AYNA
Acı artık acıtamadığından aslında umursuzmuşuz gibi yaşamalar. Soru şu; Son on yıldır çevrenizde yaşanmış ve yaşadığınız çok büyük bir aşk hikayesi var mı? Amma gerçekten çok büyük. Hani aşk için ölünmeli, aşk o zaman aşk dediği cinsten Sezen’in.
Ne de doyasıya yaşanan aşklarla ilgili artık.
Acı artık acıtamadığından aslında umursuzmuşuz gibi yaşamalar. Soru şu; Son on yıldır çevrenizde yaşanmış ve yaşadığınız çok büyük bir aşk hikayesi var mı? Amma gerçekten çok büyük. Hani aşk için ölünmeli, aşk o zaman aşk dediği cinsten Sezen’in.
Kimsenin aşk
için ölmeye niyeti yok zaten artık.
En son,
Sezen
demişti yirmiden fazla yıl evvel,
Diyen bile
yok,
Şarkılarda
bile yok artık, nerede kaldı yaşamın içinde.
Aile yakın
dost akraba içinde,
Ölümler dahil
ölümde artık insanların aylarca yıllarca karalar bağlanması için iyi ve yeterli
bir neden değil artık.
Hastalıklarda,
Ona da
alışıldı.
Savaş desen,
Neredeyse
günlük hayat.
Doğal
afetlerde öyle.
İnsanoğlu,
Acımıyor,
Acıtamıyor
artık galiba ki kendini, acıtmak istemiyor da galiba artık ki,
Acılar,
Boyut değiştirdi.
Olumsuz
değil bu durum,
Olumlu.
İnsanoğlu
bencilleşme dönemine girdi sonunda.
Salt,
‘Ben’,
Dönemine.
Mesela,
Çocukların
ebeveynleri ilişkileri de öyle.
Çoğu anne
baba,
Onlarında
yirmilerinde ki çocuklarının nasıl da bencil olduklarından şikayetçi.
Kendine
acımak yerine,
Acınacak
hale düşeceği yerde, acınacak hallerle yaşayacak yerde,
Kendini,
Koruyarak
yaşama geçince insanlar,
Aşk
ayrılıklarıyla,
Verem
olmuyorlar artık. Kan tükürenler son Türk filmlerinde kaldılar.
Verem
olmayacak kadar,
Aşık
olunuyor.
Kaybedince,
Perişan
olunmayacak kadar seviliyor.
Memleket
için,
Ölünmeyecek
kadar vatan sevgisi. Ne acımak ne acındırmak ne de acınılası hallere düşmek
istemiyor insanlar.
Akıl,
Duyguların
önüne geçti,
Sonunda. İyi
oldu.
Korumak esas
kendini önce artık. Kendini koruyarak yaşadın mı hayatta istediğin gibi kendine
layık gördüğün gibi hayatta ve ayakta kalma ihtimalinin yüksek olduğunu
keşfetti akıl,
Sonunda. İyi
oldu.
Homo sapiens
sapiensin akılla ilgili aklın gücüyle ilgili bir keşfi daha.
Ne vatan sevgisi
ile ilgili filmler var artık bugünün tarihinin tarihçesinin içinde yer alan,Ne de doyasıya yaşanan aşklarla ilgili artık.
Kitaplar,
Tiyatro eserleri
besteler güfteler bile hep akıllı.
Uslu,
Olmasa da.
Kişisel
tatminler esas. Önce,
‘Ben’,
Sonra,
Gelenler hep
bana. Gitmeden bir yerlere, duyguların açtığı belirsizliklerle dolu yollara
düşülmeden,
Yaşanıyor,
Hayat artık.
Fedakarlık var
da az da olsa ucundan kıyısından köşesinden,
Feda etmekse
yok,
Kendini,
İdealler
sevgiler aşklar hedefler uğruna.
O yüzden,
Liderlerde
çıkmıyor toplumları avuçlayıp takıp peşine götüren eskisi gibi hani insanların
hep bekledikleri gibisinden,
Eskisi
gibilerden biri.
O yüzden,
Aşıkta
çıkmıyor eskisi gibi hani insanların ruhlarını sarıp sarmalayanlar gibi. Hani
sadece bir an için gözlerine bakabilmek arzusuyla dağların aşıldığı.
Sanat
eserleri bile yok,
Coşturan
kasıp kavuran yürekleri.
Her şey,
Aklın erdiği
aklın keşfettiği akla hizmet edenler kadar.
Ki,
İnsanlar ne
tuhaftır ki kendilerini bu denli koruyup bu denli saklayıp bu denli zarar
görmemek adına,
Yaşarken
yaşamak için çabalarken,
Bir
başkasını da bekliyorlar amma özlüyorlar amma onları koruyup saklayıp zarar
görmesin diye,
Bağırlarına
bassın,
Gönüllerine
saklasın çok sevsin,
Diye.
Vermediğini
vermek istemediğini uğruna bilinmezliklerle dolu yollara düşmeye niyetlerin olmadığınıysa,
Özleyip
aslında,
Bir
başkasından bekliyorlar bunları insanlar.
Aklının erdiği,
Akıl edebildiği kadarıyla yaşanıyor sevgiler.
O yüzden de,
Vazgeçebiliyorlar insanlar çok dahi sevseler ister bir başka
insandan ister bir idealden ister vatandan,
Hatta insanlıktan bile. Amma insanlıklarını çok savunurlarken
hem de.
O yüzden,
Coşkulu heyecan dolu,
Dolu dizgin yaşamıyorlar yaşayamıyorlar hayatı sevgi
tarafında. Bu yüzden mucizeler yok artık.
Önce ölçüp biçip,
Sonra tartıp,
Sonra kendilerini en üst seviyede koruyup göze alabildikleri
riskler kadar açıyorlar gönüllerini,
Neyse onlara, sevdiklerine aşklarına.
Akılla gelen sevgilerin ne hissettirdikleri ne de sonuçları
da kesmeyince beklentilerini,
Tatminlerini,
Özlüyorlar da bu sefer fütursuzca gelmesini istedikleri bekledikleri
mucizevi aşkları liderleri yaşamlarında.
Serden vazgeçmeden,
Yardan,
Vazgeçmeyi ta en başta hesaplıyor planlıyorlar insanlar artık.
Amma,
Yine de özlüyorlar.
Özlemlerse duygularla beslendiklerinden hep aklın önünden
gidiyor doğal olarak. Akla sormadan danışmadan. Kontrol edilemeyen çok fazla
akıllarla.
Birkaç kuşak belki daha da fazla adet kuşak,
Ne zaman ki,
Akılla gelen kendini korumacı sevgiyle aşkla ideallerle kişiye özgü
kişisel duyguların tatminlerini doyasıya
yaşamayacaklarını yaşayamadıklarını çakacaklar,
Kurudukça,
Ruhları zaman içinde,
İşte o gün,
Sevgi,
Çağına geçecek bu gezegenin insanları.
İnsanlarının,
Bir kısmı, bazıları o da.
Sevgi çağı lafını eden çok, çok da,
Sevgi için,
Kendi konforlarını kendi imkanlarını kendi yaşamını riske
atan yok.
E,
Nasıl olacak,
O zaman,
Sevgi çağı bu denli hesap kitapla korumacılıkla ‘ben’leri?
Olmaz.
Amma,
Yine de çok büyük bir adımdır insanoğlu için, homo sapiens
sapiens için,
Kendini,
Sonunda sevebilmesi. Kendine olan sevgiyi fark edip, kendini
severek yaşamın içinde var olmanın keyfine ulaşması.
Sevginin,
Doğrusu yanlışı olmaz.
Başladı mı çağıldamaya sevgi illaki bir gün ‘ben’lerden taşıp
fışkırıp ‘sen’lere de akacaktır zaman
içinde.
Zaman.
Gittikçe hızlansa dahi süreçler en çok ihtiyaç duyulan,
Zaman.
Kendi yaşam süremizle sınırlı yılları evrenin yaşıyla
karşılaştırdığımız zaman saniye kadar geçen bir süre içinde,
Koskocaman yüz yıllara bin yıllara yayılacak adımların
sonuçlarını yaşamayı hemen şimdilerde ümit etmek beklemek yerine,
Sadece,
Doğru olanlarımız doğrularımız için kendimizi seve seve
yaşamaya devam etmek yeterlidir,
Yeterli olacaktır,
Ölmeden yaşanacak büyük aşklara,
Ölmeden arkasına kalabalıkları toplayacak liderlere,
Ölmeden ulaşılacak ideallere,
Varmak ulaşmak adına.
Vatanı için ölene,
Aşkı için ölene,
İdeali için ölene,
Hadi ölmedi,
Perişan olanlara ‘akılsız’ gözüyle bakan ‘akılsız’ gören
insan topluluklarının,
Akla olan bağımlığının,
Sona ermesiyle yaşanmaya başlayacaktır tam anlamıyla sevgi
çağı bir gün.
Şimdi ki,
Ev ödevi,
Acıyla yüzleşmekti. Acıyı çoğaltmak yerine, acının yaşama
olan etkilerini yok etmek dönemini geçirmektir insanoğlu için bu dönem.
Ki,
Ev ödevine başladığı çok belli artık.
Belli,
Çünkü aşkım dediğini kaybettiği gün gece gülüp
eğlenebiliyorsa insanlar,
Tutkunum dediği tutkun olduğunu iddia ettiği vatanı memleketi savaşa dahi girmiş olsa hatta
on binlerle insan ölüyor olsa dahi gülüp eğlenebiliyorsa insanlar,
Hatta bir milyar insan açlıktan susuzluktan ölürken sadece vah
vah diyerek gömülüyorsa çeşit çeşit yemeklerle donanmış sofrasına,
Körü körüne sevgi ve bağlılık ve bağımlılık dönemi bitmiştir
artık homo sapiens sapiens için.
Şimdi,
Körü körüne akıl dönemi başlamıştır. Bakalım ne kadar zaman
sürecek.
Sonra,
Körü körüne sevgi dönemi nasıl ki artık son bulduysa bir
zaman evvel, bu sefer de körü körüne akıl dönemi sonlanacak ve de o gün
geçilecek ancak,
Sevgi dönemine.
Kimi insanoğlu hala direnecek yaşamında bugün ki gibi akılla
akla sarılarak o gün bile,
Kimi insanoğluysa yüreğinden taştığı gibi taştığı kadarıyla
yaşayacak ve yaşatacak,
Sevgiyi.
Amma,
Önce acı, ki geçilmeye başladı bile, sonraysa korku eşiğinin geçilmesi gerekiyor.
Acı yola çıktı gelir
artık arkası, amma,
Korkular da bir yol alınmadı henüz. Acıdan zor korkularla
yüzleşip sonra da korkuları korkuyu yok edebilmek yüreklerde ruhlarda.
Korkular yok edilmedikçe,
Sevgiye yer yok,
Layıkıyla tam anlamıyla yüreklerde. Korkulardan boşalan
yerlere dolmadıkça sevgi,
Özlenen,
Ne aşklar geçer hayata yeniden ne de o beklenen liderler
çıkar toplumların karşısına. Esas, ne de aslında olması gereken paylaşımlar
yaşanır insanlar arasında eşitlik ilkesiyle. Yani mülkiyet kavramı yok olmadıkça. Yani
sahiplenme. Ne her türlü canlıya ne insana ne mala mülke sahiplenme adına korkular
yenilmedikçe yüreklerde ruhlarda.
Korkusuzca dahi olsa, sadece
bir canlıyı bir insanı seven aşık olan
değil, her canlıyı her insanı seven aşık olan insandır sevgi çağının insanı.
İdeallerin yok edildiği dönemdir sevgi çağı. Lidersiz. Her
bir insanın tek başına kendine kendi için lider olduğu.
Korkmadan sadece her bir anı
her bir anları sevgiyle yaşayan insan yani.
Yani,
Kabul eden.
Kabullendiklerini yaşarken kabullendiklerinin yaşanmasına da sevgiyle izin veren,
Ve de hala,
Kendini seven yani. Amma çok seven yani.
Bundan sonra ev ödevimiz,
Korkulardan arınmak olmalı. Ki, sevgi gelişsin büyüsün taşsın
her yöne herkese her an istediği gibi çağıldayarak coşarak.
Ki,
Onunda ilk dersi başlangıç noktası,
Anları doyasıya yaşabilmektir yaşamayı öğretmektir kendine. Sevgiyle.
Ki,
Anları doyasıya yaşamaksa,
Kendine,
Olan en büyük aşktır en büyük sevgidir,
Mutluluktan yana.
Ki,
Esas,
Hedef mutluktur huzurdur insanın yaşamında.
Böyle.
Ben demiyorum bunları. Sizler diyorsunuz. Sizler
anlatıyorsunuz. Sizler yaşıyorsunuz. Ben yazıyorum.
Sadece.
Dediğiniz dedikleriniz anlattıklarınız gibi yapıp yapmamaksa
yaşayıp yaşamamaksa,
Sizlerin bileceği bir iş.
Ukalalığın sınırlarını akıllar belirledikçe ve belirlediğinden
artık,
Filozoflar dönemi de bitmiştir bu gezegende.
Aynalar olabilir, o kadar.
Akılsa konu,
Akıllı olanlarda bakarlar aynalara görmek için kendilerini.
Saklanmadan. Tüm ışıkları açıp sonuna kadar. İçlerini dışlarına taşıyıp.
İçlerini dışlarına çıkararak.
Sonsuz,
Barışa huzura kavuşmak kavuşabilmek adına ruhlarında başka
formül yok zaten.
Yani,
Mutlak sonsuz mutluluk huzur,
Adına.
Tabii ki,
Yalan söylemiyorsan,
Önce,
Kendine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder