Hayatı
dinleyeceksin arada hayatından fırtıp. Ne diyor sana bakalım hayat. Tam da
dikine dikine giderken. İterken kakarken çekiştirirken hem de hayatı. Hayatı illet ederken inatla
sarılmalarınla hem de. Sonra,
Salacaksın
birden. Zemberekten boşalırcasına. Ne var ne yoksa salacaksın peşini. Bakalım
neler anlatıyor hayat sana diye. Bakalım neler anlatmış hayat aslında diye de.
Gerçeklerin gerçeklerinin
gerçek zannettiklerinin senin için artık ne kadar gerçek olduğuna bakacaksın
mesela. Sen neredesin hayat nerede. Hayat nerede sen neredesin. Ki senin gerçek
dediklerin gerçek zannettiklerinde baksınlar sana yeniden diye.
Sessizliği dinleyeceksin.
O sessizlikte sessizliğiyle anlatıyor hayat sana nesi var nesi yoksa. Ne gazete
ne televizyon ne telefon ne internet ne radyo anlatmıyor sana hayatı. Onlar
olanları anlatıyor, olması gerekenleri, kendilerince doğrularla. Ne kadar doğru
oldukları meçhulken de anlatılanlar senin için hep.
Kopacaksın bu
yüzden o gazetelerin televizyonların telefonların internetlerin radyoların sana
ha bire anlattıklarından bazen. Ha bire anlatmaya çalıştıklarından.
İnsanlardan
da kopacaksın. Ha bire,
Anlatan. Ha
bire kendi doğrularını senin doğrularında olduğunu zannederek seni sana
anlatan. Sana hayatı anlatan. Seni kendileri gibi şekillendirmeye çalışan. Bakalım
onların şekillerine uymayınca neler oluyor hayatta hem de göresin diye.
Çok
konuşmadan çok dinlemeden çok konuşarak çok dinleyerek,
Sanki hiç
yaşamamış hiç konuşmamış gibi sanki hiç dinlememiş gibi o güne kadar,
İlkmiş gibi sanki,
İlk kez
gözünü açmışsın gibi sanki bu gezegende evrene,
Ayıklanacaksın
ayıklayacaksın,
Ki,
Ayıklayacaklar
seni. Ayıklanmak en önemlisi. Ayıklamandan bile. Ayıklarlar illaki eğer ki
gözünü yeniden açtığında değişmişsen.
Yaptıklarınla
yapmadıklarını,
Yapmak
isteyip yapamadıklarını,
Yapıp yapmak
istemediklerini,
Yapmazken
hiçbir şey bile,
Yapılmış
olanlarla,
Seyrine
koyulacaksın hayatının. Hayatı dinlerken. Uyuya kalacaksın ayaktayken. Ta ki
yeniden uyandığında ilk kez uyanıyormuş gibi sanki yeniden.
Neler neler
oluyor orada burada şurada,
Memlekette
dünyada evrende,
Gönlünde aklında,
Rüyalarında
hayallerinde,
Gerekli mi?
Gereksiz mi? Senin için, şöyle bir seyreyleyeceksin hayatını hayatı.
Kaçmadan
amma. Hiç,
Korkmadan
amma.
Ne kadarsan
o kadar boyunla. Ne kadarsan o kadarlık aklınla gönlünle.
Ruhunla,
Gezmeye
çıkacaksın hayatın içinde.
Kendinden
kaçmadan kendini koluna takıp amma.
Ne kadar
önemsiz olduğunu göreceksin en önemli zannettiklerinin.
Ve ya,
Önemsiz zannettiklerinin
ne kadar önemli olduğunu.
Tek bir
değeriyse,
Çok iyi fark
edeceksin. En çok fark etmen gereken değeri. Sapına kadar dürüst korkmadan yaşamanın
doğruluğuyla ruhuna dolan huzuru iyi fark edeceksin.
Yalandan
kaçacaksın ilk. Söylemiş dahi olsan tövbe edeceksin. Korumak için dahi olsa,
Kendini sevdiklerini
arkadaşlığını anneliğini babalığını sevgilini kocayı karıyı çocuğu.
İllaki bir
şeyleri koruyan,
Yalanların
tamamından kaçacaksın. Yaşadığımız ve yaşatılan ve yaşattığımız hayatlarda. Yalanın
beyazı grisi siyahı pembesi yok. Yalan, yalan. Amma ona söylenen amma buna. Ki,
kimse pürü ak değil. Kimse şeffaf değil tam. Pürü akım şeffafım diyen de yalan
söylüyor zaten. Derken.
Hayatını kolaylaştıransa
söylediğin yalan, affa uğruyorsun kendince yalancı olmuyorsun o zaman,
hayatları zorlaştırıyorsa yalan o zaman yalancı oluyorsun, af da olmuyor
genelde. Ki aslında affettikçe büyüyor hayat. Ki, affetmedikçe de o
kızgınlıklarınla yaşayıp gidiyorsun ömür boyu. Kabullenmedikçe.
Hayatı
dinleyince hayatın sana çok da bir şeyler anlatmadığını görüyorsun. Eğer ki
hayatı tam da kendin gibi ve de hiç yalansız dinlemiyorsan. Ki korkuların ve de
amacı ne olursa olsun kime söylenmiş neden söylenmiş olduğunda haklı dahi
görsen kendini, yalanlarınla yaşıyorsan hala yalan söylüyorsan, hayatı dinlesen
ne fayda dinlemesen ne fayda.
Hayatsa ne
yalan biliyor ne de korku. Hayatsa ne yalandan anlıyor ne de korkudan. Hayat
sadece kendi gibi kendi bildiği gibi akıyor o kadar.
Eğer ki,
Yalanlarla
korkularınla o akışların önünü kesmezsen. O akışların yönlerini değiştirmeye
kalkışmazsan.
Hayatın sana
taşıdıklarını,
Yalanlarla korkularla
yeniden biçimlendirmeye kalkmazsan kalkışmazsan, hayat çok sade çok net çok
açık ve çok sarılıyor aslında sana.
Yeter ki,
Yeter ki
hayatı kendin gibi kendin kadar zannetme. Hayat büyük çok büyük hem de.
Sense,
O büyüklüğün
içinde kendine biçtiğin kendine biçilen biçilmesine izin verdiğin kılıflar
kadar zannedersin kendini. Ki, o kılıflardır aslında koruduğun yalanlarınla.
Ki,
Korktuğun
için hep. Bazen sevgiyi yitirmekten bazen sevgiliyi bazen kocayı karıyı bazen çocuğunu bazense bir dostu bir arkadaşı.
Çözmek lazım
korkuları. Korkuları çözmezsen yalana veda etmek zor. Kendinle yüzleşmelere
arkanı döndükçe hayatın içinde ve de hayatına sana göre affa uğrayacak kadar
dahi olsa yalanlarını yalanı katıyorsan yaşamına eğer,
Hayatta
kaçırıyor gözlerini senin üstünden.
Ki,
Hayat o
kadar büyük ki, hep bir ilerisi daha var hep bir köşe bucağı daha var aslında sana
özenle tepsi içinde sunulan.
Bütün mesele,
Hayatın
içinde hayat gibi hayat kadar büyümek ve de gelişmek istediğinle ilgili
küçüldükçe sen aslında.
Küçüldükçe
sen, büyüyor çünkü hayat.
Dürüstleştikçe
zenginleşiyor hayat. Zenginleştikçe fark ediyorsun aslında hayatın yani senin
yani kendinin ne kadar kıymetli olduğunu,
Ve de,
Korkularının
da,
Ne kadar
önemsiz olduğunu da. Yersiz de.
Mutluluğun
özü,
Korkusuz
yalansız yaşamda. Seni mutlu edenlere senin mutlu olduklarına karşı ve herkese her
şeye her zaman her koşulda yalansız hayatla,
Buluyorsun,
Mutluluğu.
Mutluluğun gerçeğini. Tek gerçeği. Ruhunda. Huzurla. Beyazı grisi siyahı
pembesi allısı çiçeklisi yok yalanın.
Kabullendiğiniz
kabullenebildiğiniz kadardır hayat. Kabullendiğiniz kadar yaşatır sizi hayat.
Bunu,
Fark etmek
bile çok önemli. O gün o an o dakika başlıyor hayat. Gerçeği.
Aklınız gönlünüz
sebebi ne olursa olsun yalanlarınızla değil,
Doğrularınızla,
Doğrultuyor
ruhunuzu uyuttuğunuz korkularla dolu uykusundan.
Kaldırın
şifreleri.
Şifresiz
yaşayın.
Açık.
Siz gibi.
Sizin kadar.
Sizin doğrularınız kadar. Bedeli ne olursa olsun. Ki bedel yoktur. Sadece yaşanmışlıklardır hayat. Ve de size yaşatılanlar yaşatılmak istenenlerden size gerekli olanları öğrenmektir hayat.
Hayat o gün
açıyor kapılarını sizlere mutluluktan yana. Siz gibi yaşamaya karar verip
baştan sona nedenleri ne olursa olsun kime neden söylenmiş olursa olsun yalanlardan
tamamı ile arındığınız gün,
Mutluluklarınızı
paylaşan, mutluluklarınızla yürekten mutlu olanlarsa sizleri gerçekten
sevenler. Gerçek sevenleriniz onlar. Gerçek dostlar. Hayatınızın arkadaşları
onlar. Hayat onlar.
Sayısı bir
olur iki olur hiç önemli değil.
Yalansız
korkusuz yürekten gelen coşan sevgilerdir sevgilerinizdir,
Sizleri,
Mutlu eden.
Mutluluklarınıza mutluluklarınızla mutlu olanlar kadardır mutlu
edebildikleriniz kadardır,
Gerçek sevgi.
Yalanlarla
korkularla etrafınızı saran etraflarını sardıklarınızsa,
Sizin mutsuzluklarınızdır,
Sizleri,
Mutlu
ettiğini mutlu olduğunuzu zannettiren.
Bir hırka
bir lokma,
Bir de,
Yalansız
korkusuz,
Sevgi. Salt
sevgi. Karşılıksız. Bedelsiz.
Kocaman.
O kocamansa
hayatın büyüklüğüdür sizleri çoğaltan sizleri hayatın zenginlikleriyle yaşatan.
Kırın
zinciri bir yerinden.
Yalan ve
korku zinciri ile esiri olmayın mutlak mutsuzluklarınızın. Gerekirse,
Yalnızlığı dahi
göze alarak amma.
Yalnızlıksa
eğer, hayatın sizler için gerçek anlamda başladığı ilk gündür o an aslında. Hayatı
dinlemeye tam ve gerçek anlamda başladığınız andır o an. Hayata tam olarak kulak kabarttığınız. Hayatın kulaklarınıza
büyüklüğünü anlatmaya başlamasına izin verdiğiniz an o an.
Kırılırsınız
belki. Kırarsınız da belki o yalan ve korku zinciri kırdığınız an. Amma son kez
kırılır ve son kez kırarsınız. Bin kezden sonra. Ki korkmayın kırılmaktan. Her bir kırılmadır aslında sizi dimdik kılan. Teşekkür edin hep. Yeter.
Kalabalıklar
içinde,
Korkular ve
yalanlarla mutluymuş gibi amma mutsuz mu?
Korkusuz ve
yalansız yalnızlığınızla mutlu mu? Yaşamak
kararıdır işin esası. Fark etmeniz gereken.
Sessizce
sevin yeter.
Sadece
sevin.
Şifresiz
amma.
Hayat gibi
yani.
Hayat ne
yalan biliyor ne de korku. Hayat sizi hep seviyor bu yüzden. Her zaman. Hiçbir
zamansa,
Kızmadan. Hiçbir
şeye kızmadan.
Severseniz
kızmazsınız kızamazsınız ki zaten.
Kızarsanız
sevemezsiniz sevmezsiniz ki zaten.
Ki,
Sevebildiğiniz,
Sevdiğiniz sevmeyi
becerebildiğiniz kadardır hayat.
Gerisi,
Yalanla
dolan.
Gerisi,
Korkular. Gerisi
kızgınlıklar.
Beceremediniz
mi? Becermek istemediniz mi?
Ölür
gidersiniz bir gün sizde herkes gibi. Hayatı hiç tanıyamadan hem de tanıdım
diye iddia ederken, hayatla hiç tanışamadan. Gerçek mutluluğuysa hiç mi hiç tadamadan,
O zaman.
Basit. Çok
hem de.
Amma zor.
Başı çok zor. Bin doğumdan milyon kez daha zor.
Zor. Çok hem
de.
Amma basit.
Karar verin yeter. Sonrası sözler sonrası kelimeler.
Hayat sizin.
Değil ki.
Siz,
Hayatsınız zaten.
Doğrularınızla yalansız korkusuz kızgınlıklarınızdan arınmış olarak yaşamaya
karar verdiyseniz yaşıyorsanız eğer.
Kaçmayın.
Yeter.
Özenin
yeter. Gönlünüzü büyütmeye. Büyüdükçe gönlünüz göz göze gelirsiniz hayatla her
an her köşede. Sevgiyle yani.
Kabullenin.
Kabullendikçe
daha da büyür hayat. Sevgi yani.
Her şeyiyle
sevmek olur mu diye bir an bile düşünmeyin. Olur. Her şeyiyle sevin sevince.
Her şeye rağmen.
O an,
Yalanların
korkuların kızgınlıklarınızın bittiği o an salt sevgiyle yaşamaya başladığınız
andır o an.
Zor,
Dur diye
düşünmeyin hiç. Deneyin bir. Kızgınlarla sarılmış kızgınlıkların bugünlere
taşınmış bugünlere miraslarıyla kabuk tutmuş tutmaya yüz tutmuş yüreğinizin yalanlardan
korkulardan arınarak özgür kaldığı o an, işte o an,
Hayatsınız
siz.
Gelişmek bu
olsa gerek.
Umurunuzdaysa
eğer.
Beyaz sayfa
yoktur yeniden açacağınız hayatınızda. Yaşanmışlıklarınız vardır hep. Hep de
yaşanmışlıklar olarak kalacaklardır hayatınızda. Hepsi aynı sayfada.
Hayat gibi. Hayat
her bir gün doğumunda yeniden başlar yine yeniden aynı sayfada. Yeni bir
satırla.
Bir gün
evveli yaşanmışlıkları kabullenerek yürekten. Kabullendiği için yeniden bir
sayfa açmadan. Ki, yoktur öyle bir sayfa zaten. Yazılan çizilen hepsi aynı
sayfada yaşanır ölüme kadar uzadıkça uzayan.
Hayatsanız
siz,
Yeniden
doğun her bir sabah yeniden. Doğan yeni güne merhaba diyerek. Dünü
kabullenerek. Dün ve daha evvel o sayfaya yazılmışları yazdıklarınızı
kabullenerek. Yaşamadan bilmediğiniz bilemeyeceğiniz günü şimdiden kabullenerek.
Her bir günü gün be gün yaşar hayat aynı sayfada yeni bir satırda yeniden.
Amma,
Hep severek.
Vazgeçmeyerek sevgiden. Aynen hayat gibi. Hiçbir zaman vazgeçmeyen.
O yüzden
adı,
Hayat bu,
Ya,
Zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder