Türkün
Türkten başka dostu yoktur sözü
yalandır. Türk Türkün dostu falan değildir çünkü. Zaten tüm Türklerin bir
birlerine dost davrandığı bir an da yaşanmamıştır tarih boyu. Zaten Türk Türke
yeteri kadar dost olaydı bu topraklar cennet olurdu. Ya bu topraklarda Türkler
yaşamıyor, ya da Türkün Türke dostluğu bir
şehir efsanesi. Dostmuş gibi ilk ve son görüldüğü hali de Kurtuluş Savaşındadır. Demek ortalıkta Türk yok yeteri
kadar. Peki nerede birbirine dost Türkler?
Memleket
düşmandan geçilmiyor. Sokakta bile insanlar ters bakıyorlar kendi milletinden
insanlara. Ne günaydın diyen var, ne de merhaba.
Kavga dövüş gırla.
Kendi devletini
soyuyor bu devletin milleti. Demek millet hiç önemsemiyor devletini.
Demek,
Millet diye
bir şey yok.
Devlet
kavramı da tam bir yalan demek.
Demek
sevmiyorsa insanlar milletlerini ve devletlerini,
Demek, bizim
temsil ettiğimiz medeniyetin sonunu da,
Devlet millet
kavramı getirecektir,
Ha bir de
her türlü sevgiyi işlemesine empoze etmesine rağmen bir adım dahi yol alamamış,
Dinler.
İnanç vardır
amma.
Kabile de vardır
bak.
Aile de.
Aileler
kabileleri oluştururlar bak.
Çünkü,
İnsanlık
için esas olan,
Tarımdır ve
hayvancılıktır ve de avcılıktır ve de
güvenli ortamdır, su kenarında.
Tarımla
avcılıkta ve de hayvancılıkta , bir arada güvenli yaşam da,
Ekip işidir
aileyi beslemekse beslenmekse barınmaksa ve korunmaksa yaşamın amacı.
Ailelerse,
Kendileri
için uygun olan diğer aileler ile bir araya gelince kendi tercihleriyle,
Kabileleri
oluştururlar.
Baskıyla
değil, kendi istekleri doğrultusunda, kendiliğinden.
Amma,
Kabilelerden,
Milletler
oluşamazlar bak. Oluşsa oluşsa beylikler oluşurlar belki.
Hele hele
devletler katiyen oluşamazlar.
Zorlamadır
millet devlet kavramları. Baskıdır, bağımsızlığını ihlaldir insanoğlunun.
Zorlama
oldukları içinde, baskı yoluyla hayat buldukları ve ayakta kalmaya çalıştıkları
içinde,
Çöküştedirler
zaten. Hep de çökmüşlerdir zaten. İnsanoğlu bağımsızdır çünkü. Esas olan
devletlerin milletlerin değil, insanların bağımsızlığıdır çünkü.
Yok olup
gidecekler kalan milletlerde devletlerde bir zaman sonra. Hep olduğu gibi.
Ne zaman?
Üçüncü dünya
savaşından sonra kısmen sonlanacaklar,
Bir de
peşinden küresel ısınmayla coşacak yeni doğa şartlarıyla geriye kalanlarda yok
olup gidecekler.
Neden?
Çünkü
insanlar, bireyler olarak,
Aileler
olarak,
Yaşam savaşı
verecekler yeniden.
Birkaç bin
evveline kadar olduğu gibi.
Yaşam
savaşlarını önce devletler verecekler vatandaşları milletleri için,
Amma,
Beceremeyecekler,
Çoğunlukları
feda edecekler azınlıkları yaşatmak adına devletleri yönetenler, sonra,
Çoğunluklar
kendi başlarının çaresine bakacaklar,
Aç susuz
üşüyen hastalıklı,
İnsanlar ne
din ne ırk ne millet dinlemeyecekler,
Kesecekler
biçecekler öldürecekler zayıf insanları,
Sahip olmak
adına,
Ne kanun
kalacak ortada, ne hak ne hukuk,
Ne kanunu
savunan yargılayan,
Ne güvenlik
güçleri,
Ve de ayakta
ve yaşamda kalmayı beceren insanlar,
Kendi yaşam
alanlarını belirleyip,
Savunup,
Üremeye
devam edecekler. Bireysel bağımsızlıklarını ilan ettikçe.
Aynen,
Mağara döneminde olduğu gibi.
Başa dönülecek
yine.
Ne kan bağı
kalacak ne de kültür bağı.
Açlık ve
hayatta kalma mücadelesi yok edecek bu kavramları da.
İnsanları
bölmek ayırmak,
Düşman etmek
istiyorsan diğer insanlara,
Millet
devlet din,
Kavramları
kadar iyi ve kesin sonuç alabileceğin başka hiçbir yapılanma yoktur.
Milyonlarca
yıllık insanlık tarihinin gerçeklerini,
Üç beş bin
yıllık,
Gelişimlerle,
Yok saymak,
Aklın
alamayacağı kadar çok büyük bir gaflet ve hataydı insanlık için.
Amma bu
deneyimden de geçmek zorundaydı insanlık,
Gerçek anlamda
doğayla bütünleşip,
Tam insanlık
seviyesine ulaşabilmek ve de,
Erişebilmek
için.
İster Ademle
Havvadan üre çoğal gel bu günlere,
Ademin
yaratılıp dünyaya gönderilmesi tahminen otuz beş bin yıl evvel,
İster bakterimsi
mikro organizmalardan gel bu günlere,
İlk
bakterimsi mikroorganizma milyarlarca yıl evvel amma homo sapiens iki yüz bin
yaşında,
Hatta bizim
soyumuz olan homo sapiens sapiensin geçmişi elli bin yıl,
Yani,
En fazla
otuz kırk bin sene evvel ister Ademden ister Homo sapiensten gel yaşa,
Ne ırk ne
kan bağı kaygısı taşımadan,
Sonra son
altı yedi bin yıl içinde,
Bölün
parçalan,
Ben Türküm
sen nesin diye.
Bölün,
Burası senle
benim aramda sınır, geçemezsin hemşerim diye.
Eski köye
yeni adet,
Tutmadı.
ABD Çin’le
savaş girse, ABD vatandaşı olan ve ABD de yaşayan Çin’liler neler hissederler
acaba füzeler yağarken Çin’de ki Çinlilerin üstüne?
Veya,
Almanya
Türkiye ile savaşa girse neler hisseder Almanya’daki Türkler acaba?
Veya,
İngiltere
Suudi Arabistan ile savaşa girse neler hissederler acaba Londra’da yaşayan
Araplar?
Tek bir
dünya,
Tek bir
insan,
Doğrusu
budur. Gereksiz sınırlandırmalarla formatlar
atıldı yapısı bağımsız insanoğluna ruhunun ve yaşama sarılışının
özellikleri dikkate alınmadan, evraklarla evraklar üstünde.
Doğruya doğru gidiyoruz zaten.
Ne Türklük
kalacak beş on bin yıl sonra, ne Çinli, ne de İspanyol.
Ne Afrikalı,
ne Kuzey Avrupalı.
Zaten bugün
de yok gibi artık. Mesela hangi Türke sorsam,
Ya annesi ya
babası bir yerli, bir yerden göçmüş.
Türklerle Türklükle
ilgisi olmayan.
Kimi
Rusya’dan, kimi Balkanlar’dan, kimi Arabistan’dan, kimi Ege’den,
Herkesin
sülalesinde,
Bir yer var
mutlaka,
Türklerle
Türklükle ilgisi olmayan.
Aynen,
Osmanlı
Padişahlarının soyları gibi mesela. Osmangazi’den sonra başa geçen padişahların
anneleri hep bir yerli. Oralı buralı. O din bu din.
Amma,
Osmanlı Türk
tarihi.
Ki,
Paşaların el
ustalarının sanatçıların yeniçerilerin de soyları aynen padişahların ki gibi.
Zaten saray
çalışanlarının içinde de her tür insan var dünyanın her bir yerinden. Devşirme
sistemiyle Türkleştirilmeye çalışılmış bir başka kanın kültürün ırkın insanları
çoğu.
Sonra,
Millet.
Sonra devlet. Gereksiz telaşlarla beyhude çabalar binlerce yıldır.
Düşünün ki,
Bu gezegende
bağımsızlığını ilan ettikten sonra hala varlığını sürdürebilen en eski devletin
yaşı,
236 yıl.
ABD.
Bugüne kadar
varlığını sürdürebilmiş en uzun yaşamış devlet imparatorluk ise Romalılar 977
yıl,
En uzun
yaşayan Türk devleti Osmanlı ki Türklükleri sadece ilk yıllarında, o da 623
yıl.
Demek ki,
Yürümüyor bu
devlet millet işleri.
Hadi Nuh tan
alalım daha da romantik olsun insanlık tarihi,
Yani
tahminen yedi bin yıl evvelinde dahi başlamış olsa insanlar için yeniden yaşam,
Devletlerin,
Milletlerin,
Geçmişleri
ve de yaşları ortada. Matematik bu, dedikoduya izin vermez, nettir.
Türkün Türke
dost olsaydı,
Büyük Hun
İmparatorluğundan bugüne kadar,
Yüz otuzun
üstünde,
Özerk
cumhuriyet, cumhuriyet, beylik, imparatorluk, devlet, hanedanlık,
Kurulur
muydu acaba? Ki, çoğu da birbirleriyle savaşmışlar en kanlılarından hem de.
Nerede
Türkün Türke dostluğu?
Bugün için,
Yaşayan
cumhuriyet devleti ve özerk cumhuriyetlerin sayısı da,
Yirmi
civarında.
En eskisi
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yaşı da seksen dokuz sadece. Bu devletlerin
dostlukları da tam bir muamma.
Bu da dost olduklarını
iddia eden bir ırka ait sayılar,
Bir de dost
olmasalarmış,
Rakamlar üç
yüz beş yüzleri bulurdu her halde.
İnsanlar ne
zaman ki,
Tarımdan
hayvancılıktan avcılıktan koptular,
Şehir
hayatına geçtiler, kalelerini inşa ettiler,
O gün bugün,
Olmayacak
dualara amin diye diye geçirdiler binlerce yıllarını.
İnsanlar ne
zaman ki,
Bir araya
gelince oluşan güçlerinin zayıfların varlıklarına hükmede bildiğini keşfettiler,
O gün
bugündür sömürmekteler güçlüler
zayıfları.
İnsanlar ne
zaman ki inançlarını,
Din kisvesi
altına topladılar, sınırlandırıp şekillendirdiler, ödül ve ceza sisteminin
dayatmasına yasladılar,
O gün
bugündür bir birlerini katletmektedirler benim peygamberim senin peygamberin
diye patronun katından iyi bir mekan kapmak adına. Ki, tüm peygamberler de aynı
patronun elçileri bu arada.
İnsanlar ne
zaman ki,
Millet
olduklarını iddia ettiler,
Devletleştiler,
Ne zaman ki
o sınırlar çizildi,
O gün bugün
her millet kendi sınırlarına sahip çıkmak genişletebilmek adına kesiyor biçiyor
diğer milletleri. Yani başka insanları. Yani canlıları.
Avrupa
kaynıyor. Belçika, İtalya, İspanya bölünmemek için uğraşıyor. Büyük Britanya,
Çekoslavakya bölündü daha yeni.
Dağılan
Yugoslavya ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinden kaç devlet çıktı say
desen sayabilen yok.
Asya’da aynı
dert. Pakistan, Hindistan, Nepal kıvranıyor.
Dünyanın her
yerinde birileri devletleri bölünmesin diye savaşıyor çabalıyor,
Birileri de
kendi sınırlarını çizip kendi devletlerini kurmak istiyor. Boşta arsa yok kalmadı
da üstüne bayrak dikecek, yeni devletlereyse arsa lazım.
Millet
olduklarını iddia eden,
Herkes
bağımsızlık peşinde.
Bağımsızlığını
elde eden milletlerinde dertleri bitmiyor, bu sefer masanın karşı tarafında yer
alıp başlıyorlar,
Etnik
kökenlilerin,
Bizde bağımsız
olmak istiyoruz mücadeleleri ile uğraşmaya.
Sonu yok.
Devlet
millet kavramı,
Çöktü.
Sıra geldi,
Din
kavramının çökmesine ki,
O da çöküş
yolunda. Dinler kendilerini çökertiyorlar zaten.
Papa açları
doyurmalı dinine bağlı her bir Hıristiyan diyor amma som altından tahtına oturarak
verdiği vaazda. O tahtla kaç aç bebek yaşama döner acaba? Taht olmadı som altın
şamdan da uyar.
Tayyip
camiler yaptırıyor kırk milyona, on
binlerce camide on binlerce imam efendi, gidere bak sen amma bu arada bebeler
ölüyorlar dünya üzerinde on liralık
mamaları yok diye.
Hangi din?
Hangi iman?
Hangi
insanlık?
Hepsi yalan.
Hepsi
kandırmaca. Devlet gibi, millet gibi.
Hepsi
insanlığı topluca kontrol altına almak için icat edilmiş,
Kimi zaman
kan bağı zaafını,
Kimi zaman
bayrak zaafını,
Kimi zaman
inanç zaafını,
Alet ederek,
Yerleştirilmiş
doğaya yani insanın bağımsız insanca dokusuna aykırı,
Yapılanmalar.
Ve de işe
yaramadığı kesin.
Yarasaydı
bir işe,
Dünya cennet
olurdu çoktan bu güne kadar.
Dünya barış
içinde yaşardı hep. Sevgi çağı başlamış olurdu birkaç bin yıl evvel çoktan.
Her türlü
inanca sahip insanlar el ele ibadet ederlerdi istedikleri her yerde.
Dünya
dostluğun sevginin sembolü olurdu evrende.
O gün Türk
Türke de dost olurdu,
Japon
Çinliye de,
Afrikalı
Amerikalıya da.
Bırakın dost
olmayı bırakın sevgiyi,
Öldürüyor
insanlar birbirlerini. Katlediyorlar, eziyorlar, aç susuz bırakıyorlar.
İnsanlar insanları yok ediyorlar.
Sonra,
Oruç ha?
Neyin
uğruna? Neyin adına?
Tanrı mı?
Cennete
bilet için mi?
Ruhani
inançlar adına mı? Ruhlar gelişsin terbiye olsun diye mi? Açın halinden anlamak
adına mı? Hangi açın? Her dakika onlarcası ölen ölmeye devam eden bebeklerin
çocukların ölmeden evvelki son hallerini mi anlamak için?
İftar ha?
O iftar sofralarını kurmak yerine az veya çok yine
o sofraları zaten kuracak kadar parası pulu olanlar için,
Toplayın o
yiyecek içecekleri,
Dağıtın
dünyada açlıktan ölenlere. Fakirlere değil, açlıktan ölenlere.
Sayıları tam bir milyar.
İnsan sayısı
bu, spor loto ikramiyesi değil. Bir milyar insan açlıktan susuzluktan ölüyor
siz iftarınızı açarken. Ramazanda değil sadece amma, hep. Her gün.
İbadet ha?
Sevap ha?
Gerçekten inanıyor musunuz? Kafanız güzel kafa mı buluyorsunuz kendinizle?
Gerçekten,
Pes.
Sucuğu ihmal
etmeyin amma iftar sofranızdan, iyi gider taze sıcak pideyle.
Hurma şart.
Önden
kahvaltı birkaç tür reçel olsun amma ev yapımı,
Ardından ana
yemekler. Evde. Olmadı restoranlarda.
Bir milyar insanoğlu
fakirlikten değil açlıktan susuzluktan ölürlerken, aynı gezegeni paylaştığınız.
Devlet ha?
Millet ha?
Din ha?
Pes.
Afiyet
olsun,
Patron kabul
etsin. Dünya ahret mekanınız cennet
olsun.
Patron varsa
eğer,
Cennette
varsa eğer,
Çok
şaşıracaksınız cennet yerine cehennemin
kapısından girerken içeri,
Nerede hata
yaptık diye sorarken kendinize.
Bir bebek
yaşatın bari,
Sucuk parasından kesip.
O bile
yeter,
Çok meraklısı
olduğunuz cennete gitmek için. Cenneti bilemem amma,
Cehennemi
hiç hayal etmeyin nasıl bir yer diye,
Bir milyar insan
cehennemi yaşıyorlar zaten,
Sizin
cennetinizde. Atlayın uçağa gidip bakın cehenneme, müze gezmek kıvamında bile
olsa. İçinizde kaldırırsa.
Nice
Ramazanlara sağlıkla,
Birlik ve
dirlik içinde milletçek.
Afiyet
olsun, patron kabul etsin,
Patron
milletimize,
Devletimize
zeval vermesin.
Yarasın.
Bağımsızlığına
düşkünsen yani hala insansan, yani hala insan özelliklerini koruyabilmişsen her
şeye rağmen, neyi ne zaman nerede nasıl sorgulayacağına devlet millet din
değil, bir tek kendin karar verirsin. Canın nasıl istiyorsa. O zaman,
Yarıyor.
Yarsın
zaten,
Artık bir
yerinden.
Zamanı
geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder