9 Ağustos 2012 Perşembe

DEMOKRASİ ŞOKU

ŞOK ŞOK ŞOK – ŞOK HABER – AZ SONRA. Özet görüntüde,

Kendine uzatılan mikrofona hiç tereddüt etmeden;
-         Bacağımı sokayım böyle demokrasiye dedi.

Henüz yüzü ve kimliği tespit edilemeyen bu kişi hakkında özel yetkili cumhuriyet savcısı suç duyurusunda bulundu.
Şok şok şok tabii ki,

Hepimizde. Lafa bak sen. Haklı yahu savcı.
Aslında şöyleymiş hikayenin aslı ve başı. Nereden nereye.

Salına salına oy vermeye gidersin,
Eh vatandaşlık görevi değil mi, illaki.

Verirsin,
Oyunu dönersin evine,

Yayılırsın salona,
Sehpanın üstünü doldurursun,

Hatta bir arkadaşın evine toplaşırsın, yemekler içecekler gırla,
Seçim sonucu tahminleri falan yapılır,

İddialara girenler olur,
Grubun ukalası birkaç zat vardır çok bilmiş,

Onlar anlatırlar hangi parti neden ne oranda oy alacak diye,
Yenilir içilir.

Sonuçlar gelmeye başlar.
A aa denir hayda denir amma ya oldu mu şimdi denir,

Koyun kardeşim koyun bu millet denir,
Kızanlar falan.

Suratlar asılır. Keyifler kaçar. Oradan buradan konuşmalar başlar.
Sonuçlar bellidir artık.

Dağılırsın evlere.
Kimi sevişir kimi döner kıçını uyur.

Sabah ofise girer girmez seçim muhabbetleri odadan odaya, birkaç telefonla seçim değerlendirmesi,
Falan derken,

Günlük o bu şu,
Akşama haberleri dinlersin gergin. Parti başkanları demeçler verirler. Yine mi dersin birkaç bir şey daha dersin.

Sonrası,
Bildiğin hayat.

Aynen devam.
Derken,

Bizim çevreyle pek de alakası olmayan bir kesimde ki ailenin oğlu Mehmet’in askerlik zamanı gelir.
Davul zurna köydeyse,

Şehirdeyse kornalar bayraklar sokaklarda turlar,
Otobüsün orada havalara atarlar Mehmet’i,

En büyük asker bizim asker yıkılır ortalık.
Mehmet gider askere. Ağbisi kamyonetinin arkasına hemen yazar,

O şimdi asker.
Yavuklusu var ya Mehmet’in mahalleden, o kızda ha bire ağlar kamyonet geçtikçe sabah akşam evlerinin önünden.

Neyse,
4 haftalık acemilik eğitimi.

Sağa dön sola dön. Yaylalar yaylalar söylenerek eğitim sahasında dön baba dön. Ki yasaklandı, üst seviyedeki askerlik eğitiminin kalitesine feci olumsuz etkisi oluyormuş demek.
Atış eğitimleri. O da sınırlı sayıda, mermi pahalı. Uzakta duran çizgi adama. Daire hedefe falan.

Ha bire tuvaleti sil temizle. Bölüğü yıka pakla.
Mıntıka yap. Yaprak topla oradan buradan. Önemlidir ekip çalışması.

Sabah içtima. Jimnastik hareketleri. Eğitim sahasına git. Hep beraber sağa yat siper al, sola yat siper al. Topuklara dikkat.
Bu arada üç beş tokat sesi. Çat çut. Akşam içtiması.

Geceleri koğuşta dersler. Cumhuriyet nedir. Atatürk kimdir. Demokrasi neye denir.
Yemekhane nöbetleri. Soy yıka diz.

Biter dört hafta.
Yemin töreni. Kimisinin ailesi gelir. Mehmet’in tüm sülale orada. Yavuklusu da kız kardeşiyle gelmiş hatta.

Sarılır öpüşülür. Göz yaşları. Çarşı izni. Gurur duyar anneler babalar kardeşler. Yavuklunun eline değer bir ara hatta Mehmet. Kız da bir içim su.
Mehmet’se yakışıklı haa…Kapı gibi çocuk. Neyse,

Sonra,
Bütün bölük toplanılır.

Çıkar ortaya astsubay veya başçavuş,
Başlar dağıtımları okumaya.

Yürekler ağızda.
Mehmet Şemdinli bilmem ne sınır karakoluna.

Jandarma er.
Yol izni var ya, eve uğrar Mehmet, kalır bir gün,

Gözyaşlarıyla,
Sağlıcakla kal evlat diye uğurlanır. Gururları be. Bit kadardı Mehmet bak aslanlar gibi asker oldu. Vay be. Yavuklusu çok ağlar. Bi lokma kız. Aşk bu.

Patronun dağında,
Karakola varırlar kendi tertip bir arkadaşıyla. Otobüste mesajlaşır ha bire, memleketle.

Karakol derken,
Briketten yapılmış kulübeler.

Etrafında kum torbaları. Tel örgüler falan.
Çevre dağ tepe.

Nöbet. Yemek. Sohbet. Sabahları jimnastik. Birkaç tur koşu. Çamaşır yıka. Kurut. Tüfeği sil temizle parlat. Nöbetler. Bekler durur geçsin diye günler Mehmet.
Arada telefonla görüşür evle yavukluyla da. O da hani varsa o imkan. Çekmiyor ki hep.

Mektup yazar mektup gelir. Fotoğraflar yollar. Elinde tüfek, başında bandana. Rambo Mehmet. Yavuklusu da yollar şık şık, gür siyah saçlar topuz. Düğünden. Ablası evlendi de bu arada.
Bu arada terhis olur birileri bölükten. Kutlarlar meyve suyu bisküvi ile. Güle oynaya döner arada birileri memleketine.

Plakaya düşmek önemlidir. Gün sayıyorsun demektir.
Bu arada memleketin başkentindeyse,

Demokrasinin vazgeçilmezi,
Oylarla seçilmiş birileri,

Meclis denilen binada,
Toplanırlar ha bire. Kanunlar. Kanun hükmünde kararlar. Komisyonlar kurulur. Alt üst falan.

Beyanatlar beyanatlar üstüne.
İktidar atar tutar,

Muhalefet verir veriştirir. Demeçlere hemen demeç cevap gelir. Demeçler uçuşur ortalıkta.
Açılışlar yapılır. Şenlikli falan. E büyüyoruz, kolay mı.

Yurt dışından çok önemli zatlar gelir gider. Basına görüşler açıklanır. Sarılır öpüşürler ha bire. Sırıtırlar kameralara.
Kırmızı halılar. Siyah arabalar. İçlerinde asık suratlı çok önemli ciddi adamlar.

Uçaklar iner. Nasılsın asker? Sağ ol. İyi işte ne olsun askerlik git gel nöbet karşılama törenleri falan. Orduevine bir türlü geçememenin telaşı var çocuklarda. Olsun yine de Şemdinli değil, havaalanı orası. Alan inler, sağ ol. Çocuklardan biri tanıdık, bizim kolejden arkadaşın oğlu zaten.
Mehmet’se plakaya düşer Şemdinli’nin bilmem ne sınır karakolunda. Demektir ki 81 gün kalmış eve dönüşe. Az kaldı. En zor günler plaka günleri. Bitmez geçmez anasını satayım. Durur saatler.

Bir akşam,
Birden,

Mermi roket sesleriyle yıkılmaya başlar ortalık, bütün bölük fırlarlar  yataklarından.
Paçalı donlarla.

Telaşla tüfekler kapılır botlar giyilmeye çalışılır görev bölgelerine dağılırlar hemen.
Göz gözü görmez. Kap karanlık. Zifir.

Tek aydınlık patlayan bombalar. Mermiler ıslıklar çalar havada. Kırmızı. Her yandan vızır vızır. Taa taa taa… Dur durak yok.
Kim kime dum duma bir durum.

Telsizle haber verilir anında komutanlığa.
Baskın yedik baskın yedik. Koordinatlar verilir.

Geliyoruz. Geliyorlar. Dayanın.
Dayanırlar çocuklar.

Başka şanslarımı var zaten.
Dayanacaklar mecbur.

En çok Mehmet dayanıyor, eve dönecek daha, az kaldı. Özledi yahu yavukluyu. Annesinin fasulyesi gibisi mi var. Nasıl dayanmasın Mehmet, zaten işi hep dayanmak Mehmet’in iyi bilirler ailecek.
Plakaya düştü zaten.

Bütün gece sürer çatışma. Nefes alamazlar bir an için bile. Arada çığlıklar. İnlemeler her yandan. Kimler bilemezsin. Zifir.
Kahraman uçaklar uçmaya başlarlar gün doğarken. Yaşasın. Yetiştiler.

Dağ taş bombalanır gümbür gümbür.
Baskın püskürtülür.

Ortalık sessizleşir. Toz duman yatışmaya başlar.
Mehmet,

Yatıyor orada bir yerde.
Parçalamış bedeninin bir kısmı. Roket dağıtmış Mehmet’i. Hele yüzü tanınacak gibi değil.

Zaten birkaç mermide yemiş göğsünden.
Mehmet öldü arkadaşlar. Ölmüş. Gece. Zifirken.

Ağlayanlar hırslananlar.
İşte tam o sırada, nasıl olduysa,

Mehmet şehit olmadan evvel tam da son anda,
Girmiş karakola  kameramanla muhabir,

Elinde mikrofon, esas kayıt bu haberlerin başında seyrettiğimiz şok özetin,
-         Mehmet Bey öncelikle iyi sabahlar olsun sizlere. Görüyorum ki şehit olmak üzeresiniz, dünya ahret yeriniz cennettir artık. Ölmeden evvel, ki siz ölmeyeceksiniz, ne münasebet, şehitler ölmüyorlar bizim memlekette, size bir sorum olacak müsaade buyurursanız, ülkenin seçim sistemi ve demokrasi hakkındaki  görüşlerinizi alabilir miyim?

-         Bittabi rica ederim muhabir bey dedi Mehmet. Kıpırdamaya çalıştı geriye kalan bedeni,

Aldı eline kopmuş bacağını,
-         Bacağımı sokayım bu ülkenin seçim sistemiyle demokrasiye dedi.

Son nefesini  vermeden evvel Mehmet. Ki, ölmedi zaten, şehit düştü sadece.
Vatan haini be bu Mehmet.

Böylesine büyük bir devletin, böylesine anlı şanlı geçmişi olan bir milletin,
Demokrasinin eşitlik ilkesi ile hür ve bağımsız vatandaşlarının oylarıyla  seçilmiş iktidarlarının Büyük Millet Meclisinde,

Yine milletin mili iradesi ile seçtiği temsilcilerinin,
Kendi öz hür ve bağımsız kararları çevresinde el kaldırmak suretiyle, büyük bir çoğunlukla,

Kanunlaşmış,
Bir sisteme,

Bacağımı sokayım diyorsan eğer,
Hem de askerken,

Hem de tam da şehit düşmek üzereyken hem de vatan içinken hem de, hiç olmadı,
Sen bir vatan hainisin be Mehmet.

Oldu mu ya şimdi tam da giderayak.
Suç bu be.

Demokrasiye hem de.
Hem de bu ülkenin kanuna falan.

Yakışmadı hiç Mehmet. Hiç hem de.
Neyse,

Mehmet’i derler toplarlar sağa sola çok saçılmış azcık. Kimlik tespiti yapılır. Zaten özel yetkili mahkemenin savcısı da istemiş, dosyayı tamamlayacak.
Mehmet’se evine doğru yola çıkar, torbada. Kopan bacağın değil de diğer bacağa ait postalda özel eşyalar torbasında. Anı kalsın anneciğine diye.

Tam da plakaya da düşmüşken hem.
81 gün kala terhise hem de.

Terörle mücadele için fevkalade ve de olağanüstü kalite ve seviyede verilen tuvalet temizliği ve hatta yetmezse diye yemekhanede de eğitilmiş eğitim verilmiş,
En üst teknoloji ve güvenlikle donatılmış mühendislik harikası, briketten mamul kulübe,

Karakolda,
Demokrasinin marifeti milli iradenin oylarıyla  seçilmiş hükümetlerin son otuz yılda her türlü tedbir ve basiretle ve ısrar ve kararlılıkla yürüttüğü akıl ve vizyon ve ustalık dolu ulusal ve uluslar arası çalışmalarına rağmen,

Hem de şanlı ordumuzun her nevi fedakarlıklarına rağmen,
Bizim,

Mehmet,
Öldü arkadaşlar. Beceremedi.

Uğraştı didindi dayandı bütün gece ölmesin diye amma olmadı.
Bir oraya ateş etti bir buraya. Korkmadı. Elinden geleni fazlasıyla yaptı,

Amma,
Kıvıramadı,

Bu işi.
Patronun işine karışılmaz zaten. Zaten bu işlere patron bakıyor bizim memlekette ya zaten. Mukadderat ya zaten.

Patronun verdiği canı patron geri aldı,
Oldu Mehmet için de.

Vatanı uğruna şehit düştü kısaca Mehmet. Ölmedi amma.
Vatan haini amma Mehmet.

Son nefesini vermeden evvel, ki o ölecek sanıyor ki ölmeyecek şehit düşecek, ne bilsin Mehmet o durumdayken, aklı karışır insanın bir kere,
Kopan bacağını eline alıp,

Kameraya doğru sallayıp,
-         Bacağımı sokayım seçim sistemiyle demokrasiye dedi ya, olmadı,

Olmadı Mehmet. Hiç olmadı.
Yakışmadı hiç.

Hem de bizim memlekete çok yakışmış milli iradenin sembolü demokrasiye,
Hiç yakışmadı bu,

Mehmet.
Hem de giderayak.

Üzdün bizi,
Şahsen.

Ki,
Büyüklerimiz sen ölmeyesin diye hem de bu kadar,

Bu denli fedakarca,
Çaba gösterirken Mehmet.

Bu denli çalışırlarken sivili askeri vatandaşı hem de tam otuz yıldır dur durak bilmeden hem de.
Eğseydin başını,        

Ölmeseydin sende be,
Mehmet.

Sanki bizim suçumuzmuş gibi,
Olmadı,

Giderayak,
Mehmet.

Şu özeleştiri işini,
Öz eleştiri yapmayı öğrenemeden,

Öldün gittin,
Be Mehmet. Dedik sana kişisel gelişim önemlidir diye, amma dinleyen kim.

Şimdi,
Saldırma ona buna şimdi giderayak,

Sanki bizim suçumuz gibi.
Sende her şeyi bizden de devletten de ordudan da bekleme artık.

Bandoya katılsaydın, olmadı orduevinde garson, yine olmadı paşanın postası.
Akıllı ol,

Mehmet, akıllı.
Bak demedi deme,

Valla dinlemezler ölmüşsün falan şehit düşmüşsün falan,
Atarlar olmadı gömerler seni de,

Silivri’ye,
Mehmet.

Sus,
Hiç olmadı konuşmadan evvel,

Yutkunmayı öğren Mehmet.
Fırsat bu fırsatken,

Hazır,
Ölmüşken Mehmet.

Ayıp ettin,
Bize, kırdın bizi,

Mehmet.
Ne kaldırıyorsun başını be işgüzar şehit Mehmet. Baş kaldırma başını kaldırma Mehmet. Hiç olmadı ölürken sıkıntı yaratma Mehmet.

Bak bizim başımız kalkıyor mu yerden,
Sende bizler gibi eğseydin başını,

Gömseydin kuma toprağa yıllarca,
Sende yırtardın bizler gibi,

Mehmet.
Adam ol,

Adam gibi sessizce usulce usulüne göre ölmeyi,
Öğren,

Bu ülkede ki,
Tek,

Adam gibi adam,
Oğlum,

Mehmet.

Hiç yorum yok: