2 Temmuz 2012 Pazartesi

Kaleyi düşürmedi. İki başkan savaşa girdi. Biri Fenerbahçe’nin diğeri milyonlarca müridi olan cemaatin başkanı. İkisi de çok inanıyor. Amma, biri dar ağacını bile göze aldım derken, diğeri korkaklığından üstünde oyunlar çevirerek nemalandığı cebinde pasaportunu taşıdığı ülkeye bile gelemiyor.

Sonuçlarının  istediğin gibi olacağına dair garanti alsan da emin olsan da,  inancın uğruna başkaları tarafından güdülmene izin vermeyecek kadar güçlü bir karaktere sahip olacaksın bu kesin, kalıcı bir zafer istiyorsan.
İnanmak yetmez.

Cesur olacaksın.
Korkak olmayacaksın.

Akıllı değil, çok akıllı olacaksın.
Bu ülkede,

Hükümet devirecek kadar güçlü,
En büyük kurum en büyük oluşum,

Fenerbahçe’dir. Artık.
Artık tescillendi bu güç. Bu gücün şiddetini çok iyi bildikleri için ele geçirmek istediler zaten Fenerbahçe’yi. Çok farkındaydılar en başından beri.

Aziz Yıldırım,
Mahkeme de,

Hakimin ve de tüm izleyenlerin önünde,
Net olarak,

‘Ben bu devlete ve adaletine güvenmiyorum’ dedi.
Başka var mı diyen,

Kulüp başkanı,
İş adamı,

Kaybedecek çok şeyi olan,
Kalkıp ayağa,

Ben bu devlete yani aynı manada hükümete güvenmiyorum diyen?
Yok.

Olanlar,
Yemişler kazığı,

Alamamışlar ihaleleri,
Hırslarından söylüyorlar. Ki, hırslarından söylerken bile lafın ya başına ya sonuna adalete güveniyoruz da diyorlar. Ki, zaten ne hükümet dinliyor, ne de vatandaş onları.

Aziz Yıldırım’ın ne hükümete ne devlete hiç mi hiç,
İhtiyacı yok.

Faruk Yalçın’ın yeğeni. Özür mü dilesin çok güçlü çok zengin bir adamın yeğeni diye doğdu diye yani.
Yaşı gelmiş altmışlara,

O da olmuş bir başka Faruk Yalçın,
Belki de boynuz çoktan geçmiş kulağı bile.

Savaşa girmeden evvel,
Düşmanı iyi analize edip,

Doğru güçleri,
Onun zayıflıklarına,

Doğru zamanda,
Doğru oranda yönlendirmezsen,

Doğru eğitilmiş komutan ve askerlerle,
Kazanma ihtimalin olan savaşı da yüzüne gözüne bulaştırır,

Kaybeder gidersin kıçına baka baka…
Aziz Yıldırım iyi çaktı en zayıf noktalarını. Korkaklar karşısındakiler.

Cemaat haddini aştı.
Aştıklarını fark edemediler,

Alt yapısı eksik,
Kök kültürden mahrum,

Cahil cühela takımı üstünden elde ettikleri başarılar nedeniyle. Zafer körlüklerine mağlup oldular, akılsızca organize ettikleri operasyonda.
İyi de kardeşim,

Orası Kadıköy bu biir,
Karşındaki adamda,

Siyasetten nemalanmıyor bu da ikii…
Uzmanlık konusu uluslar arası çok gizli inşaatların müteahhitliği.

Nato tesislerinin falan mesela. Dayı bey dünyada ilklerden bu konuda. Büyük işler bunlar. Gizli kapaklı işler bunlar. Bizim boyumuz yetmez hangi ucundan tutulması gerekir falan.
Çok güvenilir kişi olman gerekiyor yani. Çünkü çok şey bilen kişisin yani.

Susmayı bilen kişide olmalısın yani. Aile boyu hem de.
Diğeriyse  konuşan kişi.

Bir gariban hafız.
Biri akla ve çağa ve de teknolojiye göre düşünerek  pozisyon almayı öğrenmiş yaşamın içinde,

Bilen kişilerle bilir kişilerin karşısında,
Diğeri,

İnanç kapısından girip,
Cahil ve vizyonsuz insanların,

En yumuşak yerlerini avuçlayarak rüyasında görse hayra yormayacağı refahın içinde yaşayıp gidiyor.
Biri besliyor binlerle insanı, biri besleniyor binlerle insandan.

Fenerbahçe,
Bundan kelli,

Belirsizlerin değil,
Belirli, belli insanların spor kulübüdür. Spor kulübünden öte, misyon yüklenmiş bir kurumdur artık.

Duruşu  olan insanların kurumu.
O duruşsa,

Hükümete,
Ve,

Cemaate karşıdır.
Nettir.

Parmağının ucuyla hedefi gösterse,
Aziz Yıldırım,

O hedefin yerle bir olması an meselesidir artık bu ülkede. Bırak kulübün içine girmemeyi, yönetimi ele geçirmeyi becerememeyi, kahraman yarattılar kendi elcağızlarıyla.
Ki,

O hedefi dahi gösterdi hem de defalarca.
Dar ağacında da olsak son sözümüz Fenerbahçe’dir dedi. Nato müteahhitliği yapan bir kişi olarak uzun bile konuştu.

Hodri meydan dedi yani.
El mi yaman bey mi görelim bakalım dedi.

Yetmedi,
Ben bu devlete bu devletin adaletine güvenmiyorum da dedi üstüne üstlük hem de mahkemede, hem de on yirmi yıl içeride yatmayı göze alıp. Bir an bir saniye ne yaltaklandı ne yılıştı hükümete ne de bu ülkenin adalet sistemine.

Pazarlığa bile oturmadı.
Yıllardır oturmadı zaten. Otursaydı yıllar evvel değil bir gün bir saat bile girmezdi içeri.

İhtiyacımı var Fenerbahçe’nin başkanlığından gelen güce? Yok. Amma biliyordu adımını kapıdan dışarı atarsa ekibiyle birlikte, bacadan girecekler hazır da bekliyorlar diye.
Tayyip Erdoğan,

Zamanında onu önce Belediye Başkanı,
Sonrada Başbakan yapan güce,

Ne kadar sırtını dönmüş gibi yapsa da son zamanlarda,
Fenerbahçe’nin gazabını,

İyi görecek çok iyi hissedecek ilk seçimlerde.
Hükümetin yalakası olmadan da,

Ayakta kalmanın mümkün olduğunu gördü artık bu millet.
Şike varmış, yokmuş geçiniz bunları.

Şampiyonlukları falan da.
Avrupa’ya gidilmiş gidilmemiş hepsini geçiniz.

Geçmemeniz gereken tek tarafsa,
Ne hükümet,

Ne de cemaat,
İlk defa,

Arkasında milyonlar olan çok güçlü bir kurumun içine sızamadılar,
Yönetimini ele geçiremediler.

Tepe noktaya ulaştılar demek. Demek güçleri buraya kadarmış.
İlk mağlubiyetle birlikte,

Düşüş başlar.
Kendi içlerinde sorgulamalar çoktan başlamıştır bile,

Onlarla beraber hareket eden bireylerin,
Sessizce.

Acaba mı?
Diye.

Fareler ufak ufak valizlerini toplamaya başlamışlardır bir başka gemiye doğru çıkacakları seyahat için.
Yükseliş dönemi bitti Tayyip Erdoğan’ın.

Bundan sonrası duraklama dönemi.
Devamı zaten malum.

Bu ülkede hiçbir insanın ayrıcalıklı olmaması gerekiyor,
Mutlak demokrasi adına. Mutlak adalet adına.

Varsa suçu Aziz Yıldırım’ın ve de diğer kişilerin,
Çekeceklerde muhtemelen.

Amma,
Taa en başından beri uzun yıllardır,

Aziz Yıldırım’ın duruşundan öğrenilecek çok şey var.
Hiçbir şeyden,

Korkmamak,
Gerektiği mesela.

Sembolize ettiği,
Dar ağacını göze almak gibi mesela inancı uğruna.

Korkundan giremediğin bir ülkeden elini ayağını çekmelisin efendi gibi mesela.
Tayyip Erdoğan’dan büyük,

Aziz Yıldırım var artık gibi mesela.
Bu duruşa,

Cumhuriyetçi,
Atatürk’çü,

Herkes ortak olmalı. Bu durum kulüplerin kendi aralarında ki rekabet itiş kakışından çıktı artık.
Fenerliler tavrını koydu.

Ki,
Sertleşmeden hem de. Ki, isteselerdi çokta sertleşirlerdi.

İzmir’e ortak  geldi.
Adresi,

Kadıköy.
Slogan değişir artık,

‘’Burası Kadıköy buradan çıkış yok değil’’,
‘’Burası Kadıköy,

Buraya biz istemezsek giremezsin’’ diye hem de.
Hem de İstanbul’un Kadıköy’üne hükümeti ve cemaati sokmayanların,

Her biri de Anadolu çocuğu,
Hem de.

Ege,
Yalnız değilsin artık. Anadolu’da takıldı peşine.

Marmara bende varım dedi.
Devaamm…

Olacak bu iş.
Korkmayın yeter.

Akıllı olup,
Boşa mermi sıkmayın yeter.

Birlik olun yeter.
Aziz Yıldırım’ı savunmuyorum, avukatı değilim.

Amma,
En azından,

Aziz Yıldırım kadar sağlam ve kararlı  durun yeter.
Olacak bu iş.

Herkese,
Her şeye,

Rağmen…
Ve de,

Sakın tüm yaşananları Türk futbolunun şikeden arınması operasyonuna bağlamayın, sakın ha…A aa bak kürtaj uçuyor tuzaklarına düşmekten farkınız kalmaz.
Amerika’nın Irak’a kimyasal silahlar için savaş aştığı yanılgısına düşmenizden bir farkı kalmaz durumun.

Köke inmek lazım.
Türk futbolu şikeden arınır mı bilemem,

İşim değil,
Futbol beni çokta ilgilendirmiyor.

Bildiğim,
Bu ülke,

Cemaatten ve de hükümetten arınacaktır,
O kesin.

Dar ağacına kadar son sözümüz,
Laik,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
Diyecek,

Yürekler,
Varsa,

Eğer…
Bir tane çıktı sonunda. Hem de zengininden. Hem de kaybedecek çok şeyi olanlardan.

Devamı gelir, tamamdır bu iş.
Burası,

Türkiye,
Adama külahı tersinden giydirirler,

Bir gecede.

Türküz biz.
Bu,

İşler böyle,
Bizde.

Hiç yorum yok: