İçimden
gelmiyor. Hiç hem de. Siz de nasıl durumlar? Aşk var mı aşk? Sevişmek falan
geliyor mu içinizden? Hani vardı ya kampanya, ‘inadına inadına’ diye. Sevişiyor
musunuz inadına. Siz inadına eğlene biliyor musunuz şu sıralar?
Benim
keyiflerde tık yok.
Tıkırında
değil bende. Tıkanıyor bazen böyle.
Sıkıldım.
Bezdim de.
Doğdum doğalı
hep birileri ölüyor bu memlekette terör sayesinde. Yok sol sağ yok din yok
milliyetçilik yok Türk Kürt,
İlla ki bir
neden var.
Yaşamak için
değil de,
Ölmek için
doğmuş bir millet gibiyiz.
Öleceksin
illaki.
Ya da,
Ölüm
dinleyip ölüm yaşayacaksın hep.
Huzur bulmak
içinde değil de, huzur kaçırmak için yaratılmışız sanki.
İki satır
keyfin gelecek,
İllaki o
keyfide bozacak yeni bir haber daha. Bulaşmasan da etrafa, burnunu sokmasan da üstüne
vazife olmayan işlere, yaşasan bile tek başına kendi bildiğin gibi,
İllaki gelip
bozacak biri keyfini. İllaki.
İçim sıkkın.
Ha bir de,
Şiddete
şiddetle karşılık vermeyelim diyenler
var onlar da sıkmaya başladılar canımı.
Kebap
muhtemelen,
Halleri,
Bir tatil
beldemiz de falan olmadı yanlamış evinde ya da kafede,
Sallıyor,
melek ya.
Barış
çocuğu.
Ha bir de,
Hiçbir şey
olmuyormuş gibi yaşayanlar var.
Vah vah,
Diyorlar
duyunca bahsedince biri yanlarında.
Sonra,
Devam
hayata.
Kıl oluyorum
hepsine.
Züppelere.
İllaki
bunların hep gittikleri o avemelerde patlayacak bomba.
İllaki
onların mezun oldukları veya
çocuklarının okudukları kolejlerin servisleri uçacak havaya.
İllaki
onların pek bir düşkün olduğu restoran kafeyi kavuracak bomba.
İllaki
onların semtinde gümleyecek uzaktan zaman
ayarlı araba.
İllaki.
İllaki
onların aileden akrabadan arkadaştan biri ölecek.
İstanbul’da,
Bağdat
Caddesi Galip Paşa Cami,
Bebek’te
Bebek Cami,
Teşvikiye
Nişantaşı’nda Teşvikiye Cami.
Levent’te
Levent Cami.
Çıkarın
musalla taşında yatmışların listesini,
Bakın
bakalım,
Şehit var mı
içlerinde,
Veya bomba
ile parçalanmış biri.
Gazi bile
yok gelen cenazelere.
Sallaması
kolay.
Şiddete
şiddetle cevap vermemek lazımmış.
İnadına
inadınaymış. Oldu canım,
Kolay.
Sana kolay.
Sana tv de
gazetede radyoda bir haber o. O kadar.
Vah vahlık.
O evlere
uğrasana bir sen önce. Hani kocasını karısını sevgilisini çocuğunu annesini
babasını bekleyenlerin evlerine.
Hayırdır geç
kalmazdı nerede kaldı bu saat oldu,
Diyenlere.
Aramadı
demek dağda operasyonda diyenlere.
Sonra kapıda
ya polis ya asker.
Üzgünüz,
Başını sağ olsun.
O baş nasıl
sağ olur bir daha? Olmaz.
O yanan
yüreğin tepesinde ki başın sağlığımı olur sonra bir daha.
Bıktım.
Gençliğimde
Ankara Maltepe’de panzerin o kalın kocaman lastiği bir yaşlı teyzenin üstünden
geçmişti,
Bir de bir
arkadaşımızı vurmuştu faşolar,
Öldü
kollarımızda.
Bir de o
malum 1 Mayıs’ta Taksimdeydim. Duvara yapışmış adamı itfaiyeci kancasıyla söküp
aldılar duvardan.
Onlar
geliyor hep gözümün önüne her seferinde.
Bende anı bu
kadar.
Birebir
olan.
Şanslıyım.
Gerisi,
Tv gazete
radyo.
Çevremde de
anısı olan yok. Varsa da saklıyordur belki.
Sizde de anı
yok gibi gözüküyor.
Mutlu
azınlığız. Çoğunluğun evineyse haberler geliyor.
Üzgünüz,
Başını sağ
olsun.
Bunlarla
yaşamış bir insan topluluğundan sonra,
Aşk bekle,
bulduğunu da beğenme,
Sevgi bekle
falan. Neymiş böyle sevgi mi olurmuş falan.
Sevişme de
kusur ara falan.
Yetmez,
Tenkit et
hatta vay ayı vay diye.
Sende,
Vay insan
vayken,
Tatilde.
Oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder