Üremezsen üretmezsen çok yaşa sen. Kısırlaştırıp yok
edince kurtuldum uğraşmaktan aklıyla yaşayarak yıllarca kurtula kurtula, sıra
geldi hayvanlardan da kurtulmaya. Nasıl ki, aşkı sevgiyi sevişmeleri insana
saygıyı doğanın coşkusunu çağa tutkuyu sanatı özgürlükleri kısırlaştırdık,
kurtulduk, şimdi sıra hayvanlarda.
Patrona (yani
hepimize) Not: Sevgili Patron, bu düşüncemi ciddiye al lütfen. Artık kadın bir
peygamber şart oldu bu gezegene. Doğru zamanı en iyi sen bilirsin, bilirsin de benim sokaktaki itin sülalesi bizimle yaşamaya
devam etsin bu arada yahu. Bebeleri tam yemelik görmen lazım. Komşunun küçük
velet çığlıklar atıyor sevinçten onları her gördüğünde. Ne yapalım Patron biz
insanız yahu, sıradan insanlarız. Bizde telaşlar günlükte.
Hayvanları
kurtarmak,
İçin,
Onlardan
kurtuluyoruz.
Hep olduğu
gibi.
Kadınlara,
Aşk sevgi
sevişme yaşam özgürlüklerinde,
Kısıtlamalar
getirip,
Gönüllerinin,
Arzu ve
isteklerinin,
Ve de,
Kadının kendi
gibi keyiflerinin,
Tamamını,
Dinle,
Adetlerle,
Örf ve
geleneklerle,
Kısırlaştırmış,
Erkek,
Toplumun,
Yaşamın doğal
gelişimine ve doğal akışına erkekçe vurulan vurulmak istenen,
Bir darbe
daha.
Doğumun
gizemini,
Yaşamın
büyüsünü çakamamış,
Sevgiyi,
Penisi kadar
algılamış erkeklerle buraya kadar oluyor amma.
İnsanı
insana düşman eden anlayış,
Önce insanı
doğadan kopardı aldı insanların yaşamından,
Şimdi,
İnsana kalan
insan cinsinin elde kalan son dostu,
Belki de en
gerçek dostu,
Hayvanları
yok etmeye çalışıyorlar,
Çürük,
Çürümüşlüklerinin
komplekslerle bezenmiş kokusunu daha da yayabilmek için,
Kendi
çürüyen yaşamlarına,
Yaşama aşık
insanların insana aşık tek dostunu da,
Yok etmeye
çalışarak.
Ki,
Bu
gaddarlığı akıl sanan okumuş kendini kendince faydalı kılmaya çalışan,
Bir başka
insan grubunun da,
Uygulamalarını
örnek alarak kendine.
Epey yıllar
evvel di.
Aradılar
dediler ki bir dernek kuruyoruz şehir hayvanlarını korumak için,
Kurucu üye
olur musun?
Sevindim
koşa koşa gittim.
İlk
toplantı. Sordum. İlk adım nedir hedefe doğru?
Sokak
hayvanları toplanacak,
Aşılanıp
kısırlaştırılıp tekrar bırakılacak şehirdeki yaşamlarına.
Aklım
şaşmıştı.
Aklım
uçmuştu her halde dedim dalga geçiyorlar hem benimle hem de,
Şehir
hayvanları ile. Hepimizle.
Ki,
Toplantıda
bana hedeflerini anlatan kadınların, çoğunluk kadındı,
Adı sanı
bilinen bizim toplumda. Al sana bu da kadın anne versiyonu erkek
akılsızlığının. Ki o masanın etrafına toplanmış kadınların her biri de,
Eğitimleri
ve de iş hayatında ki başarıları ile bir şeydiler toplum içinde.
Bir kedi
eceliyle kaç yıl yaşar?
Bir köpek?
Bir serçe?
Bir martı?
Bir kumru,
bir güvercin?
Hatta börtü
böcek?
Ve de yaşamı
boyunca kaç kez çiftleşir,
Kaç
yavrusu olur da yaşar, yaşama şansına
sahip,
Hiç
bilmeden.
Hiç Çin’in Guangzhou
şehrine gideniniz var mı tesadüfen?
Varsa
bilirler muhtemelen.
İlk
gittiğimde ilk kez şehrin içine karıştığımda,
Bir tuhaflık
sardı içimi.
Kıvranıyorum.
İçim fena. Yalnızlık gibi. Ki, on milyonun üstünde nüfusu şehrin.
Etrafım
kıvıl kıvıl insan dolu.
Amma,
Yalnızım.
Yalnız hissediyorum kendimi.
Derken,
Birden fark
ettim ki tek bir hayvan yok ortalıkta sokaklarda caddelerde. Ne bir kedi ne bir
köpek ne bir kuş.
Sadece
binalar birkaç ağaç ot çiçek bir de ben varız.
Bir de
şehrin insanları.
Mao
döneminde önce farelerin kuşların tarıma zararlarını önleyerek,
Verimi artırıp
açlığa çare bulmak amacıyla başlayan hayvan kıyımına,
Ki,
Devlet para
ödermiş fare başı kuş başı insanlara her bir öldürülen hayvan için, ki yiyin de
denmiş, maksat insan hayatı kurtarmak,
Demeğe
kalmamış,
Halkta
katılınca kedileri köpekleri de yakalayıp öldürüp pişirip bir güzel yemeğe,
Açlıklarına
çare,
Sonunda tek
bir hayvan kalmamış koskoca şehirde.
Kurumuş
yaşam.
İnsanlarda.
Esas,
Duygular
kurumuş.
Duygusuzlaşmış
insanlar. Donuklaşmışlar.
Koskoca bir
evdir her bir yerleşim alanı.
İster mera
olsun ister köy,
İster
kasaba,
İster şehir.
Evdir her
biri. Biz o evin sadece bir odasında yaşarız kendi hayatımızı.
Kalabalık,
Kocaman bir
aile gibiyizdir her bir yerleşim alanında yaşayan tüm canlılarla hep beraber.
Tanımasak
dahi birbirimizi,
O yerleşim
yerinde yer alan ulu ağaçlar, bitkiler çiçekler,
Ve de
hayvanlarsa,
Ortak aile
dostlarımızdır.
Kimi
rengiyle kimi ululuğuyla,
Kimi
sesiyle,
Kimi
gözleriyle,
Kimi
kokusuyla,
Kimi varlığı
ile,
Her bir gün
her bir an selamlarlar bizi.
Günaydın
derler. İyi akşamlar derler. Hadi hayırlı işler olsun derler. Günün güzel
geçsin derler. Takma kafaya derler. Derler de derler.
Karşılıksız
hem de.
Yanından geç
yeter.
Kokusunu
içine çek yeter.
Göz göze gel
yeter.
Sev yeter.
Onlar zaten
seviyorlar seni. Senin ceddini de sevmişlerdi zaten. Senin geleceğini bile
seviyorlar şimdiden.
Şehrin esas
sakinleridir onlar.
Parklar,
ağaçlar, çiçekler, hayvanlar.
Şehrin esas
öyküsünü onlar bilirler en derinlere saldıkları kökleriyle nesilden nesile
sürdürdükleri yaşamlarıyla, geçmişleriyle.
Kolay mıdır
bir sokak kedisinin yaşamı?
Veya bir
sokak köpeğinin ki?
Ya da bir
minik serçenin?
Hatta bir
minik örümceğin bile?
Zordur. Çok.
İnsanlardan
arda kalanlarla yaşam mücadelesi verirler her bir gün yeniden.
Amma,
Severler
insanları.
Sevdikleri
için direnmişlerdir nesiller boyu hayatta kalmayı başararak ve de yüzyıllarca o
kökler üstünde yükselerek.
İnsanı
öğrenmişler,
İnsanla
yaşama uyum sağlamışlardır.
Beklentisiz.
Karşılıksız
hem de.
Bok
gibisindir o gün o an,
Derken bir
minik kedi yavrusu ile göz göze gelirsin onun en ürkek haliyle baktığı bir
duvarın ardında. Veya bir köpekle çenesini patilerine koymuş etrafı kesen.
Veya iki
dost köpek geçerler yanından sanki mesaiye gidermişçesine kararlı ve de umursuz
sümsükçe.
Veya,
Bir serçe
konar bir saniye için yanında ki sandalyenin üstüne. Sonra pıır…
İçinin boku,
Sevgi dönüşür
bir saniye içinde. Gülümsersin. Bir saniye evvel ki gibi değilsindir artık.
Yaşama
gülümsersin çünkü. yaşam sana gülümsemiştir çünkü.
Sevgiye.
Kısırlaştırırsan
köpekleri, kediler sarar bir şehri. İstedikleri gibi çiftleşip istedikleri gibi
ürerler çünkü korkusuzca.
Hiç köpeksiz
çok kedili yaşarsın sende. Sayıları doğanın dengesi içinde kontrolsüzce
çoğalan, aç saldırgan kedilerle.
Kısırlaştırırsan
kedileri de, çok kuşla çok fareyle yaşarsın şehirde. Ürerler her yerde
istedikleri gibi korkusuzca. Aç. Saldırgan.
Kuşları da
fareleri de öldürmeye başlarsın bu sefer. İnsanların bitkilerin toplu ve
sağlıklı yaşamına engel olmaya başlarlar olmamaları gereken her yeri istila
ederek.
Kuşlarla
fareleri de,
Öldürünce,
böcekler sararlar şehri bu sefer. Milyarlarca milyar milyarlarca. Her yerdedirler
artık.
Hastalıkları
taşırlar,
İnsandan
insana. Yok ederler kalan son bitkileri de. İnsan yaşamını yok ederker yani.
Ölümü taşırlar yani.
Ve de,
Sonunda pes
ettirirler insana. Terk edersin o şehri.
Veya onları
da öldürmeye çalışırsın,
Başarısız
olacağını bile bile.
Doğanın
milyonlarca yıllık hatta milyarlarca yıllık ekolojik dengesinin aynısı vardır şehir yaşamında
da.
İnsanlarla
hayvanların bitkilerin,
Yüzlerle
binlerle yıl bir arada yaşam içindeki kaynaşmalarıyla yaşamı var eden.
Hayatı taşır
hayvanlar bitkiler insanlara şehirlerde.
İnsanlar
onların hayatlarına her fırsatta kastetmiş olsalar da. Onları öldürseler de.
Ölüm en çok
kadını üzer.
Doğuran
olduğu için.
Hayata en
çok kadın bağlıdır.
Doğurduğuna
hayat verdiği için.
Bir şehrin
hayvanlarını kısırlaştırmaksa bir şehrin kadınlarını öldürmektir.
Öldürürsen,
Kadınlığını
bir şehrin,
Ne sevgi
kalır elinde ne de sevişmeler. Ne de hayat.
Sevmeyi
beceremeyen sevişmelerin sevgiyle keyiflerini çıkarmayı bilmeyen erkeklerin,
Dünyasıysa bu kadardır.
Kadının yüz yıllardır hatta binlerle yıldır orasını
burasını budayan kesip atmaya çalışan,
Erkeklerden
de bu beklenir zaten.
Aklınla
düşünüp,
Yüreğinle
sevip,
Ruhunla yaşama sarılmazsan,
El de kalır,
Bir tek,
Penis.
Penisle de,
Buraya
kadar.
Bu kadar,
Olur ancak.
Erkekler
kendilerini ve yaşamı,
Kısırlaştırıyorlar
ürediklerini zannederken bir yanda sevgiyi
yok ettikçe.
Ellerinde
kalan penisleriyse,
Kısır olsa
ne olur olmasalar ne olur,
O gün o saatten
sonra.
Yaşama hayat
veren,
Sevgiyi
üretemiyorlarsa sevginin üremesine çoğalmasına fırsat tanımıyorlarsa o saatten
sonra.
Sokaktaki
bir köpeği,
Kısırlaştırmakla
başlar kalan son sevginin ve ölümünün öyküsü.
Evlerdeki
sevgisizlik,
Sokaklara da
dolup taşmaya karar vermiş artık galiba.
Yakışır.
Çok erkekçe.
Kalan ve de
yaşayan tek penis,
İnsanın
erkeğinin olsun istiyor galiba erkek toplumun erkekleri.
Bunlar da
okumuşu,
Erkeğin hem
de.
Hem de,
Hem de,
İmam
Hatipte.
Din min
hikaye.
Patron hata
yaptı.
Hiç olmadı
son elçisi,
Kadın,
Olmalıydı,
Kadın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder