1 Ağustos 2012 Çarşamba

ŞAHANE BENCİLLER

Yaşı onlar ve de yirmilerde olanlarla olacak bu iş. Şahane benciller. Müthiş istediklerine ulaşmak adına yırtıcılıklarının kıvamları. Acımasızca adımlar atıyorlar kafalarına koydukları hedeflerine doğru. Ar namus etik kural tanımadan. Ki kuralları kendi kuralsızlıkları. O da müthiş cezp edici yaşamın kendi  adına.

Çünkü,
Kendi kurallarını kendileri yazıyorlar,

Kimselere sormadan.
İsyankarlar.

Dayatılmışlara. Gözleri çok daha erken açılıyor diğer eski kuşaklara nispeten.
Mendeburlar da.

Sertler çünkü.
Genele göre değil de kendilerine özgü yaşam hikayelerini oluşturmak adına.

Ki,
Bu yüzden,

Lanetlikleri alkışlanası.
Nerede  ne kadar kıl çıkıntı genç varsa,

Tanıdıkça bu fırlamaları,
İçime sevinç doluyor,

Ohh be diyorum,
İyi ki varlar.

Hepsi mi fırlama? Hayır. Bir kısmı.
Olsun, işte o bir kısım yeni insan neslinin ataları olacaklar.

Kalabalıklar için kaybolmak  istemiyorlar. Ne güzel.
Fütursuzca,

Kaptırmış gidiyorlar,
Çabalıyorlar,

Bir adım daha ileri giderken de,
Yaygara yapmıyorlar. O yüzden siyasete bulaşmıyorlar. Kökten çözmek onların derdi. Ki, çözecekler.

Bağrış çağrış yok.
Gözle görülür değil baş kaldırışları.

Sinsice.
Derinden.

Çaktırmadan.
Çaktırıp başlarına gereksiz işler açıp,

Vakit ve nakit ve enerji kaybına neden olacak gereksiz diyaloglara girmiyorlar.
Organize değiller aynı türden diğer insanlarla aynı çatıların altında toplanarak,

Kendi başlarına,
Kendi bildikleri yöntemlerle,

Kendi,
Kafalarının dikine gidiyorlar,

Sessizce,
Büyük bir inatla.

Sürüden ayrılmak istiyorlar amma o kesin.
Sürünün içinde anılmak istemiyorlar o da kesin.

Kendi yollarını arıyorlar.
Onlara dayatılanları sorguluyorlar,

Amma,
Hep,

Sessizce,
Amma,

Kararlı.
Hamlar doğru.

Ki,
Hamlıkları aslında enjekte edilenlere karşı olan dirençlerinden kaynaklanıyor.

Ki,
Ebeveynleri de,

Baş edemiyorlar  bu dirençle.
Baktırıyorlar kendilerine.

Kazancın kimden nasıl geldiğiyle değil,
Kazancı nerelere harcamak istedikleriyle ilgililer.

Ebeveynleri,
Doğru bulmasa da.

Ki,
O kazanç sadece para pul değil. Ki,

Sadece para pulmuş gibi algılansa da.
Ki zaten,

Hangi ebeveyn kuşağı,
Kendi çocuklarının isteklerini tam olarak destekledi ki zaten bugüne kadar.

Kuşak farkının,
Ebeveyn olmanın böbürlenmeleriyle,

Bilgiçlikleriyle,
Hep öğretmek telaşlarıyla, hep öğretildiği için onlara da onlarında ebeveynlerince, başka yöntem bilmiyorlar,

Hangi ebeveyn kuşağı akışlarına izin verdi çocuklarının özgürce ki zaten?
Hiç biri.

Ve de,
İlk defa,

Bir genç kuşağı,
Kendi akılları hatta akıldan evvel,

Kendi duygularını öne çıkararak yürüyorlar kendi yaşam öykülerinin,
Rengarenk sayfaları içinde.

Aferin onlara.
Elimde süpürge,

Yollarını süpürüyorum onların,
Taştı çalıydı çırpıydı topluyorum yollarını kesen,

Ki,
Tökezleyip boşuna vakit kaybetmesinler diye kendi yaşam yollarında.

Özgürlükleri,
Özgürlükleri adına verdikleri çabaları,

Ödül gibi görüyorum,
İnsanlık adına.

İstedikleri işi yapıyor istemediklerini yapmıyorlar.
Hem de,

Ebeveynlerin evlerinden ayrılmadan, yanlayıp orada yaşarken,
Hem de.

Ebeveynlerinin kazançlarını tüketmenin değil,
İstedikleri gibi yaşayamamanın,

Sıkıntısı yaşadıkları.
Sadakati reddediyor ruhları.

Bu ne büyük bir özgürlüktür ve katiyen,
Anlatamazlar,

Ebeveynlerine mesela. Ki o ebeveynler özgürlüklerine prangalar vura  vura yaşamayı berece bildiler ve de becerebiliyorlar sadece.
Vefadan yırtmışlar esas. Asıl vefadan. Yok öyle bir duyguları.

Onlara gelen tüm desteklerin zaten olması gerekenler olduğuna inandıkları için,
Minnet duyguları yok.

Al sana bir özgürlük daha.
Esas olan yaşadıkları.

Esas olana doğru giden yolda olan bitenlerse,
Geride kalanlar,

Onlar için,
Hedefe vardıkları an.

Ne büyük bir bencilliktir bu demek,
Yerine,

Ne muhteşem bir kendine düşkünlüktür,
Kendine sevgi,

Ve saygıdır,
Demek lazım,

Eğer ki,
Özgürlüklerden ve de insanlığın gelişiminden yanaysa duyguların ve de ruhun.

Ne baba gibiler.
Ne anne.

Ne çalışan gibiler,
Ne çalışmayan.

Ne zengin gibiler,
Ne fakir.

Ne başarılı gibiler,
Ne başarısız.

Ne bilgili gibiler ne de cahil.
Tüm tanımları altüst ediyorlar,

Anne, baba, çalışan, işsiz, zengin, fakir, bilgili cahil  ve de tüm diğer,
Adlandırmalarda ki.

Görevlendirilmelerde ki, görev listelerinde ki,
Tarifleri de.

İnsana,
Dönüşüyor insanlık,

Yeniden onlu yirmili yaşlarda ki insanlar sayesinde,
Yeniden.

Olması gereken pırtladı.
E bastırırsan bu kadar uzun zaman yüz yıllarca binlerce yıldır,

Esas,
Asıl olan,

Gerçek insanı,
O da durur durur patlatır bir yerinden,

Kalmaz altında,
Kendi ruhuna aykırı bu dayatma ve de şekillendirme baskısının,

Altında.
Bu yüzden köhneleşmesine izin vermiyorlar hayatlarının.

O yüzden modaları değişiyor iki de bir,
Kısa süreler içinde zıt kutuplar arasında zig zag çizen,

Ha bire.
Bu yüzden,

Bağımlı değiller,
Bağlı değiller geleneksel yapıların uzun süreli monoton sıkıcı hallerine.

Bu yüzden doyumsuzlar da zaten. Doyumsuzlukları saplanıp kalamamaktan.
Zaten refüze ediyorlar,

Uyumsuzluklarıyla,
Uyum diye,

Adlandırılmış kurallar zincirlerinin tamamını.
O yüzden kabalar  deniliyor onlar için.

Ki,
Kabalıkları diye sayılanların hepsi,

Kendi yaşamları adına kendilerine olan sevgileri saygıları adına,
Ne hoş bir,

Zariflik,
Aslında.

Kimseyi iplemeden,
Yaşayabilmenin,

Zerafeti  taşıyor ruhlarından.
Zarifler,

Kendi yaşam öykülerinde kendilerine karşı.
Sevecende.

Yine kendi yaşam öykülerinde kendilerine karşı.
Affediciler, affetmek gibi bir kaygıları da yok,

Yine kendi yaşam öykülerinde kendilerine karşı.
Ceza sistemi yok,

Yine kendilerine karşı kendi yaşam öykülerinde.
Ve de bu yüzden ne istediklerini biliyorlar,

Ve de bu yüzden ne istediklerini bilmiyorlar da. Ne istediklerini bilmiyorlar arayışlarının keşiflerinin sonu gelmediği için.
Ve de tüm bunlar yüzünden canları ne zaman ne isterse onu yapmak istiyorlar.

Çünkü,
Esas,

Olan,
Canları onların.

Al sana insan gibi insan.
Hem de en güzelinden.

Ki,
Bu güzel insanlara dengesiz diyor ebeveynleri. Ne yazık.

Denge tahtasında ebeveynleri gibi taklalar saltolar atmadıklarından. Atmak istemediklerinden.
Ne kadar dengeliler,

Ne kadar dengeli duruyorlar aslında,
Kendi canları üstünde.

Ve de fark etmemek için inat ediyor  direniyor ebeveynler yaşı büyük aklı küçük insanlar,
Özgür ve güzel bu genç insanları.

Seviyorum onları.
Hepsini mi?

Hayır.
Bir kısmını.

Kendi canları üstünde ha bire bir o yana bir buyana saltolar atanlarını,
Ters takla atacak zannedilirken,

Yüzü koyun yatanlarını.
Yattı uyuyacak galiba derken tavanda  parendeler atarak yüzmeye çalışanlarını.

Al sana gelişim. Çünkü değişim.
Al sana önce değişim sonra da gelişim için en fazla ihtiyaç duyulan,

Özgürlük.
Al sana mutluluk.

Kimse ağzını açıp tek bir kelime etmesin onlu yirmili yaşlarda ki gençlere.
Ki,

Zaten,
Edilecek kelimeler doğru olsaydı,

Şahane,
Müthiş,

Her yanından mutluluk taşan huzur dolu bir gezegene çevirirdi,
Kırklı ellili altmışlı yetmişli yaşlarda ki insanlar yaşamı.

Geçtim gezegeni,
Her şeyi tatmış her şeyi denemiş her şeyi yaşamış,

Kendi yolunda kendi bildiği gibi yürümüş, kendi yolunu kendi bildiği gibi çizmiş, korkaklıktan nasibini almamış,
Cesur,

Ve de mutlu olur mutlu yaşardı eski kuşaklar.
Farkındalık diye de,

Yırtmazlardı,
Kırklarından ellilerinden sonra kendilerini.

E ne güzel,
Senin farkında olacaksın diye kendini yırttığını,

Fark etmişler işte hem de onlu yirmili yaşlarında hem de kendileri gibi olanını. E ne güzel e iyi ya işte biliyorlar  demek ne olmak nasıl yaşamak istediklerini.
Kıskanacağına, denenmişi enjekte edip yine onlarında yeni mutsuz bir kuşak olması için mücadele vereceğine,

Seyirlerine dal.
Aralarına dal. Sırtlarını sıva.

Müthiş güzeller çünkü.
İnat adamı felakete götürür.

Ki,
Götürdü.

Götürmedi diyen varsa hala,
Onlar zaten çoktan,

Bitmişler. Bari bitirmesinler bu güzel gençliği de.
Tam biter,

İz,
O zaman.

Hiç yorum yok: