Boncuklar
dizim dizim. Gencecik boncuklar. Diziliyorlar sevinçlerimize tek tek.
Seyrediyordur yukarılardan bir yerden, yüzünde o güzel yakışıklı gülümsemesiyle
çakır gözlü.
- Aferin çocuğum diyordur kesin. Biliyordum diyordur. Verin bakalım benim rakımı, leblebimi de diyordur.
- Aferin çocuğum diyordur kesin. Biliyordum diyordur. Verin bakalım benim rakımı, leblebimi de diyordur.
Keyifle
bacak bacak üstüne atıp yine şık mı şık kıyafetiyle.
E be çocuk bu
günleri görmek için yedik göğsümüzden o şarapneli diyordur.
İsmet,
Duydun mu
bak bizim çocuklar neler yapıyor,
Hani o
Çanakkale’yi dar,
Ettiğimiz,
İngilizlerin
Londra’sında hem de diyordur.
Çekiyordur
bir derin nefes,
Cıgarasından,
Bir fırtta,
Rakıdan,
İki leblebi
üstüne,
Dalıyordur
bakışları yine.
Gencecik,
Boncuklara
bakıp.
Neler
düşünüyordur kim bilir.
Neler
geçiyordur aklından kim bilir.
Nasıl da
çaktırmadan etrafa heyecanlanıyordur kim bilir.
Boncukların,
Pırıl pırıl
tertemiz yüzlerine,
Bakıp.
Derken,
Elinde
telefon bakan efendi,
Bir telaş,
Daha
boncuklar başarılarının keyfini bile yaşayamadan doğru düzgün,
Tıkıştırıyor,
Ellerine.
Konuş konuş,
Hatta
başbakan.
Canlı yayın
ya,
İllaki ekmek
çıkaracak iki boncuğun zaferinden,
Kendine,
Paye olsun
diye.
Bir oy bir
oydur. Hani bir beyni daha efsunlar mıyım acaba diye.
Kafa dar
olunca,
Kafa telaş
içinde olunca,
Boncuğu
bile,
Sıkar,
Yağını
çıkarmaya kalkarsın.
Çıkarırken
de,
Biraz daha suyunu
da çıkarısın diye de milletin.
Ki o dar
kafa akıl edemez bunları. O dar kafalara uzun yıllar evvel verdiler zaten hareket planıyla, pazarlama
stratejilerini ellerine ağbileri ablaları.
Nasıl ki
bakan efendi tıkıştırdı ellerine boncukların o telefonu,
Batıda
bunların ellerine verdi.
Yahu,
Patron
aşkına,
Bir ona bak,
Bir de şu çakır
gözlüye yahu.
Telefon
ediyor boncuklara hemen o anda.
İçi gidiyor
neden orada yok diye. Olsa yarım saat demeç verir. Boncuktan alır lafı
Suriye’ye kadar getirir. Zaten esas olan o. Esas işi o,
Büyük Orta
Doğu projesinin dar kafa taşeronları olarak.
Sen,
Önce,
Ellerini
gözlerini kaldır göğe,
Önce,
Teşekkür et bakalım
çakır gözlüye. Hatta onunla beraber senin canına okunması için çabaladığın Orta
Doğu’da bir cumhuriyet kurmuş o dehanın tüm arkadaşlarına.
Hatta yetmez,
Kap bir tek
de sen,
Çak bakalım,
De,
İçmeyeceksek
muhallebiciye de,
Çak kadehe,
Dik başına,
esas anın bu olsun senin. O da eğer ki affeder de alırsa seni meclisine.
Onlar senin
kızların falan değil,
Başbakan,
Onlar
Atatürk’ün kızları.
Onlar memeyi
bacağı kafaya takan bağnaz geri kafalı gerici çağ dışı kafasızların değil,
Onlar,
Kadını
erkeğin bir adım önüne çıkarmak için hayatı boyu ölümü göze alarak savaşmış bir
insanın,
Mustafa
Beyin kızları.
Onlar,
Kadının
saçını başını örtüp dinle efsunlaştırmaya çalışanların değil,
Onlar,
Gazi Mustafa
Kemal Paşa’nın kızları.
Onlar senin
değil,
Aydınlığın
kızları.
Karanlıklardan
çıkıp gelmiş,
İnsanların
kızları.
Öz be öz hem
de.
Onlar bizim
kızlarımız hemşerim sana ne oluyor?
Bizler Gazi
Mustafa Kemal Paşa’nın oğullarıyız da o yüzden.
Öyle üç gün
başbakan olunca falan olmuyor kızların.
Kızların
olsun istiyorsan,
Hem de aydınlık,
Hem de
çağdaş,
Hem de
böylesine pırıl pırıl,
Önce
karanlıkları yırtıp atman lazım yüz yıl evvel falan. Önce o karanlıklardan
insanları çekip çıkaran olman gerekir önce.
Öyle,
Telefon edip
kendini ortaya atmaklarla olmuyor bu işler.
Öyle ikide
bir başını uzatıp,
Her bulduğun
kamerayı lafa boğmakla falan da olmuyor.
Az
gözükeceksin.
Öz
gözükeceksin.
Sen telefona
sarılıyorsun çıkmak için milyonların karşısına hem de bu dünyada yaşarken,
Gazi,
Zaten hep
ortalıkta.
Milyonlarca
insanda zaten her an gözüküyor o.
Yetmiyor,
Dar
kafalılara hatırlatmak için kendini,
İstedi mi
bulut oluyor,
Dağ taş
oluyor,
İllaki,
Çıkıyor
karşımıza,
Hem de öbür
dünyadan.
Sen var
olmak varlığını hissettirmek için GSM kadarsın,
Gaziyse,
GSM i
kurdurtan hani antenini baz istasyonu var ya,
Hah,
Onun
dikildiği yer de var,
İşte o
toprağın sahibi o zaten.
Sonra eline
alıp cetveli ha burası da benim olsun diyeceğine,
Senin
takımın arsız yüzsüz çocuklar gibi kapıştığınız o toprakları,
Millete
hediye etmiş ne var ne yoksa.
Sen
bilmezsin anlayamazsın hissedemezsin,
Bunlar ince
işler,
Derinde.
Sığ değil yani,
Cep değil
yani.
Kızlar,
Onun
şekerim.
Geç kaldın,
Seksen
doksan yıl kadar.
Kısmet,
Artık bir
daha ki gelişine.
Gönderirse,
Patron seni
geriye o da.
O da,
Kurtarırsan
paçayı çakır gözlüden gittiğinde öbür tarafa.
Sever seni,
Ne çok
sevmiştir kim bilir seni.
Sevdi mi
böyle,
İllaki,
Öper ilk
gördüğünde.
Bu ülkeyi bu ülkenin insanlarını satan her,
Canlı,
Bir gün
tadacaktır o öpücüğü.
Yazıyormuş,
Zaten,
Girişte.
Sen bırak
bizim kızları da şimdi,
Ablan geldi
bugün uçakla.
Git atla
onun kollarına.
Sonra,
Ağbin arıyor
biliyorsun,
Bir elinde,
Sopa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder