29 Eylül 2012 Cumartesi

CIVITIK

Aşk sevgi ile sevişme eksikliği olan ciddiyete bulanmış insanların agresif gerginliklerden gelen keskinliklerine alışınca, yaşamın ne mene sert ve acımasız olduğu söylemlerine ister istemez neredeyse ikna oluyor insan. Sertleştikçe de yumuşaklıktan uzaklaşıp, sevgiye ve aşka kapatıyor cıvıtmayı beceremeyen ciddi insanlar kapılarını renksiz yaşamlarının içine daha da kapanarak.

Kapattıkça daha da uzaklaşıyorlar,
Sevgi dolu dokunuşlarından  yaşamın.

Uzaklaştıkça,
Daha da artıyor agresiflikleri. Ve de daha da ciddileşiyorlar. Ki, ne tuhaftır çektirilen fotoğraflarda çok eğleniyormuş gibi görünseler de, gösterseler de.

Bizim kuşağın yaşayan sakin yumuşak yaşlı anne babaları yaşlı akrabalarına bakıp,
Bir de bizim kuşağın,

Seksenli yaşlarını hayal edince,
Hafiften panikliyor insan, ulen ne halt edeceğiz bu sinir küpü insanlarla,

Yaşlılık dönemimizde diye.
Kadını erkeği,

Her şeye önce muhalefet edip önce hır çıkarmak üzere programlanıyoruz daha da,
Yaşlarımız  ilerledikçe.

Katılaşıyoruz.
Sertleşiyoruz gittikçe.

Ellili yaşlarında hatta kırklarının ortaları ikinci yarılarında,
Sevgi dolu,

Aşk dolu ilişki yaşayan insanların sayısı ne kadar az.
Uymayanlar mı denk geliyor hep,

Yoksa bizim mi uymaya niyetimiz yok sevgiyle gelen insanlara.
Meçhul.

Kadın gibi kadın mı var sanki ile,
Adam gibi adam mı var,

Keçileri,
Kafa kafaya toslaşıyorlar yaşam köprüsünün üstünde. Ve de çok güzel de kılıf oluyorlar amaan hiç çekemem birini şimdi tembelliğine.

Her toslaşma,
Daha da arttırıyor iç kızgınlıkları sanki amma.

Çok bilmişler,
Amma aslında hiç bilememişler,

Yaşamı yaşamları gerip duruyorlar her yerde.
Kahkahalardan yerlere düşmüyorlar kırklıklar ellilikler ha bire.

Ha,
Gülünecek zaman mı, gülecek hal mi kaldı da demek mümkün.

Mümkün veya değil,
Kahkahalarla geçen geceler ve de sabahları ve de devamı günlere özlem de mutlaka vardır yahu derinlerde bir yerlerde.

Komik ve cıvık insan sıkıntısı var.
Cıvıtan insan.

Ota boka gülen, güldüren, maskaralık yapan. Maskara olman için heveslendiren.
Güldürmeyen,

Aşkla sevgi,
Pek bi kuru kalıyor. Pek bi ciddi de.

Gönlü güldürmeden evvel yüzlerin çok güldüğü sevgiye muhtaç insanlar sanki.
Yaşlar,

Kemale erince. Erdiğini zannettiği  yıllarında.
Komiklik güzelleştiriyor insanları. Sevilesi kılıyor. Aşkı çağırıyor çağrıştırıyor hemen.

Ciddiyet,
Ciddi meseleler,

Ciddi ciddi yok ediyorlar  yumuşaklıkları sevecen halleri.
Sevgileri,

Sevişmeleri.
Aşklar bile ciddi. Sevgilerin bile suratı asık sanki.

Cıvık aşk yok.
Cıvıtan sevgililer yok.

Sevişirken komiklikler yapıp orgazmın bile içine edecek kadar,
La  git len başımdan diye kahkahalar atarak,

Tekmeleyecek sevgili de yok deniyor. Varsa da gazı kaçmış. Tadı kaçmış. Onunda bugünün cıvıklıklarına faydası yok.
Her şey ciddi.

Her şey planlı programlı ölçüp biçerek.
Sorgulamalı.

İş yerini  devleti derneği vakfı abuk sabuk  yöneten,
Abuk sabuk kararlarla,

İnsanlara abuk sabuk eziyetler eden acı çektiren çok,
Amma,

Abuk sabuk konuşmalarla sohbetlerle abuk sabuk gülen güldüren eğlenen eğlendiren yok yaşamın diğer hallerinde.
Hayatın çok ciddi, hatta fevkalade ciddi olunması gereken koridorlarında olan bitenler şaka gibi,

Fıkra gibi,
Cıvıtılması gereken hallerde de,

Ciddiyetse hat safhada.
Çok çekilesi hayatta,

Çekilmez oluyor bu insanlarla yaşarken.
Çekilmezliğin bir yerlerinde iyice de gerilince insanlar,

Katlanarak büyüyor,
Suratları asık,

Gönülleri kaskatı insanların sayısı.
Siyah,

Gri,
Hastalıklı sarı,

Suratlarla doluyor yaşam.
Makyajla renklendirsek  bile. Güneşle bronzlaştırsak bile.

Neşenin cıvıltılı rengi,
Patlamıyor suratlarda insanın gözüne gözüne.

Patlatanlara da,
Pek de iyi gözle bakılmıyor.

Patlatanlarda,
Siniyorlar bir köşeye.

Renksizleşiyoruz zaman içinde.
Evlerin içi dışı toprak renklerinin tonları, ton sür tonları. Tonlarca ağırlıkta renkler.

Arabalar bir örnek. Siyah gri beyaz. Cenaze arabalarından hallice.
Üst baş desen tek düze. Komünist düzen tören kıyafetlerine özenircesine.

Renkli oje moda oldu. Fıstık yeşilleri maviler falan.
Bir zil takıp oynamadığım kaldı.

Acınılası bir durum.
Koskoca yaşamda tırnağın rengine sevinmek.

Renksiz yaşamı,
Renklendirmek adına.

Pembe bir araba gördüğümde sahibine sarılıp öpesim geliyor içimden.
Duvarını turkuaza boyamış insana da. Sokakta fingirdeyip birbirlerini kıkırdatan çiftlerin peşine takılıyorum bazen.

Siyah gri toprak renkleri yaşanıyor aşklar sevgiler çünkü. Veya tonları sür tonları.
Beyaz da olmasa,

Tam bittik. Ki, beyaz bile siyah oldu gözümde artık. Yanına mavi yeşil turuncu sarının cartı gelmeyince.
Renksizleşen rengini yitirmiş ruhlarla kaplanıyor yaşam ne yazık ki.

Hüzün,
Kahkahayı eritiyor. Rezil bir durum yani.

Çok bilmişliğin bilgeliği akıllara renkler katarken,
Gözleri de,

Siyaha boyuyor sanki. Göz boyuyor akılların renkleriyle  bilgelik.
Gerginliğe,

Her şeye muhalefete,
Her konunun ciddiyetle ele alınmasına karşı alerji başladı ruhumda.

Kendi kendime cıvıtmaktan,
Sıkılmaya başladım artık galiba.

Aptal saptal konuşmaları geyikleri özlüyorum,
Bilgeler ermişler aleminde.

Böyle devam ederse insanlar,
Bizim kuşağın yaşlılığını hayal bile edemiyorum,

Keyifsizliklerden yana.
Renksizliklere,

Boğulmuşken  iyice.
Akıllandıkça,

Cıvıtıyorum.
Akıllandıkça ciddileşenlerden kaçırıyor akıllandıkça akıllanan aklım.

Aklım kıkırdıyor,
Geliştikçe.

Ruhum mavralara geyiklere gömülüyor geliştikçe.
Bağırmak geliyor içimden avaz avaz,

Farkındamısınız ey insanlar,
Soluyorsunuz,

Bilgeleştikçe,

Diye.
Cıvıtın ya cıvıtın.

Gerek yok bu denli,
Ciddileşmeye.

Hayat bu.
Pandik atın ulan hayatın kıçına,

Gelip,
Geçtikçe.

Kızmaz hayat size.
Kıkırdar.

Siz onu fingirdettikçe.
Fingir,

Fingır.

Hiç yorum yok: