Ya herkes
gibi olursun ya da yersin ikide bir dayağı oturursun aşağıya. Ki oturmazda
kıpraşıyorsan hala dersini almayıp, yine
tepelemeye çalışırlar. Gelişim işleri falan da yaramıyor. Gelişende
gelişemeyende tek tip. Zordur farklı olmak. Kızdırır farksız olan insanları.
Farklıysan da eğer, farkın tek tiplerin kabul gören standartlarına uygun
olmalı.
Kabul gören
uçuk kaçıklık sempatik gelir tek tiplere. Şeker uçuk kaçık nevi olanından.
Kabul gören
uçuk kaçıklığın sınırlarıysa, kabul görmeyen hallerin bir alt katmanında yer
alır. Kabul gören sınırın üstü uçuk kaçıklık olarak adlandırılır.
Hani
istediğin kadar,
Yap et düşün
hisset uçuk kaçık amma,
Sempatiğinden
olsun. Çok uçma yani. Çok kaçma yani. Uçurtma akılları da kaçırtma da yani.
Şaşırtma da yani.
Ayy ilahi sen seviyesinde olmalı farklıkların.
Öyle,
Sivriliğin
alemi yok yani. Sivri de olsan acıtmamalı ucu. Yumuşak hatlar önemli. Dal gibi
çıkmayacaksın yani ortalığa. Hadi çıktın diyelim, içinde ruhunda yaşayacaksın
farklılıklarını döküp saçmayacaksın ortalığa öyle.
Alttan altta
giderken,
Üstten
üstten yaşacaksın farklılıklarını.
Alttan
gidersen iyidir. Alttan almış olursun. İyidir alttan almak. Tek tip olmasan da
tek tip gibi gösterir seni hem de. Çaktırmazsın farklılıklarını yani. İyidir.
Dayak yemezsin de ha bire.
Ha bire
birileri içine etmez hayatının. Hem düşmanında olmaz. Kaynarsın kaynaşır gidersin
aralara bir yerlere. Hatta severler bile. Sahtesi dahi olsa iyidir sevgi. Sen
gerçek sanırsın hem. Oyalar insanı. Ömründe tükenir gider böylece ortalamalarda
bir yerlerde orta yapa yapa ortalama kafalara.
Eziyettir
farklı olmak. Ciddi eziyettir hem de.
Hem farklı
olup hem de illaki farklılıklarınla yaşamaksa çok büyük eziyettir. Eziyetin ilk
bölümü farklılıklara tav olanların sevinçlerine ortak olmak. Önce cazibe
noktası olur farklılıkların. Sevinirler. Farklılıkları taşıdıkça sen onların
hayatına. Eziyet tarafıysa sevinçlerin gerçek mi değil mi olduğunu bilmemektir
başta. Sonda da bilemezsin ya, o da ayrı.
Bir sonraki
halse,
Çevrendekilerin
geçmeye başlayınca başlarda ki sevinçleri, yavaş yavaş seni tek tip haline
dönüştürme çabalarına karşı koymak dönemi. Çekim görevini layıkıyla yerine
getirince sıra gelir artık kullanışlı hale dönüşmene. Ki,
Yaşaması yaşanması
kolay olsun seninle.
Kullanışlı
insan olmak muazzam iyidir. Rahat ettirirsin çevreni. Kodların bilindiğinden
istedikleri formata oturtup yaşatırlar seni. Oturtmak iyidir.
Kümeste ki
tavuklarla horozlar gibi. Görevler belli. Saatleri belli. Yumurtlar belli. Yumurtlayacağın
yer belli. Yumurtalardan ne çıkacağı da.
Yine ne
yumurtladı yumurtlayacak diye meraklandırmazsın hem insanları. Onlarda rahat
ederler kendi tüneklerinde uyuklarken. Al yumurta ver yem yaşar gidersin sende.
Ki,
Tüneklerde
uyumak iyidir. Altından sel götürür yel
geçer amma sen uyumaya devam edersin tepelerde bir yerde. Yılan misali.
Dokunmayanından. Tek tip uykucularsa zamanında sevinçlere boğuldukları farkları
risk görmeye başlarlar bir zaman sonra. Hani bilmediğin denizlere yelken
açmadığın türden riskler gibi.
İyidir
bilmediğin denizlere yelken açmamak. Gereksiz yere keşfetmemiş olursun
keşfetsen dahi ne halt edeceğini bilemediğim yenileri.
Eskiler
iyidir o yüzden. Sağlam. Sanılanlar yani.
Hem
gelişeceksin hem de eski kalacaksın. Parlatmak cilalamak gibi eskiyi. Parlattın
mı ışıldar bak. Işıldadı mı bir kez göz alır, al benisi çok olur hem
gelişmişliğinin katkılarıyla.
Alınca da birileri
senisini,
Makbul
olursun sende. Gelişmiş makbul. Makbul olmaksa en iyisidir. Ne kadar makbulsan
o denli sevilirsin kedi yavruları gibi. Yumuş yumuş. Her tarafın pamuk
yumuşacık. Sivrisiz. Tüy dökersin azcık amma olsun. Çıkar yerine yeniden.
Gelişmişler
neleri fark ediyorlar gelişirken ve de gelişince hiç basmaz kafaları
farklıların.
Tek tiplere
özgü bir durum bu zahir gelişmek. Geliştikçe gelişmek. Geliş geliş geldikleri
noktanın ne olduğunu bilebilmek için,
Alıştığı
kabul gören düzenini değiştirmek lazım tek tip gelişmişin. Aniden. Bekle izle
reaksiyonları anlarsın gelişmiş mi yoksa cila mı atmış eskilerin üstüne tak
çıkar hemen sonuç.
Bin türlü
formül. Bin türlü yöntem. Bin türlü teknik taktik.
Le,
Fark etmek
için verilen mücadeleler de foslar bir anda. Ki de ki fark ettin, farkı hayata
geçiremedikten sonra manası, ne dediğini anlamadığın ezberden başka lisanda
şarkı çığırmaktan ne fark kalır ki,
Döktüre
döktüre anlattıklarının? Müzik güzel. Güfte? Olsun. Niyete göre hayal et sende.
Döke saça
yaşamaktır esas, döktüreceğine ha bire dillendirip döktürdüklerini kelimelerle.
Şokları
yaşamın kendi gibi yaşarlarken şok kavramıyla hiç tanışmamışlarla, yaşamın tek
düzeliğinde ha bire şoka girenlerin arasında geçiyor zaten bütün itiş kakış.
O itiş kakışın
bir tarafı nedenleri niyeleri niçinleri sorgulamakla geçirirken ömrünü diğer
tarafsa nedenlerin niyelerin niçinlerin müsebbibi oluyorlar zaten.
Birinin
yaşamı diğerlerinin tartışma nedenleri.
Biri
tartışmanın başlamasına neden olan farklı,
Biri,
Farkı fark
etmek için çalışıp çabalayan. Biri çalışıp çabalayıp farkı yakalamaya
çalışırken,
Diğeriyse farkını farkında veya değil o hayatını yaşıyor
sadece amma farklı.
Fark
edenlerde farklı olanların farklarını törpülemek için didiniyorlar bildikleri
dümen suyunda ilerlemek için bildiklerini zannettiklerin denizlerin sığ,
ayakların yere değdiği boy veren sularında. Emniyet meselesi.
Emniyetse
şarttır. Emniyet olmazsa olmaz. Emniyet güveni getirir. Güvense aynıları.
Aynılarda şaşkınlıkları yok eder. Şaşırmazsan da kontrol ediyorsun demektir. Ki,
kontrol şarttır. Kontrol ettikçe kendine güvenin de artar. Kendine güven iyidir
sığ sularda çırpınırken. Hem,
Güven içinde
yaşarsın böylece. Güvenin hayatını zindana çeviren demir parmaklıkları içinde
amma. Olsun parmaklık iyidir. Hem zaten güvenin demir parmaklıkları farklılıkların farklı olanların yaşamına
dalmasına izin vermezler. Ne güzel. Zaten iyidir izin vermemek. Ömrün boyu izin ala ala izin vermeye de alışırsın
zamanla. İzin verirsin hatta. İzni alabilenlere.
Güvense,
İçinde güvenle
yaşadığın kalendir. Ki, kale iyidir. Ki, kale tam bir mapushanedir de aslında
içine kendini hapsettiğin. Olsun. Mapushane de gelişmiş olursun sende.
Bütün
saçmalık,
Güvenle
başlar güvenle de biter zaten. Güvene taktın mı kafayı bir kez hayatın tüm
farklılıklarına da döndün sırtını demektir. Farklılıkları içinde barındıran
hayattır çünkü. Hayata döndün sırtını demektir güvene takmışsan. Daha doğrusu
hatta yaşamıyorsun bile demek mümkündür.
Ki,
Sen aslında
yaşadığını bile iddia edersin aslında. Hatta geliştim de dersin. Amma güven
şartken. Hep şart. İllaki güven. Kendine değil amma. Birilerine. Sisteme falan
da. Filan.
Güvenin
olduğu yerde şaşırmazsında zaten. İzin meselesi ya. Demiştik. Farklılıkları
hani almamak güvenin demir parmaklıklarından içeri. Demiştik.
Özgürlüğü
tarif edersin sonra yayılıp mabadının üstüne bir güzel. Güvenin demir
parmaklıkları ile etrafını sarıp sarmaladığın hayatının sınırları içine
hapsedilmiş,
Özgürlüğü,
Anlatırsın.
Özlersin de. Normal. Mapushane yaşamı özletir özgürlükleri.
Özgürlüğü
özgürlüklerini güvenin demir parmaklıkları arkasına sığacak kadar yaşayanlar,
güveni kafaya takmadan kendini güvenin mapushanesine hapsetmemişlere hem hayret
ederler hem de illet olurlar.
Hayret
ederler çünkü farklı gelir onlara. Sivride. Risk. Kullanışsız yani. Demiştik.
İllet
olurlar,
Çünkü tek
tip düzenlerini alt üst eder özgürlüklerin sonsuzluğunun sınırsızlığı.
Demiştik.
Ha bir de,
Kıskanırlar
da bak. İçin için belki de. Kıskanmak iyidir. Sinirli kılar insanı. Asabide.
Gelişmelerle
gelişmişliklere takılı kafaların gelişmeyi dahi sınırlandırması kadar büyük bir
saçmalıksa hiç mi hiç olamaz.
Düstur
altına alınan gelişmişliğin insan yaşamına ne gibi faydalar getireceğini tek
tipler iyi biliyorlar muhtemelen.
Farklılıkları
ile yaşayanların zaten kafası gelişmelere basmazken bir de düstur altına
alınmanın bile ne demek olduğuna dair en küçük bir fikirleri bile olamaz.
Bu en küçük
fikirleri bile olmayan küçük fikirlerden bile yoksun insanlara,
Marjinaller diyor,
Tek tipler.
Marjinaller
önce itici gelirler. Sonra çekici. Uzağındaysa daha da çekicidir bak. Yok
yaşamaya kalkarsan iç içe o zaman da itici. Sivri. Kullanışsız yani. Risk. Demiştik.
Ha bire.
Ki,
Tek tipler
marjinallerin sözlerinden de pek bi etkilenip okuyup dururlar. Nedense. Hatta
yazıp tepelere bir yerlere gözlerinin önlerine bile asarlar sererler lafları
sözleri hani hep okusunlar diye de.
Okurlar
amma,
Okur dururlar
yahu ne güzel demiş de bravo da budur da
derler, derler de,
Doğru dediklerini
yaşamlarına almazlar amma. Onlara göre kağıt üstünde doğru gözükenler yaşama
geçirilirse yanlış olur. Risk. Güven. Demiştik. Ne çok hem de. Yaşama
geçirmezde okursan sadece hep doğrudur amma. Güvenin parmaklıklarından içeri
sadece kelimeler geçebiliyor demek. Düşünceler fikirlerde. Amma yaşamın özüyse geçemiyor demek. Çünkü yaşam parmaklıkların
dışında zaten. Bunu da demiş miydik? Demediysek dedik.
Yaşamın
sınırsızlığıyla tanışmaksa irkiltir tek tipleri nerede kaldı o sınırsızlığın
içinde yaşamak yaşatmak özgürlükleri. Nerede kaldı o özgürlükleri kabullenmek.
Risk. Güven. Falan. Ha bire demiştik.
Her türünde
de kıvranıyor insanlar eğer ki akılları varsa.
Marjinaller
kendilerine yaşam alanı açabilmek bulabilmek için kıvranıyorlar,
Tek tiplerse
güvenin demir parmaklıkları arkasında. Risklerden ha bire arınmak için.
Biri demir
parmaklıklardan arta kalan alanlarda yaşam bulmak telaşında,
Diğeri demir
parmaklıklarının arkasında.
Ebleh
değillerse tabii ki. Ki, eblehlik bir nevi özürlü hali olarak kabul görüyor.
Ki, bu durumda toplumun neredeyse tamamına yakını ebleh oluyorlar böylece. Yani
özürlü bir toplum bu toplum dersek çok da yanlış dememiş oluruz sanki.
Tek tip
olmasına rağmen akıllılarsa,
Gelişmek
için çabalıyorlar. Riskleri güveni hesap ede ede amma. Şoklara girmeden şokları
yaşamadan. Şoklardan uzak. Şok ihtimallerinden kaçarak. Yani farklılıkların
yaşamlarına taşıyacaklarından. Yani hayatı. Tamamını yani.
Şimdi,
Gelişmişliğin
gelişme çabalarına kaynak kabul gören elden ele gezen kitapları yazanların lafları edenlerin tamamıysa farklılar. Marjinaller
yani. Yani farklı yaşamış olanlar. Hiçbirinin hayatları tek tiplere benzemiyor.
Hiç hem de.
Sayın şöyle
bir aklınıza gelen ilk isimleri hemen hangisi tek tip? Hiç biri.
E nasıl
olacak farklı yaşayanların sözlerini fikirlerini bayrak edinip kendine sonrada
tek tip yaşamakta ısrarcı olarak geliştiğini iddia etmek hem de?
Olmayacak.
Olmuyor da
zaten.
Bilmekle
yaşamak arasında farkı çakamadın mı, sadece biliyor olmanın hayatını hayatın tüm özgürlükleri ile bildiğin gibi yaşamana
hiçbir faydası olmadığını da çakamadın demektir.
Ki,
Hayatını tüm
özgürlüklerin ve tüm farklılıklarınla yaşayamıyorsan eğer,
Bilsen ne
olur bilmesen, eğer ki akademisyen değilsen.
Gelişmeyin boşuna gibi oluyor sanki bu durumda boşu boşuna.
Gelişmek içinde mücadeleler vermeyin çabalar göstermeyin
boşuna.
Gelişmenin tek bir anahtarı olduğunu,
O anahtarınsa özgürlükler olduğunu,
Özgürlükleri siz gibi tüm farklılıklarınızla yaşamadığınız yaşayamadığınız yaşatamadığınız sürece gelişmek
için falan uğraşmayın boşuna.
Bilgileriniz,
Laf salatası yapmaktan öteye geçemez bu durumda. Laf salatası
da yaşamınıza özlediğiniz huzuru mutluluğu taşıyamaz. Öyle.
Mastürbasyon yaparsınız ha bire her laf salatası
yaptığınızda,
Boşalırsınız ona buna içinize,
O an için rahatlarsınız rahatlatırsınız amma o an için
sadece. O anlarsa yaşamınızın her bir anı değilse,
Gerçek,
Mutluluk ve huzur,
Fragmanlar gibidir yaşamınız içinde. Öyle.
Gelişmekse tüm farklılıklarınızla tüm farklılıkların el ele
dostça kabullenerek yaşandığı yaşabildiğiniz yaşattığınız bir hayattır
kendinize,
Sevgiyle.
Gerisi,
Kandırmaca.
Hem de kendini önce. Hem de ömür boyu. Hem de kıvrana
kıvrana.
Gelişmeyin.
Ya eblehliliğinizi kabullenin ya ebleh taklidi yapın mutlu
mesut yaşayın ruhunuzu hapsettiğiniz mapushanede,
Ya da,
Gelişin gelişmek için çok çabalayıp çok uğraşın amma,
Özgürlüklerinizin farklılıklarınızın tamamında tamamını
yaşarak doya doya ruhunuzla hayat bula bula. Tüm farklılıklarıysa kabullenerek hep amma. Hep. Pazarlıksız.
Aykırıları, yani marjinalleri sevip sayıp tüm düşüncelerini
fikirlerini bağrınıza basıp,
Sonra da,
Dönüp tek tip yaşamayın. Olmuyor. O zaman.
Kandırmayın kendinizi. Kandırmayın kimseleri.
Çakılmıyor zannediyorsunuz,
Amma,
İlk şokta,
Çok fena çakılıyor hem de henüz tam da,
Gelişememişliğiniz. Niye ki? E,
Tepkileriniz,
Aynanız. Aynanız,
Dır. Amma bu denli basit. Öyle.
Gerisiyse,
Salata,
Dır. Dır dır ettiğiniz eden edilen ha bire,
Laftan. Laflardan. Sadece.
Bunu dememiştik bak. Bunu da dedik ya,
Şükürler olsun.
O zaman neymiş?
Durmak yok hiç ta ki,
Özgürlüklerin hayatın özü hayatın kendi olduğunu iyice bir
kavrayıp,
Güvenin demir parmaklıklarının arkasına sığınmadan,
Farklılıkları,
Kabullenmeyi iyice bi öğrenene ve öğrendikleriniyse yaşama yaşamına kavuşturana kadar.
Durmak yok demek,
Hiç,
Eğer ki,
Tipi tek tip ebleh değil,
Sen.
Diyordum ki tam da kendime,
Nasip,
Oldu sizlere.
Kısmet.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder