Kaleyi
düşürmedi. İki başkan savaşa girdi. Biri Fenerbahçe’nin diğeri milyonlarca
müridi olan cemaatin başkanı. İkisi de çok inanıyor. Amma, biri dar ağacını bile
göze aldım derken, diğeri korkaklığından üstünde oyunlar çevirerek nemalandığı cebinde
pasaportunu taşıdığı ülkeye bile gelemiyor.
Sonuçlarının istediğin gibi olacağına dair garanti alsan da
emin olsan da, inancın uğruna başkaları
tarafından güdülmene izin vermeyecek kadar güçlü bir karaktere sahip olacaksın
bu kesin, kalıcı bir zafer istiyorsan.
İnanmak
yetmez.
Cesur
olacaksın.
Korkak
olmayacaksın.
Akıllı değil,
çok akıllı olacaksın.
Bu ülkede,
Hükümet
devirecek kadar güçlü,
En büyük
kurum en büyük oluşum,
Fenerbahçe’dir.
Artık.
Artık
tescillendi bu güç. Bu gücün şiddetini çok iyi bildikleri için ele geçirmek
istediler zaten Fenerbahçe’yi. Çok farkındaydılar en başından beri.
Aziz
Yıldırım,
Mahkeme de,
Hakimin ve
de tüm izleyenlerin önünde,
Net olarak,
‘Ben bu
devlete ve adaletine güvenmiyorum’ dedi.
Başka var mı
diyen,
Kulüp
başkanı,
İş adamı,
Kaybedecek
çok şeyi olan,
Kalkıp
ayağa,
Ben bu
devlete yani aynı manada hükümete güvenmiyorum diyen?
Yok.
Olanlar,
Yemişler
kazığı,
Alamamışlar
ihaleleri,
Hırslarından
söylüyorlar. Ki, hırslarından söylerken bile lafın ya başına ya sonuna adalete
güveniyoruz da diyorlar. Ki, zaten ne hükümet dinliyor, ne de vatandaş onları.
Aziz Yıldırım’ın
ne hükümete ne devlete hiç mi hiç,
İhtiyacı
yok.
Faruk
Yalçın’ın yeğeni. Özür mü dilesin çok güçlü çok zengin bir adamın yeğeni diye
doğdu diye yani.
Yaşı gelmiş
altmışlara,
O da olmuş bir
başka Faruk Yalçın,
Belki de
boynuz çoktan geçmiş kulağı bile.
Savaşa
girmeden evvel,
Düşmanı iyi
analize edip,
Doğru
güçleri,
Onun
zayıflıklarına,
Doğru
zamanda,
Doğru oranda
yönlendirmezsen,
Doğru
eğitilmiş komutan ve askerlerle,
Kazanma
ihtimalin olan savaşı da yüzüne gözüne bulaştırır,
Kaybeder gidersin
kıçına baka baka…
Aziz
Yıldırım iyi çaktı en zayıf noktalarını. Korkaklar karşısındakiler.
Cemaat
haddini aştı.
Aştıklarını fark
edemediler,
Alt yapısı
eksik,
Kök
kültürden mahrum,
Cahil cühela
takımı üstünden elde ettikleri başarılar nedeniyle. Zafer körlüklerine mağlup
oldular, akılsızca organize ettikleri operasyonda.
İyi de
kardeşim,
Orası Kadıköy
bu biir,
Karşındaki
adamda,
Siyasetten
nemalanmıyor bu da ikii…
Uzmanlık
konusu uluslar arası çok gizli inşaatların müteahhitliği.
Nato
tesislerinin falan mesela. Dayı bey dünyada ilklerden bu konuda. Büyük işler
bunlar. Gizli kapaklı işler bunlar. Bizim boyumuz yetmez hangi ucundan
tutulması gerekir falan.
Çok güvenilir
kişi olman gerekiyor yani. Çünkü çok şey bilen kişisin yani.
Susmayı
bilen kişide olmalısın yani. Aile boyu hem de.
Diğeriyse konuşan kişi.
Bir gariban
hafız.
Biri akla ve
çağa ve de teknolojiye göre düşünerek pozisyon
almayı öğrenmiş yaşamın içinde,
Bilen kişilerle
bilir kişilerin karşısında,
Diğeri,
İnanç
kapısından girip,
Cahil ve
vizyonsuz insanların,
En yumuşak yerlerini
avuçlayarak rüyasında görse hayra yormayacağı refahın içinde yaşayıp gidiyor.
Biri
besliyor binlerle insanı, biri besleniyor binlerle insandan.
Fenerbahçe,
Bundan
kelli,
Belirsizlerin
değil,
Belirli,
belli insanların spor kulübüdür. Spor kulübünden öte, misyon yüklenmiş bir
kurumdur artık.
Duruşu olan insanların kurumu.
O duruşsa,
Hükümete,
Ve,
Cemaate
karşıdır.
Nettir.
Parmağının
ucuyla hedefi gösterse,
Aziz
Yıldırım,
O hedefin
yerle bir olması an meselesidir artık bu ülkede. Bırak kulübün içine girmemeyi,
yönetimi ele geçirmeyi becerememeyi, kahraman yarattılar kendi elcağızlarıyla.
Ki,
O hedefi dahi
gösterdi hem de defalarca.
Dar ağacında
da olsak son sözümüz Fenerbahçe’dir dedi. Nato müteahhitliği yapan bir kişi
olarak uzun bile konuştu.
Hodri meydan
dedi yani.
El mi yaman
bey mi görelim bakalım dedi.
Yetmedi,
Ben bu
devlete bu devletin adaletine güvenmiyorum da dedi üstüne üstlük hem de
mahkemede, hem de on yirmi yıl içeride yatmayı göze alıp. Bir an bir saniye ne
yaltaklandı ne yılıştı hükümete ne de bu ülkenin adalet sistemine.
Pazarlığa
bile oturmadı.
Yıllardır
oturmadı zaten. Otursaydı yıllar evvel değil bir gün bir saat bile girmezdi
içeri.
İhtiyacımı
var Fenerbahçe’nin başkanlığından gelen güce? Yok. Amma biliyordu adımını
kapıdan dışarı atarsa ekibiyle birlikte, bacadan girecekler hazır da
bekliyorlar diye.
Tayyip
Erdoğan,
Zamanında
onu önce Belediye Başkanı,
Sonrada
Başbakan yapan güce,
Ne kadar
sırtını dönmüş gibi yapsa da son zamanlarda,
Fenerbahçe’nin
gazabını,
İyi görecek
çok iyi hissedecek ilk seçimlerde.
Hükümetin
yalakası olmadan da,
Ayakta kalmanın
mümkün olduğunu gördü artık bu millet.
Şike varmış,
yokmuş geçiniz bunları.
Şampiyonlukları
falan da.
Avrupa’ya
gidilmiş gidilmemiş hepsini geçiniz.
Geçmemeniz
gereken tek tarafsa,
Ne hükümet,
Ne de
cemaat,
İlk defa,
Arkasında
milyonlar olan çok güçlü bir kurumun içine sızamadılar,
Yönetimini
ele geçiremediler.
Tepe noktaya
ulaştılar demek. Demek güçleri buraya kadarmış.
İlk
mağlubiyetle birlikte,
Düşüş
başlar.
Kendi içlerinde
sorgulamalar çoktan başlamıştır bile,
Onlarla
beraber hareket eden bireylerin,
Sessizce.
Acaba mı?
Diye.
Fareler ufak
ufak valizlerini toplamaya başlamışlardır bir başka gemiye doğru çıkacakları
seyahat için.
Yükseliş dönemi
bitti Tayyip Erdoğan’ın.
Bundan
sonrası duraklama dönemi.
Devamı zaten
malum.
Bu ülkede
hiçbir insanın ayrıcalıklı olmaması gerekiyor,
Mutlak
demokrasi adına. Mutlak adalet adına.
Varsa suçu
Aziz Yıldırım’ın ve de diğer kişilerin,
Çekeceklerde
muhtemelen.
Amma,
Taa en
başından beri uzun yıllardır,
Aziz
Yıldırım’ın duruşundan öğrenilecek çok şey var.
Hiçbir
şeyden,
Korkmamak,
Gerektiği
mesela.
Sembolize
ettiği,
Dar ağacını
göze almak gibi mesela inancı uğruna.
Korkundan
giremediğin bir ülkeden elini ayağını çekmelisin efendi gibi mesela.
Tayyip
Erdoğan’dan büyük,
Aziz
Yıldırım var artık gibi mesela.
Bu duruşa,
Cumhuriyetçi,
Atatürk’çü,
Herkes ortak
olmalı. Bu durum kulüplerin kendi aralarında ki rekabet itiş kakışından çıktı
artık.
Fenerliler tavrını
koydu.
Ki,
Sertleşmeden
hem de. Ki, isteselerdi çokta sertleşirlerdi.
İzmir’e ortak
geldi.
Adresi,
Kadıköy.
Slogan
değişir artık,
‘’Burası
Kadıköy buradan çıkış yok değil’’,
‘’Burası
Kadıköy,
Buraya biz
istemezsek giremezsin’’ diye hem de.
Hem de
İstanbul’un Kadıköy’üne hükümeti ve cemaati sokmayanların,
Her biri de Anadolu
çocuğu,
Hem de.
Ege,
Yalnız
değilsin artık. Anadolu’da takıldı peşine.
Marmara
bende varım dedi.
Devaamm…
Olacak bu
iş.
Korkmayın
yeter.
Akıllı olup,
Boşa mermi
sıkmayın yeter.
Birlik olun
yeter.
Aziz
Yıldırım’ı savunmuyorum, avukatı değilim.
Amma,
En azından,
Aziz
Yıldırım kadar sağlam ve kararlı durun
yeter.
Olacak bu
iş.
Herkese,
Her şeye,
Rağmen…
Ve de,
Sakın tüm
yaşananları Türk futbolunun şikeden arınması operasyonuna bağlamayın, sakın
ha…A aa bak kürtaj uçuyor tuzaklarına düşmekten farkınız kalmaz.
Amerika’nın
Irak’a kimyasal silahlar için savaş aştığı yanılgısına düşmenizden bir farkı
kalmaz durumun.
Köke inmek
lazım.
Türk futbolu
şikeden arınır mı bilemem,
İşim değil,
Futbol beni
çokta ilgilendirmiyor.
Bildiğim,
Bu ülke,
Cemaatten ve
de hükümetten arınacaktır,
O kesin.
Dar ağacına
kadar son sözümüz,
Laik,
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti,
Diyecek,
Yürekler,
Varsa,
Eğer…
Bir tane
çıktı sonunda. Hem de zengininden. Hem de kaybedecek çok şeyi olanlardan.
Devamı gelir,
tamamdır bu iş.
Burası,
Türkiye,
Adama külahı
tersinden giydirirler,
Bir gecede.
Türküz biz.
Bu,
İşler böyle,
Bizde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder