1 Kasım 2012 Perşembe

FARKLIYSAN DAYAĞA HAZIR OL

Ya herkes gibi olursun ya da yersin ikide bir dayağı oturursun aşağıya. Ki oturmazda kıpraşıyorsan hala  dersini almayıp, yine tepelemeye çalışırlar. Gelişim işleri falan da yaramıyor. Gelişende gelişemeyende tek tip. Zordur farklı olmak. Kızdırır farksız olan insanları. Farklıysan da eğer, farkın tek tiplerin kabul gören standartlarına uygun olmalı.

Kabul gören uçuk kaçıklık sempatik gelir tek tiplere. Şeker uçuk kaçık nevi olanından.
Kabul gören uçuk kaçıklığın sınırlarıysa, kabul görmeyen hallerin bir alt katmanında yer alır. Kabul gören sınırın üstü uçuk kaçıklık olarak adlandırılır.

Hani istediğin kadar,
Yap et düşün hisset uçuk kaçık amma,

Sempatiğinden olsun. Çok uçma yani. Çok kaçma yani. Uçurtma akılları da kaçırtma da yani.
Şaşırtma da yani. Ayy ilahi sen seviyesinde olmalı farklıkların.

Öyle,
Sivriliğin alemi yok yani. Sivri de olsan acıtmamalı ucu. Yumuşak hatlar önemli. Dal gibi çıkmayacaksın yani ortalığa. Hadi çıktın diyelim, içinde ruhunda yaşayacaksın farklılıklarını döküp saçmayacaksın ortalığa öyle.

Alttan altta giderken,
Üstten üstten yaşacaksın farklılıklarını.

Alttan gidersen iyidir. Alttan almış olursun. İyidir alttan almak. Tek tip olmasan da tek tip gibi gösterir seni hem de. Çaktırmazsın farklılıklarını yani. İyidir. Dayak yemezsin de ha bire.
Ha bire birileri içine etmez hayatının. Hem düşmanında olmaz. Kaynarsın kaynaşır gidersin aralara bir yerlere. Hatta severler bile. Sahtesi dahi olsa iyidir sevgi. Sen gerçek sanırsın hem. Oyalar insanı. Ömründe tükenir gider böylece ortalamalarda bir yerlerde orta yapa yapa ortalama kafalara.

Eziyettir farklı olmak. Ciddi eziyettir hem de.
Hem farklı olup hem de illaki farklılıklarınla yaşamaksa çok büyük eziyettir. Eziyetin ilk bölümü farklılıklara tav olanların sevinçlerine ortak olmak. Önce cazibe noktası olur farklılıkların. Sevinirler. Farklılıkları taşıdıkça sen onların hayatına. Eziyet tarafıysa sevinçlerin gerçek mi değil mi olduğunu bilmemektir başta. Sonda da bilemezsin ya, o da ayrı.

Bir sonraki halse,
Çevrendekilerin geçmeye başlayınca başlarda ki sevinçleri, yavaş yavaş seni tek tip haline dönüştürme çabalarına karşı koymak dönemi. Çekim görevini layıkıyla yerine getirince sıra gelir artık kullanışlı hale dönüşmene. Ki,

Yaşaması yaşanması kolay olsun seninle.
Kullanışlı insan olmak muazzam iyidir. Rahat ettirirsin çevreni. Kodların bilindiğinden istedikleri formata oturtup yaşatırlar seni. Oturtmak iyidir.

Kümeste ki tavuklarla horozlar gibi. Görevler belli. Saatleri belli. Yumurtlar belli. Yumurtlayacağın yer belli. Yumurtalardan ne çıkacağı da.
Yine ne yumurtladı yumurtlayacak diye meraklandırmazsın hem insanları. Onlarda rahat ederler kendi tüneklerinde uyuklarken. Al yumurta ver yem yaşar gidersin sende. Ki,

Tüneklerde uyumak iyidir. Altından sel götürür  yel geçer amma sen uyumaya devam edersin tepelerde bir yerde. Yılan misali. Dokunmayanından. Tek tip uykucularsa zamanında sevinçlere boğuldukları farkları risk görmeye başlarlar bir zaman sonra. Hani bilmediğin denizlere yelken açmadığın türden riskler gibi.
İyidir bilmediğin denizlere yelken açmamak. Gereksiz yere keşfetmemiş olursun keşfetsen dahi ne halt edeceğini bilemediğim yenileri.

Eskiler iyidir o yüzden. Sağlam. Sanılanlar yani.
Hem gelişeceksin hem de eski kalacaksın. Parlatmak cilalamak gibi eskiyi. Parlattın mı ışıldar bak. Işıldadı mı bir kez göz alır, al benisi çok olur hem gelişmişliğinin katkılarıyla.

Alınca da birileri senisini,
Makbul olursun sende. Gelişmiş makbul. Makbul olmaksa en iyisidir. Ne kadar makbulsan o denli sevilirsin kedi yavruları gibi. Yumuş yumuş. Her tarafın pamuk yumuşacık. Sivrisiz. Tüy dökersin azcık amma olsun. Çıkar yerine yeniden.

Gelişmişler neleri fark ediyorlar gelişirken ve de gelişince hiç basmaz kafaları farklıların.
Tek tiplere özgü bir durum bu zahir gelişmek. Geliştikçe gelişmek. Geliş geliş geldikleri noktanın ne olduğunu bilebilmek için,

Alıştığı kabul gören düzenini değiştirmek lazım tek tip gelişmişin. Aniden. Bekle izle reaksiyonları anlarsın gelişmiş mi yoksa cila mı atmış eskilerin üstüne tak çıkar hemen sonuç.
Bin türlü formül. Bin türlü yöntem. Bin türlü teknik taktik.

Le,
Fark etmek için verilen mücadeleler de foslar bir anda. Ki de ki fark ettin, farkı hayata geçiremedikten sonra manası, ne dediğini anlamadığın ezberden başka lisanda şarkı çığırmaktan ne fark kalır ki,

Döktüre döktüre anlattıklarının? Müzik güzel. Güfte? Olsun. Niyete göre hayal et sende.
Döke saça yaşamaktır esas, döktüreceğine ha bire dillendirip döktürdüklerini kelimelerle.

Şokları yaşamın kendi gibi yaşarlarken şok kavramıyla hiç tanışmamışlarla, yaşamın tek düzeliğinde ha bire şoka girenlerin arasında geçiyor zaten bütün itiş kakış.
O itiş kakışın bir tarafı nedenleri niyeleri niçinleri sorgulamakla geçirirken ömrünü diğer tarafsa nedenlerin niyelerin niçinlerin müsebbibi oluyorlar zaten.

Birinin yaşamı diğerlerinin tartışma nedenleri.
Biri tartışmanın başlamasına neden olan farklı,

Biri,
Farkı fark etmek için çalışıp çabalayan. Biri çalışıp çabalayıp farkı yakalamaya çalışırken,

Diğeriyse  farkını farkında veya değil o hayatını yaşıyor sadece amma farklı.
Fark edenlerde farklı olanların farklarını törpülemek için didiniyorlar bildikleri dümen suyunda ilerlemek için bildiklerini zannettiklerin denizlerin sığ, ayakların yere değdiği boy veren sularında. Emniyet meselesi.

Emniyetse şarttır. Emniyet olmazsa olmaz. Emniyet güveni getirir. Güvense aynıları. Aynılarda şaşkınlıkları yok eder. Şaşırmazsan da kontrol ediyorsun demektir. Ki, kontrol şarttır. Kontrol ettikçe kendine güvenin de artar. Kendine güven iyidir sığ sularda çırpınırken. Hem,
Güven içinde yaşarsın böylece. Güvenin hayatını zindana çeviren demir parmaklıkları içinde amma. Olsun parmaklık iyidir. Hem zaten güvenin demir parmaklıkları farklılıkların farklı olanların yaşamına dalmasına izin vermezler. Ne güzel. Zaten iyidir izin vermemek. Ömrün  boyu izin ala ala izin vermeye de alışırsın zamanla. İzin verirsin hatta. İzni  alabilenlere.

Güvense,
İçinde güvenle yaşadığın kalendir. Ki, kale iyidir. Ki, kale tam bir mapushanedir de aslında içine kendini hapsettiğin. Olsun. Mapushane de gelişmiş olursun sende.

Bütün saçmalık,
Güvenle başlar güvenle de biter zaten. Güvene taktın mı kafayı bir kez hayatın tüm farklılıklarına da döndün sırtını demektir. Farklılıkları içinde barındıran hayattır çünkü. Hayata döndün sırtını demektir güvene takmışsan. Daha doğrusu hatta yaşamıyorsun bile demek mümkündür.

Ki,
Sen aslında yaşadığını bile iddia edersin aslında. Hatta geliştim de dersin. Amma güven şartken. Hep şart. İllaki güven. Kendine değil amma. Birilerine. Sisteme falan da. Filan.

Güvenin olduğu yerde şaşırmazsında zaten. İzin meselesi ya. Demiştik. Farklılıkları hani almamak güvenin demir parmaklıklarından içeri. Demiştik.
Özgürlüğü tarif edersin sonra yayılıp mabadının üstüne bir güzel. Güvenin demir parmaklıkları ile etrafını sarıp sarmaladığın hayatının sınırları içine hapsedilmiş,

Özgürlüğü,
Anlatırsın. Özlersin de. Normal. Mapushane yaşamı özletir özgürlükleri.

Özgürlüğü özgürlüklerini güvenin demir parmaklıkları arkasına sığacak kadar yaşayanlar, güveni kafaya takmadan kendini güvenin mapushanesine hapsetmemişlere hem hayret ederler hem de illet olurlar.
Hayret ederler çünkü farklı gelir onlara. Sivride. Risk. Kullanışsız yani. Demiştik.

İllet olurlar,
Çünkü tek tip düzenlerini alt üst eder özgürlüklerin sonsuzluğunun sınırsızlığı. Demiştik.

Ha bir de,
Kıskanırlar da bak. İçin için belki de. Kıskanmak iyidir. Sinirli kılar insanı. Asabide.

Gelişmelerle gelişmişliklere takılı kafaların gelişmeyi dahi sınırlandırması kadar büyük bir saçmalıksa hiç mi hiç olamaz.
Düstur altına alınan gelişmişliğin insan yaşamına ne gibi faydalar getireceğini tek tipler iyi biliyorlar muhtemelen.

Farklılıkları ile yaşayanların zaten kafası gelişmelere basmazken bir de düstur altına alınmanın bile ne demek olduğuna dair en küçük bir fikirleri bile olamaz.
Bu en küçük fikirleri bile olmayan küçük fikirlerden bile yoksun insanlara,

Marjinaller  diyor,
Tek tipler.

Marjinaller önce itici gelirler. Sonra çekici. Uzağındaysa daha da çekicidir bak. Yok yaşamaya kalkarsan iç içe o zaman da itici. Sivri. Kullanışsız yani. Risk. Demiştik. Ha bire.
Ki,

Tek tipler marjinallerin sözlerinden de pek bi etkilenip okuyup dururlar. Nedense. Hatta yazıp tepelere bir yerlere gözlerinin önlerine bile asarlar sererler lafları sözleri hani hep okusunlar diye de.
Okurlar amma,

Okur dururlar  yahu ne güzel demiş de bravo da budur da derler, derler de,
Doğru dediklerini yaşamlarına almazlar amma. Onlara göre kağıt üstünde doğru gözükenler yaşama geçirilirse yanlış olur. Risk. Güven. Demiştik. Ne çok hem de. Yaşama geçirmezde okursan sadece hep doğrudur amma. Güvenin parmaklıklarından içeri sadece kelimeler geçebiliyor demek. Düşünceler fikirlerde. Amma yaşamın özüyse  geçemiyor demek. Çünkü yaşam parmaklıkların dışında zaten. Bunu da demiş miydik? Demediysek dedik.

Yaşamın sınırsızlığıyla tanışmaksa irkiltir tek tipleri nerede kaldı o sınırsızlığın içinde yaşamak yaşatmak özgürlükleri. Nerede kaldı o özgürlükleri kabullenmek. Risk. Güven. Falan. Ha bire demiştik.
Her türünde de kıvranıyor insanlar eğer ki akılları varsa.

Marjinaller kendilerine yaşam alanı açabilmek bulabilmek için kıvranıyorlar,
Tek tiplerse güvenin demir parmaklıkları arkasında. Risklerden ha bire arınmak için.

Biri demir parmaklıklardan arta kalan alanlarda yaşam bulmak telaşında,
Diğeri demir parmaklıklarının arkasında.

Ebleh değillerse tabii ki. Ki, eblehlik bir nevi özürlü hali olarak kabul görüyor. Ki, bu durumda toplumun neredeyse tamamına yakını ebleh oluyorlar böylece. Yani özürlü bir toplum bu toplum dersek çok da yanlış dememiş oluruz sanki.
Tek tip olmasına rağmen akıllılarsa,

Gelişmek için çabalıyorlar. Riskleri güveni hesap ede ede amma. Şoklara girmeden şokları yaşamadan. Şoklardan uzak. Şok ihtimallerinden kaçarak. Yani farklılıkların yaşamlarına taşıyacaklarından. Yani hayatı. Tamamını yani.
Şimdi,

Gelişmişliğin gelişme çabalarına kaynak kabul gören elden ele gezen kitapları yazanların  lafları edenlerin tamamıysa farklılar. Marjinaller yani. Yani farklı yaşamış olanlar. Hiçbirinin hayatları tek tiplere benzemiyor. Hiç hem de.
Sayın şöyle bir aklınıza gelen ilk isimleri hemen hangisi tek tip? Hiç biri.

E nasıl olacak farklı yaşayanların sözlerini fikirlerini bayrak edinip kendine sonrada tek tip yaşamakta ısrarcı olarak geliştiğini iddia etmek hem de?
Olmayacak.

Olmuyor da zaten.
Bilmekle yaşamak arasında farkı çakamadın mı, sadece biliyor olmanın hayatını hayatın  tüm özgürlükleri ile bildiğin gibi yaşamana hiçbir faydası olmadığını da çakamadın demektir.

Ki,
Hayatını tüm özgürlüklerin ve tüm farklılıklarınla yaşayamıyorsan eğer,

Bilsen ne olur bilmesen, eğer ki akademisyen değilsen.
Gelişmeyin boşuna gibi oluyor sanki bu durumda boşu boşuna.

Gelişmek içinde mücadeleler vermeyin çabalar göstermeyin boşuna.
Gelişmenin tek bir anahtarı olduğunu,

O anahtarınsa  özgürlükler olduğunu,
Özgürlükleri siz gibi tüm farklılıklarınızla yaşamadığınız  yaşayamadığınız yaşatamadığınız sürece gelişmek için falan uğraşmayın boşuna.

Bilgileriniz,
Laf salatası yapmaktan öteye geçemez bu durumda. Laf salatası da yaşamınıza özlediğiniz huzuru mutluluğu taşıyamaz. Öyle.

Mastürbasyon yaparsınız ha bire her laf salatası yaptığınızda,
Boşalırsınız ona buna içinize,

O an için rahatlarsınız rahatlatırsınız amma o an için sadece. O anlarsa yaşamınızın her bir anı değilse,
Gerçek,

Mutluluk ve huzur,
Fragmanlar gibidir  yaşamınız içinde. Öyle.

Gelişmekse tüm farklılıklarınızla tüm farklılıkların el ele dostça kabullenerek yaşandığı yaşabildiğiniz yaşattığınız bir hayattır kendinize,
Sevgiyle.

Gerisi,
Kandırmaca.

Hem de kendini önce. Hem de ömür boyu. Hem de kıvrana kıvrana.
Gelişmeyin.

Ya eblehliliğinizi kabullenin ya ebleh taklidi yapın mutlu mesut yaşayın ruhunuzu hapsettiğiniz mapushanede,
Ya da,

Gelişin gelişmek için çok çabalayıp çok uğraşın amma,
Özgürlüklerinizin farklılıklarınızın tamamında tamamını yaşarak doya doya ruhunuzla hayat bula bula. Tüm farklılıklarıysa  kabullenerek hep amma. Hep. Pazarlıksız.

Aykırıları, yani marjinalleri sevip sayıp tüm düşüncelerini fikirlerini bağrınıza basıp,
Sonra da,

Dönüp tek tip yaşamayın. Olmuyor. O zaman.
Kandırmayın kendinizi. Kandırmayın kimseleri.

Çakılmıyor zannediyorsunuz,
Amma,

İlk şokta,
Çok fena çakılıyor hem de henüz tam da,

Gelişememişliğiniz. Niye ki? E,
Tepkileriniz,

Aynanız. Aynanız,
Dır. Amma bu denli basit. Öyle.

Gerisiyse,
Salata,

Dır. Dır dır ettiğiniz eden edilen ha bire,
Laftan. Laflardan. Sadece.

Bunu dememiştik bak. Bunu da dedik ya,
Şükürler olsun.

O zaman neymiş?
Durmak yok hiç ta ki,

Özgürlüklerin hayatın özü hayatın kendi olduğunu iyice bir kavrayıp,
Güvenin demir parmaklıklarının arkasına sığınmadan,

Farklılıkları,
Kabullenmeyi iyice bi öğrenene ve öğrendikleriniyse  yaşama yaşamına kavuşturana kadar.

Durmak yok demek,
Hiç,

Eğer ki,
Tipi tek tip ebleh değil,

Sen.
Diyordum ki tam da kendime,

Nasip,
Oldu sizlere.

Kısmet.

Hiç yorum yok: