ŞOK ŞOK ŞOK
– ŞOK HABER – AZ SONRA. Özet görüntüde,
- Bittabi rica ederim muhabir bey dedi Mehmet. Kıpırdamaya çalıştı geriye kalan bedeni,
Kendine
uzatılan mikrofona hiç tereddüt etmeden;
-
Bacağımı
sokayım böyle demokrasiye dedi.
Henüz yüzü
ve kimliği tespit edilemeyen bu kişi hakkında özel yetkili cumhuriyet savcısı
suç duyurusunda bulundu.
Şok şok şok
tabii ki,
Hepimizde. Lafa
bak sen. Haklı yahu savcı.
Aslında
şöyleymiş hikayenin aslı ve başı. Nereden nereye.
Salına
salına oy vermeye gidersin,
Eh
vatandaşlık görevi değil mi, illaki.
Verirsin,
Oyunu
dönersin evine,
Yayılırsın
salona,
Sehpanın
üstünü doldurursun,
Hatta bir
arkadaşın evine toplaşırsın, yemekler içecekler gırla,
Seçim sonucu
tahminleri falan yapılır,
İddialara
girenler olur,
Grubun
ukalası birkaç zat vardır çok bilmiş,
Onlar anlatırlar
hangi parti neden ne oranda oy alacak diye,
Yenilir
içilir.
Sonuçlar
gelmeye başlar.
A aa denir
hayda denir amma ya oldu mu şimdi denir,
Koyun
kardeşim koyun bu millet denir,
Kızanlar
falan.
Suratlar
asılır. Keyifler kaçar. Oradan buradan konuşmalar başlar.
Sonuçlar
bellidir artık.
Dağılırsın
evlere.
Kimi sevişir
kimi döner kıçını uyur.
Sabah ofise
girer girmez seçim muhabbetleri odadan odaya, birkaç telefonla seçim değerlendirmesi,
Falan
derken,
Günlük o bu
şu,
Akşama
haberleri dinlersin gergin. Parti başkanları demeçler verirler. Yine mi dersin birkaç
bir şey daha dersin.
Sonrası,
Bildiğin
hayat.
Aynen devam.
Derken,
Bizim çevreyle
pek de alakası olmayan bir kesimde ki ailenin oğlu Mehmet’in askerlik zamanı
gelir.
Davul zurna
köydeyse,
Şehirdeyse
kornalar bayraklar sokaklarda turlar,
Otobüsün
orada havalara atarlar Mehmet’i,
En büyük
asker bizim asker yıkılır ortalık.
Mehmet gider
askere. Ağbisi kamyonetinin arkasına hemen yazar,
O şimdi
asker.
Yavuklusu
var ya Mehmet’in mahalleden, o kızda ha bire ağlar kamyonet geçtikçe sabah
akşam evlerinin önünden.
Neyse,
4 haftalık
acemilik eğitimi.
Sağa dön
sola dön. Yaylalar yaylalar söylenerek eğitim sahasında dön baba dön. Ki
yasaklandı, üst seviyedeki askerlik eğitiminin kalitesine feci olumsuz etkisi
oluyormuş demek.
Atış
eğitimleri. O da sınırlı sayıda, mermi pahalı. Uzakta duran çizgi adama. Daire
hedefe falan.
Ha bire
tuvaleti sil temizle. Bölüğü yıka pakla.
Mıntıka yap.
Yaprak topla oradan buradan. Önemlidir ekip çalışması.
Sabah
içtima. Jimnastik hareketleri. Eğitim sahasına git. Hep beraber sağa yat siper
al, sola yat siper al. Topuklara dikkat.
Bu arada üç
beş tokat sesi. Çat çut. Akşam içtiması.
Geceleri
koğuşta dersler. Cumhuriyet nedir. Atatürk kimdir. Demokrasi neye denir.
Yemekhane
nöbetleri. Soy yıka diz.
Biter dört
hafta.
Yemin töreni.
Kimisinin ailesi gelir. Mehmet’in tüm sülale orada. Yavuklusu da kız kardeşiyle
gelmiş hatta.
Sarılır
öpüşülür. Göz yaşları. Çarşı izni. Gurur duyar anneler babalar kardeşler.
Yavuklunun eline değer bir ara hatta Mehmet. Kız da bir içim su.
Mehmet’se
yakışıklı haa…Kapı gibi çocuk. Neyse,
Sonra,
Bütün bölük
toplanılır.
Çıkar ortaya
astsubay veya başçavuş,
Başlar
dağıtımları okumaya.
Yürekler
ağızda.
Mehmet Şemdinli
bilmem ne sınır karakoluna.
Jandarma er.
Yol izni var
ya, eve uğrar Mehmet, kalır bir gün,
Gözyaşlarıyla,
Sağlıcakla
kal evlat diye uğurlanır. Gururları be. Bit kadardı Mehmet bak aslanlar gibi
asker oldu. Vay be. Yavuklusu çok ağlar. Bi lokma kız. Aşk bu.
Patronun
dağında,
Karakola
varırlar kendi tertip bir arkadaşıyla. Otobüste mesajlaşır ha bire, memleketle.
Karakol
derken,
Briketten
yapılmış kulübeler.
Etrafında
kum torbaları. Tel örgüler falan.
Çevre dağ
tepe.
Nöbet.
Yemek. Sohbet. Sabahları jimnastik. Birkaç tur koşu. Çamaşır yıka. Kurut.
Tüfeği sil temizle parlat. Nöbetler. Bekler durur geçsin diye günler Mehmet.
Arada
telefonla görüşür evle yavukluyla da. O da hani varsa o imkan. Çekmiyor ki hep.
Mektup yazar
mektup gelir. Fotoğraflar yollar. Elinde tüfek, başında bandana. Rambo Mehmet.
Yavuklusu da yollar şık şık, gür siyah saçlar topuz. Düğünden. Ablası evlendi
de bu arada.
Bu arada
terhis olur birileri bölükten. Kutlarlar meyve suyu bisküvi ile. Güle oynaya
döner arada birileri memleketine.
Plakaya
düşmek önemlidir. Gün sayıyorsun demektir.
Bu arada
memleketin başkentindeyse,
Demokrasinin
vazgeçilmezi,
Oylarla
seçilmiş birileri,
Meclis
denilen binada,
Toplanırlar
ha bire. Kanunlar. Kanun hükmünde kararlar. Komisyonlar kurulur. Alt üst falan.
Beyanatlar beyanatlar
üstüne.
İktidar atar
tutar,
Muhalefet
verir veriştirir. Demeçlere hemen demeç cevap gelir. Demeçler uçuşur ortalıkta.
Açılışlar
yapılır. Şenlikli falan. E büyüyoruz, kolay mı.
Yurt
dışından çok önemli zatlar gelir gider. Basına görüşler açıklanır. Sarılır
öpüşürler ha bire. Sırıtırlar kameralara.
Kırmızı
halılar. Siyah arabalar. İçlerinde asık suratlı çok önemli ciddi adamlar.
Uçaklar
iner. Nasılsın asker? Sağ ol. İyi işte ne olsun askerlik git gel nöbet
karşılama törenleri falan. Orduevine bir türlü geçememenin telaşı var
çocuklarda. Olsun yine de Şemdinli değil, havaalanı orası. Alan inler, sağ ol. Çocuklardan
biri tanıdık, bizim kolejden arkadaşın oğlu zaten.
Mehmet’se
plakaya düşer Şemdinli’nin bilmem ne sınır karakolunda. Demektir ki 81 gün
kalmış eve dönüşe. Az kaldı. En zor günler plaka günleri. Bitmez geçmez anasını
satayım. Durur saatler.
Bir akşam,
Birden,
Mermi roket
sesleriyle yıkılmaya başlar ortalık, bütün bölük fırlarlar yataklarından.
Paçalı
donlarla.
Telaşla
tüfekler kapılır botlar giyilmeye çalışılır görev bölgelerine dağılırlar hemen.
Göz gözü
görmez. Kap karanlık. Zifir.
Tek aydınlık
patlayan bombalar. Mermiler ıslıklar çalar havada. Kırmızı. Her yandan vızır
vızır. Taa taa taa… Dur durak yok.
Kim kime dum
duma bir durum.
Telsizle
haber verilir anında komutanlığa.
Baskın yedik
baskın yedik. Koordinatlar verilir.
Geliyoruz.
Geliyorlar. Dayanın.
Dayanırlar
çocuklar.
Başka
şanslarımı var zaten.
Dayanacaklar
mecbur.
En çok Mehmet
dayanıyor, eve dönecek daha, az kaldı. Özledi yahu yavukluyu. Annesinin
fasulyesi gibisi mi var. Nasıl dayanmasın Mehmet, zaten işi hep dayanmak Mehmet’in
iyi bilirler ailecek.
Plakaya
düştü zaten.
Bütün gece
sürer çatışma. Nefes alamazlar bir an için bile. Arada çığlıklar. İnlemeler her
yandan. Kimler bilemezsin. Zifir.
Kahraman
uçaklar uçmaya başlarlar gün doğarken. Yaşasın. Yetiştiler.
Dağ taş
bombalanır gümbür gümbür.
Baskın
püskürtülür.
Ortalık sessizleşir.
Toz duman yatışmaya başlar.
Mehmet,
Yatıyor
orada bir yerde.
Parçalamış
bedeninin bir kısmı. Roket dağıtmış Mehmet’i. Hele yüzü tanınacak gibi değil.
Zaten birkaç
mermide yemiş göğsünden.
Mehmet öldü
arkadaşlar. Ölmüş. Gece. Zifirken.
Ağlayanlar
hırslananlar.
İşte tam o
sırada, nasıl olduysa,
Mehmet şehit
olmadan evvel tam da son anda,
Girmiş
karakola kameramanla muhabir,
Elinde
mikrofon, esas kayıt bu haberlerin başında seyrettiğimiz şok özetin,
-
Mehmet
Bey öncelikle iyi sabahlar olsun sizlere. Görüyorum ki şehit olmak üzeresiniz,
dünya ahret yeriniz cennettir artık. Ölmeden evvel, ki siz ölmeyeceksiniz, ne
münasebet, şehitler ölmüyorlar bizim memlekette, size bir sorum olacak müsaade
buyurursanız, ülkenin seçim sistemi ve demokrasi hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyim?- Bittabi rica ederim muhabir bey dedi Mehmet. Kıpırdamaya çalıştı geriye kalan bedeni,
Aldı eline
kopmuş bacağını,
-
Bacağımı
sokayım bu ülkenin seçim sistemiyle demokrasiye dedi.
Son nefesini
vermeden evvel Mehmet. Ki, ölmedi zaten,
şehit düştü sadece.
Vatan haini
be bu Mehmet.
Böylesine
büyük bir devletin, böylesine anlı şanlı geçmişi olan bir milletin,
Demokrasinin
eşitlik ilkesi ile hür ve bağımsız vatandaşlarının oylarıyla seçilmiş iktidarlarının Büyük Millet Meclisinde,
Yine milletin
mili iradesi ile seçtiği temsilcilerinin,
Kendi öz hür
ve bağımsız kararları çevresinde el kaldırmak suretiyle, büyük bir çoğunlukla,
Kanunlaşmış,
Bir sisteme,
Bacağımı
sokayım diyorsan eğer,
Hem de
askerken,
Hem de tam
da şehit düşmek üzereyken hem de vatan içinken hem de, hiç olmadı,
Sen bir
vatan hainisin be Mehmet.
Oldu mu ya şimdi
tam da giderayak.
Suç bu be.
Demokrasiye
hem de.
Hem de bu
ülkenin kanuna falan.
Yakışmadı
hiç Mehmet. Hiç hem de.
Neyse,
Mehmet’i
derler toplarlar sağa sola çok saçılmış azcık. Kimlik tespiti yapılır. Zaten
özel yetkili mahkemenin savcısı da istemiş, dosyayı tamamlayacak.
Mehmet’se evine
doğru yola çıkar, torbada. Kopan bacağın değil de diğer bacağa ait postalda
özel eşyalar torbasında. Anı kalsın anneciğine diye.
Tam da plakaya
da düşmüşken hem.
81 gün kala
terhise hem de.
Terörle
mücadele için fevkalade ve de olağanüstü kalite ve seviyede verilen tuvalet
temizliği ve hatta yetmezse diye yemekhanede de eğitilmiş eğitim verilmiş,
En üst
teknoloji ve güvenlikle donatılmış mühendislik harikası, briketten mamul
kulübe,
Karakolda,
Demokrasinin
marifeti milli iradenin oylarıyla seçilmiş
hükümetlerin son otuz yılda her türlü tedbir ve basiretle ve ısrar ve kararlılıkla
yürüttüğü akıl ve vizyon ve ustalık dolu ulusal ve uluslar arası çalışmalarına
rağmen,
Hem de şanlı
ordumuzun her nevi fedakarlıklarına rağmen,
Bizim,
Mehmet,
Öldü
arkadaşlar. Beceremedi.
Uğraştı
didindi dayandı bütün gece ölmesin diye amma olmadı.
Bir oraya
ateş etti bir buraya. Korkmadı. Elinden geleni fazlasıyla yaptı,
Amma,
Kıvıramadı,
Bu işi.
Patronun
işine karışılmaz zaten. Zaten bu işlere patron bakıyor bizim memlekette ya zaten.
Mukadderat ya zaten.
Patronun
verdiği canı patron geri aldı,
Oldu Mehmet
için de.
Vatanı
uğruna şehit düştü kısaca Mehmet. Ölmedi amma.
Vatan haini
amma Mehmet.
Son nefesini
vermeden evvel, ki o ölecek sanıyor ki ölmeyecek şehit düşecek, ne bilsin
Mehmet o durumdayken, aklı karışır insanın bir kere,
Kopan
bacağını eline alıp,
Kameraya
doğru sallayıp,
-
Bacağımı
sokayım seçim sistemiyle demokrasiye dedi ya, olmadı,
Olmadı
Mehmet. Hiç olmadı.
Yakışmadı
hiç.
Hem de bizim
memlekete çok yakışmış milli iradenin sembolü demokrasiye,
Hiç
yakışmadı bu,
Mehmet.
Hem de
giderayak.
Üzdün bizi,
Şahsen.
Ki,
Büyüklerimiz
sen ölmeyesin diye hem de bu kadar,
Bu denli
fedakarca,
Çaba gösterirken
Mehmet.
Bu denli
çalışırlarken sivili askeri vatandaşı hem de tam otuz yıldır dur durak bilmeden
hem de.
Eğseydin başını,
Ölmeseydin sende be,
Mehmet.
Sanki bizim
suçumuzmuş gibi,
Olmadı,
Giderayak,
Mehmet.
Şu
özeleştiri işini,
Öz eleştiri
yapmayı öğrenemeden,
Öldün
gittin,
Be Mehmet.
Dedik sana kişisel gelişim önemlidir diye, amma dinleyen kim.
Şimdi,
Saldırma ona
buna şimdi giderayak,
Sanki bizim
suçumuz gibi.
Sende her
şeyi bizden de devletten de ordudan da bekleme artık.
Bandoya katılsaydın,
olmadı orduevinde garson, yine olmadı paşanın postası.
Akıllı ol,
Mehmet,
akıllı.
Bak demedi
deme,
Valla
dinlemezler ölmüşsün falan şehit düşmüşsün falan,
Atarlar olmadı gömerler seni
de,
Silivri’ye,
Mehmet.
Sus,
Hiç olmadı
konuşmadan evvel,
Yutkunmayı
öğren Mehmet.
Fırsat bu
fırsatken,
Hazır,
Ölmüşken
Mehmet.
Ayıp ettin,
Bize, kırdın
bizi,
Mehmet.
Ne kaldırıyorsun
başını be işgüzar şehit Mehmet. Baş kaldırma başını kaldırma Mehmet. Hiç olmadı
ölürken sıkıntı yaratma Mehmet.
Bak bizim
başımız kalkıyor mu yerden,
Sende bizler
gibi eğseydin başını,
Gömseydin
kuma toprağa yıllarca,
Sende
yırtardın bizler gibi,
Mehmet.
Adam ol,
Adam gibi sessizce
usulce usulüne göre ölmeyi,
Öğren,
Bu ülkede
ki,
Tek,
Adam gibi
adam,
Oğlum,
Mehmet.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder