De ki
anladın. Ne oldu? Hiç. Kimseyi anlamak gerekmiyor...Ki zaten anlayamazsın da.
Bilirsin belki o kadar. Nedendir bu anlama ve de anlaşılma telaşı insanlarda?
Gelişen bir insan kendini bile zor takip ederken değişimlerinin akışında, nerede kaldı bir de
bir başkasının değişimlerle gelen gelişimlerini ‘ki varsa o gelişimlerde eğer’
oturup da keşfedecek.
Sevgi
vardır bir tek.
Sevdiğinin
varlığını kabul edersin. O da yeter.
Yani,
İnsanların
ya canı sıkılıyor yapacak işleri yok,
Ya da,
İşi
oyuna dökmüşler eğlenip kafa buluyorlar bir birleriyle. Edebiyatla sohbet
alemineyse malzeme.
Bir
anlaşılamamak telaşı var. amma ne telaş.
Sen beni
anlamadın.
Anlamalı
mıydı?
Neden
anlasın? Hayır yani ne olacak anlayınca? O kadar merak ediyorum ki,
Ne
olacağını.
Çünkü,
Henüz
anlayanıyla anlaşılmışla tanışmadım hiç.
Anlayan
veya anlaşılan insan nasıl oluyor acaba? Merak benimkisi işte.
Ki,
İstese
de yırtsa kendini kimse kimseyi anlayamaz zaten.
Galiba,
Kendini
anlayamayanların,
Acaba
biri çıkarda ben kimmişim bana der mi uyanıklığı bu anlaşılma beklentisi.
Mesela,
Ben
birini anlayacağım. Anlamaya karar vermişim diyelim. Nesini yahu? Hangisini
yahu?
İnsanoğlu
katman katman. İnsanoğlunun içi dışı insan dolu.
Her
yönde her boyutta her an farklılıklara açık veya kapalı ve farklılıklarla yaşayan. Hatta farkında
bile olmayan.
Uzun bir
bilimsel çalışmanın ürünü dahi olsa,
Anlayamazsın
hiçbir kimseyi. Tarif edersin o kadar.
Ki,
O tarif
de o an işlevsel. Koy takkeyi önüne bir bak kendine. Bugün ki sen o gün ki sen
mi? Değişen. Yenilenen. Veya eskiyen.
Neden
mi?
Değişen
ve yenilenen her bir yeni durum karşısında farklı duygularla farklılaşan
düşüncelerle,
Farklı
tepkiler verir insanoğlu yaşama da ondan.
İnsanoğlunun,
Kendi,
Ülke,
Gezegende,
Evren
deki yaşamıyla,
Değişen
her bir yeni durum karşısında kendi bile bilemezken yeni duygu düşünce ve
tepkilerini ve etkileri sonucu yeni hallerini, nerede kaldı ki bir başkası
becerebilsin bu bir küre içinde oynanan satrançta ki hamlelerini hem de onun
adına?
Ki,
Bu arada
anlamaya çalışanda oynuyor aynı satrancı kendi yaşamında hayatında da yani.
Hani yani.
Sonsuz
çarpı sonsuz kadar sürprizlerle doluyken tüm etkilendiklerimizde hem de. Hani
yani.
Hayata
yapmam diye tanıtırken delege ederken kendimizi, hem kendimiz hem de çevremize,
O her
neyse o artık bir de bakıyoruz ki hayatta yapıverirken buluyoruz kendimizi hem
de büyük bir zevkle bazen hem de.
Kim ki
anlaşılamadığını iddia eder ki bil ki anlaşılmamaktır zaten onun bahanesi.
Bahane bazen yakınlaşmalarda bazense kaçmakta.
Anlatmadan
kendimi anladı beni. Yakınlaşmalarda.
Yok öyle
bir şey.
Kimse
kimseyi anlayamaz. Saçmalıktır bu.
Fark
edebilir o an için seni o başka bak. Dikkatini çektiyse.
Bir an
için veya bir durum da seninle empati kurabilir o başka bak. Beğeniyorsa.
Seni öğrenmeye
başlamıştır nasıl bir insansın diye o da sahneye koydukların kadarıyla o başka
bak. İlgileniyorsa.
Seni
hissedebilir o da başka bak. Çok seviyorsa.
Amma,
Büyük
harflerle yazmak lazım en tepeye ki kimse kimseyi anlayamaz ve de çok
gereksizdir de bu çabalar,
De ki
anladın olmaz a,
Ne işe
yarayacak?
İnsanlar
anları keyifleri yaşayarak sürdürmek yerine ilişkilileri,
Girince
beklentilere hem de kantarın topuzunu kaçırarak belki de,
Yayınca
ilişkinin akışını çaktırmadan veya çaktırarak doğruca hedeflere,
E
bekliyor o zaman tabii ki,
Kendine
göre içinde yaşattığı beklentilerinin de bilinmesini.
Beklentilerini
de bulamayınca uğramayınca kapısına bekledikleri, o da vaay beni anlamadı diye
başlıyor yakınmaya.
Ki,
Anlaşılamadığı
için yakınanlar kendilerini anlamışlar mı? Ne kadar anlamışlar? O da meçhul,
Yiyip
içmek gezmek tozmak alışveriş etmek sevişmekle kısıtlı aşk sevgi ilişkilerini
yaşayanlar,
Uzun
doyurucu keyif verici sohbetlerde tıkanıp kalınca veya hiç yaşamayınca,
İlişkinin
akışı içinde,
Yiyip
içmek gezmek tozmak alışveriş edip sevişerek karşısındaki tarafından bileceğini
zannettiğinden,
Kaçırıp
kantarın topuzunu,
Üstüne
üstlük bir de anlaşılmak istiyor. Tam bir zırvalık.
Sanki,
İlişkiden
canı sıkılanın canını sıkanın ayrılık öncesi hep yaptığı bir veda dansı
kıvamında,
Bitmeye
yüz tutmuş hatta çoktan bitmişte eyleme geçilmemiş,
İlişkilerde,
Anlaşılamadığını
gündeme getirip hafif mazlum ve de kırılmış insanı oynayarak ilişkiden çıkıp
gitmek.
Ha,
Bir de
diğer kişinin sırtındaki küfeye bir taş daha bırakıyorsun ayrılırken.
Sen beni
anlamadım,
Diye.
Hayata
kızgın kendi içinde yaşadıklarını sadeleştirememiş insanlarda vardır
anlaşılamamak kaygısı.
Veya,
Anlaşılmak
arzusu.
Hayata
kırgın olanların. Kendine kırgın olanların.
Ki,
O kızgın
ve kırgın insanların dış yapıları da
sakindir genellikle.
Sakinlikleri,
Kırgınlıkları,
Hatta
bazen bezginlikleri ile,
Kendilerini
ifade edemediklerinden veya yeterince ifade edemediklerindendir zaten anlaşılma
beklentileri.
Öğrenemedik
gitti,
Sevgide aşkta şahane hep yaşanılası. Amma o iki insanı o aşkla o
sevgiyle yaşatansa anlar.
Sev yeter.
Seversen kabullenirsin.
Kabullenince anlamak gerekmez üstüne bir de. Kabullen yeter. Sev
yeter.
Herkesin dilindeyse tam da o an geldiğinde,
Anladım ben seni.
Anla beni.
Ne tuhaf herkes anladığını iddia ediyor bir başka birini,
Amma,
Anlaşılamadığını da.
Ki,
Bu denli anlama uzmanları bir de diyorlar ki iki de bir,
Anlayamıyorum,
Bu insanları.
Anladığım,
İnsanlar seviyorlarsa, arzularında çok sevgi varsa, sevgiyle gelen çok
istek varsa eğer,
Anlaşırlar sevdikleriyle.
Anlaşamıyorlarsa,
Eğer,
Anlamak,
Niye?
Sevgi yoksa zaten,
Sana ne ondan,
Onun içinde,
Senden.
Esas,
Niyet yoksa anlasan anlaşılsan ne olur,
Anlamasan,
Anlaşılmasan,
Ne olur.
Sev yeter.
Sevgini yaşatmaya sevginle yaşamaya karar ver,
Yeter.
İllaki,
Anlaşılsın istiyorsan bir şeylerin,
Sevgini anlat,
Sevgini yaşat,
Sevgin,
Anlaşılsın yeter.
Sevginle anıl mutlu mesut yaşa,
İstediğin de bu değil mi?
Zaten.
Kime ne senden,
Sana ne,
Kimlerden.
Seven gelir elini tutar çok da güzel anlar seni,
Merak,
Etme. Telaşlanma,
Sen.
Kendin gibi ol kendin gibi yaşa,
Seni sen gibi,
Kendin gibi,
Sevmelerine izin ver yeter.
Anlamadılar beni diye gizemlere bürünüp gizemlerinin içinde boğulma
yeter.
O,
Var.
Gerisi ‘O’ na kadar yaşadığın serüvenler.
Ki,
O serüvenlerdir seni zaten anlaşılır hale de,
Getirenler.
Nokta.
Bu,
Benim nokta.
Ya senin nokta?
Yok,
Öyle nokta nokta nokta…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder