığım.
Avrupalısı,
Rusu, ABDlisi bunların hiç birine girmiyor.
Ne insan, ne
hayvan, ne doğa, ne evren kategorisine.
Onlar insan
görüntüsünde,
Başka tür
bir ruh,
Taşıyan,
‘Şeyler’.
Bu ‘Şeyler’,
Afrika’yı
talan ettikleri için yaşatabildiler medeniyet dedikleri felaketlerini.
Güney
Amerika’yı da, Asya’yı da, Uzak Doğu’yu, Orta Doğu’yu da.
İnsan,
hayvan, doğa,
Ayırt
etmeden,
Sömürdüler,
emdiler onları yüzlerce yıl. Halada. Medeniyet taktılar adını insanlığı
felaketlere taşıyan attıkları her bir adımın. Oralardaki insanların binlerce,
yüz binlerce yıllık insanca insan gibi kendilerine özgü medeniyetlerini yerle
bir ederek.
Sonra
yetmedi,
Alıştın mı
bir kez vazgeçemezsin,
Bir
birlerinin tüm değerlerini emerek yaşatmaya çalıştılar, milyonlarca insan insan gibi
insanı küçümsediler yeniden, kendi içlerine sızdıklarına inandıkları,
Milyonlarca
insanı fırınlarda yaktılar çoluk çocuk yaşlı ayırt etmeden,
Katlettiler.
Sabun yaptılar yağlarından. Eldiven yaptılar kadınlarına insan gibi insanların
derilerinden. O sabunlarla yıkanıp giderlerken eğlencelerine o eldivenleri
takındı kadınlar en şık halleriyle. Daha yeni, yetmiş sene evvel. Bosna’da
binlerle insan topluca katledilip gömülürken onlara yüzlerle kilometre uzakta,
umurları olmadı. Rwanda’da kendileri organize ettiler yüz günde bir milyon
insanın palalarla kesilip katledilmesini. Say say bitmez.
Af yok. Hiç
hem de.
Eski
yaşlarımda hep bir yerlerine tutunur, hep bir yerlerinden af ederdim onları.
Vietnam da
dahi ayılamadım. Çocuk irisiydim o zamanlar. Genç gibi.
Rwanda’da Bosna’da
gözüm açıldı iyice. İyice büyümüştüm, iyice hem de.
Bağdat’ta
gördüklerim yaşadıklarımla,
Verdim kesin
kararımı. Bir kız çocuğunun önünde babasını onlarla postal kan revan içinde
bırakırken, o kız çocuğunun çaresizce ağlamasını
çaresizce seyrederken verdim kesin kararımı. Orada gördüklerim yaşadıklarım tam
büyüttü zaten beni.
Sizlerde
kararınızı verirsiniz,
Ülkenin
üstünden füzeler geçerken. Başınıza çuval geçmesi yetmedi.
Ülkemize
füzeler düşerken verirsiniz kararınızı. Düşmese bile belki empati kurarsınız
orada ki insanlarla gidip görmeseniz oralarda yaşamasanız bile, belki.
İnsan mı
olarak yaşamak istiyorsunuz,
Yoksa,
‘Şey’ mi,
Olmak
istiyorsunuz diye.
Gecikmelide
olsa.
Savaşa hazır
olun. Ki bu savaşlar ulusal değildir artık, insanlığınızla ilgili vereceğiniz
vermek zorunda olduğunuz savaşlara hazır olun esas.
Aslında bizi
hem de hiç mi hiç ilgilendirmeyen bir savaşın içine girince,
Hem de o
savaşın göbeğinde,
Yaşarken verin kararınızı isterseniz.
Oralarda
insanlar var ey insanlar.
Orta
Doğu’da.
İran’da, Suriye’de,
Irak’ta, diğer tüm ülkelerde.
Bildiğimiz,
‘İnsan’. Ben
el sıkıştım yedim içtim seviştim öpüştüm güldüm eğlendim ağladım onlarla,
bildiğimiz insan onlar.
Kurtarılmayı
falan da beklemiyorlar.
Yaşıyorlar
sadece.
Kendileri
gibi,
Kendilerince.
Çok güzel yaşıyorlar hem de. Renkli naif sevecen. İnsan gibi.
Sizin gibi
insanlar onlar.
Benim gibi.
Aşkları var,
sevdaları var, çocukları var, yaşlıları var, kapısını açınca mutlu oldukları
evleri,
Bereketi
olsun dedikleri kazançları,
Hayalleri
olan.
O
hayallerinin içinde,
Savaş yok
amma. Akıllarına bile gelmiyor birileri onlarla savaşmadıkça savaşı anımsamak,
savaşmak.
Ölümse hiç
yok,
Kopan kollar
bacaklarsa hiç yok,
Göçmek hiç
yok, ailelerinin dağılması hiç yok, evlerini terk etmek çoluk çocuk hiç yok,
O
hayallerinin içinde,
Sadece insan
gibi, insan kadar, kendileri gibi,
Yaşamak var,
Ve zaten,
İnsan gibi de
yaşıyorlar, kendi bildikleri gibi, kendilerince.
Ve de,
O düğmeler,
O insanların
hayallerini geleceklerini yok edecekler yine. Şimdiye kadar yok ettikleri gibi.
Ediyor bile
şimdiden.
Neyin
uğruna?
Avrupalısı Rusu ABD lisi refahını yaşam kalitelerini sürdürsünler,
Yaşatmaya
devam etsinler diye.
Ben bir,
Tarafım.
Tarafsız
değilim.
Tarafımsa,
İnsandan,
Yana.
Dini dili
ırkı rengi kültürü inancı ne olursa olsun insanlardan yana.
Lanet varsa,
Eğer,
O lanet
gelip bulacaktır bir gün o düğmelere basanları. Basmış olanları.
İlahi adalet
varsa,
O adalet elbet
bir gün tecelli edecektir mutlaka.
İnsanlar hep
olacaklar insanlık hep olacak,
‘Şey’lerse,
Tarih,
Bir gün. Bu gezegen
var olduğu günden bu güne kadar hep olduğu gibi.
Tok açın
halinden anlamazmış.
O yüzden,
Moskova’da
ki, New York’ta ki, Paris’teki, Münih’te ki, Londra’da ki, Milano’da ki, Brüksel’de
ki insanlarda, hatta İstanbul’da ki,
Şam’daki,
Bağdat’taki, Beyrut’taki, Tahran’daki insanların,
Hallerinden
anlamazlar hiç.
Afrikalısı, Güney
Amerikalısı, Uzak Doğulusu, Asyalısı insanların,
Hallerinden
yüzlerce,
Yıldır
anlamadıkları gibi. Anlamak istemedikleri gibi.
Kim bilir ne
‘Şeyler’ geldi geçti bu gezegenden. Şimdilerde adlarını bile bilmediğimiz,
anmadığımız.
Amma,
insanlık hep var oldu, hep de olacak.
İyi ki
insanım, iyi ki,
İnsan
doğmuş,
İnsan
kalmışım.
Ne güzel,
Hep var
olacağım demek. İnsanlık soyunu temsil ettim, temsilde edeceğim demek ki.
Ha, sevgi
mi?
Onu insanlık
yaşatacak, hayvanlar yaşatacak, doğa yaşatacak, evren yaşatacak.
‘Şeyler’le
hiç mi hiç yok ilgisi,
Sevginin. Geçiniz.
İnsan
doğmasaydım, hayvan doğmayı, ot çalı çırpı doğmayı tercih ederdim seçme şansım
olsa,
‘Şey’ olarak
ise,
Katiyen.
Ben bir
tarafım. Mecburum da. Çünkü,
Önde koşan,
Önde duran
tarafım,
İnsan
tarafım. O da tek,
Tarafım.
Ben ne
Avrupalıyım. Ne Rusum. Ne ABD li.
Ben,
İnsanım.
İstesem de
izin vermez zaten,
İnsan
tarafım.
Karar günü
geliyor yavaş yavaş biz canlılar için.
Sen nesin?
Başlangıç
noktasındayız yeniden, yeni bir sona gelinirken,
Yeniden.
1 yorum:
Kardeşim, tabloyu gayet güzel çizmiş fotoğrafı, gayet net ortaya koymuşsun. Beynine sağlık,yüreğine ve bileğine sağlık Teşekkürler SEVGİLER....
Nihat...
Yorum Gönder