27 Eylül 2012 Perşembe

AF ÇIKACAK

Af çıkacak. Veya Anayasanın bilmem kaçıncı maddesi değiştirilecek. Ulusal Barış olmadı Milli Uzlaşma falan adı altında. Balyoz Ergenekon davaları dahil, basına açılan davalar dahil tüm davalardan hüküm giymişler af olacak. Bu arada terörist başı ve de avenesi falan da yararlanacak aynı aftan. Ve de,

Yeni Türkiye’ye,
Hayırlı uğurlu olsun denecek. Hayırsız olsa dahi. Olsun bakalım.

Herkes bir şeyler diyecek.
Off  hem de nasıl. Diyen diyene olacak. Demeler tavan yapacak.

İtiraz edenler konuşacaklar televizyonlarda. Bravo diyenlerde.
Yetişemeyeceğiz dinlemelere. Amma ne demek ne dinlemek. Diyen diyene olacak. Dinleyen dinleyene olacak. Çok olacak hem de.

Gazeteler cayır cayır yakacak ortalığı.
Tam sayfa.

Kimi alkışlayacak, kimi yuhalayacak.
Yurt dışılarından tebrikler yağacak. Hem de ne yağmak. Yağ yağ bitmeyecek.

Başkanlar arayacaklar. Tebrik tebrik üstüne. Telefonlar çalışacak vızır vızır. Kırmızı.
Uluslar arası kurumlar insan hakları medeniyet demokrasi falan. Uzun konuşmalar. Övmeler. Övgüler övgüleri kıskandıracak.

İçleri  duygu yüklü vatansever köşe yazarları döktürecekler yine. Feyste paylaşımlar tavan yapacak. Amma ne paylaşımlar. Pay paylaş bitmeyecek. Paylaş paylaş bitmeyecek.
Bu arada özerkliğin aslında hiçte kötü bir şey olmadığı konuşulacak. Aslında yanlış anlaşılmış olacak onca yıl özerklik ne demektir falan.

Halklar falan denecek.
Kültür denecek. Bin yıl falan. Kutlamalar yapılacak. Amma zaten kardeşiz biz ezelden beri denecek. Geçmişten dersler aldık falan. Etle tırnak gibi ayrılmaz bütünüz de.

Barışız biz artık denecek.
Protesto yürüyüşleri olacak. Hem de ne yürümek. Yollar bile aşınacak bu sefer.

Yer gök kırmızı olacak. Amma ne kırmızı. Kıpkırmızı falan.
Diğer tarafta kutlamaları kutlamalar takip edecek. Amma ne kutlamalar. Kutla kutla bitmeyecek. Çalgılı çulgulu.

Liderler el ele çıkacaklar halkların karşısına çıkıp.
Sımsıkı birleşmiş eller havaya kaldırılacak. Suratlarda gülümsemeler. Gözler ışıl ışıl. İnterneyşınıl ne kadar televizyon kanalı varsa hepsi orada.

Sarılacak kültürler birbirlerine. Sarmaş dolaş fotoğraflar barışın sembolü olacaklar. Sembol sembol üstüne olacak. Sembol manyağı olacak millet.
Ağlayanlar olacak çok amma. Ne çok ağlanacak ne çok. Göz yaşları dereler nehirler olacak akacak. Ağla ağla bitmeyecek.

Sevinçten. Üzüntüden. En çok anneler.
Derken,

-         Ne yapacaksınız bu yaz?
-         Bodrumdayız yine.
-         Gelsenize Çeşmeye
-         Geliriz geliriz
-         Ne oldu tekne gezisi?
-         Bilmem. Çıkılıyor diye biliyorum.
-         Görüşürüz orada,
-         Tamam canım. Öptüm
-         Bende…

Bende öpsem?
Ayy ne olur ya,

Bir kerecik bee?
Gelen öpüyor geçen öpüyor, bir kerede ben öpsem ne olur yaa,

Ayy ölür müsün…
Böyle işte.

Bitti yazı. Kısa yazı bu.
Başı çok uzun sürmüştü.

Otuz kırk yıl falan. Hatta elli bile diyenler var. Hatta yüz diyenlerde varmış, ben onların yalancısıyım. Bana da çok gelmişti ilk duyduğumda.
Amma,

Sonuysa,
Kısa olacak. Çok kısa hem de.

Yazısı da kısa oldu mecbur.
Ben yazmadım. Yazmışlar.

Öptüm.
Hadi kaçtım ben.

Görüşürüz,
Bodrum’da,

Olmadı Çeşme. Alaçatı da uyar, yakın.
Göçek diye tutturmayın,

Uzak. Gidemem valla onca yolu.
Ben Bab’a gideceğim zaten Gökova’ya.

Sözüm var herife, özledim.
Bekliyorum,

Af çıksın diye.
Osman’ı da kaçırırım giderken.

İyi gelir adama.
Onca yıldan sonra. Rakılarız yine.

Şu af bi çıksın önce,
Gerisi kolay.

Hadi,
Valla kaçtım bu sefer. Lafı uzattık yine.

Adios amigos…
Ha,

Unuttum,
Pardon yaa,

Aftan bir tek şehitlerle gaziler yararlanamayacaklar haliylen. Onlarla uzlaşamayacağız bir daha hiç. Anneleriyle babalarıyla kardeşleriyle karılarıyla kocalarıyla nişanlılarıyla çocuklarıyla dostlarıyla da.
Ruhumuzla da. Hiç hem de. Hiçbir zaman hem de.

O gün yaşlanacağım işte.
Biliyorum.

Hem de hiç istemeden.
Hiç büyümek istemiyorum halbuki.

Ne olur büyümesem lan…
Büyütmeyin lan beni demekle olmuyor amma.

Lanet olsun.
Büyümeyeceğim amma. İnandım inat. Onlar istedikleri gibi yazsınlar senaryoları,

Bende yazacağım hep kendi doğrularımı.
Uzatacağım hep yazıyı.

Barış,
Esas benim diyeceğim. Barış sizsiniz demeyeceğim. Barışın patronuyuz bizler bizim gibiler diye başlayacağım yazılara hep.

Büyütemeyecekler bizi bizim gibileri. Niye mi? Direneceğiz hep. Hep beraber.
Görelim bakalım el mi yaman bey mi.

Durmak yok.
Durmayın sakın. Sakın.

Hep amma,
Hep,

Devaam…
Şimdi bitti yazı sonunda.

Yani başlarken tam da yeniden.
Her sabah olduğu gibi bir daha,

Yeniden.
Hadi bi daa…

Vazgeçmeden.
Hep,
Devaam…

Hep.
Ölmece yok daha büyümeden.


Hiç yorum yok: