22 Temmuz 2012 Pazar

KÜÇÜLTÜN YAŞAMINIZI

Hazırlanın. Küçültün yaşamınızı. Esas ihtiyaçlarınızı belirleyin. Ekstralardan arının. Dünya direniyor gibi gözüküyor amma,

Kısada sürse, acıtan tarafı güçlü azgın bir savaş dönemi yaşayacağız muhtemelen.
Merkez  üssü, Orta Doğu bu sefer.

Biz de tam göbeğindeyiz. Artçıların etkileri çok olacak bizim buralarda.
Daralacak yaşam.

Dünya yeniden yapılanacak sonra yeniden. Güçlü daha da güçlenirken zayıf iyice zayıflayacak. Son savaştan bir öncesi. Güçlülerle güçlülerin savaşından evvel.
Sıktılar, sıkıştırdılar,

Bastırdılar, bastılar,
İllaki patlayacak bir yerinden.

Kimsenin geriye adım atmaya niyeti yok. Kimsenin kimseyle empati kurmaya da niyeti yok.
Eh,

Herkesin artık elinde oldukça güçlü silahlarda var. Zayıfın bile. Güçlünün karşısında,
Kendine güvende.

İllaki başlayacak füzeler oradan oraya uçuşmaya,
Milyonlarca sıradan,

Senin benim gibi insan ölecek yaralanacak.
Evinden olacak.

Yurdundan olacak.
İşsiz kalacak.

Aç kalacak yine.
Bu milyonların hepsi Orta Doğu’da,

Anadolu’da da bu sefer.
Bu savaşı doğru bulup,

Ortamı gerenlerse,
Avrupa’da,

Rusya’da,
ABD’de.

Onlara bir şey olmayacak. Onların tepelerine füzeler yağmayacak düşmeyecek.
Onlar savaşın patronları olarak,

Düğmelere basacaklar sadece,
O kadar.

Onlar ölmeyecek yaralanmayacak. Binlerce kilometreler uzaklarda olanlar,
İnsanlar çünkü,

Onlara göre.
Orta Doğu’dakiler, Anadolu’dakilerse,

İnsanımsı.
İnsanımsı insanları kurtarmak için,

İnsanlık adına,
İnsanımsıları öldürüp yaralayacaklar insanlık adına, güya.

Oralarda aileler var.
Oralarda sevgililer var.

Oralarda çocuğunu sabah okula yollayan anne babalar var.
Oralarda akşam işinden eve özlemle dönen insanlar var.

Oralarda doğum günü partileri var.
Oralarda düğünler var.

Oralarda mezuniyet kutlamaları var.
Oralarda cenazeler var.

Oralarda fıkra anlatan insanlar var.
Oralarda şiir okuyan insanlar var. Oralarda ressamlar var, tiyatrocular, sanatçılar var.

Oralarda,
İnsanlar var.

Amma,
Avrupa’ya göre, Rusya’ya göre, ABD’ye göre,

Oralarda,
Yaşayanlar insanımsı.

Ki,
Oturdukları yerden,

Kendi halkları hem de yüzde yüz güvendeyken,
Dokunacaklar düğmelere,

İnsanımsı insanları,
Kurtarmak için.

Neden?
İnsanca yaşamadıkları için.

Kime göre?
Avrupa’ya Rusya’ya ABD’ye göre.

Peki,
Sana ne? Dersek,

Yok bize diyorlar.
Neden?

İnsanlığın jandarması biziz diyorlar.
İyi de,

Senin geçmişin insanlığı katletmekle katliamlarla dolu gırtlağına kadar  yüzlerce yıldır diyorsun,
Onlar geçmişte kaldı diyorlar.

İyi de,
O geçmiş 1940 larda, 1960 larda 1970 lerde 1980 lerde 1990 larda 2000 lerde de,

Tezahür etti hep,
Diyorsun, neresi geçmiş bunun diyorsun,

O başka diyorlar.
Nesi başka diyorsun?

Sayıyorlar illaki kendi yaptıklarını ettiklerini haklı çıkaracak bin bir nedeni.
Sonra,

Ellerinde tek koz,
Amma sizinde,

Ermeni meseleniz  var zaten diyorlar  ha bire Osmanlıdan miras,
Kendileri,

Afrika’da, Güney Amerika’da, Avrupa’da, Asya’da, Rusya’da, Uzak Doğu’da, Orta Doğu’da,
Yüz milyonlarca insanın belki milyar, ölüp yaralanmasına  kahreden  eziyetler çekmesine, sürülmesine, göçmesine, yok olup gitmelerine neden olmuş,

En yüzsüz en arlanmaz,
Halleriyle.

Gaddardır Avrupalı. Çok insan gibi gözükse de. Yutturduğuna yutturduğu insan taklidiyle.
Ruslarda gaddardır.

ABD en gaddarı. Çünkü en gaddar en savaşçı en acımasız Avrupalılardan oluşmuş bir topluluk.
Hiç sevmem hoşlanmam kendilerinden şahsen.

İnsanlığı özellikle son üç yüz dört yüz yıl içinde mahvettikleri yok ettikleri için,
Dünyanın doğasını doğal dengelerini son iki yüz üç yüz yıl içinde yok ettikleri için aslında ne halt ettiklerini gayet iyi de bildikleri için, günah çıkarma faslında,

Kendileri kurdular insani yardım organizasyonlarını,
Kendileri kurdular doğayı kurtarma örgütlerini hani insanlıkta olsun bir çimdik içlerinde diyebilmek için.

Yap et, yok et, öldür,
Kıy milyarlara,

Doğaya,
Sonra,

İnsanlığın gelsin aklına.
İnsan gibi davranmaya başla, insan olmaya çalış, insan taklidi yaparak,

Kanla şiddetle dehşetle yoğrulmuş gaddarlıklarınla,
Ceplerini,

Kasalarını tıka basa,
Doldurunca.

Yok öyle şey.
Varsa da ben yemem.

Ben nemalanmıyorum Avrupa’dan, Rusya’dan, ABD’den.
Onlardan nemalanacağıma,

Çöplükten,
Ekmek  toplar,

Sokakta,
Yatarım.

Ben insan severim. İnsana aşığım.
Ben havyan severim. Hayvana aşığım.

Ben doğayı severim. Doğaya aşığım.
Ben evreni severim. Evrene aşığım.

Avrupalısı, Rusu, ABDlisi bunların hiç birine girmiyor.
Ne insan, ne hayvan, ne doğa, ne evren kategorisine.

Onlar insan görüntüsünde,
Başka tür bir ruh,

Taşıyan,
‘Şeyler’.

Bu ‘Şeyler’,
Afrika’yı talan ettikleri için yaşatabildiler medeniyet dedikleri felaketlerini.

Güney Amerika’yı da, Asya’yı da, Uzak Doğu’yu, Orta Doğu’yu da.
İnsan, hayvan, doğa,

Ayırt etmeden,
Sömürdüler, emdiler onları yüzlerce yıl. Halada. Medeniyet taktılar adını insanlığı felaketlere taşıyan attıkları her bir adımın. Oralardaki insanların binlerce, yüz binlerce yıllık insanca insan gibi kendilerine özgü medeniyetlerini yerle bir ederek.

Sonra yetmedi,
Alıştın mı bir kez vazgeçemezsin,

Bir birlerinin tüm değerlerini emerek yaşatmaya  çalıştılar, milyonlarca insan insan gibi insanı küçümsediler yeniden, kendi içlerine sızdıklarına inandıkları,
Milyonlarca insanı fırınlarda yaktılar çoluk çocuk yaşlı ayırt etmeden,

Katlettiler. Sabun yaptılar yağlarından. Eldiven yaptılar kadınlarına insan gibi insanların derilerinden. O sabunlarla yıkanıp giderlerken eğlencelerine o eldivenleri takındı kadınlar en şık halleriyle. Daha yeni, yetmiş sene evvel. Bosna’da binlerle insan topluca katledilip gömülürken onlara yüzlerle kilometre uzakta, umurları olmadı. Rwanda’da kendileri organize ettiler yüz günde bir milyon insanın palalarla kesilip katledilmesini. Say say bitmez.
Af yok. Hiç hem de.

Eski yaşlarımda hep bir yerlerine tutunur, hep bir yerlerinden af ederdim onları.
Vietnam da dahi ayılamadım. Çocuk irisiydim o zamanlar. Genç gibi.

Rwanda’da Bosna’da gözüm açıldı iyice. İyice büyümüştüm, iyice hem de.
Bağdat’ta gördüklerim yaşadıklarımla,

Verdim kesin kararımı. Bir kız çocuğunun önünde babasını onlarla postal kan revan içinde bırakırken, o kız çocuğunun çaresizce ağlamasını çaresizce seyrederken verdim kesin kararımı. Orada gördüklerim yaşadıklarım tam büyüttü zaten beni.
Sizlerde kararınızı verirsiniz,

Ülkenin üstünden füzeler geçerken. Başınıza çuval geçmesi yetmedi.
Ülkemize füzeler düşerken verirsiniz kararınızı. Düşmese bile belki empati kurarsınız orada ki insanlarla gidip görmeseniz oralarda yaşamasanız bile, belki.

İnsan mı olarak yaşamak istiyorsunuz,
Yoksa,

‘Şey’ mi,
Olmak istiyorsunuz diye.

Gecikmelide olsa.
Savaşa hazır olun. Ki bu savaşlar ulusal değildir artık, insanlığınızla ilgili vereceğiniz vermek zorunda olduğunuz savaşlara hazır olun esas.

Aslında bizi hem de hiç mi hiç ilgilendirmeyen bir savaşın içine girince,
Hem de o savaşın göbeğinde,

Yaşarken verin kararınızı isterseniz.
Oralarda insanlar var ey insanlar.

Orta Doğu’da.
İran’da, Suriye’de, Irak’ta, diğer tüm ülkelerde.

Bildiğimiz,
‘İnsan’. Ben el sıkıştım yedim içtim seviştim öpüştüm güldüm eğlendim ağladım onlarla, bildiğimiz insan onlar.

Kurtarılmayı falan da beklemiyorlar.
Yaşıyorlar sadece.

Kendileri gibi,
Kendilerince. Çok güzel yaşıyorlar hem de. Renkli naif sevecen. İnsan gibi.

Sizin gibi insanlar onlar.
Benim gibi.

Aşkları var, sevdaları var, çocukları var, yaşlıları var, kapısını açınca mutlu oldukları evleri,
Bereketi olsun dedikleri kazançları,

Hayalleri olan.
O hayallerinin içinde,

Savaş yok amma. Akıllarına bile gelmiyor birileri onlarla savaşmadıkça savaşı anımsamak, savaşmak.
Ölümse hiç yok,

Kopan kollar bacaklarsa hiç yok,
Göçmek hiç yok, ailelerinin dağılması hiç yok, evlerini terk etmek çoluk çocuk hiç yok,

O hayallerinin içinde,
Sadece insan gibi, insan kadar, kendileri gibi,

Yaşamak var,
Ve zaten,

İnsan gibi de yaşıyorlar, kendi bildikleri gibi, kendilerince.
Ve de,

O düğmeler,
O insanların hayallerini geleceklerini yok edecekler yine. Şimdiye kadar yok ettikleri gibi.

Ediyor bile şimdiden.
Neyin uğruna?

Avrupalısı  Rusu  ABD lisi refahını yaşam kalitelerini sürdürsünler,
Yaşatmaya devam etsinler diye.

Ben bir,
Tarafım.

Tarafsız değilim.
Tarafımsa,

İnsandan,
Yana.

Dini dili ırkı rengi kültürü inancı ne olursa olsun insanlardan yana.
Lanet varsa,

Eğer,
O lanet gelip bulacaktır bir gün o düğmelere basanları. Basmış olanları.

İlahi adalet varsa,
O adalet elbet bir gün tecelli edecektir mutlaka.

İnsanlar hep olacaklar insanlık hep olacak,
‘Şey’lerse,

Tarih,
Bir gün. Bu gezegen var olduğu günden bu güne kadar hep olduğu gibi.

Tok açın halinden anlamazmış.
O yüzden,

Moskova’da ki, New York’ta ki, Paris’teki, Münih’te ki, Londra’da ki, Milano’da ki, Brüksel’de ki insanlarda, hatta İstanbul’da ki,
Şam’daki, Bağdat’taki, Beyrut’taki, Tahran’daki insanların,

Hallerinden anlamazlar hiç.
Afrikalısı, Güney Amerikalısı, Uzak Doğulusu, Asyalısı insanların,

Hallerinden yüzlerce,
Yıldır anlamadıkları gibi. Anlamak istemedikleri  gibi.

Kim bilir ne ‘Şeyler’ geldi geçti bu gezegenden. Şimdilerde adlarını bile bilmediğimiz, anmadığımız.
Amma, insanlık hep var oldu, hep de olacak.

İyi ki insanım, iyi ki,
İnsan doğmuş,

İnsan kalmışım.
Ne güzel,

Hep var olacağım demek. İnsanlık soyunu temsil ettim, temsilde edeceğim demek ki.
Ha, sevgi mi?

Onu insanlık yaşatacak, hayvanlar yaşatacak, doğa yaşatacak, evren yaşatacak.
‘Şeyler’le hiç mi hiç yok ilgisi,

Sevginin. Geçiniz.
İnsan doğmasaydım, hayvan doğmayı, ot çalı çırpı doğmayı tercih ederdim seçme şansım olsa,

‘Şey’ olarak ise,
Katiyen.                     

Ben bir tarafım. Mecburum da. Çünkü,
Önde koşan,

Önde duran tarafım,
İnsan tarafım. O da tek,

Tarafım.
Ben ne Avrupalıyım. Ne Rusum. Ne ABD li.

Ben,
İnsanım.

İstesem de izin vermez zaten,
İnsan tarafım.

Karar günü geliyor yavaş yavaş biz canlılar için.
Sen nesin?

Başlangıç noktasındayız yeniden, yeni bir sona gelinirken,
Yeniden.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Kardeşim, tabloyu gayet güzel çizmiş fotoğrafı, gayet net ortaya koymuşsun. Beynine sağlık,yüreğine ve bileğine sağlık Teşekkürler SEVGİLER....
Nihat...